Türkiye’ye yaptığı inceleme ziyaretini tamamlayan BM Özel Raportörü Reem Alsalem, Türkiye’de kadınların şiddetle baş başa bırakıldığını söyledi ve hazırladığı raporu Cenevre’de düzenlenecek İnsan Hakları Konseyi’nde sunacağını kaydetti
Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörü Reem Alsalem, Türkiye’ye yaptığı ve 10 gün süren ziyaretine ilişkin konuştu. Kadın ve kız çocuklarının yaşadığı şiddete ilişkin görüşmeler yapan Özel Raportörü Reem Alsalem, bakanlıklar, devlet bağlantılı kurumlar, il düzeyinde yetkililer, uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, sendikalar, barolar ile şiddet gören Türkiye’de yaşayan kadınlar görüştüğünü söyledi. Ziyaretin ardından konuşan Alsalem, yaptığı açıklamada, Türkiye’de şiddet sorununun arttığını söyledi.
Kadınlar şiddetle baş başa bırakılıyor
Türkiye’nin şiddeti önlemek ve müdahale etmek için bazı yasal düzenlemeler yapsa da, kadınları korumak için gerekli olan tam kapasite, potansiyel ve sorumluluklar bakımından yetersiz kaldığını dile getiren Alsalem, ülkenin ekonomik durumunun ve çoğu Suriyeliden oluşan 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapmış olmanın yarattığı etkilerin de şiddetin artışına neden olduğunu söyledi.
Şiddetin mültecilikle bağlantısı
Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi ve kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete son verilmesi yönünde kaydetmiş olduğu çoğu ilerlemenin en başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere uluslararası insan hakları çerçevesi olmadan mümkün olamayacağını belirten Alsalem, “Türkiye’de görüştüğüm hemen hemen tüm paydaşlar, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadelede İstanbul Sözleşmesi’nin yaratmış olduğu etkiyi ve sözleşmenin Türkiye’nin kimliği, emelleri, bölgede ve bu bölgenin ötesinde oynaması arzu edilen rol ve konum ile aslen ne kadar bağlantılı olduğunu tartışmasız bir biçimde kabul ettiler” diye konuştu.
Sözleşme kararı gözden geçirilsin
Hükümeti, İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını tekrar gözden geçirmeye ve diğer uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine yetirmeye çağıran Alsalem, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesiyle birlikte, toplumsal cinsiyet temelli şiddet mağdurları için mevcut hizmetler ve önleyici tedbirler dâhil olmak üzere yerel mevzuatın uygulanışının zayıfladığını belirtti. Alsalem, ülkenin sözleşmeden geri çekilmesinin failleri cesaretlendirdiğine ve mağdurların şiddete uğrama riskini artırdığına dair uyarıda bulundu.
Cezasızlık yaygın
2014’te gerçekleşen ankete göre her 4 kadından 1’inin en yakınındaki erkekler tarafından fiziksel şiddet ya da cinsel istismara maruz kaldığını hatırlatan Alsalem, “Hükümet, bağımsız medya ve sivil toplum gruplarından elde edilen verilere göre her yıl yüzlerce kadın cinayeti meydana gelmektedir. Bununla birlikte, mevcut koruma ve yardım mekanizmalarına olan güven eksikliği ile şiddet ve toplumsal cinsiyet ile ilgili önyargılar ve ayrımcılık karşısında cezasızlığın yaygın olması, şiddet olaylarının ihbar edilmesini ciddi ölçüde engellemiştir” dedi.
Kadınlar bilhassa risk altındadır
Alsalem, güvenilir ayrıştırılmış verilerin olmaması, sığınma evlerinin ve bunlara erişimin yetersiz olması, etkili koruyucu tedbir kararlarının olmaması, dil engelleri ve hesap verebilirliğin olmaması nedeniyle, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ile mücadele girişimlerinin etkinliğinin engellendiğini söyledi. Alsalem, şöyle devam etti: “Bu gibi boşlukların ve zorlukların yol açtığı sonuçlar Türkiye genelinde kadınları ve kız çocuklarını etkilemekle birlikte, mülteciler, göçmenler, geçici koruma statüsüne sahip kadınlar, insan hakları savunucuları, Türk-Kürt asıllı olanlar dahil siyasette aktif olan kadınlar, LGBTİ, alıkonulan kadınlar ve engelli kadınlar bilhassa risk altındadır.”
Rapor konseyde sunulacak
Alsalem, Türk makamlarına kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetle mücadele için daha fazla kaynak ayırması, zararlı sosyal ve kültürel normları ele alması ve ulusal mekanizmasını güçlendirmesi çağrısında bulunarak “Hükümet, kadınların menfaatlerini çalışmalarının merkezine alan insan hakları örgütleri başta olmak üzere sivil toplum örgütleri ile olan ilişkilerini ve bu örgütlerin katılımını genişletmelidir” dedi.
Özel Raportör ziyaretine ilişkin raporunu, Haziran 2023 tarihinde Cenevre’de düzenlenecek İnsan Hakları Konseyi’ne sunacak.
Kaynak: MA