Aliağa’da bulunan taş ocağı, rafineri, termik santral, demir-çelik sanayi gibi tesisler işçileri, bölgede yaşayanları ve ekolojiyi tahrip ederken, şimdi de asbest yüklü Sao Paulo gemisi endişe yaratıyor. Çevre örgütleri tüm bunlar karşı mitinge hazırlanıyor
İzmir Aliağa’da faaliyet gösteren Sök Denizcilik ve Ticaret Limited Şirketi tarafından sökülmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, izin verdiği Sao Paulo gemisine karşı tepkiler büyüyor. Kentte bulunan emek, meslek ve çevre örgütleri geminin yola çıkmasını engellemek için birçok girişim ve açıklamada bulundu. Geminin içerisinde 760 ton civarında asbest, ağır yağ, ağır metal, polikolürler, bifeniler, radyoaktivite barındırdığını belirten kurumlar, geminin ilçe ve çevresinde büyük bir ekolojik yıkıma yol açacağını vurguluyor.
Sao Paulo hakkında açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “900 ton değil, 9 ton asbest var” iddiası ise Sao Paulo’nun ikizi Clemenceau’nun sökümü sırasında yaşanan skandalları akla getirdi. Clemenceau, sökümündeki skandallarla ve barındırdığı 760 ton asbestle gündeme gelmişti. Bu gemide yıllarca birçok ülke tarafından kabul edilmedikten sonra Hindistan’da söküldü. Bu sefer Hindistan’ın bile kabul etmediği Sao Paulo gemisi ise Türkiye’de sökülecek.
Aliağa Çevre Platformu (ALÇEP) üyesi Özgül Çağlar, Aliağa’da yaşanan çevre sorunlarına ve geminin gelmesine ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e değerlendirmelerde bulundu.
Gemi varolan sorunları katmerleştirecek
Aliağa’nın birçok çevre problemleriyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Çağlar, “Örneğin taş ocakları şehir merkezine kadar yaklaşmış durumda. Yine termik santral pazar günleri siyah dumanlarını havaya salıyor. Hava ölçüm istasyonları var ama onlarda ölçüm yapmıyor. ALÇEP olarak sürekli buna yönelik kampanyalar yapıyoruz, şikâyetlerde bulunuyoruz. Tabip Odası’nın yaptığı bir çalışma vardı. Orada Aliağa’nın hava kalitesinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırların çok üstünde olduğunu gördük. Bunun ötesinde ilçede ağır demir-çelik sanayisi bulunuyor. Buralardan açığa çıkan cüruflarda Şehit Kemal Mahallesinde depolanması düşünülüyor. Sadece bunlar değil başka bölgelerden de tehlikeli atıklar burada depolanmak isteniyor. Biz buna da tamamen karşıyız. Bölge zaten tarihi bir bölge ve tüm bölgenin su ihtiyacını karşılayan bir baraj depolama yapılmak istenen alana 1 kilometre uzaklıkta. İlçemizde başka petrol rafinerileri var. Bunların hepsi doğamızı kirletiyor. Yani bu gemi var olan sorunları katmerleştirecek” diye aktardı.
Biyolojik çeşitlilik zarar görecek
1975 yılından itibaren ilçede gemi söküm tesisleri kurulduğunu ve bugün sayılarının 22’ye ulaştığını kaydeden Çağlar, “Burada yılda yaklaşık 200 gemi sökülüyor. Bunlardan bir tanesi de Sau Paulo gemisi olacak. Bu geminin aslında sembolik bir durumu var. Bu geminin içerisinde asbest, kurşun, klorlu bileşikler, organa kalaylar var. Aynı zamanda 5 sefer Fransa’da nükleer denemelere katılmış. Bu yüzden de radyoaktivite var. Bunun boyasında canlıların üzerine yapışıp üremesini engelleyen boyalar var. Bu boyalar çevreye, biyolojik çeşitliliğe inanılmaz derecede zararlı olan maddeler” dedi.
