HDP’nin ‘Çözüm Bizde’ şiarıyla gerçekleştirdiği 5. Büyük Kongre, on binlerin katılımıyla, coşkuyla başladı
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 5. Büyük Kongresi, ‘Çözüm biziz sözümüz var’ sloganıyla Ankara’da bulunan Arena Spor Salonu’na gerçekleştirildi. “Çözüm Biz’de” ve “Serkeftin ya me ye” sloganıyla gerçekleştirilen kongreye, Hakkari’den Edirne’ye onbinlerce kişi katıldı. HDP İzmir İl Örgütü’nde katledilen Deniz Poyraz’ın dev posterinin olduğu ve “Deniz Poyraz ölümsüzdür” yazılı pankartın asıldığı kongrede, “Demokrasi İttifakı ile Üçüncü Yol”, “Eşbaşkanlık mor çizgimizdir”, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”, “Demokrasi İttifakı ile mutlaka kazanacağız”, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede çözüm biziz, “Savaş ve tecrit değil barış ve çözüm”, “Tekçi rejim değil Demokratik Cumhuriyet”, “Açlık ve yoksulluk değil hakça paylaşım, “Özgürlük için çözüm biziz sözümüz var”, “Kürt sorununda demokratik çözüm” ve “Çözüm bizde özgürlük ellerimizle” yazılı pankartlar asıldı.
Özgür basın susturulamaz
Salonda basın protokolünün olduğu bölüme, “Özgür basın susturulamaz”, “Gazetecilere özgürlük” ve “Azadî ji bo rojnamevanan” yazılı pankartlar asıldı. Ayrıca salona, “Li dijî faşîzmê çareserî em in”, “Ji şer û tecrîdê re na çareserî aştî ye”, “Li dijî xizaniya jinan çareserî em in” ve “Long live international solidarity” (Yaşasın uluslararası dayanışma) yazılı pankartlar asıldı.
Bin 50 delegenin oy kullanacağı kongrede, 100 kişilik asil, 50 kişilik yedek ve 30 kişilik fahri Parti Meclisi (PM) üye listeleri ve Eş Genel Başkanlar seçilecek. Kongrede farklı çevrelerden yazar, aydın, sanatçı, siyasetçinin yer alacağı geniş bir Danışma Kurulu da açıklanacak. Ayrıca Merkezi Disiplin Kurulu ve Uzlaşma Komisyonu’nda yer alacak isimlerde belirlenecek.
Rengarenk HDP bayrakları
HDP bayraklarıyla donatılan kürsülere, HDP’li belediyelere atanan kayyımların icraatlarının yer aldığı “Kayyım Raporu” kitabı ve HDP’nin 23 Şubat 2020 ile 2 Temmuz 2022 arası tarihleri kapsayan Faaliyet Raporu’nun yer aldığı kitapçıklar bırakıldı. Federe Kürdistan Bölgesi, Ortadoğu ve Avrupa’dan katılımcılar için ayrılan protokol bölümüne, “Desteserkirina Îrade û Rastiya Qeyûma” başlıklı Kürtçe ve İngilizce kayyım raporları kitapçıkları bırakıldı.
Kürt siyasetçi Ahmet Türk ile birlikte HDP eski dönem milletvekilleri Abdullah Zeydan, Adem Geveri, Behçet Yıldırım, Sırrı Süreyya Önder’in de aralarında bulunduğu çok sayıda siyasetçi katıldı.
İnanç temsilcileri kongrede
Kongreye, Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eş Genel Başkanları Kadriye Doğan ve Musa Kulu, Demokratik Çerkes Kongresi Girişimi (JİNEPS), Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Koçgiri Kültür Derneği, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Nusret Tunç, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Yönetim Kurulu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eşbaşkanı Nevin Kamilağaoğlu, Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkan Yardımcısı Nurullah Esat Ünsal, Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, AGOS’tan Pakrat Estukyan, Süryani Dernekleri Federasyonu Başkanı Evgil Türker, Gürcü Kültür Merkezi temsilcisi Ceyhan Akay, Roman Hakları Derneği Genel Başkanı Yücel Tutal katıldı.
Aydın, sanatçı ve yazarlar
Gazeteciler Hüseyin Aykol, Ayşegül Doğan, Çiğdem Toker, Gökçer Tahincioğlu, Mehmet Altan, Murat Sabuncu, Nevşin Mengü, yazarlar Ali Bilge, Emine Uçak ile akademisyenler Dilek Hattatoğlu, Dinçer Demirkent, Onur Hamzaoğlu, Dizi oyuncusu Kerem Fırtına’nın amcası Doğan Fırtına da konuklar arasında yer aldı.
Kayıp yakınları
Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Musa Anter’in kızı Rahşan Anter, Suruç Aileleri adına Metin Kılıç ile Fetih Aydın, Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile eşi Zeynep Tunç, Silopi’de katledilen Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın anneleri Sakine Demir, Behiye Nayır, Hatice Uyar, Şenyaşar Ailesi adına Ferit Şenyaşar, Tahir Elçi’nin yeğeni Dilan Elçi, polisler tarafından katledilen Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, İzmir İl Örgütü’nde katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, Barış Anneleri İnisiyatifi, Rojava’da DAİŞ’e karşı savaşırken yaşamını yitiren Aziz Güler’in babası Mehmet Güler, sokağa çıkma yasaklarında Sur’da katledilen Rozerin Çukur’un annesi Fikriye Çukur, polis tarafından İstanbul’da katledilen Dilek Doğan’ın babası Metin Doğan, Van’da helikopterden atılan ve yaşamını yitiren Servet Turgut’un eşi Makbule Turgut ile oğlu Hüseyin Turgut, sokağa çıkma yasaklarında katledilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi üyesi Mehmet Yavuzel’in abisi Reşat Yavuzel, Gezi Aileleri adına katledilen Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Silopi’de sokağa çıkma yasaklarında katledilen ve cenazesi buzdolabında bekletilen Cemile Çağırga’nın babası Ramazan Çağırga, Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nde sistematik cinsel saldırıya uğrayan Garibe Gezer’in ablası Asya Gezer’in yanı sıra Muhsin Melik’in eşi Şenay Melik, Roboski Aileleri, Şırnak’ta panzer arkasında sürüklenen Hacı Lokman Birlik’in abisi Hüseyin Birlik, 10 Ekim Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, Kobanê sınırında katledilen Kader Ortakkaya’nın ablası Ayşegül Ortakkaya, Ekin Ceren Doğruak’ın babası Nusret Doğruak, Metin Lokumcu’nun abisi Ulaş Lokumcu, Madımak Katliamı’ndan yaralı kurtulan Elif Dumanlı, Konya’da ırkçı saldırıda katledilen Dedeoğulları ailesinden sağ kalan Çetin Dedeoğulları, Murat Bozlak’ın eşi Zeycan Bozlak, Orhan Doğan’ın oğlu Emre Doğan ve Feridun Yazar’ın kızı Rahşan Yazar da kongre de konuklar da kongrede katılım sağladı.
Tutuklu siyasetçilerin aileleri
Tutuklu siyasetçiler HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın eşi Zeynep Mızraklı, Gülser Yıldırım’ın eşi Kamiren Yıldırım da kongreye geldi.
Kadınlar
Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) ile Uçan Süpürge adına İrem Kuralay, Ankara Kadın Savunma Ağı üyesi Buse Üçer, Ankara Anarşist Kadınlar Zeynep Ülger, Mersin Mimoza Kadın Derneği üyeleri, İzmir Kadınlar Birlikte Güçlü, Van-Star Kadın Derneği üyeleri ile kadın örgütleri kongreye katıldı. Ayrıca Botan’dan Serhat’a, Ege’den Marmara’ya ulusal kıyafetleriyle kongreye akın eden kadınlar, rengarenk elbiseleriyle dikkat çekti.
