Besta bölgesinde 2 yılda 500 bin tona yakın ağaç kesen korucular, Orman İl Müdürlüğü’nden fiş aldıktan sonra odunların tonunu bin 175 TL’den satıyor. Uludere’de yaşayan ve ‘Hançer Timi’nde yer aldığı belirtilen korucubaşı Hazım Babat ile ailesi tarafından odunlar kesiliyor ve satılıyor
Şırnak’ta 1990’lı yıllarda yakılan ve boşaltılan köylerin bulunduğu bölgelerdeki ormanlık alanlar yok ediliyor. Uzun yıllardır maden ocakları ve askeri operasyonlar sırasında çıkarılan yangınlarla zarar verilen ormanlar, son birkaç yıldır tümden yok ediliyor ve bir daha üzerinde yaşanmayacak şekilde tahrip ediliyor. Birçoğu “Özel Güvenlik Bölgesi” adı altında 1990’lı yıllardan bu yana yasaklı olan bölgelerde yapılan ağaç kesimine ise, “güvenlik” gerekçe gösteriliyor. Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Azad Altay ve Ahmet Kanbal. birçok çevre örgütü ve ekolojist kıyıma karşı sessizliğini korurken, kıyımın ne zaman başladığı, kimler tarafından yapıldığı, hangi alanları kapsadığı, ne gibi tahribatlara yol açtığı, kesilen ağaçların nerelerde ve nasıl satıldığının izini sürdü.
İlk kıyım 2019’da başladı
Kentte ağaç kıyımı, ilk olarak 2019 yılı ortalarında Federe Kürdistan Bölgesi sınırındaki Cudi Dağı’nda başladı. “Güvenlik” gerekçesiyle inşa edilen kalekol ve üs bölgelerinin yolları için yüzlerce ağaç kökünden söküldü. Aynı gerekçeyle yol kenarlarındaki ağaçların kesimi için korucular görevlendirildi. Korucular, yol kenarlarıyla sınırlı kalmayarak, önlerine gelen her ağacı kesti. Cudi Dağı’nın eteklerinde bulunan Cifane (Cevizdüzü), Gundikremo (Anılmış), Nêvava (Üçkiraz), Nerex (Dağkonak), Gilindor (Kemerli) ve Bêşêrê (Koyuneren) köylerinde aylar süren kıyımda binlerce ağaç kesildi. Gûrariştê, Gera Rûviya, Şikira Kera ve Banê Elî alanları da kıyımdan nasibini aldı. Ağaç kesimi yapılan tüm bölgelere de foto kapanlar yerleştirildi.
Onbilerce ağaç kesildi
Söz konusu bölgelerde tam olarak ne kadar ağaç kesildiği halen belirsizliğini koruyor. Ancak önümüzdeki süreçte kıyımın Cudi Dağı’nın tepe kısmındaki ormanlık alana doğru genişletileceği ve sonrasında tepe kısımlarına yeni kalekol ve askeri üs bölgelerinin inşa edileceği belirtiliyor. Cudi Dağı’nın ardından Şırnak ve Siirt sınırlarının kesiştiği geniş bir alanı kapsayan Besta bölgesinde ağaç kesimi başladı. 1990’lı yıllardan bu yana “Özel Güvenlik Bölgesi” adı altında yasaklı olan ve tapulu arazilerine rağmen yurttaşların özel izinle girebildiği bölgede de benzer bir yöntem izlendi. İlk olarak yeni kalekol ve üs bölgeleri için yeni yollar açıldı. Sonrasında yolların geçtiği bölgelerdeki tüm ağaçlar kesilmeye başlandı. Cinîwer (Bilecik), Xerbigê Bestin (Dedeören), Navyan (Güneyçam), Bêlûzer (Küllüce), Şereevan (Şerevan) ve Rîsor (Risor) köyleri ile Kaniyamîr, Birateto, Birapeşo, Deyndarok, Serêrû, Tîkera, Qûrteka Pêşya, Girê Derîncê alanlarında onbinlerce ağaç kesildi. Bazı bölgelerde tek bir ağaç bırakılmazken, bazı bölgelerde halen kıyım sürüyor.
