Diyarbakır mitinginde konuşmasına Kürtçe başlayan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar: ‘Bu iktidar bir yandan bu ülkeyi soyuyor, rant, talan politikalarıyla halkın ekmeğini alıyor, yoksulluğu derinleştiriyor, açlığı yaygınlaştırıyor, bu ülkedeki insanları felakete sürüklüyor. Bunu yaparken dayandığı en büyük kaynağı ve en büyük silahı savaş politikalarıdır. Kürtlerin oradaki iradesini kırmak için kapı kapı dolaşıp savaş izni istiyorlar. Savaşı durdurmadan sömürüyü durduramayız. Kanı durdurmadan talanı durduramayız’
Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Çözüm Biz’de, savaşa ve sömürüye hayır” şiarıyla Diyarbakır’ın İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirdiği bölge mitingine on binlerce kişi katıldı. Sloganları, ulusal kıyafetleriyle miting meydanına akın eden on binler, sık sık “Bijî Serok Apo”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ve “Gençlik Apo’nun fedaisidir” sloganları attı. Aşırı sıcak havaya rağmen miting coşkulu geçti.
Sloganlar eşliğinde sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, uzun süre zılgıtlar eşliğinde alkışlandı.
Sancar konuşmasına Kürtçe başladı, Kürtçe nokta koydu.
Sancar şöyle konuştu: “Merhaba Amed, gelê me yê birûmet, jinên azad, ciwanên têkoşer hevalên hêja merhaba ji we re hun hemû bixêr hatin serseran serçavan hatin. Sevgili Diyarbakır halkı yüreği özgürlük ve barış için atan değerli ve onurlu halkımız hepiniz hoş geldiniz. Bu meydana özgürlüğün sesini, barışın iradesini taşıdınız. Zor şartlara, bu kavurucu sıcağa rağmen buradayız dediniz. Özgürlük için buradayız barış için buradayız, adalet için buradayız dediniz. İşte HDP’yi bitireceklerini sananlar kumpas davaları kuranlar, her gün operasyonları sürdürenler bu meydana baksınlar, bu iradeyi görsünler. Utansınlar utanmazlar ama korksunlar bu halkın bu kararlı duruşundan. Hepinize binlerce kez teşekkür ediyoruz, size minnettarız. Halkımız sizinle varız, sizinle yürüyeceğiz. Sizinle yürüdükçe bu ülkede her soruna çözümü biz getireceğiz. Çözüm biziz, sözümüz var diyoruz. Sözümüz, çözüm için sözümüz var. Bu ülkede her sorunu çözecek birikimimiz var. Bu ülkenin aydınlık geleceğe taşınması için güçlü bir irademiz var. ”
Rant ve savaş
“Bu iktidar bir yandan bu ülkeyi soyuyor, rant, talan politikalarıyla halkın ekmeğini alıyor, yoksulluğu derinleştiriyor, açlığı yaygınlaştırıyor, bu ülkedeki insanları felakete sürüklüyor. Bunu yaparken dayandığı en büyük kaynağı ve en büyük silahı savaş politikalarıdır. Savaş politikalarıyla yürütüyor bu talan ve sömürü düzenini. Savaş politikalarıyla ayakta tutuyor. Onun için diyoruz ki savaşa ve sömürüye hayır. Biz savaşa karşı çıkarken bu ülkedeki halkların emekçilerin alın terini ve ekmeğini savunuyoruz. Savaşa ve sömürüye hayır diyoruz. Ekonominin durumunu rakamlarla anlatmayacağız. Sizler çarşı pazar gezerken nasıl bir sömürü düzeninin hakim olduğuna bizzat hakim oluyorsunuz, gözlerinizle görüyoruz. Enflasyon resmi rakamlara göre bile yüzde 80. İşsizlik almış başını gidiyor. Peki neden? Bu sömürü düzeninin temelinde ne var? Şunu iyi görelim her yerde herkese anlatalım. Ne zaman ki ülkedeki iktidarlar sömürü düzenini kalıcı kılmak isterlerse en çok başvurdukları yol nefret düşmanlık ve savaş siyasetidir. İşte AKP ve MHP iktidarı aynı yolu izliyor. Bu politikalarla aynı zamanda sömürüyü süreklileştiriyorlar. Asla bu politikaların işletilmesine izin vermeyeceğiz. Bütün inançlarla, bütün halklarla bir araya geleceğiz, en geniş demokrasi ittifakını kuracağız. Kaos planlarına da dur diyeceğiz, savaş senaryolarını da bozacağız. Buna sözümüz var buna gücümüz yeter. ”