HDP bileşenleri
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri Esengül Çiçek ve Cengiz Çiçek, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Özlem Gümüştaş ve Şahin Tümüklü, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Ayşe Erdem ve İbrahim Akın, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüleri Sevtap Akdağ Karahalı ve Sezgin Kartal, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanları Canan Yüce ve Cavit Uğur’da kongrede salonunda protokolde yerini aldı.
Ortak mücadele ruhu
HDP’nin ortak mücadele birliği kapsamında bir araya geldiği parti ve kurumlarda kongre salonunda yerini aldı. Sosyalist Meclisler Federasyonu Sözcüsü Erdal Ataş ile Barış Kayaoğlu, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Sözcüsü Özge Akman, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ile Doğan Ergün, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Genel Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, Sol Parti Başkanlık Kurulu üyeleri İlknur Başer ile Hasan Hayır, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) üyeleri, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Kaldıraç, Türkiye Komünist Partisi, Emek ve Özgürlük Cephesi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) üyeleri katıldı.
Kürdistan ittifakı
Türkiye’de bulunan ve aralarında HDP ile ittifak içerisinde olan çok sayıda Kürdistani partiler de kongreye katıldı. Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-T) Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Devrimci Demokratik Kürt Derneği Necat Özbey, Azadi Hareketi Genel Sekreteri Metin Pirani, İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkanı Mehmet Kamaç, Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) adına Mehmet Gül ile Faruk Amedi, Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) adına Alaaddin Aras ile Celal Yıldız, Hak ve Özgürlük Partisi (HAK-PAR) Merkezi Disiplin Kurulu üyesi Hasan Şeşoğlu, Azadi Partisi adına Abdulrahman Süleyman yer aldı.
Muhalefet partilerinden temsilciler
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Gelecek Partisi Genel Sekreteri Kani Torun, Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Bilici ve Yönetim Kurulu üyesi Nuray Sağıroğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen ile Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın ile Genel İdare Kurulu üyesi Süleyman Tekbaş, Yeniden Refah Partisi Engelli Koordinasyon Birim Başkanı Davut Konakçı ile Tek Parti Genel Başkan Vekili Süleyman Yağcıoğlu beraberinde bir heyet ile katıldı.
Sivil toplum örgütleri
Çok sayıda dernek ve vakıf temsilcileri de kongrede yer aldı. Katılımcı gönderen dernek, vakıflar şöyle: Diyalog Grubu, Yurttaş Girişimi, Hak ve Adalet Platformu, İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Asrın Hukuk Bürosu, Hak İnisiyatifi Derneği, Türkiye Engelliler Konfederasyonu ve Altınokta Körler Derneği, Türkiye Sosyal Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES), Sosyal Araştırmalar Vakfı, Kars İş Adamları Derneği, Ankara Dayanışma Akademisi, Barış İmzacıları, Mülkiyeliler Birliği, Devrimci 78’liler Federasyonu, 78’liler Girişimi, Çerkesya Hareketi, Mustafa Supi Kültür Merkezi, Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu (DGD), Muş Dernekleri Federasyonu, Elih-Batman Dernekleri Federasyonu, İstanbul Bekiran Derneği, Van Dernekleri Federasyonu, Iğdır Dernekleri Federasyonu, Yaşam Ağacı Derneği, KHK Platformu, Denge Denetleme Ağı, KAOS-GL Derneği, Yeni Yaşam Derneği, Artvin Kültür ve Dayanışma Derneği, Kulplular Derneği, Ankara Dersimliler Derneği, Vartolular, Çaldıranlılar, Karakoçanlılar dernekleri, Divriği Kültür Derneği, Ankara Dayanışma Derneği, Hüseyin Gazi Başak Kültür ve Sanat Derneği, Kızılırmak Dernekleri Federasyonu, ANKA-DER, Karala Dergi, Tüketici Hakları Federasyonu, Sosyal Dayanışma ve İletişim Derneği (SODİD), Siirt Şivan Dernekleri Federasyonu, Erzurum Dernekleri Platformu, KAYY-DER, Adyaman, Gergerliler, Kozluklular dernekleri temsilcileri kongreye katıldı.
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi Ahmet Karer Yurdaş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve bağlı sendikalar, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Şükran Kablan ile Mehmet Bozgeyik, KESK’e bağlı sendikaların genel başkanları, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Genel Başkanı Emin Koramaz, İstanbul Geri Dönüşüme Katkı Derneği, Geri Dönüşüm İşçileri Derneği, İzmir Seyyar Satıcılar Derneği, Pressan Direnişi, TOMİS, Yemek Sepeti Direnişi, Tozkoparan Rantsal Dönüşüme Karşı Mücadele Derneği, Tüm Emekliler Sendikası, 2021 Tüm Emekli Sen üyeleri de kongre salonunda yer aldı.
Avrupa ve Ortadoğu’dan katılım
Katalan Komünist Partisi, Avrupa Sol Parti, EFA (Avrupa Özgür İttifakı) Başkanı, Fransa Yeni Anti-Kapitalist, İsveç Sol Parti, Norveç Yeşil Parti, Norveç SolKurd, Hollanda Sosyalist Partisi, Danimarka Kızıl-Yeşil İttifak, Finlandiya Sol İttifak, Danimarka Kızıl Yeşil İttifak, İsviçre- BastA, İsviçre Emek Partisi, İsviçre Sosyaldemokrat Parti, İspanya Podemos, İtalya Komünist Yeniden Kuruluş Partisi, Hollanda İşçi Partisi, Katalonya Cumhuriyetçi Sol Parti Katonts Parlamentosu, Katalonya Cumhuriyetçi Sol Parti İspanya Senatosu, Katalan Parlamentosu Üyesi ve CUP, Norveç Sosyalist Sol Parti, AP SD grubu, BASK Bildu Dış İlişkiler Sekreteri, Katalan Parlamentosu Üyesi ve CUP Dış İlişkiler üyesi, Bulgarist Sosyalist Partisi, Almanya Sosyal Demokrat Partisi, Portekiz Komünist Partisi Avrupa Parlamentosu, Fransa Sol Parti, Friedrich-Ebert-Stiftung (FES), Fransa Komünist Partisi, İtalya Demokratik Partisi, SYRIZA, AP Sol, Die-Linke, Birleşik Krallık Unite Sendikası, AKPM Birleşik Sol Grup Başkanı,Rosa Luxemburg Stiftung, Birleşik Krallık İşçi Partisi ve EFA’dan katıldı.
HDP kongresine Cezayir İşçi Partisi, Fas Demokratik Yol Partisi, Fas Demokratik Yol Partisi, Fas Birleşik Sosyalist Partisi, Tunus Halkım Akımı Partisi, Filistin Ulusal Girişim Hareketi, Lübnan Komünist Partisi, Mısır Sosyalist Halk Koalisyonu, Ürdün Arap Kadınları, DKY Ortadoğu Kuzey Afrika Sözcüsü/Fas İnsan Hakları Örgütü, Filistin Kadın Komiteleri, Ürdün Halkın Demokratik Partisi, BM Kadın Bölgesel Grubu Üyesi Cezayir Kadın Gözlemevi, Adalet Derneği ve Yemen Eski BM Barış Elçisi, Ürdün Halkın Birliği Partisi PB üyesi, Kuveyt İlerici Hareketi katıldı. Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Hizbî Zehmetkêş, Hizbî şûî Kûrdîstan, Bizûtneweyê Rizgari Demokrati Kurdistan, Yekitiya Parlamentere Kurdistan, Yekitiya Neteweyî Demokrata Kürdistan temsilcileri salonda yerini aldı.