‘Ya kendiniz kesersiniz ya da biz’
Kıyım öncesi korucular ve askerler tarafından ağaç kesimi için yer tespiti yapılıyor. Karar verilmesi üzerine tespit edilen yerin kim ya da kimlere ait olduğu belirleniyor. Korucular, arazi sahiplerine ulaşarak, iki seçenek sunuyor; Ya ağaçlarınızı kendiniz kesin ya da biz keseceğiz. Korucular, ağaçları kendileri kesmeleri halinde arazi sahiplerine bir traktör odun karşılığında 300-400 TL para teklif ediyor. Tekliflerden ilkini kabul eden arazi sahiplerinin bölgeye girişlerine izin verilirken, kabul etmeyenlerin banka hesaplarına ise istememelerine rağmen para yatırılıyor. Şimdiye kadar çok az sayıda ailenin ilk teklifi kabul ettiği, ailelerin çoğunun teklife karşı çıktıkları öğrenildi.
Sadece Besta’da 500 bin tona yakın ağaç kesildi
Arazi sahiplerinin karşı çıkmasına rağmen başlayan kesimden elde edilen odunlar, ilk olarak bölgeye götürülen traktörlere yükleniyor. Her bir traktör kasasına ortalama 4 ton odun yükleniyor. Odun yüklü traktörler daha sonra kalekollar için açılan yollardan kent merkezine yakın noktalara getiriliyor. Siirt yolu ve Namaz Dağı’na giden iki ayrı noktada boşaltılan odunlar, her biri 30 ila 40 tona yakın yük alabilen kamyon ya da TIR kasalarına yükleniyor. Asker ve korucular gözetiminde 100’e yakın traktör günde 3’er sefer yapıyor. Günlük bin ila bin 200 ton arasında odun taşınıyor. Bazı günler yol çalışmaları nedeniyle odun kesmeye ara verilirken, bazı günler ise farklı alanlarda başlatılan kıyım nedeniyle kesim yoğunlaştırılıyor. Görüştüğümüz kaynaklar ve kesime katılanlardan elde ettiğimiz bilgilere göre, sadece Besta bölgesinde son iki yıl içerisinde 500 bin tona yakın ağaç kesildi.
Ticaretin başını korucular çekiyor
Söz konusu işlemler sonrası odunları alan kişilerle pazarlık süreci başlıyor. Korucular, daha önce nakliye dahil tüm masrafların kendilerine ait olması halinde bir ton odun için bin 650 TL talep ediyordu. Ancak son birkaç aydır zam yaparak, bu rakamı bin 750 TL’ye çıkardı. Söz konusu ücret, Urfa, Maraş ve Antep’e yapılacak nakliyeyi kapsıyor. Odunların gönderildiği kentin mesafesine göre ton başına istenilen fiyatta da değişiklik yapılıyor. Nakliyenin alıcıya ait olması halinde ise bir ton odun için ortalama bin 250 TL isteniyor. Kıyımdan sorumlu korucular, kesimi yapan motorcular, yol açan kepçe operatörleri, kesilen odunları traktör ve kamyonlara yükleyen kişilere de çalıştıkları oranda para veriyor. Motorcu ve yükleyicilere ortalama 250 TL verilirken, kesimci ve operatörler ton başı ücret alıyor.
Fişi de Orman Müdürlüğü kesiyor
Kesimden sorumlu korucuların “masrafı” sadece bununla sınırlı değil; Orman İl Müdürüğü, her bir araç için 4 ila 6 bin TL arasında koruculara fiş kesiyor. Fiş ücretleri araçlara yüklenilen yükün ağırlığına göre değişiyor. Tüm bu işlemler için kıyımın yapıldığı bölgede 300 ile 400 arasında kişi çalıştırılıyor. Bunlardan yarısı korucu iken, geriye kalanlar ise korucu yakınlarından oluşuyor. Korucu olan kişilerin devlet tarafından “görevlendirme” ile bölgeye gönderildiği ve ayrıca korucu maaşlarına ek olarak günlük 100-200 TL arasında ücret alıyor.
