Demans hastası tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk için ‘cezaevinde kalabilir’ diyen ATK, aynı hastalıktan emekli general Çevik Bir için ‘cezaevinde kalamaz’ dedi. Yargı, Tuğluk’un ifadesini zorla aldı, Bir’i ise tahliye etti
Türkiye’de yargının ayrımcı uygulamaları, tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk ile Türk ordusunda generallik yapan Çevik Bir hakkında verilen kararlarla bir kez daha tescil edildi. Geçtiğimiz yıldan bu yana “demans” hastalığı teşhisiyle hastalığı ilerleyen Aysel Tuğluk hakkında “cezaevinde kalabilir” diyen Adli Tıp Kurumu (ATK), 28 Şubat Davası’nda Çevik Bir hakkında aynı hastalıktan yapılan ilk başvuruda “cezaevinde kalamaz” dedi. ATK’nin kararı sonrası Bir yargı tarafından tahliye edilirken, aynı gün Kobanê Davası’nda yargılanan Kürt siyasetçi Tuğluk’un, ağır hastalığına rağmen zorla ifadesi alındı. Aynı hastalık olmasına rağmen ATK ve yargının iki ayrı karar vermesi büyük tepki çekti. Tepkilerde Tuğluk’un Kürt olduğu için eziyete maruz kaldığı belirtilirken, Bir’in devletin generali olduğu için tahliye edildiğine vurgu yapıldı.
Karar çifte standart
Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 28 Şubat davası, 13 Nisan 2018’de karara bağlandı. Aralarında dönemin simge ismi Genelkurmay 2’nci Başkanı Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da bulunduğu 18 sanığa “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten men” suçundan müebbet hapis cezası verildi. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, temyiz incelemesini 9 Temmuz 2021’de tamamlayarak, 14 sanık hakkındaki müebbet hapis cezasını onadı. Sanıklardan eski YÖK üyesi Erdoğan Öznal, dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Halil Kemal Gürüz, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Hayri Bülent Alpkaya ve dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Muhittin Erdal Şenel’in eylemlerinin bu suça yardım kapsamında olduğu sonucuna varılarak, müebbet hapis cezaları bozuldu. Ayrıca diğer 37 sanık hakkındaki beraat kararları da onandı.
ATK bir öyle bir böyle
Hükmün kesinleşmesinin ardından rütbeleri sökülen ve geçen yıl Ağustos ayında cezaevine giren Çevik Bir’in avukatı Ümit Kara, 15 Haziran’da İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na hastalık gerekçesiyle infaz erteleme talebiyle dilekçe verdi. 21 Haziran’da İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Bir için hazırlanan raporda, “Hastanın demans tanısı mevcuttur. 3 Eylül 2021’de yapılan testle 21 Haziran 2022’de yapılan test karşılaştırıldığında geçen süre içinde kötüleşme izlenmiştir. Cezaevi koşullarında hayatını yalnız idame ettiremez. Hastanın demans tanısı olup, hastalığı ilerleyicidir. Cezasının infazının ertelenmesi gerekir” denildi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da raporu Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Raporu inceleyen Adli Tıp Kurumu, Çevik Bir’in, ileri demans hastalığı nedeniyle hayatını “cezaevinde yalnız idame edemeyeceği” yönünde görüş bildirdi. Bunun üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Savcılığı Çevik Bir’in infazına ara verilmesine karar verdi.
Kürt Aysel’e yaklaşım
Geçtiğimiz yıl Şubat 2021’den bu yana “demans” hastalığı teşhisi konulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eski Eş Genel Başkanı ve eski milletvekili tutuklu siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında ise aynı Adli Tıp Kurumu 3 kez yapılan başvuruda da olumsuz karar verdi. Cezaevi Gözlem Kurulu tarafından dahi hastalığı nedeniyle Mart 2022’den bu yana periyodik olarak “değerlendirmeye tabi tutmama” kararı verilen Tuğluk hakkında son 22 Haziran’da bir kez daha ATK “cezaevinde kalabileceği” yönünde karar vermişti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) uzman görüşünü ve Seka Devlet Hastanesi’nin “demans” teşhisini ve tetkiklerini görmezden gelen ATK’nin kararı nedeniyle Tuğluk, Çevik Bir’in aynı hastalık nedeniyle tahliye edildiği gün yargılandığı Kobanê Davası’nda ifade vermeye zorlandı. Demans teşhisine rağmen ATK üç kez, “hayatını yalnız başına idame ettirebilir, tedavisi ve düzenli kontrolleri sağlanarak, cezaevinde infazına devam edilebilir” yönünde rapor vermişti. Tuğluk hakkında AYM’ye yapılan “ihtiyati tedbirli” başvurusu için aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen hala karar verilmiş değil.
Beştaş: Düşmanca yaklaşımdır
ATK’nin Tuğluk ve Bir kararını değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, ATK’nin bu kararla, bir kez daha siyasi iktidarın kararlarına göre davrandığını ortaya koyduğunu belirterek, “Son Çevik Bir kararı da bize gösterdi ki; ATK kişiye göre rapor veren, kişinin kimliğine, diline, dinine göre siyasi karar veriyor. En normal tanımıyla siyasi bir karar ama bu kesinlikle tıp etiğine, bilime, ahlaka, vicdana, hukuka uygun değil” dedi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Madımak Katliamı faili Ahmet Turan Kılıç’ı “Cumhurbaşkanlığı affı” kapsamında tahliye ettiğini anımsatan Beştaş, hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın ise suçsuz olduğu ortaya çıkmasına ve ağır hasta olmasına rağmen tahliye edilmediğini hatırlattı.
Kürt düşmanlığı
“Mehmet Emin Özkan hasta mahpuslar için bir sembol” diyen Beştaş, “Defalarca ATK’ye götürüldü ve rapor verilmedi. Üstelik Mehmet Emin Özkan hükümlü bile değil, yargılanmanın yenilenmesi kararı verildi ve hala Adana Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması devam ediyor. Oysaki Madımak Katliamı failine müebbet hapis cezası verilmiş ve cezası onaylanmıştı. Yeniden yargılama yoktu. Aradaki fark neydi biri Türk’tü, biri de Kürt. Madımak katillerinin avukatlarını milletvekili yapan siyasi akıl tabi ki de oradaki katilleri de affediyor. Burada çifte standart hafif kalıyor. Tuğluk hakkında Seka Devlet Hastanesi raporları var. ATK görmüyor. ATK, iddianame gibi rapor hazırlıyor ve ‘cezaevinde kalabilir’ diyor. Ama Çevik Bir’e ilk başvurusunda hemen ATK infaza ara verilmesine karar veriyor. Bu Aysel Tuğluk’a düşmanca bir yaklaşımdır. Hayatın her alanında bu ayrımcılık. Kürt düşmanlığı devam etmektedir. Bugün Aysel Tuğluk’a işkence ederek, mahkeme salonundan SESGBİS aracılığıyla ifadeye zorlayanlar, Çevik Bir’i bırakanlar ve Tuğluk’a rapor vermeyenler tek merkezden yönetiliyor. Kesinlikle bu herhangi hakimin, herhangi ATK kurumu üyesinin kişisel bir kararı olmasından ötedir, bu merkezi bir ortak kararlaşmadır” dedi.
HABER MERKEZİ