Kongre başladı
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ı alkış ve zılgıtlarla karşılayan onbinler, uzun süre “HDP halktır, halk burada” sloganları attı. Buldan ve Sancar, salon boyunca dolaşarak katılımcıları selamladı.
‘Halkımızla birlikte’
HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkanı Mahfuz Güleryüz, katılımcıları selamlayarak, “Herkesin gözleri bizlerin üzerinde. Biri çok merak ediyor. Demişti ya ‘mecalleri kalmadı’. Bayraklarımızı sallayalım, biz buradayız. Halkımızla birlikte dimdik bir şekilde, onurlu bir şekilde buradayız. Ankara’yı, faşizmin merkezini demokrasinin merkezi yapmaya ant içtik” dedi.
Güleryüz’ün konuşması sırasında “HDP halktır, halk burada”, “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganları attı.
Kongrenin Divan Kurulu’na HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, milletvekilleri Dilan Dirayet Taşdemir, Dersim Dağ, Serpil Kemalbay ve Necdet İpekyüz’ün seçildi.
Tutuklu siyasetçiler selamlandı
Katılımcıları selamlayan Divan Kurulu’nda yer alan Saruhan Oluç, “İyiki varsınız, iyi ki birlikte mücadele ediyoruz. Mazlumların sesi, sözü ve kürsüsü oluyoruz. Bugün aramızda bulunamayan sürgündeki arkadaşlarımıza, alkışlarımızla, zılgıtlarımızla selam ve sevgi gönderiyoruz. Cezaevlerinde rehin tutulan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı, Aysel Tuğluk, Leyla Güven, Nurhayat Altun, Sebahat Tuncel şahsında, Kobanê kumpas davasında rehin tutulan arkadaşlarımıza selamlarımızı, sevgilerimizi gönderiyoruz. Hepsi onurumuzdur” diye konuştu.
İmarlı tecridine karşı
Oluç, “Bu salon dosta da düşmana da gerçeği bir kez daha gösteriyor. Onbinlerce insan buluştu. Kürt halkı ve Türkiye demokrasi güçleri buradayız, varız, var olacağız. Mücadele ediyoruz, kazanacağız, çünkü haklıyız. 8 Mart’tan, Newrozlardan, meydanlardan aldığımız güçle, kararlılıkla, bugün bu salonu hep birlikte doldurduk. Hukuk dışı İmralı tecridi karşısında gücünüzü ve kararlı duruşunuzu kutluyoruz. Mücadele ve direnişle güçleniyoruz. Bugün ve yarını, halklarla birlikte kazanacağız. Güçlüyüz, haklıyız” ifadelerini kullandı.
‘Umut burada’
HDP’nin umut olduğunu vurgulayan Oluç, “Umut buraca, cesaret burada, çözüm burada. HDP halktır, halk burada. Bu salon demokrasi, özgürlük ve barış isteyen tüm vicdan sahibi yurttaşlara sesleniyor. Çözüm bizde diyor. HDP gelecek aydınlık günlerin anahtarıdır. İşte bu mesajlarla kongre, iktidara da muhalefete de mesaj veriyor. Bunu duyanlar gerekeni yapmalıdır. Kürt sorununda, demokrasi ve adalet mücadelesinde çözüm bizde diyor” şeklinde konuştu.
Divan Kurulu’ndan Dilan Dirayet Taşdemir, Newroz coşkusuyla kongrelerini gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Yürüyüşünüzle yeri göğü inlettiniz” dedi.
Bıldan: Demokrasi yürüyüşümüzle Edirne’den Hakkâri’ye demokrasi köprüsü olduk
Kongrede sahneye çıkan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, salonun alkış ve zılgıtları arasında kürsüye geçti.
Uzun süre alkışlar ve sloganlar eşliğinde konuşmasına başlayan Buldan, “Mücadelemizi omuzlayarak bugünlere taşıyan değerli halkımız merhaba. Direnişi ve mücadelesiyle yaşamı var eden Deniz Poyraz’ın yoldaşı sevgili kadınlar merhaba. Özgürlük yürüyüşünün genç umudu sevgili gençler merhaba. Sevgili barış anneleri, Cumartesi anneleri, tutsak anneleri merhaba. Alın teri mücadelesiyle harami düzene meydan okuyan değerli emekçiler merhaba. ‘Hak insanda, insan hakta’ diyen değerli Alevi Canlar merhaba. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin, demokrasi güçlerinin kıymetli temsilcileri merhaba. Partimizin değerli emektarları, sevgili yoldaşlarım merhaba. Yurt içi ve yurt dışından bizleri onurlandıran saygıdeğer konuklar ve basının değerli emekçileri, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Görkemli kongremize hoş geldiniz. Bize güç verdiniz, onur verdiniz. Hepiniz hoş geldiniz, coşkunuz gücümüze güç kattı. Buradan cezaevlerinde insanlık onuru için direnenlere, kadın yoldaşlarımıza ve sürgünde mücadelesini sürdüren tüm arkadaşlarımıza sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Mücadelemizde yitirdiğimiz ve bıraktıkları onurlu mirasla yolumuzu aydınlatan tüm değerlerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum” dedi.
Newroz’un coşkusunu salona taşıdınız
“Bugün güneş bir başka güzel doğdu” diyen Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “8 Mart’ın, Newroz’un ve 1 Mayıs’ın coşkusunu bugün bu salona taşıdınız. Karanlığa inat yarattığınız bu coşku seliyle, bugün burada yeni bir tarih yazdınız. Ne mutlu size, ne mutlu bize, ne mutlu hepimize. Herkes bu salondaki büyük değişim iradesine iyi baksın. Geleceği kuracak güç, işte burada, bu salondadır. Bu ses, ‘gümbür gümbür geliyorum’ diyen halkların değişim sesidir. Herkes bu salondaki halkların rengine iyi baksın. Buradaki irade, Kürt’ün de Türk’ün de Alevi’nin de Ermeni’nin de Arap’ın da Çerkez’in de Süryani’nin de Êzidî’nin de Rum’un da Laz’ın da Hristiyan’ın da Musevi’nin de Roman’ın da Pomak’ın da eşitçe birlikte yaşam sözleşmesidir.
Edirne’den Hakkari’ye demokrasi köprüsü
Bugünlere kolay gelmedik. Engelleri, barajları, korku duvarlarını yıka yıka geldik. Komploları, kumpasları ve darbeleri aşa aşa geldik, gelmeye de devam edeceğiz. Bir an bile mücadelemizden vazgeçmedik, kimsenin önünde diz çökmedik, kimsenin önünde boyun eğmedik. Demokrasi yürüyüşümüzle Edirne’den Hakkâri’ye demokrasi köprüsü olduk. Tarlada, fabrikada, atölyelerde kadın yoksulluğuna karşı mücadele eden kadınlarla birlikte alın teri olduk. Herkes için adalet diyerek, adalet arayanların sözünü omuzlarımızda taşıdık. Her bir inanç ve kimlik için eşit yurttaşlık dedik, Alevilerle birlikte Can olduk. Ezilenlerin, engellilerin, mültecilerin, çocukların sesi ve sözü olduk. Yalnız değilsiniz, HDP var dedik.
