HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz’in önce hedef gösterildiğini ardında da harekete geçildiğine dikkat çekti
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kadın gündemini değerlendirdi. Mersin’de yöneticilerine yönelik operasyonlarla söze başlayan Başaran, “Bugün yine siyasi soykırım operasyonlarıyla güne başladık. Mersin’de aralarında İl Eşbaşkanımız Bedriye Kuş’un da olduğu toplam 31 kişi hakkında gözaltı kararı verildi, arkadaşlarımızdan 20’si ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Biz uzun süredir partimize, mücadelemize, demokratik siyasetimize karşı yürütülen siyasi soykırım operasyonlarını yaşıyoruz. Tam da belediye meclisinde önemli bir toplantı olurken böyle bir operasyonun yapılması tesadüf değil” dedi.
Önce hedef gösterildi!
Meclis Karma Komisyon’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması yönünden çıkan karara da tepki gösteren Başaran, “Hatırlarsınız süreci; önce bir linç politikasıyla başladı, önce yandaş medya linç etmeye başladı, bu ülkenin suçlularıyla fotoğraf vermeye çekinmeyen, kadınları, kürtleri, demokratik siyaseti hedef alan Suç İşleri Bakanının hedef göstermesi ve akabinde Cumhurbaşkanının verdiği talimatla Saliha Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması için süreç yürütüldü. Biz bu sürecin demokratik siyasete, kadınların ve halkların iradesine bir darbe olduğunu biliyoruz. Aslında bir prosedürün gerçekleştirildiğinin farkındayız. AKP Genel Başkanı’nın açıklamasında ‘derhal ihanetin hesabı sorulmalı’ derken bu süreci aslında noktalamış oldu. Kendi açısından bu süreç tamamlandı, ama formalite bir biçimde mecliste komisyon toplandı ve görülmemiş bir biçimde bir milletvekilinin 2911 Sayılı Yasaya Muhalefet ve müessir fiili nedeniyle Türkiye’de dokunulmazlığı kaldırılıyor. Bu yöntemler bir kez daha başarısız olmaya mahkumdur” diye konuştu.
Hukuksuzlukların hesabını vereceksiniz
“Tabi ki kumpaslar, saldırılar, siyasi soykırım operasyonları, talimatlı yargının ilk vukuatı değil bu” diyen Başaran, şöyle devam etti: “ Kobanî Kumpas Davası da bu talimatlı yargının gerçekleştirdiği süreçlerden biri. Pazartesi günü 15’inci duruşması görüldü. Olaydan 6 yıl boyunca tek bir işlem yapmayana yargı 6 yıl sonra aldığı talimatla bu dosyayı bitirmeye çalışıyor. Geçen duruşmada da aslında talimatlı yargının açık biçimde resmini gördük. Mücadele arkadaşlarımız savunma yapmak istedi. Sebahat Tuncel savunma yapmak isterken mikrofonu kapatıldı, diğer arkadaşlarımız yanına gitmek isteyince izin verilmedi. Salonda rehin alındılar. Kadın arkadaşlarımız net bir biçimde ifade etti. Biz de buradan talimatlı yargıya cüppelerinde düğmeleri olmamasına rağmen iktidarın yanında önlerin iliklemeye çalışanlara şu anda iktidarın politikaların göre yargıya sesleniyoruz; AKP gidecek, ama hesabı siz vereceksiniz. AKP gidecek sizi koruyacak kimse kalmayacak. Demokratik hukuk önünde hepiniz yaptığınız hukuksuzlukların, eylemlerin hesabını vereceksiniz.”
Yargınız gibi adaletiniz de yanlı
Adil yargılamanın bu ülkede artık olmadığın, bu ülkenin uzun bir süredir hukuk devleti olma vasfını kaybettiğini söyleyen Başaran, “Mahkemelerde anayasanın uygulanmadığının farkındayız. Bunun son örneği belki Kobanî Kumpas Davası ama bunun pek çok örneğine şahidiz. Biz yarın HDP Kadın Meclisi olarak arkadaşlarımızın yanında olacağız, hep beraber mahkeme heyetinin yargılamasına değil, arkadaşlarımızın iktidarı ve mahkeme heyetini yargılamasını izleyeceğiz. Çok açık ki yargılanan değil, yargılayan bizleriz. Yargılayanlar, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ, Ayla Akat ve diğer tüm arkadaşlarımız, aslında AKP-MHP ittifakının kürt ve kadın düşmanı politikalarını yargılamaya devam edecek. Arkadaşlarımızın mikrofonu kapatıldığında söylediklerini buradan yüksek sesle bir kez daha söylüyoruz; biz milyonlarca insanın temsilcisiyiz, demokrasi için mücadele ediyoruz, sizden de adalet beklemiyoruz. Yargınız gibi adaletiniz de yanlı. Adaleti bu ülkede biz sağlayacağız” dedi.
Danıştan kadın katliamlarını onaylıyor
Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına dikkat çeken Başaran, “Talimatlı yargının örneği sadece politik dosyalarda değil, hep beraber Danıştay’da da gördük. 19 Temmuz’da Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararından sonra katledilen kadın sayısı 7. Bu, sadece basına yansıyanlar. Danıştay’ın verdiği yanlı kararla kadına yönelik şiddetin altına imza atmış oldu. Bizler HDP ve Kadın Meclisi olarak daha ilk günden beri İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, vazgeçmediğimizi her yerde ifade etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
İktidar istismarcılarla yürüyor
Derik Kaymakamı uyuşturucu ve fuhuş için yaptığı toplantıyı anımsatan Başaran, “Uyuşturucuya karşı mücadele için. Ama kanaat önderi olarak getirdiklerinden biri Türkiye’nin hafızasına kazınan N.Ç. Davası olarak bilinen davanın sanıklarından Şeyhdavut D. idi. Yani küçük bir kız çocuğunun istismarında fail olan sanıklardan biri olan Şeyhdavut D., AKP açısından bir kanaat önderi. İktidarın kimlerle yol yürüdüğünün, kimlerle bir arada olduğunun bizim için en açık örneği” dedi.
Çözüm kadınlarda
Bunlara karşı mücadeleyi sürdüreceklerini söyleyen Başaran, “Gitmedik köy, çalmadık kapı, dolaşmadık bir mahalle kalmayacak şekilde örgütlenecek ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz bu erkek egemen iktidara, ittifaka karşı. Kadın katilleri ve istismarcılarını cezasızlıkla ödüllendiren, koruyan, kollayan erkek yargıya karşı mahkeme ve adliye salonlarında mücadele etmeye devam edeceğiz. Kadın avukatlarla bir araya gelip mücadeleyi daha fazla yükseltmenin yol ve yöntemlerini bulacağız. Kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı dayanışmamızı hep beraber büyütelim, gelin hep beraber miting alanımızda 6 Ağustos’ta Amed’e 7 Ağustos’ta İstanbul’da ‘Çözüm bizde, çözüm kadınlarda, çözüm bizlerin ortak mücadelesinde’ diyelim” vurgusu yaptı.
KADIN SERVİSİ