Tutuklu gazeteci Zehra Doğan kendisine atfedilen ‘Başka Dünyalar Festivali’nin açılışına cezaevinde birlikte kaldığı kadınlar adına sesli mesaj yolladı
Les amis du Kedistan ve La Minoterie- À Pleine Voix (no profit) derneklerinin ortaklığı ile Fransa’nın batısında, Britanya bölgesinde 21 Eylül- 21 Ekim tarihleri arasında yapılacak olan Festival des Autres Mondes’in (Başka Dünyalar Festivali) açılışı dün akşam yapıldı. Tutuklu gazeteci Zehra Doğan’a atfedilen festival kapsamında panel, sergi, konser gibi birçok etkinlik düzenlenecek. Festivale gönderdiği sesli mesajda Doğan, “Pes etmek gibi bir seçeneğim yok. Tanıklığım böyle bir lüksümün olmadığını söylüyor bana” diye belirtti. Festivalin açılışı için Zehra Doğan’ın gönderdiği sesli mesaj ise şöyle: “Tutsak 50 kadın adına… Direnişiyle tarihe adını yazmış Amed zindanından sizleri buradaki 50 kadın tutsak adına selamlıyorum. Susturulmak istendiğimiz bu yerden yine sizlere ulaşıp sesimizi duyurabiliyorsak eğer, bu dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı kolektif mücadelenin, sizlerin sayesindedir. Tutsaklığımın tek nedeni bir çocuğun barış istemini haberleştirmek ve yıkık Nusaybin’i resmetmemdir. Yani anlayacağınız hukuk ve adaletin ne demek olduğunu bilmeyen cühela ailesi tarafından hapsedildim. Oysa gözlerimizin önünde yapılan zulme karşı tavır sergilemek insan doğasında olması gereken en büyük sorumluluktur. Zulme karşı duramıyorsak eğer, vicdana, iyiye, adalete ve değişime inanmıyoruz demektir. Yani en başından kaybetmişiz demektir.
‘Yenilenler çaresizlerdir’
“İşte bu yüzden hapsedildiğim bu daracık alanda kendimi hiçbir şekilde yenik düşmüş hissetmiyorum. Asıl yenik düşenler katledilenleri, bombalanarak öldürülenleri, izlemekle yetinip çaresizliğe gömülenlerdir. Kazananlarsa her nerede ve ne koşullar altında olursa olsun direnmeyi elden bırakmayanlardır. “Bugün Kürtler işte tam da bunu yapıyor, adaletsizliğe karşı var olma mücadelesi veriyor. Kürt kadınlar tüm zorluklara rağmen mücadeleyi elden bırakmıyor. Bu nedenle Kürt kadınlarına yöneliyorlar. Çünkü baskılayıp, bedenlerini kilitleyerek yok saydıkları kadınların özgüvenini gerçekleştirmelerinden korkuyorlar.
‘Kendimizi tutsak görmüyoruz’
“Şu an Türkiye’de benim gibi yüzü aşkın gazeteci, sanatçı ve binlerce siyasetçi tutuklu. Milletvekilleri hapiste. Ama asla kendimizi gerçek anlamda tutsak olarak görmüyoruz. Çünkü düşüncelerimizin sarmaşıklarının dışarı taşıp güzel çiçekler açtığını biliyoruz. Güzeli arayışımız burada da devam ediyor. Tarkovsky’nin dediği gibi ‘Güzel gerçeğin peşinden koşmayandan kendini gizler’ (Mühürlenmiş Zaman). İşte bu yüzden düşüncelerimizde gizli güzeli aramayı elden bırakmıyorum.
‘Pes etme seçeneğim yok’
“Kürt kadın mücadelesinden beslenen bir kadın olarak, kanla kirletilmiş toprağımızı yazdıklarım ve sanatımla arındırma çabası içerisindeyim. Tüm yaşananlar unutulup kaybolmasın, tuvalime takılsın tüm gerçekler istedim. Ürettiklerimi anlamlandıran desteğiniz, benim öz benliğimi bulmamı sağladı. Var oluşumun inkarının en büyük sembolü olan bu yerden kendim olarak çıkacağım. Bu mücadele sayesinde, sizlerin sayesinde.” Festivalde ayrıca Zehra Doğan’ın cezaevi şartlarında resmettiği 70’e yakın eserine de yer verilecek.
HABER MERKEZİ