Çözüm gücü sizlersiniz
Parlamentoda yürüttüğümüz çalışmalarla başka bir Türkiye’nin mümkün olduğunu gösterdik. Herkese bunu izah ettik. Her gün büyüttüğümüz kadın mücadelemizle, siyasette eşit temsiliyetin yollarını ve kanallarını açtık. Bir kadın partisi olarak; kadın muhalefetini demokratik siyasetimizin temel gücüne dönüştürdük. Meydanlardan parlamento kürsüsüne kadar her yerde onurlu barış siyasetinin en güçlü sesi olduk. Bunca direniş ve mücadelemize dayanarak diyoruz ki evet sözümüz var, çözüm biziz, değişim gücü biziz. İşte o güç sizlersiniz. Gücümüz, ülkenin her sorununda söz söyleme ve çözüm üretme fikriyatımızdır. Umudu ve cesareti nasıl ayakta tutmayı başardıysak, yeni yaşamı da inşa etmeyi mutlaka ama mutlaka başaracağız. Halkımızın bize verdiği siyasal gücü, her şart altında sonuna kadar kullanacağız. Zalim iktidara karşı her şart altında mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Bizlere emanet ettiğiniz iradeyi en güçlü şekilde temsil etmek ve sizlere layık olabilmek için mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Her yere sesimizi ve sözümüzü ulaştıracağız. Herkesin elini tutacağız. Ayrımcılığa ve haksızlığa uğrayan herkesi HDP’de buluşturacağız.
Finali demokratik zafere dönüştüreceğiz
HDP’ye yönelik herkesin beklentisinin ve umudunun giderek arttığını biliyor ve görüyoruz. Büyüyen demokrasi ittifakımız ve Kürdistani partilerle olan ittifakımız, umudu daha da büyütmektedir. Bunun için demokratik siyasetteki çözüm rolümüzü, en güçlü şekilde oynayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu final dönemini halklarımızın demokratik zaferine mutlaka ama mutlaka dönüştüreceğiz. Bir kez daha sizlere söz veriyoruz. Başarılarımıza yeni başarılar eklemeye elbette devam edeceğiz.
Tecritte ısrar çözümsüzlüktür
Değerli halkımız, kıymetli misafirler, zaman ileriye ve yeniye doğru ilerlerken, AKP zihniyeti ise, inkâr ve bastırma politikasıyla ülkeyi geriye götürmekte ısrar etmektedir. Bu coğrafyaya 100 yılını kaybettiren Kürt sorunu, bir hakikat olarak ülkenin ve siyasetin önünde durmaktadır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü, cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. ‘Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım’ diyen Sayın Öcalan’ın çağrısına ağır tecritle karşılık verilmesi, çözümsüzlük kaosunu daha da büyüttü. Tecritte ısrar, İmralı sistemiyle Türkiye’yi siyasi ve ekonomik olarak her yönüyle kontrol altında tutan uluslararası çözümsüzlük ve komplo aklına hizmet etmektedir. Bu yanlış yoldan bir an önce dönülmeli ve tecrit sonlandırılmalıdır. Bir kez daha diyoruz ki; bir yüz yıl daha aynı acılarla böyle devam etmeyecektir.
Kürt sorunu gerçeği
Savaş ve ilhak politikalarınızla, Kürt karşıtı dış politikanızla, Kürt sorunu gerçeğini ve Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldıramayacaksınız. Ortadoğu ve Suriye sizin Kürt düşmanlığı zihniyetinizle değil, Kürt halkının birlik iradesiyle ve bir arada yaşadığı halklarla kurduğu demokratik ittifakla şekillenmeye devam edecektir. Kürt halkının demokratik siyasetteki kararlılığı ve Türkiye demokrasi güçleriyle omuz omuza yürüttüğü büyük demokrasi mücadelesi bu ülkenin ortak geleceğinde kesinlikle belirleyici olmaya devam edecektir. Tarih de rüzgâr da bizden yanadır. Buradan diyoruz ki; çözümün yolu demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk temelinde diyalog ve demokratik müzakeredir. Çözümün adımları, eşit yurttaşlıktır, anadilde eğitimdir, güçlü yerel demokrasidir ve yargı sisteminin yarattığı tüm tahribatların giderilmesidir. Çözüm yeri; diyalog ve siyasal mutabakat zemini olan parlamentodur.
Çözüm HDP’de
Bu demokratik yol ve yöntemleri, ülkenin geleceği adına siyaset yürüten herkesin ortak sorumluluğu olarak görüyoruz. Çözümsüzlük siyasetlerine karşı ülkeyi bu çatışma ikliminden çıkaracak gerçek çözüm fikriyatı bizdedir, HDP’dedir. Çözüm biziz, çözüm halkımızdır, çözüm sizlersiniz. Çözüm, demokratik uzlaşıyla müzakereci bir yöntemden geçiyor. Önceki deneyimlerimizden de aldığımız güçle, bu meselenin her aşamasında güçlü rol oynamaya sonuna kadar kararlıyız ve hazırız. Meydanı; çatışmacı siyasete asla bırakmayacağız. Yaşam siyasetini ve barış ihtiyacını savunan çözüm fikriyatımızı, siyasetin ve toplumun temel gerçeğine dönüştürme konusunda sonuna kadar kararlıyız. Çözmeyen siyasetlerin dönemi kesinlikle kapatılacaktır ve Halkların Demokratik Partisi’nin dönemi başlayacaktır.
Haramilere karşı aydınlığı inşa edeceğiz
Değerli emekçi halklarımız, AKP-MHP rant ve talan iktidarı, yarattıkları büyük ekonomik buhranla Türkiye’yi milyonların açlık sınırında yaşam savaşı verdiği bir sefalet ülkesi haline getirdiler. Kamu kaynaklarını bir bir kendi özel servetlerine dönüştürdüler. Yolsuzluk çarkını merkezden yerele kadar her yere yaydılar. Zam ve vergi furyasıyla halkın cebine ve sofrasına çöktüler. Milyonları, ekonomik güvencesiz bıraktılar. Bu iştahlı talancılara diyoruz ki; sizler gidicisiniz ve sizler gideceksiniz, bu ülkeyi halklar yönetecek, HDP ve ittifakları yönetecek. Bu ülkenin sahibi var, bu ülkenin sahipleri biziz, emekçi halklarımızdır. Bu harami düzene karşı bizler tertemiz aydınlık bir ülkeyi mutlaka inşa edeceğiz. Ülkenin ekonomik kaynaklarını, yağmacıların emrinden çıkartıp, halkların hizmetine sokulması için değişim gücümüzü sonuna kadar kullanacağız.
Herkesin hakça bölüştüğü, emeğinin karşılığını aldığı, üretenin, emekçinin söz ve karar sahibi olduğu, kadın yoksulluğunun son bulduğu müreffeh bir ülkeyi ve sosyal devleti, sosyal adaleti hep birlikte tesis edeceğiz. Bunun için halkı yolsuzluk ve sömürü çarkından bir an önce kurtaracağız. ‘Aç yatmak istemiyorum’ diyen çocukların çığlığı, ‘Geçinemiyoruz’ diyen milyonların büyüyen öfkesi, ‘Yeter artık bu iktidardan kurtulmak istiyoruz’ diyen milyonların değişim talebi bizim omuzlarımızdadır. Sözümüzdür: Asgari yaşam değil, insan onuruna yaraşır bir yaşamın sağlanması için en güçlü mücadeleyi yürüteceğiz. Sistemi değiştirmek için tüm gücümüzü ve imkânlarımızı seferber edeceğiz. Omuz omuza vereceğiz ve birlikte başaracağız.
