Van’ın Çatak ilçesinde yaşanan patlamada bir asker yaşamını yitirdi
Van’ın Çatak ve Gürpınar ilçesi kırsalında başlatılan askeri operasyon 10 gündür devam ederken, Çatak ilçesi kırsalında yaşanan patlamada 1 asker yaşamını yitirdiği, 1 askerin de yaralandığı belirtildi. İçişleri Bakanlığı da, patlamanın el yapımı patlayıcıdan (EYP) kaynaklandığı açıklarken, bölgede başlatılan askeri operasyonun sürdüğü bildirildi.
Sınır ötesi
Sınır ötesinde Zap, Avaşin, Metina’da da çatışmalar sürüyor. Savunma bakanlığı en son 17 Temmuz’da yaptığı açıklamada Piyade Teğmen Ömer Faruk Civelek ile Piyade Uzman Çavuş Selahattin taşkın’ın hayatını kaybettiğini açıkladı.
‘100 metre gibi mesafelerde daimi temas var’
Nisan 2022’de başlatılan sınır ötesi saldırılara dair Fırat Haber Ajansı’na konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan şunları söyşedi: “Başta Xakurkê, sonra Heftanîn, ardından Garê ve bildiğiniz gibi geçen yıl Metîna, Zap ve Avaşîn’e kapsamlı bir biçimde yöneldi. Fakat planı başarılı olmadı. Bu yıl çok daha kapsamlı bir biçimde, teknik yöntemleri de daha çok kullanarak 14 Nisan’da saldırıya başladı. Sizin de belirttiğiniz gibi bu saldırı şimdi üç ayını tamamladı. Esas olarak Türk devleti bu saldırıya başladığında basında çok fazla işlediler; fakat 3-4 gün geçtikten sonra hesapladıkları gibi olmadığını, hep kayıp verdiklerini görünce yavaş yavaş gündemden çıkardılar ve mevcut durumda sadece birkaç cümleden oluşan kısa açıklamalar yapıyorlar. Yani burada yaşanan gerçekliği gizleme aşamasına girdiler. Doğrusu, biz de şu an Zap’ta, Avaşîn’de, Metîna’da yaşanan savaşı tam anlamıyla kamuoyuna mal edemiyoruz, ancak yüzde 20’sinin mal edilebildiği belirtilebilir. Birçok şey gizli kalıyor ve yansıtılamıyor. Bu konuda bizim de eksiklerimiz var. Bugün orada çok büyük bir savaş var. Avaşîn’den Metîna’ya 60 km genişlikteki bir alanda kapsamlı bir savaş yaşanıyor. En az 50 noktada arkadaşlarla düşman askerleri arasında 100 metre gibi mesafelerde daimi temas vardır. Çok sert bir savaş. Biz orada şu an yeni bir taktik yürütüyoruz; geri çekilmiyoruz. Düşmanın arkasında da arkadaşlarımız vardır. Mesela şu an Kurojahro’da savaş yaşanıyor ama onun arkasında Nêrwe Boğazı’nda da savaş var. İşte Werxelê’de de savaş var ama Şûkê Bûrê’de de savaş var, orada da eylemler oluyor. Yani iç içe olma durumu söz konusu. Bu coğrafyanın kimi yerlerde 15, kimilerinde ise 20 km derinliğinde sürekli bir savaş var. Aynı zamanda sürekli devam eden çok büyük bir bombardıman vardır. Zap, Avaşîn ve Metîna’da süren bu savaşta tüm yedek güçlerini de pratiğe koymak zorunda kaldı. Mesela Temmuz başından itibaren güya en seçkin olan, Genelkurmay’a bağlı özel kuvvetlerini de devreye koydular. Şu an Çemço’da ve Girê Amediyê’de savaşan güçleri, bu en son devreye koydukları özel kuvvetleridir. Şu an iki farklı bomba çeşidini kullandıklarını görüyoruz: Bir, taktik nükleer bombaları kullanıyor; yani çeşitli patlayıcılarla nükleer maddeleri karıştırarak çok güçlü bir patlayıcı ve zehir haline getiriyor. Bir de termobarik bomba kullanıyor. Her iki çeşidi de kullanıyor. Kısacası elinde yasaklanmış ne silah varsa faşist rejim hepsini bize karşı kullanıyor. F-16’lar zaten daimi çalışıyor; bu üç ay boyunca 2 bin 500 civarında hava saldırısı yapmışlar. Şu anda, böyle bir savaşı yürütüyorlar. Böylesi bir savaş ancak iki büyük devlet arasında yürütülebilir.”
