Adanın kuzeydoğusundaki Tamiller, şimdi nispeten sessiz. Tamiller şüphesiz Rajapaksas’ın gitmesini istiyor; ancak bu protesto hareketine katılma konusunda tereddüt etmeleri için de ciddi nedenler var
Mario Arulthas*
Gota olarak bilinen Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa’nın istifasını isteyen büyük kalabalıkların benzeri görülmemiş protestoları Sri Lanka’yı etkisi altına aldı. Son ekonomik kriz ülkeyi sert vurdu ve 2019’da iktidara geldiğinde ülkenin Sinhala etnik çoğunluğunun ezici desteğine sahip olan hükümete karşı öfke sokaklara döküldü. Buna karşılık, tüm kabine istifa etti, ancak Gota ve kardeşi -eski cumhurbaşkanı, şimdi Başbakan Mahinda Rajapaksa- devam etti.
Yine de, son yıllarda sürekli protestoların yaşandığı bir bölge olan adanın kuzeydoğusundaki Tamil bölgesi şimdi nispeten sessiz. Tamiller şüphesiz Rajapaksas’ın gitmesini istiyor; yönetici aile ve bir bütün olarak Sri Lanka devletine karşı şikâyetlerinin çok derin kökleri var. Ancak bu protesto hareketine katılma konusunda tereddüt etmeleri için de ciddi nedenler var. Sinhalaların Rajapaksas’taki hayal kırıklığının birleştiğini ve başarısız reform vaatlerinin sonuçlarına katlandıklarını gördüler. Ayrıca birçoğu, sokağa çıktıklarında alacakları risklerin Sinhala etnik çoğunluğunun aldığı risklerden çok daha fazla olduğunu, olacağını acı deneyimlerinden biliyor.
Kriz derinleşiyor
Sri Lanka’nın sorunları hiç bitmeyecek gibi görünüyor. 1948’deki bağımsızlığından bu yana geçen on yıllarda, küçük ada Tamillere karşı etnik pogromlar, sol ayaklanmalar, soykırımlar, Müslüman karşıtı şiddet, darbe girişimleri ve kalıcı ekonomik krizler gördü. Birbiri ardına gelen hükümetler tarafından onlarca yıldır sürdürülen kötü ekonomik yönetimin doruk noktası olan mevcut ekonomik kriz, tüm toplulukları sert bir şekilde vurdu. Yakıt kıtlığı, elektrik kesintileri ve temel maddelerdeki enflasyon hayatı zorlaştırdı. Adanın dört bir yanında insanlar, araçlarına yakıt almak ve sobaları için gaz satın almak için saatlerce sıraya girmek zorunda kalıyor. Kâğıt kıtlığından dolayı okul sınavları iptal edildi ve bazı gazetelerin basımı durduruldu. Hastanelerde temel ilaçlar azalıyor ve ameliyatlar iptal ediliyor.
Yönetilemeyen ülke
Rajapaksa döneminde, adam kayırma ve yolsuzluk günlük rutinlerden biri. Rajapaksa ailesi hükümette birkaç kilit pozisyonda bulunuyor. Başkanın kardeşi Mahinda Rajapaksa, 2005-2015 yılları arasında cumhurbaşkanıydı ve şimdi başbakan. Yakın zamanda feshedilen kabinede, diğer iki kardeş, Basil ve Chamal ve başbakanın oğlu Namal bakandı.
Aile, ulusal bütçenin yüzde 24’ünü kontrol ediyordu ve son haftaya kadar elinde dokuz bakanlık ve 30 kabine pozisyonundan yedisi vardı. Rajapaksalar ve akrabaları lüks içinde yüzüyor; sosyal medyada sık sık lüks arabalarda veya lüks tatillerde görünüyorlar. Bütün bunlar, Sinhala çoğunluğunun öfkesini körükledi ve Sri Lanka’nın nüfusunun önemli bölümünün katıldığı geniş çaplı protestolara yol açtı.
Ancak bu, Rajapaksas’ın ana seçmenlerinden gelen baskıyla ilk karşılaşması değil. 2015 yılında Mahinda Rajapaksa, eski müttefikler ve muhalefet partilerinden oluşan sözde “İyi Yönetişim” koalisyonuna karşı seçimi kaybetti. Tamiller, savaş sırasında kitlesel vahşeti yönettiği için uluslararası bir mahkemede yargılanmasını istedikleri bir adama oy vermeyi tabii ki reddettiler ama bizzat kendi destekçileri de yolsuzluklardan bıktığı için Mahinda’ya oy vermemişti.
Gota yeniden geliyor
Ancak, Batı hayranı ve Colombo merkezli kısa ömürlü “İyi Yönetişim” hükümeti, vaat ettiği reformları gerçekleştiremedi. 2019 Paskalyasında kiliselere karşı yapılan bombalamalar, hükümetin ekonomiyi kötü yönetmesine ek olarak, koalisyonu sarsan yolsuzluk ve anlaşmazlıklar, Rajapaksas’ın geri dönüşü için temel oluşturdu.