Demokratik değerler sistemi
Adaletsizlik, hukuksuzluk, parlamento ve siyaset üzerindeki iktidar vesayeti, halk iradesini gasp eden kayyım rejimi, cezaevlerindeki ağır işkence ve neden olunan ölümler, kumpas davaları, Özgür Basına yönelik sansür girişimleri, kadına yönelik her türlü şiddet ve gençlerin ömrünü çalan uygulamalar, demokratik hakların kullanımına yönelik yasaklar, yakıcı sorunlar olarak karşımızda durmaktadır. Avrupalı dostlarımız da buradalar. Son yıllarda güvenlikçi, askeri politikaların, pazarlıkların sürekli ön plana çıkması, AB’nin temelini oluşturan evrensel hukuku, temel insan haklarını ve demokratik değerleri geri plana itti. Bu tablodan bir an önce çıkılması ve demokratik değerler sistemine dönülmesi temel beklentimizdir. Uluslararası alanda demokrasiyi geri plana iten, yaklaşımları fırsat bilen AKP-MHP iktidarı, hukuksuzluk rejimiyle ve siyasi kumpas davalarıyla ülkeyi dizayn etmeye çalışmaktadır. HDP ve demokrasi güçleri mücadelesiyle buna asla vermeyecektir.
Adaleti yaşanır hale getireceğiz
Adaletsizlik karanlığının Türkiye halklarının geleceğini teslim almasına kesinlikle izin vermeyeceğiz ve bunun önüne bir barikat çekeceğiz. Bugüne değin tüm adaletsizliklere karşı büyük direndik. Aldığımız bu güçle, gerçek ve onarıcı bir adalet düzeninin kurulması mücadelesini de aynı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Söz veriyoruz: Gezi aileleri için, 480 gündür direnen Emine Şenyaşar için, Cumartesi Anneleri için, Çorlu Aileleri için, Soma Aileleri için, Roboski Aileleri için, Adalet Nöbeti’ndeki tutuklu anneleri için, erkekler tarafından katledilen ve şiddete uğrayan tüm kadınlar için, adaleti aranır değil, yaşanır hale getireceğiz. Çözüm gücü biziz. Sözümüz var. Sorunu kaynağında çözeceğiz. Her gün adaletsizlik üreten, gaspçı, kayyımcı, hukuk talancısı iktidarı kesinlikle ama kesinlikle göndereceğiz, göndereceğiz, göndereceğiz.
Büyük değişimin arifesindeyiz
Değerli halkımız, büyük değişimin arifesindeyiz. Hukukla ve halkın gerçekleriyle bağı kalmayan, Saray saltanatından illallah eden herkes, yeni bir geleceğin hayalini kurmaktadır. Türkiye’nin ihtiyacı; çoğulcu, katılımcı demokratik bir sistemdir. Güçlü yerel demokrasidir. Geniş yetkiye sahip, çoğulcu bir parlamentodur. Biz bu sistemin inşasını hedefliyoruz. Evet, önümüzde önemli bir seçim süreci var. Bu seçimler, kimin cumhurbaşkanı ya da başbakan olacağı seçimi değildir. Asıl mesele; kriz üreten bu sistemin değiştirilmesi ve demokratik eşitlikçi yeni bir düzenin kurulması meselesidir. HDP bu seçimlerin ve sonrasındaki sürecin temel belirleyenidir. Yeni dönemin siyasal gücüdür. 27 Eylül deklarasyonumuzda ilkelerimizi, nasıl bir gelecek hedeflediğimizi net bir biçimde ortaya koyduk. Aynı noktada olduğumuzun altını bir kez daha önemle çiziyorum.
Üçüncü yol vurgusu
Biz, halkımızın ve ülkenin gündemindeki yakıcı sorunlara ve bunların kalıcı çözümüne odaklıyız. Şunu da net olarak ifade etmek isterim ki; Türkiye halkları, kriz iktidarına da restorasyon siyasetine de asla mahkum ve muhtaç değildir. Sistemi değiştirme iddiasında değil, iktidarı ele geçirme hedefinde olan bir siyaset, asla yeni bir gelecek sunamaz. Kendisini yeni bir gelecekte görmek isteyenlerin duracağı yer, duracağı çizgi, Halkların Demokratik Partisi’dir. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki; HDP, salt nehri geçmek üzere yapılan hiçbir siyasi hesapta köprü olmayacaktır. Bizler başka bir yol var diyoruz. O yol da HDP’nin kararlılıkla savunduğu üçüncü yoldur. Bu da tüm demokrasi güçleriyle birlikte yol alacağımız Türkiye’nin demokrasi ittifakıdır.
Mücadele ortaklığı
Demokrasi ittifakı; aynı zamanda savaş karşıtı mücadele ortaklığıdır, emeğin mücadele birliğidir, kadınların mücadele ittifakıdır, gençliğin özgür ve güvenceli yaşam ittifakıdır, doğa talanına karşı ekoloji ittifakıdır, halklar ve inançların eşit yurttaşlık ittifakıdır, sivil toplumun, engellilerin, ezilenlerin hak ve eşitlik ittifakıdır. Demokrasi ittifakı, tarihsel bir mücadele ortaklığıdır. Cumhuriyeti güçlü demokrasiyle buluşturma kararlılığıdır. Bu ittifakı; tüm toplumsal kesimler adına geleceğin güçlü bir teminatı ve sigortası olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönem demokrasinin kurulması sürecinde en güçlü rolü oynayacak olan, demokrasi ittifakıdır. Bunun için; en geniş katılımla siyasal ve toplumsal temsiliyeti parlamentoya taşımamız, güçlü demokrasinin inşası ve hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması için hayati önem taşımaktadır. Ülkedeki bütün halkların, kimliklerin, eşit yurttaşlık haklarını, kadınların eşitlik ve özgürlük haklarını güvence altına alan çoğulcu demokratik bir anayasayı demokrasi ittifakıyla birlikte yapacağız. Buradan bir kez daha söz veriyoruz.
Halkları birleştireceğiz
İstanbul Sözleşmesini yaşatacağız ve mutlaka uygulayacağız. Kadınlara bir kez daha söz veriyoruz. Her ağaç nasıl kendi kökleri üzerinde yaşam buluyorsa, her aidiyet de anayasal güvence altına alınmış haklarıyla varlığını devam ettirecektir. Yarına dair sözü olan, eşit, birlikte yaşamdan yana olan herkesi, tüm toplum kesimlerini, demokratik örgütlenmeleri Demokrasi İttifakı’nda buluşmaya çağırıyoruz. Bu güçlü temsiliyetle hem parlamentoyu gerçek çözüm zeminine dönüştüreceğiz hem de yarınları şekillendirecek kurucu sözün, kalıcı çözümlerin sahibi olacağız. Anadolu ve Mezopotamya halklarının yeni yüzyılını güçlü demokrasiyle ve onurlu barışla mutlaka buluşturacağız.
Yaşamı inşa eden biz kadınlarız
Sevgili kadınlar, kadın yoldaşlarım, hem direnen hem de yaşamı inşa eden biz kadınlarız. Yöneten de biz kadınlar olacağız. Kadınların kurucusu olmadığı hiçbir denklem başarılı olmayacaktır. Seçimlerin de ortak geleceğin de belirleyicisi biz olacağız. Kadın ittifakımızla ülkeyi bu karanlıktan çıkartacağız.