Askeri üs bölgelerine kamyon kamyon ağaç taşınıyor
Kesilen ağaçlar yoğunlukla Urfa, Antep ve Maraş’a gönderiliyor. Mardin ve Diyarbakır’daki bazı alıcılara da odun satılıyor. Yerinde gözlemlediğimiz Urfa ve Antep’teki oduncular ve keresteciler sitelerinde çoğunlukla Şırnak’ta getirilen odunlar satılıyor. Konuya dair konuşan Urfalı esnaflar, son iki yıldır neredeyse tüm odunlarını Şırnak’tan aldıklarını aktardı. Şırnak ve bağlı ilçelerdeki bazı fırınlar da alıcılar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra kentteki askeri üs bölgelerine de kamyon kamyon ağaç taşınıyor.
Kıyımı Babatlar organize ediyor
Hem Cudi hem de Besta bölgesinde ağaç kıyımının sorumluluğu, 1990’lı yıllarda yaşanan hak ihlallerinden sorumlu tutulan ve Babat ailesinden olan korucularda. Uludere’de yaşayan ve “Hançer Timi”nde yer aldığı belirtilen korucubaşı Hazım Babat ile ailesi tarafından odunlar kesiliyor ve satılıyor. Hazım Babat’ın yakın akrabaları M. Babat, C. Babat, İ. Babat, H. Babat, Ş. Babat, İ. Babat, B. Babat ve E. Babat’ın kesim ve satıştan sorumlu kişiler olduğu belirtiliyor. Odunları satan kişiler, söz konusu kişiler üzerinden pazarlık yapıyor ve parayı da bu kişilerin hesabına yatırıyor. Konuya dair görüştüğümüz kesim yapan kişiler, arazi sahipleri ve köylüler söz konusu kişilerin kıyımı organize eden kişiler olduğunu teyit etti. Ancak kıyımı organize edenlerin arkasında da kimi kişilerin olduğu ifade ediliyor.
Başvurulardan sonuç alınamıyor
Kıyıma karşı bugüne kadar birçok girişim oldu. 2020 yılının Eylül ayında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak İl Örgütü öncülüğünde yapılan oturma eylemi, kıyıma karşı yapılan ilk eylem oldu. Ağaç kesiminin sürmesi üzerine kentin sivil toplum örgütleri ve baro da tepki vermeye başladı. Baro ve HDP’nin konuya dair valilik ve ilgili yetkililerle görüşme başvurularına cevap verilmedi. CHP’li yetkililer valilik ile görüşse de bir sonuç alamadı. Kıyıma karşı CHP, DEVA ve Gelecek partisinin de içerisinde yer aldığı Şırnak Ekoloji Platformu kuruldu. Platformun eylemleri halen sürerken, hukuki girişimler ve çevre örgütlerine yapılan başvurulardan da bir sonuç alınamadı.
Kıyımın delili yokmuş!
Şırnak Barosu, bugüne kadar iki kez “usule aykırı” olduğu gerekçesiyle kıyıma dair suç duyurusunda bulundu. İlk başvuru, “şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delilin bulunmadığı” gerekçeleriyle takipsizlikle sonuçlandı. Buna karşı yapılan itiraz da reddedildi. Yeni deliller yapılan ikinci başvuru süreci ise devam ediyor. Baro, iki kez de konuya dair rapor hazırladı. Raporlarda, Şubat 2021-Eylül 2021 tarihleri arasında Şırnak’ta ağaç kesimleri nedeniyle orman alanlarında yüzde 8’lik bir küçülme olduğu tespitine yer verildi. Baro, Orman İl Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruda ise, ağaç kesimleri için şimdiye kadar kaç ihalenin yapıldığını, ihalelerde hangi ihale usullerinin kullanıldığı, ihalelerin kimlere ve hangi gerekçeler ile verildiğini sordu.