‘Kürtlerin oradaki iradesini kırmak için kapı kapı dolaşıp savaş izni istiyorlar’
“Bu iktidar çözüldükçe yeni savaş politikalarına sarılıyor. Güney Kürdistan’da yürüttükleri politikalar bu coğrafyayı bir savaş meydanına çevirme hedeflerinin bir parçasıdır. Şimdi de Rojava’ya saldırı planları yapıyorlar. Şimdi de Kürtlerin oradaki iradesini kırmak için kapı kapı dolaşıp savaş izni istiyorlar. Tahran’dan Soç’iye her kapıyı çalışıyorlar ama şunu bilsinler bu ülkede savaşı durduracak milyonlar var, bunu biliyoruz. Bu milyonları bir araya getirecek siyasete ve mücadeleye ihtiyaç var. O siyaset bizdedir. O mücadelenin öncülüğünü biz yapıyoruz. Yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Her kese çağrımızdır. Bu iktidarın Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik savaş planları milli güvenlik meselesi değildir. Bu iktidarın Kuzey ve Doğu Suriye’ye müdahale senaryoları bu ülkenin beka meselesine dayanmıyor. Nedir sebebi? İktidarın varlığın sürdürmesidir. Evet, bir beka sorunu varsa o da bu iktidarın beka sorunudur. ”
‘Birleştirerek bu iktidarı göndereceğiz’
“Bu iktidar gidiyor, gidicidir. Sizin iradenizle, bu iradeyi Türkiye halklarının, ezilenlerinin ve emekçilerinin gücüyle birleştirerek bu iktidarı göndereceğiz. Fakat giderayak elinde başka çare kalmadığı için savaş politikalarına başvuruyor. Bütün demokrasi güçlerine çağrımızdır: Bu planların, amaçlarının farkında olalım. Bu planları boşa çıkarmak için ortak mücadelede buluşalım. Diğer muhalefet partilerine de çağrımızdır; bu ülkede gerçekten demokrasinin en asgarisini getirmek istiyorsak bu planların farkında olalım. Diğer muhalefet partileri bu iktidarla milliyetçilik yarışına girerlerse bu ülke bu kısır döngüden kurtulamaz. Bu muhalefet, bu kısır döngüyü milliyetçilik yarışıyla kıramaz. Kim kıracak? Halkların eşitliğini, birlikte, gönüllü yaşamını savunan bizler ve sizler kıracaksınız bu kısır döngüyü. İktidarın savaş planlarına karşı çıkmayan hiçbir gücün, çevrenin, partinin bu ülkeye demokrasi getirmesi mümkün değil. Bu ülkede sömürüyü sonlandırması da mümkün değil. O nedenle diyoruz ki gelin hep birlikte savaşa karşı en geniş birlikteliği kuralım, bu iradeyi gösterelim. Savaş karşıtlığında buluşalım. Eğer bunu başarırsak, bu iktidar çaresizlik içinde boğuşacak ve büyük bir fark ile önümüzdeki seçimlerde gidecek. Gidecek ama biz sadece iktidarı göndermekle yetinemeyiz. Savaş ve sömürü düzenini değiştirmemiz lazım. İşte bunun için demokrasi ittifakını büyütüyoruz. Halklarla, inanç gruplarıyla, emekçilerle kadınlarla, gençlerle, büyük bir mücadele ortaklığı örüyoruz. Bu ittifak bu ülkenin geleceği aydınlık geleceği bu ülkenin gelecekte demokrasi ve barışı yaşaması için hayati önemdedir. O nedenle buluşalım, birleşelim, güçlerimizi ortaklaştıralım diyoruz. Bizim bu ülkeye vereceğimiz en büyük armağan büyük barışı sağlamaktır. Büyük barış.”
