Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz: ‘Güney Kürdistan’da sonuç alamayanlar kendine milliyetçi dalga oluşturup yakta tutamayanlar bugün de Rojava’ya savaş açmanın hesaplarını oluşturuyorlar. Biz diyoruz ki Efrin de Serêkanî’de ne yaptınız da bundan sonra da gidip Rojava’da Suriye’de aynı şeyi yapmanın derdine düşmüşsünüz. İşte Efrin’de, Serêkanî de Girê Spî de nasıl çetelere peşkeş çektiğiniz ortadayken Suriye’ye ve Rojava’ya savaş açmak bu ülkenin daha fazla kriz yaşaması demektir’
Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Çözüm Biz’de, savaşa ve sömürüye hayır” şiarıyla Diyarbakır’ın İstasyon Meydanı’na bölge mitinge on binler katıldı. 42 dereceyi bulan hava sıcaklığına rağmen halk istasyon Meydanı’na akın etti. Urfa, Antep, Adıyaman, Dersim, Batman, Siirt, Şırnak, Van ile Diyarbakı’rın dört bir yanından on binlerce kişi alana akın etti.
Mitinge konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, İstasyon Meydanı’nı dolduranları Kürtçe’nin Kurmancî ve Kirmançî lehçelerinde selamladı. Aydeniz’in şunlar söyledi:
“Bütün zorluklara, olumsuzluklara, engellemelere, sıcak havaya rağmen Amed halkı bölge bu faşist iktidara güçlü bir ses vermek için İstasyon Meydanını doldurdu. Selam olsun sizlere, her biji size. Bu iktidarın ağzı açılıyor, ‘mecalleri kalmamış’ diyor. Bütün zulümlere baskılara rağmen her koşulda ve durumda HDP fikri yatına sahip çıkmak için alanları dolduruyor. Görün iktidarın karşısında diz çökmeyen bu halkın duruşunu, görün iradeyi. Selam olsun bu iradeye, selam olsun mücadele azmine. Bizler her koşulda HDP fikriyatının sahibi milyonlarca halk olarak sahip çıkacağız. Hiç bir kumpas ve kapatma davasının bu fikriyatı bitirmesine izin vermeyeceğiz. Her koşulda bu fikriyatın arkasında olacağız. Bu miting bunun kanıtıdır.”
‘Güney Kürdistan’da yürütülen ilhak politikalarıdır’
“Güney Kürdistan’da yürütülen ilhak politikalarıdır. Savaştan baskıdan kayyımdan beslenen bir iktidar var karşımızda, bu iktidar yüzyıllık ret inkar asimilasyon politikalarından gücünü alıyor buradan aldığı güçle her yerde savaş ilan ediyor. Bugün Güney Kürdistan’da yürütülen savaşın tam da sebebi aslında bin bir emekle bedelle elde edilen Kürt kazanımlarını ilhak etmek için sömürge politikalarını hayata geçirmek için Kürtleri ve Kürdistanı sömürge olarak yönetmek için sonuna kadar savaşa sarıldılar. Güney Kürdistan’da Rojava’da savaş yapıyorlar. Her gün Mahmur’u, Şengali bombalıyorlar. Bizde buradan söylüyoruz bütün savaş politikalarınız hiç bir zaman tutmadı hiçbir zaman savaş politikalarıyla bu sorunu çözemediniz. O yüzden bu savaş politikalarından vazgeçin. ”
‘Zaxo’ya yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz’
“Bugün Güney Kürdistan’da yürütülen ilhak politikalarıdır. Zaxo’ya yapılan bombardıman bunun başka bir versiyonudur. Zaxo’ya yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Zaxo’da yapılmak istenen aslında Güney Kürdistan’ı insansızlaştırmak ve Kürt kazanımlarını ayaklar altına almaktır. Bu yüzden her gün saldırıyorlar, kimyasallar kullanıyor ama nafile bu savaş 50 yıldır sürüyor. Bu savaştan tek bir adım ileri atamadınız. Bu savaştan Türkiye daha çok krizlerle ve kaosla karşı karşıya kaldı. Onun için çözüm savaş değildir.”
‘Şengal halkının statüsü mutlaka tanınmalı’
Êzidîlere yönelik 73. fermanın yıldönümüne işarete den Aydeniz şöyle devam etti:
“Sadece Güney Kürdistan’da değil Şengal’de de saldırılar sürüyor. Buradan 73 ferman yaşayan Êzidîlere bin selam olsun. Selam olsun Êzidîlerin direnişine Şengal halkının statüsüne. Bizler Şengal statüsünü elde edene kadar mücadele edeceğiz, Şengal halkının yanında olacağız. Şengal halkının statüsü mutlaka tanınmalıdır. 73 fermanda Şengal halkını korumayanlar bundan sonra da koruyamazlar. Bizler Şengal halkının yanındayız. Şengal halkının talepleri net ve açıktır. Bu talepler bir an önce tanınmalıdır. Hem bölgesel devletler hem de uluslararası güçler tarafından tanınmalıdır. Artık 74’üncü fermanın önü açılmamalıdır. Şengal halkını bir kez daha selamlıyorum.”
