Dedeoğulları ailesine dönük katliamın dosyasındaki eksiklikler hala giderilmedi. Mehmet Altun’un katliamdan önce ve sonra kimlerle görüşme yaptığına dair tüm kayıtlar silinirken dosya avukat Vurgun, ‘Altında 5 kişiyi daha öldüreceğim diyor, kim bu 5 kişi?’ diyerek dosyanın kapatılmak istediğini vurguladı
Dedeoğullarına dönük katliamın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, dosyadaki eksik hususlar hala giderilmedi. Mehmet Altun’un katliamdan önce ve sonra kimlerle görüşme yaptığına dair görüşmeler, görüntüler silinirken, dosya avukatı Özüm Vurgun, dosyanın kapatılmaya çalışıldığına vurgu yaptı.
Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Kürt Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin ırkçı saldırıda katledilişinin üzerinden tam bir yıl geçti. Komşuları olan Keleş ve Çalık ailesi tarafından 12 Mayıs 2021’de ırkçı saldırıya uğrayan Dedeoğulları ailesi, “Biz ülkücüyüz, sizi burada yaşatmayacağız” denilerek kesici aletlerle yaralandı. Saldırının ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan failler ise “delil yetersizliği” iddiasıyla serbest bırakıldı. Saldırının ardından aile bireyleri tarafından dijital medyadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya atılan “Can güvenliğimiz yok” mesajlarına rağmen hiçbir tedbir alınmaması sonucu 30 Temmuz 2021 tarihinde Yaşar, Serap, Serpil, Sibel, İpek, Metin ve Barış Dedeoğulları katledildi.
Dosya avukatlarından Özüm Vurgun, Konya Katliamı davasına dair yaşananları Jinnews’ten Dilan Babat’a anlattı.
‘Her şey açıkken, tek bir sanık tutuklu’
Konya Katliamı’nın göz göre göre geldiğini söyleyen Özüm, 12 Mayıs’ta yaşanılan ırkçı saldırının katliamın başlangıcı olduğunu kaydetti. Özüm, “Bu insanlar ilk günde katliam yapmaya çalışmış, bir ailenin WhatsApp görüşmeleri mevcut. WhatsApp görüşmeleri içerisinde Mehmet Altun’u kurtarmaya yönelik, savcılar ve hakimler arasındaki ilişkiler, suçu üstlenme süreçleri çok net bir şekilde açık ama bu dosya içerisinde herhangi bir şekilde dosyaları birleştirmiyorlar. Her şey bu kadar açıkken, katliam dosyasında tek bir sanığın tutuklu olması, diğer sanıkların serbest bırakılması ile dosyanın kapatılmak istendiği çok açık. Mehmet Altun’un eşi Zehra Altun’un telefon görüşmeleri son duruşmada ortaya çıktı. Kendisine yurt dışında yatan paraları olduğunu söyledi. Diğer aile bireylerinin Mehmet Altun hakkında ‘Oraya gidip paraları yemiş’ söylemleri var. Çok net bir şekilde birbirine bağlı olarak dosya ilerliyor ama ırkçı saldırıda tutuklu olanların serbest bırakılmasına dair bütün taleplerimiz reddediliyor” dedi.
‘HTS’ler eksik ya da yanlış gönderiliyor’
Özüm, “Bu dosya aslında Deniz Poyraz katliamı faili Onur Gencer ve Mehmet Altun’un çok fazla yaşadıkları rehabilitasyon süreçleri bakımından çok benzer. Mehmet Altun katliamdan 17 gün önce Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Balıkesir, Ankara ve Konya’yı geziyor. Bizim iddialarımızı artık mahkemenin araştırması gerekiyor. ‘İnsanlığa karşı suçlar’ ya da ‘ soykırım’ olarak değerlendirilmesi ve bu suç tipinin bu şekilde değiştirilmesi gerektiğini söylediğimiz dosya içerisinde, mahkeme bir şey yapmayıp sadece ‘değerlendirilmek üzere’ diye bir hüküm kuruyor. Bizim iddialarımızı çürütmeye ya da genişletmeye yönelik de olabilir ama iddialarımızın ele alınıp araştırılması gerekiyor. Bir tetikçinin 155’i aradığı 35 dakikalık bir konuşma kaydı var ama hala tarafımıza gönderilmedi ve ilk önce reddedildi. Mehmet Altun’un, ‘5 kişiyi daha öldüreceğim’ dediği kişiler kim? Bu, ‘insanlığa karşı suçlar ya da soykırım’ suçundan bizi kanıtlayacak bir durum. Mehmet Altun’un kendi telefonundan gözükmeyen belirli aramalar karşı baza baktığımızda gözüken ve iletilen aramalar şeklinde görülüyor. Katliamın olduğu güne baktığımızda Mehmet Altun’un nerede olduğunu ve konumun nerede olduğunu bilmiyoruz. BTK lok silmeler yapıyor. HTS’ler sürekli eksik ya da yanlış gönderiliyor” sözlerine yer verdi.
‘Mehmet Altun’un Almanya bağlantılarına erişilemiyor’
Mahkeme heyetinin kendilerine “sanık avukatı” gibi davrandığına dikkat çeken Özüm, iddia makamının fiziksel olarak sürekli yan oturarak kendilerine bakmadığını, kendilerinin olduğu yerlere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konulduğu iddia edilen kameralarla giriş ve çıkışlarının izlendiğini kaydetti. Özüm, şu ifadeleri kullandı: “Bunu çok şans eseri öğrendiğimiz durum. Biz orada yokmuşuz gibi bir mahkeme tavrı var. Mahkeme bizi reddetmeye ve dosyayı kapatmaya yönelik bir sistem oluşturmaya çalışıyor. Amaçları dosyayı kapatmak üzerine. Mehmet Altun ve Onur Gencer’in aynı rehabilitasyondan geçtiğini çok net gösteriyor. Mehmet Altun’un Almanya bağlantıları var, Mehmet Altun’un birlikte olduğu seks işçilerinin nerede olduğu çok net bir şekilde bulunmaya çalışılırken, Almanya bağlantısı olduğu kişiler hakkında hüküm kurulmuyor. Bu da şüphelerimizin doğru olduğu kanaatini uyandırıyor. Katliam gününden sonra Mehmet Altun’un evden çıktıktan sonra bir arabanın olduğu 2 dakikalık görüntü kayıp. Görüntüler silinmiş, dosya tamamen bir katliam değilmiş gibi ki zaten katliam olduğu zaman iktidar tarafından 2 saat geçmeden ‘iki aile arasında husumet’ denilerek olay kapatılmıştı. İktidarın Kürtlere dönük nefret söylemleri, çok fazla kışkırttı. Bunları ortaya koyduğumuzda bir ‘husumet kavgası’ olmadığı çok net ortada.”
ANKARA