2019’da, katı bir Sinhala milliyetçisi olan Gota, ülkenin bazı bölgelerinde Müslüman karşıtı şiddete yol açan bombalamaların endişelendirdiği Sinhala seçmenleri arasında ezici bir çoğunlukla kazandı. 2020’de, cumhurbaşkanlığı yetkilerini güçlendirdi ve ülkeyi her zamankinden daha otokratik bir yöne götürdü, Tamil ve uluslararası adalet taleplerini reddetti, soykırım suçlularına af çıkardı ve parlamentoyu devreden çıkardı.
Bu arada, savaşın ve uzun süredir devam eden korumacı politikaların bir sonucu olarak zaten kötüleşen Sri Lanka ekonomisi bozulmaya devam etti. 2019’da seçilmesinden bu yana Rajapaksa, tarımsal verimi ciddi şekilde etkileyen vergi indirimleri ve kimyasal gübre yasağı da dahil olmak üzere yarım yamalak politikalarla ekonomik düşüşü hızlandırdı. Yüksek borç-ihracat oranı, şişkin bir kamu sektörü ve düşük milli gelirle karakterize edilen Sri Lanka ekonomisi, çöküş için çoktan olgunlaşmıştı. Pandeminin turizm ve küresel tedarik zincirleri üzerindeki etkisi ve doğu Avrupa’da patlak veren savaş, ülke ekonomisinin çökmesi için fazlasıyla yeterliydi.
Tamillerin refleksi
Bununla birlikte, Sinhala nüfusu için yeni olan şeyi, Tamil nüfusu son kırk yılda defalarca yaşadı. Bilinçli yaratılan ekonomik zorluklar, Sri Lanka devletinin savaş stratejisinin bir parçasıydı. Tamil bölgelerinin büyük bir kısmı savaş sırasında sıkı bir ambargo altındaydı ve hükümet yakıt, ilaç, şekerleme ve hatta elektronik oyuncakları bile kısıtlıyordu. Bu nedenle, mevcut ekonomik kriz adanın dört bir yanındaki insanlar için zor olsa da, Tamil halkında refleksler hızla devreye girdi. İnsanlar savaş sırasında olduğu gibi hızla gaz lambasına ve bisiklete geçtiler. Ve onlar için, sıkıntılı ekonomik koşullar, Rajapaksaların elinde yaşadıklarının en kötüsü değil.
Öte yandan şu andaki protesto eylemleri, cumhurbaşkanını sert bir şekilde eleştiriyor ama onun işlediği en korkunç suçlarını konu edinmiyor. Gota, savunma bakanıyken, Sri Lanka birlikleri elleri bağlı Tamil savaşçılarını infaz ediyor, tutsak kadın savaşçılara cinsel şiddet uyguluyor ve yiyecek kuyruğundaki sivilleri bombalıyordu. Bütün bunlar Tamil ruhu üzerinde silinmez bir iz bıraktı. O yüzden protesto eylemlerinin ana sloganı olan “Gota Go Home” Tamiller için yeterli değil. Tamiller, onun eve gitmesini istemiyorlar, Lahey’e gitmesini, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırımdan yargılanmasını istiyorlar.
Güvencesiz bir ortam
Gota’nın kitlesel vahşetteki sorumluluğunun protesto hareketinde sorgulanmaması, Sri Lanka’daki Rajapaksas’ın ötesine geçen köklü bir sorunun göstergesidir. Sri Lanka, birbirini izleyen hükümetlerin (ve onların seçmenlerinin) Sinhala-Budist üstünlüğünde ısrarları ve bunun sonucunda Tamilleri ezmek pahasına Sinhala topluluğunun koruyucuları olarak şekillendirdikleri devletin ve kurumlarının etnokratik doğası nedeniyle kapsayıcı bir toplum inşa etmeyi başaramadı. Ve tabii Müslümanlar da… Mevcut protesto eylemlerinin yaşanan yakıcı soruna odaklanması anlaşılabilir olsa da, Tamillere ve Müslümanlara, ekonomik sıkıntıları üstüne yıkmak için etnik günah keçisi yapılmayacakları, yeniden pograma uğramayacakları güvencesi vermiyor.
Yine de savaştan bu yana ilk kez Sri Lanka devleti gücünü kendisini destekleyen kesimlere yöneltiyor ve bazı Sinhala-Budistlerin, Tamillerin ve Müslümanlara karşı işlenen zulümleri anlamasına yol açabiliyor. Bu, Sri Lanka devletinin Sinhala-Budist doğasına yönelik herhangi bir eleştiri duymaya uzun süredir direnen bir kitleye ulaşma olanağı sunuyor. Gota gerçekten gitmeli, ancak protesto hareketinin daha adil, istikrarlı ve müreffeh bir ada hedefinde başarılı olması için etnokratik devlet de gitmeli.
* Londra Üniversitesi SOAS’ta Doktora Adayı ve People for Equality and Relief in Lanka (PEARL) danışmanı. Yazı El Cezire’nin sitesinden alınmıştır. 5 Nisan 2022