Greenpeace’in uzmanlık alanı değilmiş
Baronun Çevre Komisyonu, ayrıca Greenpeace, Doğa Derneği, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı- UNEP’e de başvurarak, destek çağrısı yaptı. Greenpeace’den verilen yanıtta, “Konu maalesef uzmanlık alanlarımızın dışında” ifadelerine yer verildi.
Şırnak Orman İşletme Müdürlüğü’nden savunma!
Tüm bu tepkiler üzerine son haftalarda ağaç kesiminde azalma oldu. Bazı bölgelerde, arazi sahiplerini başvuruları üzerine kesim durdu. Bazı bölgelerde ise kıyım için yeni yolların yapılması bekleniyor. Daha önce toplu bir şekilde kentten ayrılan kamyon ve TIR’lar ise, tepkilerin artması üzerine tek tek hareket ediyor. Yaşananlar karşısında bugüne kadar resmi tek bir açıklama yapıldı. Şırnak Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 6 Haziran 2021’de yapılan ve valilik sitesinden de yayımlanan açıklamada, kıyım “ormanlık alanların rehabilite edilmesi, traşlanma ve seyretme çalışmaları belli bir plan dahilinde yerine getirilmektedir” şeklinde savunuldu. Açıklamada, “Bu çalışmaların amacı meşe ormanlarımızın yenilenerek daha gür ve canlı olarak yetiştirmektir. Yaşlanmış, çürümeye yüz tutmuş meşe ağaçları kesilerek yeni sürgünler verilmesi sağlanarak gençleştirilmesi hedeflenmektedir” iddia edildi.
‘Asker istedi biz de onayladık’
Müdürlük, sonrasında dilekçe veren yurttaşlarla yapılan görüşmelerde ise, devam eden ağaç kıyımına ilişkin, “Ağaçların kesilmesine onay verdik ve güvenlik bölgesi olduğu için karışamayız. Asker istedi, biz de onay verdik. Talep ettiğiniz şey bizi de gücümüzü de aşar” yanıtı verildi.
Gözler kör, kulaklar sağır
Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz ve kesilen ağaçları satın alan odunculardan Ali Karabacak ile kıyımın hukuksal boyutu ve taşınma sürecini değerlendirdi. Baronun iki yıllık süreçte kent doğasında yaşanan tahribata dair yaptığı girişimleri anlatan Dilsiz, yaptıkları başvurulara herhangi bir cevap alamadıklarını aktardı. İlgili kurum temsilcileriyle görüşme taleplerine de cevap verilmediğini söyleyen Dilsiz, yasal sürece uyulmadan “pervasız bir şekilde” ağaç kıyımının sürdüğünü belirtti. Dilsiz, yaptıkları tespitlere dair rapor hazırladıklarına işaret ederek, Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre kent ormanlarında yüzde 8’lik bir azalmanın olduğunu ifade etti. Uluslararası kurumlarla da diyaloga geçtiklerini ifade eden Dilsiz, “Greenpeace’nin bize vermiş olduğu ‘Bizim ilgi alanımız dışındadır’ cevabı vardı. Bu bizi demoralize etti; Ülkenin herhangi bir yerinde ağaç kıyımı olduğunda gelişen tepki, Şırnak bölgesinde olunca maalesef gözler kör, kulaklar sağır olabiliyor” diye kaydetti.
Mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz
Kıyımın sürmesi halinde insanların yaşamını idame ettirebileceği bir doğanın kalmayacağı uyarısında bulunan Dilsiz, “Dolayısıyla kendimiz için, insanımız için, çocuklarımız için bu mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz. Yasal prosedürleri yerine getirdikten sonra artık uluslararası mercilere de başvurarak, bu ağaç katliamının son bulması için gerekli çalışmaları yapacağız” diye kaydetti.