Bakanlık raporunun çelişkileri
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın gemiyle ilgili yayınladığı rapora da değinen Çağlar, raporun kendi içerisinde birçok çelişki barındırdığını ifade etti. Rapora göre gemide sadece 9,6 ton asbest olduğu söylendiğini hatırlatan Çağlar, “Bunun için 97 noktadan numune alınmış. Ama ortalama 300 noktadan alınması gerekiyordu. Peki, bu akredite raporunu kim yapmış? Normalde gemi Brezilya’da olduğu için orada yapılması gerekirdi. Ama Çin’de yapılmış. Yine bunun ikizi olan Clemensao gemisindeyse 170 ton asbest vardı. Kısa içerisinde bu asbest buharlaşıp gitti mi? Aynı zamanda gemide kurşun da bulunuyor. Yapılan açıklamalarda her şey uygunmuş gibi gösteriliyor. Fakat buradan çıkacak 650 ton kurşun nasıl temizlenecek? Çevre sağlığına nasıl bir zararlı etkisi olacak? Bunlarla ilgili hiçbir açıklama yok. ‘Radyoaktivite yok’ deniliyor. Ama ölçüm cihazlarıyla ölçülmemiş. Klorlu bileşikler içinde 5 noktadan numune alınmış” diye belirtti.
Miting düzenlenecek
Bu gemiye karşı daha önce Kuito, Otopan ve yakın zamanda buraya gelmiş gemilere karşı yürüttükleri çalışmaları yürüttüklerini aktaran Çağlar, şunları söyledi: “İlçenin çeşitli bölgelerinde imza masaları açarak ıslak imza kampanyası düzenliyoruz. Change.org sitesinden imza kampanyası başlattık. Gemi yola çıktıktan sonra balıkçı tekneleriyle zincir oluşturulacak. Aynı zamanda sürekli basın açıklamaları yapıyoruz. 6 Ağustos’ta Aliağa Demokrasi Meydanı’nda büyük bir miting düzenleyeceğiz. Aliağa gözden çıkarılmış bir yer değildir. Burada yaşayan insanlar var. Bu insanlar ölüme terk edilmiş kişiler değildir. Bizler sağlıklı bir ortamda yaşamak istiyoruz. Termik santralleri, gemi sökümleri, ağır demir-çelik sanayini istemiyoruz. Tek amacımız insanların en temel hakkı olan sağlıklı ortamda yaşama hakkını istiyoruz.”
Sağlıklı yaşam hakkına aykırı
Gemi söküm tesislerinin birçoğunun AB standartlarında çalıştığına dair belgeleri olduğunu söylediklerini aktaran Çağlar, “Madem bu standartlarda çalışıyorsa ulusal ya da uluslararası akredite kurumlarına kendilerini açsınlar, gemi söküm tesisleri içerisine girebilelim. Ama buna izin vermiyorlar. Çünkü çalışma koşulları uygun değil. Uygun olsa bu kadar işçi ölümü gerçekleşmezdi. Burada 35 bin groston bir gemiden bahsediyoruz. AB ülkelerinde bütün bir yıl boyunca sökülen ağırlıktan daha fazla ağırlığa sahip bir gemi. Biz bütün gemiler kendi yapıldıkları yerlerde AB standartlarında sökülsün. Kapalı havuz sistemlerinin olduğu noktalarda sökülsün. Aliağa ya da Türkiye karasularına hiçbir geminin bu şekilde gelmemesini istiyoruz. Basel Sözleşmesi, İzmir Protokolü, Rio Bildirgesi, Türkiye Anayasası insanların sağlıklı ortamlarda yaşama hakkına sahip olduğunu söylüyor. Bu kadar fazla zehirli atık bir ülkeden bir ülkeye taşınamaz deniliyor. Bizde ne bu gemiyi ne de zehirli başka bir gemiyi Türkiye’de istemiyoruz” dedi.
İZMİR