Beyza Üstün
Özgürlükleri, yok etmeye çalıştığınız hayalleri, kapısına kelepçe vurulan üniversiteleri, tutsak edilen öğrencileri, yasaklara boğulan çocukları, şiddete uğrayan kadınları, gençleri sizin elinizden, faşizmin çarklarından kurtaracağız
Yakınımızdaki çocuklardan biliriz, kendi çocukluğumuzdan tanırız özgür olmayı, sorgulamayı, itiraz etmeyi. Çocuklar güne başladıkları andan itibaren büyüklerle tartışmaya başlarlar, onu istemiyorum, yapmayacağım, zorla yaptıramazsın, yemeyeceğim, uyumayacağım, beni kandırma – gitmeyeceğiz, koşacağım işte, hayır onu değil bunu giyeceğim… Yalan sonradan girer çocukların hayatına. Kendilerine konan yasaklar önce yalanı, gücün şiddetle röveşatası ise korkuyu, sonra giderek kişiliğin deformasyonunu, aklın devreden çıkışını doğurur. Ve sorgulamanın olmadığı hayatlar içinde biat edenler giderek çoğalır. Otoriter, patriyarkal, faşist sistemlerde, sistemi yönetenler bu insan tipini toplumsallaştıracak politikaları üretmekten hiçbir zaman geri durmazlar. Kendilerini tartışmasız var etmeyi hedeflerler.
Küçüklü büyüklü faşist yapılanmalar çocuklara nasıl daha fazla tartışmamaları gerektiğini anlatır, öğretir. Onu giyemezsin kural, oraya giremezsin yasak, öyle konuşma, itiraz etme, çok gülme, onu yapma,…ma…ma…ma…İtiraz edip tepkileri çekmektense yalan söylemek geleneksel tutum halini çekirdek aileden başlayarak okulda, ülkenin yönetiminde kanıksanmış olarak yapılanır. -Büyüklere itiraz etmek doğru değil- bu en başında öğretilir, öğrenilir. Gücü elinde tutan “büyük” için ise yasaklarının sonu yoktur. Patriyarkal sistem çocuğun yaşamında giderek var olmaya başlar, evde, okulda, girdiği her ortamda karşısına çıkar. Sorgulamayı çocuğun, gençlerin, halkların yaşamından koparan sistem her geçen gün ele geçirdiği sistemde yapılanmasını daha da azıtarak sürdürür.
Tüm bu yapılanma içinde özgür büyüyen, yaşamında yasak konmamış olanlar, gençliğin öldürülemeyen sorgulamasını da bünyelerinde barındırdıkları için sistemi sorgulamaya, kendisine dayatılanı değil özgür bir yaşamı sürdürmeye, bunun için mücadele etmeye, kendisi gibi özgür olanlarla buluşmaya, dayanışmaya, yasaklara itiraz etmeye, sistemle mücadele etmeye devam eder. Yasaklarla, faşist sistemin kuralları ile boğuşmak, hep gençliğin hissesine düşer. Çünkü hayalleri vardır gençliğin; yaşamı, kendilerini, geleceklerini özgürleştirmek gibi gerçekleştirmek istedikleri hayalleri. Biat etmezler, susmazlar, tehditler onlara bir şey ifade etmez, sistemin kendilerine sunmaya hazır olduğu rüşvetler onları satın alamaz.
Sistem ise kaybetmek istemediği gücü korumak için gençlikten, hatta sisteme karşı çıkan, sorgulayan çocuklardan öç almayı kendine amaç edinir. O güne değin çocuklarını, hayallerine ulaşabilsinler diye yetiştiren annelerinin, babalarının, yakınlarının hayallerini de çalmaya hazırdır sistem. Gençler mi? biat etmezler, kendilerine uygulanan her türlü zulme karşı direnirler.
Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesinde gençler; yasakları boşa çıkarıp, iptal edilen mezuniyet törenini kendisi yaptı. Boğaziçi gençliğinin kendi yaptığı mezuniyet törenini, alternatif mezuniyeti törenini izlemediyseniz, henüz yasaklanmadan, sosyal medyadan silinmeden izleyin. Ve umudumuz bir kez daha yükselsin onların gücü ile.
Sözümüz yaşamakta olduğumuz faşist sistemi inşa edenlere, siyasi iktidara, onun ortaklarına; gençleri rahat bırakın, elinizi, o köhne aklınızı, faşist yöntemlerle uygulamaya soktuğunuz kararlarınızı gençlerin yakasından, boğazından çekin. Her geçen gün sistemin uygulamalarını kanıksayıp kendinden vazgeçenler, itiraz etmeyerek biat edenler, Boğaziçi Üniversitesinin yönetimini ele geçirdiğini sanan sözde yöneticiler- emir erleri; biliniz gençler kazanacak, mücadele kazanacak, sizler gidicisiniz.
Özgürlükleri, yok etmeye çalıştığınız hayalleri, kapısına kelepçe vurulan üniversiteleri, tutsak edilen öğrencileri, yasaklara boğulan çocukları, şiddete uğrayan kadınları, gençleri sizin elinizden, faşizmin çarklarından kurtaracağız. Sessizce izleyen, size biat ettiğini sandığınız halklar başaracak bunu. Çocuklarının yaşamını sizden anneler kurtaracak. Gençler baskılara inat özgürlüğü, kendi geleceklerini, yaşamın güvencesini Boğaziçi Üniversitesinde hep bir ağızdan yan yana yürüyüşlerinde söyledikleri gibi başaracaklar; kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz.
Üniversitelerde yaşam ve gelecek özgür olacak. Bu gerçeği görmek için Boğaziçi Üniversitesinde gençliğe bakın, 8 Mart’larda kadınlara bakın, vazgeçmeyen cumartesi annelerine bakın, Newroz’larda buluşan halklara bakın. 1 Mayıslarda buluşan emekçilere, sömürüye karşı grevde olan, haklarından vazgeçmeyen işçilere bakın, Onur yürüyüşünde gaza zulme rağmen alanlara çıkan LGBTİ+ örgütlerine, bireylere, dostlarıyla dayanışmasına bakın. Her türlü kirli siyasetin zulmüne rağmen 3 Temmuz da Ankara’da 5. Olağan Kongresini yapan barıştan özgürlükten vazgeçmeyen HDP’nin renklerine, özgürlük politikalarına bakın. İstanbul Sözleşmesi için Danıştay’da salona sığmayan kadın hukukçulara bakın. Kendinize bakın kendinize, yüreğinize, biat etmeyen aklınıza, örgütlü olduğunuz yapılara, gençlerin kararlılığına. Çocukların size inat itirazlarına bakın. Görünen; geleceğin umudu, O tüm açıklığı ile karşımızda…