‘Sürekli bir güvenlik bariyeri konuluyor önümüze’
Çalışmaları sırasında karşılaştıkları engellemelere değinen Dilsiz, “Sürekli bir güvenlik bariyeri konuluyor önümüze. Belli bir aşamaya kadar takip edebiliyoruz. İş ‘güvenlik’ gerekçesi adı altında sürdürüldüğü için önümüze bariyerler konuluyor. Anladığımız kadarıyla Orman Kanunu’ndaki yasal prosedüre hiç uyulmamış. Herhangi bir ihaleye verilmemiş. O bölgedeki güç odakları tarafından belli bir alan ağaçsız bırakılıyor. Bize ‘Şırnak-Van yolu yapılıyor, yol için ağaçsızlandırma çalışması yapılıyor’ denildi. Ama böyle bir durum da değil. Şırnak-Van yoluyla alakası olmayan kesimlerde de bu tarz ağaç kesimi yapıldığı bize söylendi. Bu röportajı yaparken bile şu anda onlarca kamyon Türkiye’nin belli yerlerine satılmak amacıyla götürülüyor” diye konuştu.
Duyarlılık çağrısı
Maden ocakları ve kıyımla bölgenin insansızlaştırılmak istendiğine dikkati çeken Dilsiz, “Bodrum’daki Cennet Koyu’ndan bahsediliyor. Kaz Dağları’nın ağaçsızlandırılmasından bahsediliyor. Tabi ki oradaki tahribata da duyarlı olmak lazım. Ama Şırnak’ta da aslında uzunca bir süreden beri devam eden bu tahribata karşı ciddi anlamda bir kamuoyunun oluşturulması ve bu tahribata herkesin dur demesini bekliyoruz” çağrısı yaptı.
‘Arazi sahipleri bize başvursun’
Yetkililerin sessizliğine tepki gösteren Dilsiz, “Konuşalım, meramımızı anlatalım’ diyoruz. Bilgilendirme yapılmasını istiyoruz. Buna dair henüz resmi mercilerden bir dönüş olmadı. Aslında bu sessizliğin sebebi bizi ürkütüyor. Bu devam edecek gibi görünüyor” diye kaydetti. Kesilen ağaçların rant amaçlı satıldığını kaydeden Dilsiz, buna karşı girişimlerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) sürecine kadar devam edeceğini aktardı. Dilsiz, son olarak arazi sahiplerine kendilerine başvurmalarını isteyerek, her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.
Şırnak’ta kesip Urfa’da satıyorlar
Urfa Hızarcılar ve Kavakçılar Sitesi’nde 45 yıldır odun ve kömür satan Ali Karabacak ise daha önceki yıllar odunlarını Bursa ve Çanakkale gibi kentlerden aldıklarını ancak son yıllardan Şırnak’tan odun getirdiklerini söyledi. Şırnak’tan gelen odunların daha uygun fiyata olduğunu kaydeden Karabacak, “Daha yakın olduğu için daha uyguna geliyor” dedi.
‘Ne kadar paran varsa ona göre gönderiyorlar’
Sitede 65 esnafın olduğunu ve birçoğunun Şırnak’tan gelen odunları sattığını ifade eden Karabacak, odunları genelde fırın ve köylerden gelenlere sattıklarını belirtti. Satış durumuna göre günlük 10-15 ton odun aldıklarını ve 20 civarında kamyon geldiğini söyleyen Karabacak, kesimin devlet izni ile yapıldığını, devletin yüzde 20’sini kendisine geriye kalanı ise kesimi yapanlara verdiğini kaydetti. Günün her saatinde Urfa’ya odun yüklü kamyon geldiğine dikkati çeken Karabacak, “Orman Müdürlüğü nakliyelerini (fiş) kesiyor. Yükün ağırlığına göre fiş kesiliyor. Sonra buraya getiriyorlar. Ne kadar paran varsa ona göre gönderiyorlar. Kişi başına günde bir iki araba geliyor” diye konuştu.
EKOLOJİ SERVİSİ