‘Bütün halklara barış sözü veriyoruz’
“HDP olarak bizim barış içinde sözlerimiz var, bütün halklara da barış sözü veriyoruz. Barışın kurulabilmesi için savaş politikalarını durdurmak en önemli ve öncelikli adımdır. Bunun üzerine barışı kuracağız. Barışı kurmak için bütün gücümüzle kuracağız. Bizim görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Size karşı, Türkiye halklarına karşı, Ortadoğu karşı siyasi ve vicdanini yükümlüğümüzdür barış. Barışı kurmak için demokratik siyaseti sonuna kadar ayakta tutacağız, savunacağız, büyüteceğiz. Savaş politikaları hukuku çökertiyor, biz barış yolunu açmak için adalet mücadelesini en geniş kesimlerle vereceğiz. Barışın kolay kurulmayacağını biliyoruz. Savaş sanıldığı gibi cesaret işi değildir. Savaş politikaları korkak iktidarların sığınağıdır. Barış demokrasi ve özgürlük isteyenlerin cesaretiyle mümkündür. Asıl cesaret, barış için ve özgürlük için mücadele etmektir. Savaştan medet umanlar, halklardan korkanlardır. Savaş çığırtkanlığı yapanlar gençliğe ölümden başka bir şey vaat etmeyenler. Biz gençlere de özgür ve onurlu bir gelecek vaat ediyoruz. Bunu da barışla gerçekleştireceğiz. Barış kolay değildir. Hani Nazım Hikmet’in Abidin Dino’ya söylediği sözler vardır. ‘Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin’ ama işin kolayına kaçmadan. Yani barışı kurmak işin kolayına kaçmakla olmaz. Çalışmakla olur. Siyaset üretmekle olur, bu siyaseti hayata geçirecek şartları yaratmakla olur. Bunlar zorluklarla dolu yolu oluşturur. Biz o zorlu yolu yürümeye hazırız çünkü arkamızda yanımızda sizler varsınız. Bu ülkenin onurlu insanları var. Onun için başaracağız. ”
‘Çözüm ve barış için tecridin mutlaka kalkması lazım’
“Barışın önündeki engelleri kaldıracağız diyoruz. Barışın önündeki en önemli engel bu savaş ve çatışma siyasetidir. Düşmanlaştırma oyunlarıdır. Buna karşı mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çatışma, bu ülkede 40 yıldır sürüyor. Yüzyıldır süren bir Kürt sorunu var. Kürt sorunun çözümü ve çatışmanın bitirilmesi birbirinin içine girmiş iki önemli ayrılmaz olaydır. Çatışmayı bitirmeden çözüm, çözüm gelmeden barış olmaz. Peki bu çatışmayı nasıl bitireceğiz. Biraz önce Saliha arkadaşım da söyledi. Tam 3 yıl önce bugün İmralı’da Öcalan avukatlarıyla görüşürken ‘Bir haftada çatışma durumunu sona erdiririm’ demişti, ‘Bu çatışma ihtimalini bitiririm’ demişti. 20 yıldır süren tecrit tam da Öcalan’ın çatışmanın bitirilmesindeki önemli rolünü engellemek içindir. Bu tecrit savaş politikalarını sürdürmek ve çözümsüzlükte ısrar etmektir. Çözüm ve barış için tecridin mutlaka kalkması lazım ve Öcalan’ın rolünü oynayacak şartların oluşması lazım. Bunun için HDP olarak rolümüzü oynayacağız.”
‘Savaşı durdurmadan sömürüyü durduramayız’
“Söyleyecek sözümüz, yapacak gücümüz var. Bunu her şart altında ve her yerde yerine getirecek birikimiz ve kararlılığımız var. Arkamızda on yılların birikimi, bugün cezaevinde rehin olarak tutulan arkadaşlarımızın ödediği bedeller, halkımızın büyük fedakarlığı var. Biz buna layık olmaya çalışıyoruz. Başka hiç bir derdimiz, amacımız, beklentimiz, hesabımız yok. Size layık olalım yeter. Bedel ödeyenlere layık olalım yeter. Bu ülkenin halklarına demokratik bir cumhuriyeti kuralım yeter. Bunu yapacak gücümüz var o nedenle diyoruz ki çözüm biziz, çözüm bizdedir. Savaşı durdurmadan sömürüyü durduramayız. Kanı durdurmadan talanı durduramayız. Savaşın çatışmanın silahın talanın kanın olmadığı bir geleceği hep birlikte kuracağız. Buna inanalım. Em dibêjin bijî azadî aşitî û serkeftin. Bîminin di xêr û xweşiyê de.”
DİYARBAKIR