İçeriden/Hüseyin Aykol
Maraş-Türkoğlu 1 nolu L Tipi Cezaevi’nde bulunan Naci Kızıler, 14 imzalı ve 25 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Yaşadığımız sorunların en başında odalarımızın ayrı ve uzak oluşudur. Burada üç ayrı odadayız. Bizim odada biz 15 kişi kalırken; diğer odalar 7’şer kişi. Buralarda hava 40 dereceyi aşıyor ve buzdolabımız yok. Böylesine büyük bir ekonomik kriz ortasında bir buzdolabı alabilmek için 8 bin lira vermek gerekiyor. 2021 yılından bu yana yürürlüğe giren Cezaevi Gözlem Kurulu kararları burada da can yakmaya başladı. Tahliye zamanı gelen mahpuslara pişmanlık dayatılıyor. Bu yüzden en son İlhan Yakut, tahliye zamanı geldiği halde bırakılmadı.
Telefonda görüntülü olarak görüşeceksiniz diye oda içine inşa edilen telefon kabinlerinde halen yararlanamadık. Adlilerin haftada 30 dakika, hatta o hafta görüşçüsü gelmediyse bir 30 dakika daha görüntülü görüşme yapabildiğini duyduk. Bizim de 10 dakika görüşebileceğimiz söylendi ama halen bekliyoruz. Fetullah cemaatinden yargılananları aynı bloğa topladılar. Dahası denetimli serbestlik yasasını onlara uyguluyorlar ama bize yok. Görüş süremiz sözümona 1.5 saate çıkarıldı ama bize önce 30 dakika olarak kullandırılıyordu. Israrlı itirazlarımız üzerine ancak 45 dakikaya çıkarıldı. Elektrik faturalarımız korkunç geliyor. Hemen hemen her ay daha fazla para ödememiz gerekiyor.”
* * *
İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Hakkı Turgay 25 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bir yıldır herhangi bir hukuki, ahlaki, vicdani dayanağı olmayan keyfi bir şekilde kurumda bulunan tüm aile ile sosyal kültürel iletişimimiz kesilmiş olup, üstü tellerle kapalı ve 24 saat kameralarla izlenen odalarda farklı farklı bloklarda tecrit ediliyoruz. Dağıtılan odalarımızın arasında Daiş, El Kaide ve Fetö’dan ceza almış kişiler ve adli mahpuslar yerleştirildi. Koridorlarda can güvenliğimiz kalmadı. Pandemi sonra sosyal ve kültürel faaliyetlere başkaları 10’ar kişilik gruplar halinde çıkarılırken, bizler aynı odadaki diğer iki kişiyle birlikte çıkabiliyoruz.
Kurum bünyesinde bulunan birimlere yazdığımız ihtiyaç temelli dilekçelere hiç cevap verilmezken; kapıdaki gardiyana bir şey sormak için bastığımız butona bir daha basarsak, robokoplarla geliriz, diye tehdit ediliyoruz. Başka cezaevlerinden buraya gelirken, birlikte getirdiğimiz kitaplarda Kürt ya da Kürdistan kelimesi geçiyor iddiasıyla el konulabiliyor. Oda değişim taleplerimiz kesinlikle karşılanmıyor. Ağır hasta arkadaşlarımızın klozetli odaya verilmesi gibi en insani taleplere bile kulak asılmıyor.”
* * *
Kobanê adı altında HDP yöneticilerine açılan davanın mahpuslarından ve HDP eski sözcüsü Günay Kubilay 17 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Geçen oturumda 9 Şubat’ta ‘yaşamsal riski var’ diye gizli tanık olan ve ‘tanık koruma programı’na alınan biri, her ne olduysa birden yaşamsal riski ortadan kalktı ve açık tanık olarak mahkemeye ifade verdi. Ben hukukçu değilim ama anlayabildiğim kadarıyla iddialara geçerli delil oluşturacak açık tanıkları kalmayınca, ABC123 adıyla gizli tanık olan kişiyi açık tanık olarak kullandılar. Yasada açık tanık ifadesiyle desteklenmeyen gizli tanık beyanları hükme esas alınmıyor.