Sansür uygulandığını belirten Karayılan “Geldikleri her yerde darbe yediler ve onun için sonuç alamadılar. Üç aydır savaş bu biçimde devam ediyor. AKP-MHP rejimi, bütün imkanlarına rağmen sonuç almamıştır ama bunu itiraf etmemektedir. Çünkü Tayyip Erdoğan ve Hulusi Akar bu durumu itiraf ederlerse zaten düşüşe doğru giden rejim, yıkıma uğrayacaktır. Yıkılmamak için şimdi savaş hakkında çok büyük sansür uyguluyorlar. Kimse bu konu hakkında bilgi paylaşamıyor. Bütün bilgiler yalnızca Hulusi Akar tarafından veriliyor. Başka da kimse üzerine yorum yapamıyor. Askeri ölüyor; oradan alıp götüremiyor; o da cenazeleri ortadan kaldırmak için uçaklarla vurarak parçalayıp yok ediyor. Cenazelerin bulunduğu yeri bombalıyor. Yenildikleri için hem bir yandan Başûr, Maxmûr, Şengal, yine Rojava gibi sivil alanlara saldırıyorlar ve Kuzey halkımıza, demokratik siyasete yöneliyorlar hem de gerçekten bu süreci çok ölçüsüz yürütüyorlar. Hulusi Akar, son 7 yılda 27 binden fazla Kürt öldürdüğüyle övünüyor. Tabi yalan söylüyor; rakamlarla oynuyor. Bu savaş sürecinde onların kayıpları çok fazladır fakat biz ölüler üzerinden hesap yapmak istemiyoruz. Biz şunu demek istiyoruz: Siz öldürerek sonuca gidemezsiniz!” dedi.
KDP yönetimi
KDP ve Irak yönetimi konusunda Karayılan şunları söyledi: “Şimdi KDP yardım ediyor; yani Türk devletiyle işbirliği yapıyor. Bu KDP’ye dönük bir suçlama değildir; bir gerçektir ve herkes bunu görmektedir. Ancak şu da bir gerçektir ki KDP’nin yardımı, işbirliği ve Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin sessizliği olmasaydı, Türk devleti bu kadar silahla bu yöntemle üç ay boyunca bu savaşı devam ettiremezdi. Yani hükümet böyle sessiz kalınca ve yalnızca sessiz kalmayıp bölgeyi başta basın kurumları ve heyetler olmak üzere giriş-çıkışlara kapatınca, hem kimse bu savaştan haberdar olmuyor hem de herkes bunu normal görmeye başlıyor. Bu bir. İkincisi ise aynı biçimde Irak hükümetinin sessizliği de benzer sonuçlara yol açmaktadır. Irak hükümeti de ses çıkarmıyor. ‘90’lı yıllarda Türk devleti geldiği zaman Irak hükümeti karşı çıkardı; yine zaman zaman şimdiki gibi Güneyli güçler ittifak halinde olsa da karşı çıkarlardı. Bu tür durumlarda Avrupa Birliği, vb. kurumlar karar alır, işgalci Türk devletine geri çekilmeleri için müddet verirlerdi. Bu çerçevede geri çekilmesi için Türkiye üzerine baskı oluşuyordu. Şimdi bakarsanız, öyle bir şey yoktur. Güney Kürdistan’ın o kadar yerini işgal etmişler ve bu üç aydır o kadar çok yasaklanmış silah kullanıyor ama kimse bir şey demiyor. Niye? Çünkü Güney Kürdistan’da resmi olarak iktidar olan güçler sessiz kalıyor. Sessizlik rıza göstermek, yardımcı olmaktır. Aynı şey Irak için de geçerlidir.”
VAN-DUHOK