Değişim gençlerle
Sevgili gençler, sizin gücünüz, çözümün gücüdür. Sözünüz, sözümüzdür. Büyük değişimi sizinle başaracağız. Yeni dönemin mimarı sizler olacaksınız, sizleri ayrıca sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Değişim isteyen herkesi büyük yürüyüşümüzde birlikte olmaya, yan yana durmaya ve büyük kazanmaya çağırıyorum. Sözlerime son verirken; geçen 2 yıllık süreçte çalışmalarımıza sımsıkı sarılan ve mücadeleye emek veren, katkı sunan, bugünlere gelmesine büyük katkıları olan tüm yönetici arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Çözüm biziz, sözümüz var diyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hepinizin ve hepimizin yolu açık olsun. Hızır yardımcımız olsun. An serkeftin, an serkeftin, serkeftin ya me ye, jin jiyan azadi.”
***
Sancar: Ortak adaya açığız ancak çağrımıza yanıt alamazsak kendi adayımızla seçime gireriz
Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, on binleri Kürtçenin Kirmancî ve Kirmançkî lehçeleri ile Arapça, Türkçe, İngilizce, Almanca ve Arapça selamlayarak sözlerine başlayarak, “Ülkenin her sorununa dair çözüm programımız var, Çözüm Biziz. Selam olsun Hakkari’ye, Edirne’ye, Adana’ya Ağrı’ya, Mardin’e, Kütahya’ya, İzmir’e Artvin’e. Selam olsun bu ülkenin dört bir yanındaki bütün insanlara. Hepinizi kucaklıyor, yürekten merhaba diyoruz. Yurdun ve dünyanın bütün işçilerine, emekçilerine, eşitlik ve özgürlük isteyen ve bunun için mücadele edenlere selam olsun. Bu ülkede her gün yaşamlarıyla bedel ödeyen kadınlara, bu direnişleri ve güçlü dayanışma ağlarını oluşturarak erkek egemen düzeni her geçen gü daha da çökertmeye yürüyen kadın yoldaşlarımıza selam olsun. İktidarın ve etrafındaki rant çetelerinin saldırılarına karşı suyuna, toprağına, ovasına, akarsuyuna yaylasına sahip çıkan tüm güzel insanlar Selam olsun sizlere. İnançları dolayısıyla dışlanan başta Aleviler olmak üzere bütün inanç toplulukları sizlere de selam olsun. Gençler size selam yetmez size yüreğimizi, yolumuzu veriyoruz bu yolu siz büyüteceksiniz. Büyük bir güç ve inançla sizleri de selamlıyorum” dedi.
Sancar’ın açıklamaları şöyle:
“Bugün partimizin 5’inci olağan kongresini gerçekleştiriyoruz. Partimize, yoldaşlarımıza yapılan bütün kumpaslara bu coşkulu kalabalık, gözü ve gönlü bizimle olan milyonlar çok net cevap veriyor. Başka söze gerek yok. Belki bizlerin konuşmasına da gerek yok ama buradan çıkan ses mutlaka sözümüzü bu ülkenin bütün emekçilerine ulaştıracaktır. Bu kongre, bu kararlılık, bu cesaret, bu adanmışlık saraylarda oturanlara diyenlere diyor ki bizi bu yoldan, bu yoldaşlıktan vazgeçiremezsiniz, bize engel olamazsınız. Çünkü fikriyatımız güçlüdür davamız haklıdır bu davaya ve fikriyata yürekten ve bütün benliğimizle bağlıyız o yüzden mutlaka kazanacağız.
Sözümüzden şaşmadık
Halkların Demokratik Partisi, 10 yıl önce kuruldu. Bu toprakların en direngen geleneklerini bir araya getirerek milyonlarca yoldaşıyla geçmişte başlayan eşitlik, özgürlük, adalet ve barış mücadelesini daha da ileri taşıyacağına dair söz vererek yola çıktı. Bugün bize destekleri her geçen gün artan halkımızın teveccühünden ve azminden görüyorum ki evet halkımıza verdiğimiz sözü yerine getirmeyi büyük ölçüde başarmışız. Evet eksiklerimiz, hatalar yapıyoruz, ama verdiğimiz sözümüzün özüne bağlığımızdan asla şaşmamışız ki halkımız bu yürüyüşe tam destek veriyoruz. İşte bu bizim için onur ve gurur kaynadığı. Bizler bu yürüyüşü devam ettirmeye kararlıyız. Bedel ödeyen bütün yoldaşlarımız bilsin ki boşuna ödenmiyor bu bedeller, mutlaka amaçlarımıza uluşacağız, bundan şüpheniz olmasın. Zindanlarda olan, yurtdışına sürgüne gönderilen bütün yoldaşlarımıza buradan selam gönderiyorum. Biz inanılmaz bir direniş geleneğinden geliyoruz; bunu burada anlatmaya saatler, günler yetmez. Ama biz yalnızca bir direniş hareketi değiliz. Biz aynı zamanda bir bu direnişin üzerine yeniyi inşa etmeyi hedefleyen hareketiyiz. Direniş ve inşa bizim birbirinden ayrılmaz hedeflerimiz. Şimdi inşa zamanıdır. Bu kongre bunu gerçekleştirmektir. İnşa etmek istediğimiz “yeni yaşam”, bu ülkenin yüz yıllık sorunlarından orta ve kısa vadeli sorunlarına kadar her türlü meseleye kapsamlı, köklü ve kalıcı çözümler içeriyor.
Biz inanılmaz bir direniş geleneğinden geliyruk, burada anlatmaya saatler günler yetmez ama biz sadece bir direniş hareketi değiliz. Biz aynı zamanda bu direnişin üzerine yeni yaşamı ve özgür geleceği inşa etmeyi hedefliyoruz. Direniş ve inşa birbirinden ayrılmaz hedeflerimizdir. Şimdi inşa zamanıdır, yeni yaşamı kurma zamanıdır. Bu kongre tam da bunun en kritik kavşağında gerçekleşmektedir. İnşa etmek istediğimiz yeni yaşam ülkenin yüz yıllık, orta ve kısa vadeli sorunlara köklü ve kalıcı çözümler içeriyor.
İktidar korkuyor
Türkiye’nin egemen anlayışı ve geleneksel siyaseti, bu denli radikal bir muhalefetle, bu denli olgun, istikrarlı ve kararlı bir siyasetle ve bu denli inanmış örgütlü mücadeleyle tarihinin hiçbir döneminde karşılaşmadı. HDP’den duyulan rahatsızlığın temelinde tam da bu sebep yatıyor. Eşitsizliğe dayalı, tekçi, otoriter, sömürücü, soyguncu, talancı düzenlerine yönelik en güçlü alternatif olmamız onları ürkütüyor, korkuyor, telaşlandırıyor. O nedenle var güçleriyle saldırıyorlar, bizi susturmaya çalışıyorlar, yok edeceklerini sanıyorlar. Boşuna uğraşıyorlar, boş hayaller peşinde konuşuyorlar. On yılların mücadele birikimi, mücadele azmi, başta Kürtler olmak üzere birlikte yürüdüğümüz bütün haklar, demokrasi güçlerinin kararlılığı bütün bu planları boşa çıkaracaktır, çıkarmıştır, ileride de çıkacaktır, bugünde de çıkarmaktadır.
