Haydar Ergül
Son zamanlarda HDP “Çözüm Biz”de sloganını çok kullanmaya başladı. Yine 6 Temmuz günü Amed’de (Diyarbakır’da), 7 Temmuz günü de İstanbul’da büyük mitingleri bu slogan altında gerçekleştirdi, gerçekleştiriyor. Bu mitinglerde “Çözüm Biz”de sloganına “Savaşa ve Sömürüye Hayır”ı ekledi.” Elbette mitinglerin “Çözüm Biz’de, Savaşa ve Sömürüye Hayır”ın içeriyi geniş bir anlama ve değerlendirmeyi gerektiriyor. Yine son dönmede HDP’nin Türkiyeleşme meselesi yeniden gündeme taşındı. Bu, “Çözüm Biz”de ifadesiyle birlikte düşünerek kimi değerlendirmeler yapılabilir.
HDP nasıl bir parti, “Çözüm Biz”de derken neyi kastediyor? HDP Türkiye partisi değilse AKP, MHP, CHP gibi diğer partiler art arda dizildiğinde hangi parti daha fazla Türkiye partisidir? Türkiye partisi olabilmenin kıstas veya kriterleri nelerdir, bu kıstasları kimler ve nasıl belirlemiş? Ki, HDP bu kriterle uymuyor ama diğer bütün partiler uyuyor.
HDP tam da “Çözüm Biz”de diyerek gerçek Türkiye partisi olduğunun altını çiziyor. Bu belginin içeriğini nasıl anlamak gerekir? İçeriği açılıma uğratılması halinde gerçek Türkiye partisinin kriterleri de anlaşılmış olur.
Parti nedir? Bu soruya verilecek cevap partinin kriterleri de konulmuş olur. Politika yapan kurumlaşmaya parti denir. Bu kısa tanımda partinin veya partilerin fonksiyon veya misyonları da tanımlanmış olur.
Politika nedir? Politika, toplumsal sorunları çözme sanatıdır. Hatta bu kapsam içinde bakıldığında politika, en yüksek sanat yapma diye de anlaşılması gerekir. Politikada kilit kavram veya çözüm zemini en başta toplumsal düzlem ki problemlerin varlığını tespit etme ve çözüm için pratikleşmektir. Yani sorunları görmeme, onları bastırarak yok etmeye çalışmak politika değil, olsa olsa çatışmalı ortamı besleme, buna uygun zeminleri tahrik ederek kutuplaştırmalar yaratarak rant devşirme oluyor ki, buna politika demek gerçekle boğuşma olur. Günümüzde politika adına yapılan da bu oluyor.
Neredeyse bütün partiler varlıklarını inkara dayandırmış, Türklük ve Diyanet dışında diğer etnik ve inançları yok sayan bir zihniyet, yaşam ve duruşun içindedirler. Sözü geçen partilerin gündemlerinde Kürt, Roman, Laz, Çerkes, Alevi yoktur. Onlar ortadan kaldırılması gerekenler olarak görülmektedir.
CHP, bu inkârcı yapının kurucusu olarak övünüyor, ama bir de “Beni seçin bütün sorunları ben çözerim” diyerek demagoji yapıyor. Buna göre CHP Türkiye partisi oluyor, fakat HDP olmuyor. İktidar partisi AKP, Diyanet İslam’ını kendisine göre yontarak Türkçülük kimliğine dayanıyor; bu Türkiye Partisi oluyor ama HDP olmuyor, HDP’nin Türkiyeleşmesi için çağrılar yapılıyor. MHP, İYİP gibi partileri saymaya gerek yok; ne oldukları kamuoyunun malumu.
Bu partiler gerçek manada Türkiye partisi değildir. Tekli ulus-devlet paradigmasını esas alan, Türk kimliği ve İslam’ın Diyanet yorumunu temellendiren, diğer etnisite ve inançları inkâr eden, ortadan kaldırılması gereken zararlı unsunlar olarak görenlerdir. Yani Türkiye’de yaşayan farklı toplumsal varlıklara tahammül etmeyen, onları yok sayan düzen partilerinin nasıl oluyor da inkâr ettiklerinin temsilini yapabiliyorlar, dolayısıyla Türkiyeleşme sorunları olmuyor da HDP’nin oluyor?
Eğer sözü geçen partiler Türkiye partisi olarak değerlendirilirse, parti kriterleri buna göre belirlenmiş olur ki, HDP’ye Türkiyeleşme çağrıları yapmak, ona Türkiye toplumsal yapısında olan farklılıkları inkâr et çağrısı olur. Yani HDP’ye Kürt’ü, Alevi’yi, Şafii’yi, Çerkes’i, Ermeni’yi vd. bütün farklılıkları ve kadın özgürlüğünü savunmaktan, o sorunların çözümüne talip olmaktan vazgeç çağrısıdır bu. HDP’nin bu çağrılara evet demesi kendisini, varlık gerekçesini reddetme, kendisi olmaktan çıkması demektir. Türkiye partisi olmaktan vazgeç çağrısıdır bu.
HDP gerçek Türkiye partisidir. Bu tartışmaya açık bir konu değildir. Türkiyeleşme çağrısı HDP’ye değil, diğer partilere yapılırsa anlamlı olur. O açıdan, HDP “Çözüm Biz”de derken bütün toplumsal farklılıkları tanımlamadan kabul ediyorum, demokratik ve özgür bir gelecek yaşam için birlikte çalışma ve dayanışmaya çağırıyorum diyor.
Savaşların bitmesi, sömürünün sona ermesi, ekonomik krizin tükenmesinin buna bağlı olduğunu belirtiyor ve mitinglere katılım çağrısı yapıyor. O açıdan “Savaşa ve Sömürüye Hayır” diyenler İstanbul’daki mitinge katılmalıdır. “Çözüm Biz”de!