Tecrit ve Kürt sorununa dikkat çeken Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ana Miranda Paz: ‘Öcalan bölgede barış yapıcı bir role sahip. Türkiye’deki Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkına saygılı olmalıyız. Çözüm Kürt halkını dinlemekte, uluslararası barıştan ve diyalogdan yana olmakta yatıyor’
Tecrit ve Kürt sorununa dikkat çeken Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ana Miranda Paz, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bölgede barış yapıcı bir role sahip olduğunun altını çizerek, savaş siyasetine dikkat çekti. Ana, “Türkiye AB’den gelen parayı Kürtleri öldürmek için kullanıyor. Çözüm Kürt halkını dinlemekte” dedi.
Rojnews’in haberine göre PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecrit, müzakere sürecinin iktidar tarafından bitirildiği 2015 yılından bu yana ağırlaştırılarak sürüyor. Her tutsağa tanınan aile ve avukat görüş haklarından dahi yararlandırılmayan Abdullah Öcalan’a geçtiğimiz günlerde yeni bir disiplin cezası daha verildiği ortaya çıktı. Derinleşen tecrit başta savaş siyaseti olmak üzere birçok krizi doğururken, halkların buna karşı mücadelesi ise sürüyor.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 3 Temmuz’da gerçekleştirdiği 5’inci Olağan Büyük Kongresi’ne katılan, Avrupa Özgür İttifakı (EFA) Başkan Yardımcısı, Galicisch Nationalistisch Blok (GNB) Dış İlişkiler Sözcüsü ve Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Ana Miranda Paz, Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecrit, Kürt sorunu ve savaş siyasetini değerlendirdi.
‘Tecrit gerilim yaratmaya devam edecek’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çeken Ana, bunun sadece kendi fikri olmadığının, uluslararası hukukçuların, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de kabul ettiği bir fikir olduğunun altını çizdi. Abdullah Öcalan’a yapılanın ve sürdürülen tecridin bir insan hakları ihlali olduğuna vurgu yapan Ana, “Dünyadaki bütün hapsedilmiş, cezaevinde bulunan insanlara verilen hakların ona verilmediği fikri, birkaç kişinin düşündüğü bir şey değil. AİHM’in de belirttiği bir düşünce. Ve bu tecrit daha fazla gerilim yaratmaya da devam edecek. Türkiye’nin siyasetiyle ilgili genel mevzularda da gerilimleri artıracak” sözlerine yer verdi.
‘Öcalan bölgede barış yapıcı bir role sahip’
Strazburg’da Avrupa Konseyi’nin (AK) önünde Abdullah Öcalan için yapılan açlık grevi eylemlerini hatırlatan Ana, Leyla Güven’in 7 Kasım 2018’de tecridin kırılması için başlattığı ve tüm cezaevlerine yayılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevine değindi. Yalnızca Kürtlerin değil AP’de de bu fikri savunan çok sayıda insanın varlığına dikkat çeken Ana, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) rolüne işaret etti. Ana, “Öcalan bölgede barış yapıcı bir role sahip. Gerçek siyaset onun bu yönüyle ilgili olmalı ama Türkiye insan haklarını tanımıyor. Bunun örneğini Kürdistan’da sokağa çıkma yasakları sürecinde de gördük. Bu durum birçok çevre tarafından kınandı. Ancak BM, AK, AB gibi kuruşların ikiyüzlülüğü bu konularda belirginleşti. Daha çekimser davranmayı tercih ettiler. Bir şey söylemekte tedirgin davranıyorlar” şeklinde konuştu.
Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve izolasyon siyasetinin bir propaganda aracı olduğunu ifade eden Ana, “Kürtlerle, Kürt siyasetiyle ‘Bir pazarlığa oturmuyoruz’ deme şekli bir manipülasyon” dedi.
‘Türkiye rejimi suçlu’
Ana, çözüm sürecinin AKP tarafından bitirilmesinin ardından başlayan savaş stratejisine dikkat çekti, ve şu ifadeleri kullandı: “Kürdistan’da yaşanalar şunu gösteriyor; HDP iktidarda olursa sadece Kürtler için değil, tüm Türkiye halkları için çalışacak. Erdoğan da bunu biliyor ve o nedenle HDP’yi kendine tehdit olarak görüyor. Bu yüzden diyaloğu, barış ve çözümü yok etmeye çalışan adımlar atıyor. Kürdistan’da yürütülen savaşın sorumlusunun AKP olduğunu herkes biliyor. Sokağa çıkma yasakları sürecinde ambulansların gelmemesi gibi kasti şeyler, yaşananların tamamı, AKP iktidarının müsebbibi olduğunu gösteren durumlardır. Kürtler AP’de de varlar. Oradan da biliyoruz ki Türkiye rejimi suçlu. Türkiye ile anlaşmaları olmasına rağmen daha kontrollü davranmaları gerekmesine rağmen şimdi Frontex Anlaşması (Türkiye ile yapılan mülteci anlaşması) ile Türkiye’ye hatta Erdoğan’a istediğini yapmak için bir bahane gibi bir rol oynamaya başladı. Ve bu hem Türkiye için hem de AB için işin strateji halini aldı. Bu da insan haklarına aykırı sonuçlar yarattı. Tüm bunlar bizim gibi Avrupa’daki sol partiler için de önemli. O yüzden de bugün burada HDP kongresindeyiz.”
‘AB’den gelen parayı Kürtleri öldürmek için kullanıyor’
NATO’nun Türkiye’nin Kürtler üzerinde yürüttüğü savaştaki etkisini ve payını da ele alan Ana, NATO’dan bir şey beklemediklerinin altını çizdi. NATO’nun ülkeleri provoke eden, savaşa sürükleyen bir organizasyon olduğunu kaydeden Ana şunları ekledi: “Ama Avrupa ve Avrupalılar olarak bizler çözümün ortasında olmalıyız. Çelişkilerin içinde diyalog taraftarı olmalıyız. Çoğulculuk ve insan haklarının tarafında olmalıyız. Türkiye’deki Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkına saygılı olmalıyız. HDP, yüzde 13 oranında oy alan bir parti. Bu da çözümün başka bir yerde değil orada olduğunu gösteren durumlardan biri. HDP’lilere ve Kürtlere uygulanan hapis, sürgün gibi insan haklarına aykırı uygulamalar da bize şunu hatırlatıyor; Türkiye AB’den başka şeyler için gelen parayı Kürtleri öldürmek için kullanıyor. Çözüm Kürt halkını dinlemekte, uluslararası barıştan ve diyalogdan yana olmakta yatıyor. Kürt halkının direnişini dinlemeliyiz ve barışçıl mesajlarını dinlemeliyiz. Ama aynı zamanda uluslararası kamuoyundan gelen barışçıl ve diyaloga yönelik sözleri ve mesajları da dikkate almalıyız.”
ANKARA