Çözüm için demokratik siyaset
Bizim fikriyatımızın gücü hakikate olan bağlılığından, hakikatleri esas alarak yol almasından geliyor. İşte o hakikatlerden biri ve en önemlisi de Kürt sorunudur. Yüz yıllık bir tarihi olan, kırk yıla yaklaşan bir çatışmayla iç içe geçmiş, başta demokrasi olmak üzere birçok sorunun doğrudan veya dolaylı temelinde yatan bir hakikattir Kürt sorunu. Bu iç içeliği görmezden gelmek, çözümü ve barışı birbirinden ayırmaya çalışmak demektir. Bu da hakikati yok saymaktan başka bir anlama gelmez. O nedenle biz diyoruz ki çözüm ve barış iç içedir. Özellikle vurgulamak isterim ki, çözümün yöntemi savaş-çatışma-şiddet olamaz. Çözüme ve barışa, ancak ve ancak diyalog, müzakere ve demokratik ve demokratik siyasetle ulaşılabilir. Hep yüzleşme, hep hakikat diyoruz. İşte bu hakikatin de mutlaka görülmesi gerektiğinde ısrar ediyoruz. Çözümdeki ısrarımız tabanımızın büyük çoğunluğunun Kürtlerden oluşmasından kaynaklanmıyor. Tarihsel ve güncel olarak bütün meselelerde bu çok boyutlu meselenin izlerini görüyoruz. Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesinin inkar, imha ve asimilasyon politikalarından vazgeçilmesinin bu topraklara huzur, barış kazandıracağına inanıyoruz, bu nedenle sürekli barış diyoruz, ısrarla büyük barışı savunuyoruz.
Kürt sorunu
Çünkü barış savaşın ve düşmanlığın antitezidir. Ölüme ve öldürmeye karşı yaşamı savunmanın vazgeçilmez şartıdır. Biz barış istiyoruz, bunun önündeki en büyük engelin HDP fikriyatına düşmanlık siyaseti olduğunu biliyoruz. HDP’ye yaklaşım, Kürt siyasetine ve onların temsilcilerine yaklaşımın bu ülkede demokrasi ve barışa yaklaşımın temelini oluşturuyor. Çünkü bu kesimlerin tümünün sorunlarına ilişkin çözüm önerilerimiz var. Biz bu yola çıkarken söz verdik, çözüm biziz, sözümüz var. Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için meclisin merkezinde yer aldığı bir süreç öneriyoruz. Tüm siyasi partilerin ve toplumun bütün kesimlerini mümkün ölçüde en geniş şekilde dahil olduğu bir barış sürecinden bahsediyor. Tabandan kurulacak ve toplumsal mutabakat la kurulacak bir barış sürecinden bahsediyoruz. Toplumsal mutabakatla hayata geçirilecek bir barış sürecini öneriyoruz. Meclisin merkezde olmasını neden istiyoruz, sürecin güvencesini oluşturacaktır oluşturmalıdır, şeffaflığı sağlayacaktır, sağlamalıdır. Katılımcılığı mümkün kılacaktır, kılmalıdır Bunlar olmadan barış sürecini çözüme götürmek kalıcı kılmak mümkün değildir. Birkaç adım atılabilir, bunlar zor adımlar değil. Zor da olsa atılmalıdır. Bizler öneriyoruz. Birkaç başlık sayacağım. Böyle bir sürecin işlemesi için atılacak bu adımların yolu açacağına inanıyoruz.
Atılacak adımlar
Hak temelli eşit yurttaşlığın güvence altına alınması, Anadilinde eğitim başta olmak üzere kimlik haklarının tanınması, Yerel demokrasinin kabul ve inşa edilmesi, Yargı aracılığıyla yaratılan bütün tahribatların onarılması, daha açık söyleyeyim tüm siyasi mahkumiyetlerin ve davaların sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması, Siyasi irade ve kazanımlara yönelik gasplara, başta belediyeler olmak üzere her alandaki kayyım rejimine son verilmesi, Bunların müzakere edilip hayata geçirileceği yer en başta meclis olmalıdır. Bunları topluma mal etmek için güçlü bir barış ve çözüm iradesi hayata geçirilmelidir.
HDP’nin rolü
HDP bu konuda temel aktör ve kurucu güçtür. Üzerine düşen her türlü görevi ve sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır. Gerçek çözüm ve kalıcı barış ancak geniş bir toplumsal mutabakatla sağlanabilir. Bunun için de toplumun bütün kesimlerinin birbirleriyle sürekli diyalog ve yapıcı tartışma yürütebilecekleri özgür ve demokratik bir ortama ihtiyaç var. O nedenle, çözüm ve barış için mücadele, özgürlük ve demokrasi için mücadeleden asla ayrı düşünülemez. Hepsi iç içedir çözüm için atacağımız her adım demokrasiyi güçlendirecektir. Demokrasi için attığımız her adım çözümü de güçlendirecektir.
İmralı adına söz kurmayın
Seçimler yaklaştıkça Kürt sorununun, en başta iktidar tarafından kısır siyasi hesapların ve ikbal senaryolarının aracı haline getirilmek istendiğini görüyoruz. Bu bağlamda, son dönemde, İmralı’da uygulanan mutlak tecritle ilgili tartışmaların bu çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor. Hükümeti buradan uyarıyoruz, tecrit üzerinden oyun oynamayın, tüm ülkeyi ve bölgeyi ilgilendiren bu denli önemli ve hassas bir meseleyi siyasi ikbal ve iktidar hedeflerinize alet etmeyin. Etmeye kalkarsanız da başaramazsınız. İmralı adına söz kurmayın, halkı yanıltmaya çalışarak afaki gündemler yaratmayın. Tecride son verin, Abdullah Öcalan’ın ne düşündüğünü kamuoyunun öğrenmesini sağlayacak ve esasen hakkı olan bütün imkanları sağlayın. Diğer muhalefet partilerine de buradan seslenmek istiyorum. Tecrit meselesi, iktidarın tekeline ve manipülasyonlarına terk edilemeyecek kadar ciddidir ve önemlidir. Barış konusunda belirleyici katkı sağlayacağı geçmişte defalarca kanıtlanmış bir aktörün şimdi de bu rolünü oynamasını mümkün kılacak şartların yaratılmasını muhalefetin ve demokrasi güçlerinin de talep etmesi lazım. Tecridi kaldırma meselesi tecrit üzerine tecrit bu ülkede çözüme katkı sunmaz, aksine çözümsüzlüğü derinleştirir.
Çözüm ve barışın adresi HDP’dir
Buradan diyorum ki, Kürt sorunu seçim dönemlerinde hatırlanacak ve araçsallaştırılacak bir sorun değildir. Her kim ki bu meseleyi siyasi hesapları için kullanmayı düşünürse büyük yanılır, büyük kaybeder. Her kim birkaç oy için bu mesele üzerinden milliyetçilik yarışına girer, halkların çözüm taleplerini yok sayarsa, büyük kaybeder, büyük çözülür. Demokratik kamuoyu da dolaşıma sokulan sahte tartışmalara itibar etmemelidir. İçinde ilke, ciddiyet ve demokratik çözüm yaklaşımı barındırmayan hiçbir söze ve hamleye başarı şansı bu ülkede yoktur. Olmayacağını da herkes bilmelidir. Çözüm ve barış için ilke, ciddiyet, kararlılık ve irade buradadır, bizdedir, HDP’dedir, sizdedir, halklardadır. O nedenle diyoruz ki çözüm biziz ve çözüm için de halklara sözümüz var. Çözümsüzlüğün bu ülkeyi bir yüzyıl daha esir almasına izin vermeyeceğiz. Çözümün yolunu barışın yoluyla mutlaka buluşturacağız.
