DİAYDER’in kapısına mühür vurulmasına tepki gösteren DİAYDER üyesi Yusuf İnal, yeni bir dernek açacaklarına işaret etti: ‘neden kapattınız? Dünya tarihine kara bir leke olarak girecektir. İsrail bile bugün kadar camiyi mühürlemediler. Yüzüncü kapatma da olsa yüz birinci açılışı yapacağız’
İstanbul’da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyeleri, Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle Bakırköy 1’inci Asliye Ceza Hukuk Mahkemesi’nin dernek faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına dair verdiği kararı protesto etti.
Dernek üyeleri 24 Temmuz’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bahçelievler İlçe Örgütü’nde konuya dair açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda dernek üyesinin yanı sıra HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol, Gazi Cemevi temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona, “Dilimize inancımıza ve mezhebimize dokunma” yazılı pankart asıldı.
Açıklamada konuşan dernek üyesi Yusuf İnal, dayanışmanın kendilerine güç verdiğini dile getirdi. Derneğin kapatılmasına dair daha önce sarf ettiği sözleri hatırlatan İnal, “Dediğimiz gibi derneğimiz bugün kapatılsa bile yarın yeni bir dernek açacağız” dedi. Derneğin mühürlenmesinin hukuki bir gerekçesinin olmadığını söyleyen İnal, kapatılmaya dair henüz bir gerekçenin açıklanmadığını aktardı. İnal, derneğin “gerçek İslamiyeti” ve Kuran’da yer alan kaideleri halka tebliğ etmek üzere kurulduğunu ifade etti.
Daha önce derneklerinin kapatıldığını ve bunun ikinci kapatma olduğuna dikkati çeken Yusuf İnal, “Yüzüncü kapatma da olsa yüz birinci açılışı yapacağız. Kapatmaya ilişkin kararın hukukla alakası yoktur. Burası kanun devleti bile değil. Kapatma nedeni sadece siyasaldır. Siyasal İslam’a hizmettir. Devletin şemsiyesinin altına konulmuş bir din, din değildir. Madem ki biz hukuk devletiyiz, burası mescittir. biz burada Kuran’ı kardeşliği anlatıyoruz, neden kapattınız? Dünya tarihine kara bir leke olarak girecektir. İsrail bile bugün kadar camiyi mühürlemediler. Özel mülkiyete de tecavüz ettiler. Bu durumu kınıyoruz. Artık kelime bulamıyoruz. Bu durum için yeni bir lisan üretilmeli” diye konuştu.
Hıdır Karadaş: Otoriter, diktatoryal yönetim biçimi
Gezi Cemevi Başkanı Hıdır Karadaş, Türkiye’de demokratik hak ve taleplerinin karşılanmadığını belirtti. İnsanların inançlarını özgürce yaşayamadığı bir noktaya gelindiğine dikkati çeken Karadaş, DİAYDER’in yanında olduklarını ifade etti. Karadaş, “Bu ülkedeki demokrasinin, adaletin, hukukun, kardeşliğin bir olması noktasında bütün medeni cesaretimizi gösteriyoruz. Bunun için elimizden geleni de yapacağız. Son dönemlerde daha da otoriter, diktatoryal bir yönetim biçimi ile karşı karşıyayız. Buradan seslenmek istiyorum; bu ülkede barışın, sevginin ve kardeşliğin var olabilmesi için kendi cenahında kendi noktasında mücadelesini vermeli. Bu bir zorunluktur. DİAYDER’in tek bir derdi vardı. İnancı doğru bir şekilde vermek” diye konuştu. Derneğin kapatılmasının antidemokratik olduğunu vurgulayan Karadaş, buna karşı verilecek mücadeleye destek vereceklerini belirtti.
Cami cemaati adına söz alan Süleyman Yıldız, derneğin kapatılması nedeniyle tahta üzerinde namaz kıldığını söyledi. Kapatmayı “ayıp” olarak niteleyen Yıldız, “Camiimiz açılana kadar tahta üzerinde namaz kılmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Tuncay Gökçe: Direnenler kazanacak
Doğu ve Güneydoğu Dernekleri adına söz alan Tuncay Gökçe, DİAYDER’in çalışmalarını benimsediklerini ve birlikte mücadele ettiklerini belirtti. Sürekli yan yana durduklarını ve bundan sonra da yan yana durmaya devam edeceklerini dile getiren Gökçe, iktidarın yarattığı korku ve kaos ortamının bir gün sona ereceğini söyledi. İktidarda yer alanların yarın çocukları önünde utanç içinde olacaklarını belirten Gökçe şunları söyledi: “İktidar inanç kurumlarına saygısızlık yapıyor. Bunu sadece DİAYDER’e yapılmış bir saldırı olarak görmüyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar bu mücadele devam edecek. Bu ülkede demokratik bir şekilde yaşayacağımız güne kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Kürt halkına, diline ve inancına saldırı var. Kadın cinayetleri hat safhada. Sanatçılarımızın konserleri yasaklanıyor. Toplumumuz artık uyanmalı ve yan yana durmalı. Bizim siyasetçilerimiz, iradelerimiz zindanda. Kurumlarımız kapatma ile karşı karşıya. Milyonlarca insanımızın iradesi HDP de kapatma ile karşı karşıya. Bunlar her biri birbirinin halkası. Mutlaka ama mutlaka biz kazanacağız. Direnenler kazanacaktır.”
İlknur Birol: Faşizan bir uygulama
DİAYDER’in faaliyetlerinin durdurulmasına tepki gösteren HDP’li İlknur Birol ise, kararın hiçbir kural ve kanuna dayanmadığını söyledi. Kararı “dile, inanca ve kimliğe bir saldırı” olarak değerlendiren Birol, “Her bir çalışmayı kendi rengine boyama durumu var. Açık ki halka, kendi dışındaki inançlara, kimliklere düşmanlık ve kendilerinin belirlemediği tüm alanlara düşmanlığın son halidir bu saldırı. Bu öykü yeni başlamadı. Birçok dernek üyesi cezaevinde. Derneğe yöneltilen hiçbir suçlamanın dayanağı yok. Devletin bu eyleminin manası nedir? Demokrasi dışı, faşizan bir uygulamadır” dedi.
Toplumun demokratik bir zemin üzerinde yaşamını sürdürmesi gerektiğini dile getiren Birol, şunları söyledi: “İnanç özgürlüğünü savunuyoruz. Bütün kimliklerin özgürlüğünü savunuyoruz. Tek bir mezhebi ya da inancı hakim kılıp diğerlerinin yok sayma ile barışın olacağını düşünmüyoruz. Bütün herkesin DİAYDER’in yanında olması lazım. Onların onurlu mücadelesinin yanındayız. Bundan sonra devam edecek mücadelesinin yanındayız. Bu ülkenin gerçek rengi bu faşizan iktidarı yekle yeksan edecektir. Çok kısa bir süre sonra yargı önünde hesabını vereceklerdir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.”
İSTANBUL