Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına birçok kentte tepki gösteren kadın örgütleri, “İstanbul Sözleşmesi biziz. Bir kelimesinden bile vazgeçmiyoruz. Danıştay’ın hukuksuz kararını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız” dedi
İstanbul, Mardin ve İzmir’de bir araya gelen kadın örgütleri temsilcileri ve üyeleri, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yönündeki kararın iptali istemiyle Danıştay’da açılan davanın reddedilmesini protesto etti.
İstanbul: Vazgeçmiyoruz
İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu, Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin iptal davasında verdiği karara karşı “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz! Kararı geri çekin!” demek için Kadıköy Eminönü İskelesi önünde eylem gerçekleştirdi. Yüzlerce kadının katıldığı eyleme, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri Hüda Kaya ve Züleyha Gülüm de destek verdi.
Eylemde, “Danıştay kararını tanımıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dev pankartı açılırken, “Dem Dema Azadiya jinan ê”, “Yasalar sokakta yazılır”, “Danıştay kararını tanımıyoruz”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”, “Bize örgütlü mücadele lazım”, “Bu kararı alan Danıştay üyeleri suçludur”, “Devlet koronadan daha öldürücü” ve kartonlarla harf harf “İstanbul Sözleşmesi biziz” yazılaması yazıldı.
Kadınlar sık sık “Tesadüf değil erkek şiddetti”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Kadınları değil erkek şiddetini engelle”, “Erkek adalet değil gerçek adalet” , “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Erkek devlet şiddetine son”, “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz”, “Hayır kabul etmiyoruz” ve “İnadına isyan inadına özgürlük” sloganları attı.
‘Şaşırmadık ama olağanlaştırmıyoruz’
Daha sonra kadınların hazırladığı ortak basın metni okundu. Metni Kampanya Grubu üyesi Rüya Kurtuluş okudu. “Danıştay’ın verdiği karara şaşırmadık” diyen Kurtuluş, verilen kararın Türkiye’nin gidişatı açısından son derece kritik olduğunu ve önümüzdeki süreci belirleyecek bir karar olduğunu vurguladı. Türkiye’de erkek adaletin uzun zamandır kadınlar aleyhine işlediğinin altını çizen Kurtuluş, “Sadece kadınlar açısından değil, toplumun her kesimi açısından adaleti arayacağı hukuki mekanizmalar halk üzerinde birer baskı aracına dönüşmüş vaziyette. Düşünün ki bütün gün AKP’lilere sosyal medya üzerinden hakaret edildiğini farz edip sadece bu dosyalara bakan ağır ceza mahkemeleri var. Şaşırmadık ama olağanlaştırmıyoruz da. Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararıyla çekilmesini onaylayan kararı, Meclis’in yasama yetkisini Cumhurbaşkanı’nın keyfi kararnamelerle gasp edebileceğini hukuki içtihat haline getirebilecek niteliktedir” şeklinde konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’nin temel insan hakları metni niteliğinde olduğunu hatırlatan Kurtuluş, verilen kararın Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizdi. Verilen kararın kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kurtuluş, “Bu karar siz ne derseniz deyin, ülkede ne yaşanıyorsa yaşansın biz Danıştay’ı tek adama bağladık kararıdır. Kabul etmiyoruz. Tam iki yıl önce yine yaz aylarında bir grup tarikat ve cemaatin talebiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları başladı. İki yıl önce yine burada Pınar Gültekin’in öldürülmesinin üzerine ‘bir kişi daha eksilmemek için İstanbul Sözleşmesi’ni uygula’ pankartıyla eylemdeydik. Maalesef geçtiğimiz günlerde yine bu meydanda Pınar Gültekin’i yakarak üstüne beton döken, katil Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıla indirilmesini protesto etmek için eylemleydik birçoğumuz. Geçen iki yılda sonuç ortada” dedi.
Zaxo katliamı protestosu
Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zaxo kentinde yaptığı katliama da dikkat çeken Kurtuluş, “Karşımızda adeta halka karşı açılmış bir savaşı yönetenler var. Bu savaşı yönetenler bugün kadınları ve LGBTİ+’ları haklarını gasp ederek öldürürken, sınır ötesine bomba yağdırarak sivillerin canını almaktadır. Elbette ki bu saldırılar karşısında bugüne kadar susmadık, geri adım atmadık bundan sonra da susmayacağız, direneceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararı da Danıştay kararı da hukuksuzdur, yok hükmündedir” ifadelerini kullandı
‘İstanbul Sözleşmesi biziz’
Kararı verenlere karşı “Bilsin ki onları oturdukları koltuklarda rahat bırakmayacağız” diyen Rüya, sözlerini şu ifadeler ile sonlandırdı: “Bir kez daha tane tane ve yüksek sesle söyleyelim: İstanbul Sözleşmesi bizim mücadelemizle yazıldı, onaylandı. Vazgeçmeye niyetimiz yok. Sözleşmede yazan her bir madde biziz, bizim mücadelemizle uygulanacak. Gücümüz haklılığımız, gücümüz dayanışmamız. İstanbul Sözleşmesi Biziz!”
Emniyet güvenlik şube müdürü teşhir edildi
Basın açıklamasının ardından kadınlar eylem alanında bulunan 20’nci İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde kadınları taciz eden İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü Muhammed Hanifi Zengin’in ismini söyleyerek teşhir etti. Hanifi Zengin’in ismi duyulduğunda kitle tarafından yuhalandı.
Eylem sloganlar eşliğinde son buldu.
‘Hiç kimse sözleşmeden vazgeçemez’
Mardin Şahmaran Kadın Platformu ise, konuya ilişkin Mezopotamya Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamaya Şahmaran Kadın Platformu üyeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay ile çok sayıda kadın katıldı. Açıklamada, “Hukuksuz kararı tanımıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” pankartı açıldı.
