Kürtçe hutbe ve vaaz verildiği gerekçesiyle hakkında kapatma davası açılan DİYADER’in kapısı mühürlendi. DİAYDER üyesi İnal yapılanların zulüm olduğunu belirterek, ‘Onlar sandılar ki bu baskılarla teslim olacağız ama olmayacağız’ dedi
İstanbul’da faaliyet yürüten Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) hakkında Bakırköy 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde süren kapatma davasının 28 Haziran’da görülen karar duruşmada, “tedbiren” faaliyetlerinin durdurulmasına karar verildi. Karar nedeniyle Şirinevler’de bulunan dernek binasına giden polis, derneğin kapasını mühürledi.
Gözaltına alındılar
Kürtçe hutbe ve vaaz verdikleri gerekçesiyle DİAYDER Başkanı Ekrem Baran’ın yanı sıra 27 kişi, 3 Temmuz’da gözaltına alındı. 7 gün gözaltında kalan 27 kişiden, Ali Fuat Hatip, Aydın Ayhan, Enver Karabey, Mehmet İnan, Mehmet Emin Aslan, Nezir Erdemci, Ekrem Baran, Hafik Tunç ve Sefa Mehmetoğlu Kürtçe hutbe okudukları, Sivil Cuma Namazı’na katıldıkları ve yürüttükleri dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanırken, 18 ise serbest bırakıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 ay sonra hazırladığı iddianameyi İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. Daha önce savcının hükümet yanlısı medya aracılığıyla servis ettiği iddianamede, 23 kişi hakkında “Örgüte üye olmak” ve “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamaları yöneltildi. 5 kişi hakkında ise takipsizlik kararı verildi.
İBB’ye bağlandı
İddianamenin servis edilmesinin ardından İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) DİAYDER üyesi olan aynı zamanda İBB’sinde çalışan 4 kişi nedeniyle teftiş başlatıldı.
DİAYDER üyesi 4 kişiden biri olan Mehmet İnan’ın İBB’nin gassal alımı için yaptığı sınava girip kazanmasına rağmen İBB’de hizmet vermesi “suç” olarak iddianame de yer aldı. İnan’ın telefon görüşmesinde dernek başkanı Ekrem Baran’a İBB tarafından iş görüşmesi için çağrıldığını, gidip gitmemesi yönünde fikir danışması “örgüt içinde hiyerarşi” ye bağlandı.
Faaliyetler suç sayıldı
Baran ile 9 üye ve yöneticisinin tutuklu yargılandığı 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 27 Aralık 2021 tarihinde görülen ara celsede, İstanbul Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü’ne dernek hakkında idari bir soruşturmanın olup olmadığına dair müzakere yazılmasına karar verdi. İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, yazılan talimat yazısına 16 Şubat 2022’de verdiği cevapta, DİAYDER’in tüzüğünde yer alan 2’nci maddesine aykırı faaliyetler yürüttüğü iddia edildi. Söz konusu cevap yazısında, DİAYDER’in içinde yer aldığı faaliyet ve açıklamaların suç olduğu öne sürüldü.
Kapatma davası açıldı
Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, derneğin tüzüğünde belirtilen amacın dışında hareket ettiğini iddia etti. DİAYDER’in Şirinevler’de olması nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı konuya dair soruşturma başlatarak, kapatılması istemiyle Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne davaname gönderdi. Davanamede kapatma istemine dair savcı, DİAYDER yöneticilerinin “Ronahî” isimli dergide yazılar yazdığını, bu yazılarda “başkaldırıya teşvik” mesajlarının yer aldığını ileri sürdü.
Feshini istedi
Savcı, kapatma istemine gerekçe olarak, DİAYDER’e “Kürtlerin mücadelesinde en önemli aktörün PKK olduğunu, IŞİD’in yenilmesiyle Türkiye’nin yenilmiş olduğu, devletin Kürtlerin üzerinde zulüm, ölüm, talan ve katliam uyguladığı, Türkiye’nin Cumhuriyetini yöneten sınıfın Allah’ın ayetlerini inkar ettiği, rejimin faşist olduğu (…)” değerlendirmesine yer verdi. Savcı, DİAYDER’in tüzüğünde yer alan “Dernek din adamaları arasında yardımlaşma, dayanışma ve sosyal ilişkiyi geliştirme diğer kurumlarda üyesi bulunan diğer sivil toplum örgütleri ile ortak sorunları çözümüne yönelik yasal demokratik faaliyetlerde bulunan ülkemizde demokrasi, barış ve özgürlüklerin gelişimi için faaliyet gösterme bu amaçla yürütülen faaliyetlerle ortaklaşmak amacıyla kurulmuştur” şeklindeki 2’nci maddenin ihlal edildiğini savundu. Savcı, bu nedenle DİAYDER’in faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasını ve TMK’nin 89’uncu maddesine istinaden derneğin feshedilmesini istedi.
Mühür vuruldu
Öte yandan DİAYDER Başkanı Ekrem Baran yanı sıra 9 kişinin tutuklandığı ve İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davanın 17 Haziran’da görülen 4’üncü duruşmasında son olarak Ali Fuat Hatip, Hafit Tunç, Mehmet Emin Aslan da tahliye edildi. Dava kapsamında Dernek Başkanı Baran hala tutuklu. Ceza davasının hala sürüyor olmasına rağmen dernek hakkında Bakırköy 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 28 Haziran’da görülen karar duruşmasında derneğin faaliyetlerinin “tedbiren” durdurulmasına karar verildi. Bunun üzerine Bahçelievler Polis Karakolu’ndan Şirinevler’de bulunan dernek binasına gelen polis, derneğin kapısına mühür vurdu.
DİAYDER: Yapılan zulüm
Mühürlenme esnasında dernek binasında olan dernek üyesi Seyda Yusuf İnal, derneklerinin mühürlenmesine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. Yapılanın bir “zulüm” olduğunu belirten İnal, “Yaptıkları zulüm sadece bu değil. Zaxo’da bir bebeği katlettiler. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Allah ıslah etsin bunları” dedi.
‘Biat etmedik, bunu hazmedemiyorlar’
Derneklerinin mühürlenmesinin ve kendilerine dönük baskının nedeninin biat etmedikleri için olduğuna vurgu yapan İnal, “Diğer cemaatler gibi boyun eğmedik. İslam’ın hakikatinden vazgeçmedik. İslam’ın doğruluğunu, adaletini, insanlar arasındaki kardeşliği, huzuru ve özgürlüğü savunduk. Bunları da hazmetmiyorlar. Bu İslam değil, siyasal İslam’dır. İslam aleminde Kuran’a, hakka, özgürlüğe, adalet, kardeşliğe bağlı tek cemaatiz” diye belirtti.
‘Yolumuza devam edeceğiz’
İnal, yeni bir isim ve tüzükle derneklerini yeniden açacaklarının altını çizerek, “Yolumuza devam edeceğiz. Bu konuda azimliyiz. Daha once de demiştik, bugün kapatırsanız yarın yine açarız diye. Onlar sandılar ki bu baskılarla teslim olacağız ama olmayacağız” dedi.
HABER MERKEZİ