Abdullah Aysu
Yalın yapıldak düştük yollara. Ülke, ülke toprak arıyoruz şirketlere. Sudan’a gidiyoruz. Olmadı/yetmedi Nijerya’ya, fiyasko mu buralar, ver elini Venezuela! Yeni değil bu hikaye, evveliyatı var elbette. Kökü mazide. Bir sabah kalktığımızda olmadı; şirketler için koca bir devlet yürütmesinin çalışmaya başlaması. Toprağı bol “siyaset aklı şirket güdümlü (kıt)” ülkede, halkın hükümetler tarafından elinin tersiyle ötelenmesi.
Dükkân adları ayrı
Sözüm meclisten dışarı. Yok birbirlerinden farkları. Dükkan adları ayrı, fikir ve icraatları aynı, bizim matruşka partilerimizin. Şirketlere hizmette kusur etmezler asla. Çiftçilerin alın terini, bir kalemde şirketlere devretmektir ortak meziyetleri. Bir de muhalefette farklı, iktidarda aynılaşmaktır işleri. Matruşka siyasetçiler diyorum ben onlara(!)
Farksızız
– Her daim kafası karışık, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz (5.1.1994): “Biz ANAP olarak Türk tarımını yakından ilgilendiren bu kuruluşları (tarımsal KİT’leri) özelleştirilecek değil, en son özelleştirilecek, belki de hiçbir zaman özelleştirilmemesi gereken kuruluşlar olarak görüyoruz.” Neoliberal politika temellerini Türkiye’ye atan partinin genel başkanının sözleri bunlar. İşte ANAP’ın attığı bu temelden sonra başladı; diğer partilerin neoliberal politikaları. Koltuk sevdasına “en iyi ben uygularım” yarışları. Sonra matruşka oldu bütün partiler.
– Her dönemin saç ekmeği, Süleyman Demirel (12.11.1995)- “Cumhuriyetin 70 yıllık tasarrufları hiç kimseye peşkeş çekilmez ve alın sizin olsun denilemez” dedi. EBK, SEK, YEM-SAN özelleştirmeleri döneminde I. ve II. Çiller Hükümeti iktidardaydı. Demirel ise Cumhurbaşkanı!
– Karakolda doğru söyleyen, mahkemede şaşan, Bülent Ecevit (1999): “Hayvancılığı bunalımdan kurtarmak için EBK”nu özelleştirme değil, verimli çalışabilir hale getirmek gerekir. Bunun içinde tesisleri özelleştirmek yerine özerkleştirilmelidir. Özerkleştirmeden kasıt; EBK’nun yönetiminde işçiler, üreticiler ve kooperatifler etkin duruma getirilmelidir. Böyle bir özelleştirme yanlış olmuştur.” Özerkleştirmeyi ve
kooperatiflerin etkinleştirilmesini çözüm olarak öneren aynı Ecevit, 57. Hükümetin Başbakanı iken, çıkardığı Birlikler Yasası ile çiftçilerin ekonomik örgütü olan kooperatiflerini özelleştirdi. Tütün ve Şeker Yasası’nı çıkararak TEKEL ve Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin önünü açtı ardı sıra. AKP de özelleştirdi. Küçük ve orta ölçekli çiftçilerin belini bu özelleştirmelerle kırıldı. Türkiye tarım ve gıda sektörünün tamamına yakını şimdilerde şirketlerin kontrolünde. Çiftçiler üretemez hale düştü; 3,2 milyon hektar arazi zorunlu olarak ekilemez duruma geldi. Türkiye tarım ve gıda sektörü şirketlerin güdümüne teslim edildi. Türkiye’de şirketler için yapılacaklar tamamlandı. Hükümetlerin Türkiye görevleri bitti şirketler için. AKP, şimdi şirketlerin yararına yurt dışına açılıyor. Sudan, Nijer, Venezuela arasında fır dönüyor.
Olmasın
Etmeyin eylemeyin, şirket sevdanız nedeniyle Türkiye tarımını batırdınız, diğer ülke çiftçilerine “acıyın” bari! Hazır dileğe başlamışken önümüzdeki seçimde umuyor ve diliyorum; matruşka bir hükümet olmaz. Olmasın!