Açıklamada ilk olarak konuşan Günay, bir kez daha sokakta olduklarını belirterek, “Bir kez daha ilmek ilmek ördüğümüz ve büyük bedeller ödeyerek kazanımlarımızı savunmak için sokaklardayız, sokaklarda olmaya da devam edeceğiz. Kadınlar vazgeçmediği sürece İstanbul Sözleşmesi devam edecektir. Biz kadınlar bedel ödedik, büyük mücadeleler yürüttük ve İstanbul Sözleşmesi bizim en büyük kazanımımızdır. Bizler her koşulda bulunduğumuz her zeminde İstanbul Sözleşmesinin etkin bir şekilde uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biz kadınlar şunu söylüyoruz; İstanbul Sözleşmesinden biz vazgeçtik demeden hiç kimse İstanbul Sözleşmesinden vazgeçemez. Hele hele erkek iktidar asla İstanbul Sözleşmesinden kadınlar evet demeden geri çekilemez. Bizler İstanbul Sözleşmesinin etkin bir şekilde uygulanması için mücadele yürütüyoruz. Erkek yargının kadın faillerini nasıl koruduğunu, kadın katillerini nasıl koruduğunu, tecavüzcülere, tacizciler ve katileri nasıl koruduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz” dedi.
‘İstanbul Sözleşmesi bizimdir’
Bütün kadın katliamlarının dosyalarında cezasızlık politikasının nasıl aktif bir şekilde uygulandığını, katillerin sırtlarının nasıl sıvazlandığını kadınların bunları hayatlarıyla ödediklerini ifade eden Günay, “Bu nedenle Danıştay’ın verdiği kararın gerçek adalet olmadığını, bir kez daha erkek adaletin teşhir edildi. Bu kadın katliamlarına kadın kırımına evet demektir. Ama bizler ilk günden bu güne İstanbul sözleşmesi için sokaklardaydık. Bugün de Şahmaran Kadın Platformuyla, Mardin’deki sivil toplum kuruluşlarıyla, kadın temsilcileriyle sokaklardayız. Sesimizi yükseltiyoruz ve yükseltmeye de devam edeceğiz. İstanbul sözleşmesi bizimdir, vazgeçmedik diyoruz” diye konuştu.
548 kadın katledildi
Ardından basın metnini okuyan Gülizar İpek, “Hukukun üstünlüğü ilkesini yerle bir eden bu karar hukuki değil siyasidir. Kaybeden bütün ülke ve hukukun üstünlüğüdür. Açıkçası, kadınların yaşamlarını hedef alan bu kararlar eril devlet aklının en somut yansımasıdır. Böyle bir sözleşmeden geri çekilmeyi savunmanın izah edilebilir hiçbir tarafı yoktur. Türkiye’de her gün kadınlar katledilirken, bununla mücadele etmenin en geniş aracı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen taraf olmak, bu katliamların sorumlusu olacağım demektir ve bunun en büyük sorumlusu AKP iktidarıdır. Sözleşmeden çıkıldığı günden itibaren 548 kadın katledildi, binlerce kadın şiddete maruz kaldı. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi için propaganda yapanlar ve hukuksuz bir şekilde iptale ilişkin onay veren Danıştay üyeleri, çok iyi bilsinler ki, eril zihniyet tarafından işlenen tüm bu ve bundan sonra işlenecek cinayetlerin ve şiddetin başlıca sorumlularıdır. Özellikle de bu karara imza atanları, bu ülkedeki her bir kadın cinayetinden, kadınlara ve LGBTİ+’lara karşı işlenen şiddet suçlarından ve tek adam rejiminin bu topluma dayattığı hak gaspından sorumlu tutuyoruz” diye belirtti.
Danıştay’ın aldığı bu siyasi kararı, asla ve asla kabul etmediklerini aktaran İpek, “İstanbul sözleşmesinin bir kelimesinden bile vazgeçmiyoruz. Biz kadınlar hayatlarımızdan ve haklarımızdan asla vazgeçmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi için sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İzmir’de açıklama
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Kadın Meclisi üyeleri de, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. “Kararınız tanımıyoruz, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Kadın, yaşam, özgürlük” ve “Vardık, varız, var olacağız” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “İstanbul Sözleşmesi yaşatır”, “Yasta değil isyandayız”, “Jîn, Jîyan, Azadi” ve “Sözleşme bizim vazgeçmiyoruz” sloganları atıldı.
Temyize gidilecek
Basın metnini KESK İzmir Kadın Meclisi üyeleri Sabiha Metin ve Aygül Şengül beraber okudu. Verilen bu kararın iktidar tarafından gerçekleştirilen kadın düşmanı bir hamle olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Diyanet, tarikat, cemaatler, Memur-Sen ve bazı yandaş sivil toplum örgütlerinin yürüttüğü lobi faaliyetlerine de baktığımızda bu saldırıların artarak devam edeceğini görebiliriz. Hukukun üstünlüğü ilkesini yerle bir eden Danıştay kararı hukuki değil siyasidir; bu karar kadınları kamusal alanın dışına iterek, kadınların yaşam haklarını aile-erkek ve ataerkinin çıkarlarını koruyacak şekilde yeniden dizayn etme çabasının en somut adımıdır. KESK olarak Danıştay 10. Dairesi’nin bu hukuksuz kararını temyize, Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dâhil bütün hukuki süreçleri işleteceğiz. Aynı zamanda sokakları, meydanları, işyerlerini terk etmeyerek mücadele ile kazandığımız haklarımızdan, hayatlarımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi dile getirmeye devam edeceğiz” diye belirtildi.
HABER MERKEZİ