Cumartesi Anneleri İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Siyasi Şubesi’nde işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan’ın akıbeti soruldu.
Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle eylemlerinin 906’ncı haftasını online gerçekleştirdi. Bu haftaki eyleme Cumartesi Anneleri ile oyuncu Nur Sürer katıldı. Eylemde 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında arama kararı çıkarılan ve daha sonra 29 Temmuz 1981 tarihinde İstanbul’da yolcu otobüsündeyken polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Siyasi Şubesi’nde işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan’ın akıbeti soruldu.
Ağar dönemi ve kayıplar
Cihan’ın kayıp hikayesini oyuncu Nur Sürer okudu. “41 yıl sonra aynı kararlılıkla söylüyoruz; Süleyman Cihan’ı ve onu kaybedenleri unutmadık” diyen Sürer, ilk olarak gözaltında kayıpların yaşandığı dönemlerde adı kaybettirme olayları ile anılan Mehmet Ağar’ı işaret ederek “Kayıpların kaybedilmesinde önemli aktörlerden biri olan Mehmet Ağar, kayıp yakınlarının hayatına Siyasi Şube Müdür Yardımcısı olduğu 1980 yılında Hayrettin Eren’in gözaltında kaybedilmesi ile girdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdür Muavini, Terör ve Asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ve Ankara Emniyet Müdürü olarak çalıştığı 80’li yıllarda; İstanbul Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, Adalet ve İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı 90’lı yıllarda yüzlerce kişi gözaltında kaybedildi” dedi.
Suç örgütü kuruldu
Ağar’ın Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde Özel Harekat Dairesi’nin bir suç örgütü gibi faaliyet gösterdiğini hatırlatan Sürer, “Mehmet Ağar devletin bilgisi dahilinde, içinde devlet görevlilerinin de olduğu bir suç örgütü kurdu. Bu örgütün faaliyetleri kapsamında evlatlarımız öldürüldü, kaybedildi. Bu gerçek devletin raporlarında ve mahkeme tutanaklarında da yer aldı. Ancak Ağar, ‘her devrin adamı’ olmaya ve suçlarına ortak olacak yeni müttefikler yaratmaya devam etti” ifadelerini kullandı.
İntihar süsü
Ağar’ın, emniyette öldürülen Süleyman Cihan’ın dosyasında da rol aldığını belirten Sürer, Cihan’ın öldürülme sürecine ilişkin şunları aktardı: “29 Temmuz 1981 tarihinde polisler tarafından gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Emniyet ve savcılığa başvuran aileye oğullarının gözaltına alınmadığı söylendi. Aile ve avukatlarının 85 günlük ısrarlı arayışı sonucunda; Cihan’ın Siyasi Şube’de aylarca işkence gördükten sonra öldürüldüğü, ölü bedeninin yüksekten atılarak intihar süsü verildiği ve kaybedilmek maksadıyla ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldüğü gerçeği açığa çıktı. Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Somut kanıtlar ve çok sayıda tanık olmasına rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı; zamanaşımı devreye sokularak dosya kapatıldı. Bilinen failler cezasızlıkla korundu. Süleyman Cihan’ın işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili hakkında suç duyurusunda bulunulan görevlilerden biri de dönemin Emniyet 2. Şube Müdürü Mehmet Ağar oldu. Cihan’ın işkencede ölümüne intihar süsü veren düzmece raporlarda onun da imzası vardı. Gözaltında kaybedilişinin 41. yılında bir kez daha Süleyman Cihan’ın korunan failleri yargılanıp, cezalandırılana, adalet sağlanana kadar bu dava bizim için kapanmayacak.”
Hesabını sormaya devam edeceğiz
Ardından söz alan Cumartesi Annesi Hanım Tosun, “Kayıpları unutmadığımız gibi katilleri de unutmuyoruz” dedi. Askeri darbeden sonra 1990’lı yıllara kadar yaşanan tüm kaybettirilmelerden Mehmet Ağar’ın bilgisinin olduğunu ifade eden Tosun, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Ağar’a ilişkin, “Ben Mehmet Ağar’ı savunuyorum ve kefilim. Onun Türkiye’ye gerekli bir şahsiyet olduğu kanısındayım” sözlerini hatırlatarak, “Devlet adına bu operasyonları yapan ta kendisidir. Ağar adına açıklama yapanlar ancak bir katile ortak olabilirler. Kimse katillere kefil olamaz. Kefil olanlar varsa onlar da katildir. Biz kaybedilenlerin akıbetini ölsek dahi torunlarımız ve onların mücadele arkadaşları hesap soracaktır. Eğer Cumartesi Anneleri Galatasaray Meydanı’nda oturmasaydı o dönemler çok daha fazla kayıplar olacaktı. Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları o katillerin kirli yüzlerini ve kirli ellerini ortaya çıkardı. Tüm bunların hesabını sormaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.