‘Rojava’ya savaş açmak bu ülkenin daha fazla kriz yaşaması demektir’
“Güney Kürdistan’da sonuç alamayanlar kendine milliyetçi dalga oluşturup yakta tutamayanlar bugün de Rojava’ya savaş açmanın hesaplarını oluşturuyorlar. Biz diyoruz ki Efrin de Serêkanî’de ne yaptınız da bundan sonra da gidip Rojava’da Suriye’de aynı şeyi yapmanın derdine düşmüşsünüz. İşte Efrin’de, Serêkanî de Girê Spî de nasıl çetelere peşkeş çektiğiniz ortadayken Suriye’ye ve Rojava’ya savaş açmak bu ülkenin daha fazla kriz yaşaması demektir. Biz bu savaşların karşısında duracağız. Bu savaşları kendi bekaları için açıyorlar. Bugün Rojava’dan tek bir çakıl taşı buraya atılmamışken kendi bekaları için savaş planlarını gündeme alıyorlar. Bu iktidarın topluma vereceği tek bir şeyi yok o yüzden sonuna kadar savaşa sarılıyorlar. Ondan dolayı Rojava’ya saldırmanın planlarını yapıyorlar. Rojava’da Kobanî de Rakka’da Efrin’de Kürt halkı DAİŞ’i geriletti. O yüzden bu savaş DAİŞ’i yeniden canlandırmanın ve öcünü alma savaşıdır. Ondan dolayı savaş politikasıyla kendini devam ettirmesine asla izin vermeyecek Kürt halkı.”
‘Soçi’ye, Madrid’e gidiyor Kürt düşmanlığı, Astana’ya, Tahran’a gidiyor Kürt düşmanlığı’
“Bugün bu iktidar nereye gidiyorsa heybesinde Kürt düşmanlığı var, Soçi’ye, Madrid’e gidiyor Kürt düşmanlığı, Astana’ya, Tahran’a gidiyor Kürt düşmanlığı. Eninde sonunda bu Kürt düşmanlığı sizin bitişiniz olacak. Bundan vazgeçin diyoruz. Bugünkü iktidar Lozan’ın yüzüncü yılında ikinci Lozan’ı Kürt halkına yaşatmak istiyorlar. Yüzyıl önce nasıl ki Kürt halkı tarih sahnesinde uluslararası güçlerin desteğiyle silindiyse aynı politikalar AKP ve MHP öncülüğünde bu yüzyılı daha Kürt halkına kaybettirmek istiyorlar. Kürtler özgürlük mücadelesi veriyorlar ve bugün Ortadoğu’da ve Türkiye’de de siyaseti belirleyen duruma gelmişlerdir. Bugün asla bir daha Lozan yaşanmayacak çünkü Kürtler 100 yıl önceki kürtler değil. Daha örgütlü ve kararlı bir durumdalar ve özgürlüğe kilitlenmiş durumdalar.”
‘Çevik Bir tahliye edilirken Aysel Tuğluk Kürt olduğu için tahliye edilmedi’
“Kürtlere yönelik zulüm devam ediyor. Cezaevleri Kürtlerle dolu hasta tutsaklara zulüm ediliyor. Çevik Bir tahliye edilirken Aysel Tuğluk Kürt olduğu için tahliye edilmedi. Buradan cezaevindeki rehinelere selam olsun. Aysel Tuğluk’un tahliye kararı kadınların mücadelesi sayesinde olsun. Aysel Tuğluk ve bütün siyasi tutsaklar tahliye edilene kadar her alanda mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. Bütün bu politikaların dayandığı yer tecrit politikalarıdır.”
‘Kürt halkının kırmızı çizgisi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür’
“Bugün İmralı’da başlayan ve bütün topluma yayılan bir tecrit gerçekliği var. Bu tecrit bitirilmeden bize durmak yok. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Tecrit bir insanlık suçudur. Kendisine insanım diyen demokrasiyi savunan herkesi bu tecrit politikasına karşı sesini yükseltmeye çağırıyoruz. Milyonlarca insanın irademdir dediği ve özgürlüğünü savunduğu Sayın Abdullah Öcalan tecrit muhalefet ne diyor. Buradan soruyoruz. Öyle Kürdistan’a gelip helalleşeceğim diyerek, demokrasinin yolunun Diyarbakır’dan geçiyor diyerek, Ankara’da sözünü değiştirip Kürt halkında fayda etmiyor. Kürt halkının kırmızı çizgisi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüdür. Biz buradan Türkiye’nin demokratikleşmesi için cumhuriyetin yüzüncü yılında, cumhuriyetin demokratikleşmesi için çözüm savaş değil, Kürt düşmanlığı değil, kadın düşmanlığı değil, ormanları yakmak talan değil, çözüm bütün bunlara ilişkin çözüm iradesi olan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Öcalan’ın bütün bu sorunlara karşı net çözümü var. Bugün bütün dünyada Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için eylemler yürütülmektedir. Herkes bu paradigmanın kapitalist sisteme alternatif, umut, çözüm olduğunu görüyor. Cumhuriyetin yüzüncü yılında cumhuriyetin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun çözümünün yolu İmralı’dan geçer. Bunu muhalefet de iktidar da bilsin. 7 Ağustos 2019’da avukatlarıyla yaptığı son görüşmede ‘bir haftada çözerim’ iradesi ortaya koyan Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için her zaman mücadelede olacağız. Her zaman bu iradenin yanında olacağız. An serkeftin, an serkeftin.”
DİYARBAKIR