Erol Katırcıoğlu
Kürt sorunu ülkenin birinci öncelikli demokrasi sorunu haline gelmiş olmasına rağmen 6’lı masadakilerin gündemine bir türlü gelemiyor. O zaman insan, nasıl olacak da bu 6’lı ekip iktidara gelince yok olan demokrasi ve özgürlük ortamını yeniden tesis edecek diye sormaktan kendini alamıyor.
Tabii onların da bu sorunun önemini bilmiyor olduklarından değil bu suskunlukları. Sadece şu anda devletin bu sorunun bir beka sorunu olduğu fikrinde olanlar tarafından yönetiliyor olduğunu görmeleri ve onlarla dalaşmak istememeleri asıl neden.
Ama belki de bunun da ötesinde bu işi nasıl çözeceklerini bilmiyor olmaları ihtimali de var. Gerçekten de ben bu ihtimalin küçük bir ihtimal olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu mesele artık Türkiye’nin bir iç meselesi olmaktan çıkıp uluslararası bir mesele haline gelmiş durumda. O nedenle de 6’lı masadakiler her ne kadar “parlamentoda çözeceğiz” deseler de bence parlamentoda da nasıl çözeceklerini bilmiyorlar.
Bu konuda en önemli direnç tabii ki devletin fikriyatını benimsediği bilinen güçlü aktörlerden geliyor. Çünkü onlar Kürt sorununu çözmekle ilgili atılacak en ufak bir adımın dahi kaçınılmaz bir ayrılık getireceği konusunda inançlılar. O nedenle de Kürt sorununun varlığını bile inkar etme noktasındalar. Nitekim Erdoğan demedi mi ki “Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimizin sorunları vardır” diye?
Oysa bu arkadaşlar ya bilmiyorlar ya da umursamıyorlar. Kürt sorununun olmadığı fikri, herkesin “vatandaş” olarak tanımlandığı bir ulus devlette kabul edilebilir bir argüman olabilirdi. Ama artık öyle bir dünya kalmadı. Bugün bütün ulus devletlerde farklı kimliklerin varlığı ve bu farklı kimliklerin kendi taleplerini yükseltmeye çalıştıkları açık bir gerçek. Bizdeki Kürt sorunu da Alevi sorunu da bu gelişmelerle de ilgili meseleler. Dolayısıyla bu gerçeğe göre hareket etmeyenler büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklar. Yıllar sonra değil. Aşağı yukarı bir yıl sonra yapılacak seçimlerde görecekler.
Kimlere mi söylüyorum? Her iki ittifaka da söylüyorum. Kim ki Kürt sorunu yoktur diyor ya da vardır ama biz çözeceğiz, nasıl çözeceğimiz de bizim kafamızda diyorlarsa ve ne yapacağını toplumla paylaşmıyorlarsa bilsinler ki onları zor günler bekliyor. Kürt halkının ve ülkedeki demokrat insanların hak talepleri sahici ve gerçek taleplerdir ve ülkedeki demokrasinin, hukukun ve özgürlüğün tesis edilmesinin de ön koşuludur.
Onun için herkes eteğindeki taşları dökmeli. Karnından konuşarak bu işler olmaz. Toplum açık ve net olanı sever. 6’lı masanın bu konuda suskunluğuna devam etmesi seçimlerin kaybedilme olasılığını arttırıyor. Bu nedenle de 6’lı masanın suskunluğu sadece Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş olmasından değil aynı zamanda İYİ Parti’nin Kürt sorununda MHP’ye yakın bir çizgi izliyor olmasından da kaynaklanıyor. İYİ Parti’nin bu tutumunun 6’lı masanın en önemli zaafı olduğu ise çok açık.
Eğer 6’lı masa, HDP’nin, ülkedeki demokrasi çıtasını yükseltmek isteyen demokrat bir parti olduğunu teslim etmeyip Cumhurbaşkanı’nın kara kampanyasına prim verecek olursa, bilsin ki seçimler sürprizlere gebedir.
Bizden söylemesi.