‘Farklı bir dosya’ dedikleri bu dosya aslında birkaçı açık olmak üzere, esas olarak gizli tanıklar üzerine inşa edilmiş. Bu gizli tanıkların çoğu ‘kadrolu tanık’ gibi yüzlerce kişinin üzerine ifade vermişler. Genel geçer, soyut konuşuyorlar, somut olgu ve olaya dair bir şey söyleyemiyorlar. Fakat esas tutukluluk gerekçesi olarak da dosyada yer alıyorlar. Geriye üç veya dört tanık kaldı. Savunma yapmamış arkadaşların savunma sürelerini bir günle sınırladıkları için, savunma yapılmayacağını, böylece savunma haklarının fiilen ortadan kaldırmış olarak bir sonraki aşamaya geçecekler. Anlaşılan o ki, seçim öncesi bir sonuca ulaşmak istiyorlar.”
* * *
Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Mehmet İşsiz, 18 Temmuz 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Ben 50 yaşındayım. Hakkımda onaylanan cezam ise 45 yıl. Şu anda odamızda bulunan hemen hemen hepimizin kemiklerinde ağrı var. Neredeyse tüm odalarda hasta var. Yorgunluk, kemik ağrısı, boğazda yanma ve öksürük var. İki kez Çin aşısı olduk. Geçmedi. Bir de Alman aşısı yaptılar. Almanlar sağlam iş yapar dediler ama hastalıklarımız geçmiş değil.”
* * *
Cezaevinde bulunan 28 gazeteci arkadaşımızdan biri de Gökhan Gümüş’tür. Kendisini 28 Haziran 2022 günü tahliye olacak ve ben de listemizi büyük bir memnuniyetle 28’den 27’ye indirecektim. Ancak Gökhan Gümüş tahliye edilmedi. Kendisine tahliyesinin üç aylığına ertelendiği tebliğ edilmiş. Bu konuda şöyle diyor: “Teknik olarak verilen bir karara yönelik İnfaz Hakimliği’ne itiraz hakkınız bulunur. Tahliyemin ertelenmesinden bir hafta-10 gün sonra İnfaz Hakimliği’nden ‘itirazınızın reddine’ diye bir tebliğ aldım. Gerçekten çok komikti. Çünkü ben henüz itiraz etmemiştim. Bu olmayan itirazın reddine yönelik oturup Ağır Ceza Mahkemesi’ne bir dilekçe yazdım. Hani hiç olmazsa, işi kitabına uydurarak yapsalar, değil mi?”
KORKUNÇ ZAM: En ucuz mektup gönderisi 5 liraydı. Şimdi de yüzde 50’lik zam ile sıradan bir mektup göndermek 7.5 lira oldu. 15 liralık taahhütlü mektup ise 20.5 lira oldu. Herhalde içeriye mektup göndermeyelim ama daha önemlisi de içeridekiler dışarıya mektup gönderemesin istiyorlar galiba!..
MEKTUBU GELENLER:
Abdullah Öngüllü – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi
Zeki Deniz – Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi
Gökhan Gümüş – Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi
Ali Ertaş – Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Mazlum Güler – Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Ramazan Geçiken – Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Ömer Çelik – Diyarbakır 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Zeynel A. Bulut – Diyarbakır 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Mehmet İşsiz – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Hakkı Turgay – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Naci Kızıler – Türkoğlu 1 nolu L Tipi Cezaevi
Balaç ile Yıldırım için çağrı: Hukuk, sağlık ve insan hakları örgütleri, ölüm orucunda bulunan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım için adil yargılama talebinde bulundu. Türk Tabipleri Birliği Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısına TTB İnsan Hakları Kolu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yetkilileri katıldı.
İçeriden ilk foto: Ömer Çelik, Mehmet Ali Ertaş ve Zeynel Abidin Bulut, bu fotoğrafı Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ndeyken çektirmişlerdi. Şimdi Mehmet Ali Ertaş, Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde; Ömer Çelik ve Zeynel Abidin Bulut ise, Diyarbakır 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunuyor…
Spas: Kadim mahpuslardan Abdullah Öngüllü’nün Kürtçe şiir kitabı çıktı. Ar Yayınları’nın yayınladığı “Bêhna Rihanê Naçe” isimli kitabı için kendisini kutluyoruz!