Kalıcı ittifak
27 Eylül’de açıkladığımız bir tutum belgesi bu konudaki dürüstlüğünüzü ve samimiyetimizi bütün açıklığı ile ortaya koyuyor. Bizler dolanbaçlı, takkiyeli ve kulislerde karanlık dedikodularla değil halka verdiğimiz sözün arkasında durarak siyaset yapıyoruz. 27 Eylül’de tutum belgemiz bunun en güzel örneğidir. Ülkenin yakıcı sorunlarını ve bunların çözümünde temel alınmasını önerdiğimiz ilkeler budur dedik. Bu ilkeler etrafında, bir önceki konferans kararlarımızdan olan demokrasi ittifakını inşa etme çalışmalarına başladık. Bugün bu ittifakın bileşenleri aramızda, her birini dayanışma duygularımla selamlıyorum. Gerçek bir demokrasi ittifakının nasıl ve kimlerle olabileceğini tutum belgemizle açıkladık. Geçici değil, seçime dönük değil, ortak mücadele zemininde buluşan, siyasal takvimin gerçeklerini göz ardı etmeyen uzun soluklu hatta kalıcı bir ittifak oluşturacağımızı taahhüt ettik. Bugün bunu ilmek ilmek örüyoruz. Çünkü demokrasi ittifakı, toplumsal ve siyasal muhalefetle, emek, ekoloji, kadın ve gençlik hareketleriyle, cinsiyet, kimlikleriyle en geniş birlikteliği kurmanın, halklar ve inançlarla müştereklerde buluşarak büyümenin, değişim ve dönüşümün öncüsü olmanın, bu topraklarda yaşayan herkesin kendi yaşamlarını arzu ettikleri gibi kurmalarının zeminini yaratmanın adresi ve adıdır. En geniş demokrasi ittifakıdır burası. Öyle sadece seçimlere dar bir birliktelik düşünülmesin. Bizler Türkiye’nin bütün kesimleriyle gençliğiyle, kadınıyla, ekoloji hareketleriyle birlikte yürümek istiyoruz bu seçimleri de kapsayacak ama ötesine de taşıyacaktır. Bu hedef yeni bir toplumsal sözleşmeyi hep birlikte yazmaktır.
Ekonomik kriz
Günden güne derinleşen ekonomik kriz, artan yoksulluk ve eşitsizlik, başını alıp giden yolsuzluk, tesis edilemeyen barış… Halklar bu gidişe dur diyor, toplumlar değişim istiyor. Meksika’dan Şili’ye, Peru’dan Arjantin’e ve en son Kolombiya’ya kadar Soyguncu, talancı ve çeteci yönetimler karşısında bu geniş demokrasi ittifakları özgürlük, eşitlik ve adalet umudu olarak parladılar ve halklar tarafından sahiplenildiler. Ezilen, yok sayılan yerli halklar işçilerle, kadın ve ekoloji hareketleriyle birleşerek oligarşileri devirdiler. Bu ittifakların barış açısından da ne kadar önemli olduğunu Kolombiya örneğinde görmek mümkün. İlham verici bir örnek olduğu için kısaca belirtmek istiyorum.
Barışı iktidarla yapmak zorunda değiliz
60 yıl süren savaşı ve şiddeti sonlandırmak için işleyen süreçler, 2016’da anlaşmalar imzalanmasına rağmen gerçek bir barış gelmedi. Çünkü, demokrasiyi, özgürlüğü ve eşitliği hiçbir zaman kabullenmemiş ve bu değerleri içine sindirmemiş yönetimlerin iki yüzlülüğü nedeniyle olmadı. Şimdi çok geniş bir demokrasi ittifakının adayı olarak başkanlık seçimini kazanan Gustavo Petro yönetimindeki Kolombiya onurlu barışı kalıcı bir şekilde inşa etmenin yolu sonuna kadar açılmıştır. Aynı durum, Peru için de geçerlidir. Bunlar bizim de hedefimiz olmalı. Demokrasi ittifakını geçici bir seçim birlikteliği değil, yeni bir başlangıç yapmanın ve yeni yaşamı inşa etmenin stratejik yolu olarak görmemiz bundandır. Barışı da iktidarlarla yapmak mecburiyeti yoktur iktidarlarla yapılan barış anlaşmalarının içinde halk olmadan başarma şansı da yoktur. Biz kalıcı barışı getirmenin yolunu tabanda göreceğiz. Bunu da hep birlikte ve emek vererek gerçekleştireceğiz. Buna da sözümüz var.
Hakikat arayanlarla anlaşma
Final yılı olarak adlandırdığımız ve ülkenin kaderini gerçek anlamda belirleyecek olan seçimlere dair sözlerimiz var elbette. Bir kez daha hatırlatayım: Kürtler başta olmak üzere HDP tabanını, seçim hesaplarında bir sayı olarak görenler ne siyasetten anlıyorlar ne de tarih biliyorlar. Bu ülkenin siyasal bilinci ve örgütlülüğü en yüksek kesimini oluşturan bu milyonlar, demokrasi ve barış mücadelesinin en dinamik gücüdür. Bu güç hesaba katılmadan, ülkeye ne demokrasi, ne adalet ne de barış gelir. Seçimler yaklaştığında ‘iktidar ile anlaşma’ gibi zırvalar, zeka yoksunu senaryolar tedavüle sokuluyor. Bunları ortaya atanların bunları tanırsınız. Kimler bunlar bir anlaşma aranıyorsa savaş tezkerelerine onay verenlere, savaş politikalarında iktidar ile aynı fikre ve zikre sahip olanlara, Kürtlere, HDP’ye ve demokrasi güçlerine yönelik baskılara dair ses çıkaramayıp iktidarın arkasına dizilenlere bakılmalıdır. Bizim anlaşmamız, ezilenlerledir. Bizim anlaşmamız emeğinin hakkını isteyenlerledir. Eşit, özgür ve güvenceli yaşam isteyen kadınlarladır, gençlerledir. Bizim anlaşmamız demokratik bir geleceği eşit yurttaşlık haklarıyla yaşamak isteyen, barış isteyen milyonlarladır. İnancını özgürce yaşamak isteyen bütün insanlarladır. Talana karşı doğasına, deresine, ormanına, toprağına sahip çıkanlarladır. Bunun dışındaki her şey lafügüzaftır. Bu ittifakı mutlaka gerçekleştireceğiz ve demokrasi ittifakını bu ülkenin kurucu gücü haline getireceğiz.
Hedefe doğru yürüyüş
Bu yürüyüş bu hedefe doğru ilerlemektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimde ise yine tutumumuz nettir. Kamuoyu önünde açık şeffaf görüşmeler yapılması halinde tutum belgemizde de belirttiğimiz gibi müzakerelere ve ortak aday fikrine açığız. Bu olmazsa hakkımız olan adayımızla seçimlere girme seçeneği de güçlü bir seçenek olarak durmaktadır. Bunun için bileşenlerimizle mücadele ortaklarımızla ve halkımızla bunu tartışarak yol yürüyeceğiz. Çoklu krizlerin yaşandığı bir dönemde çözümü bu ilkelerle yaratacağız. Milyonlar değişim istiyor açlık aldı başını gidiyor yoksulluk aldı başını gidiyor yalancı talancı sistem ülkeyi sömürüyor felakete sürüklüyor. Biz işte bu sisteme bu iktidara ve bunu yaratan düzene karşı en güçlü mücadele adresiyiz.
Demokrasi ittifakıyla aday belirleyeceğiz
Bu durumda tabanımızla, demokrasi ittifakının bileşenleriyle, ulaşabileceğimiz bütün kesimlerle istişare ederek aday belirleyeceğiz. Hedefimiz de en az ikinci tura kalmak olacaktır. Yeni bir yaşam ve yeni bir toplumsal sözleşme ve yeni yaşamı kurma yürüyüşüdür. İnancımız sonsuzdur sözü, bütün halklara ve dünyaya veriyoruz bu sözü mutlaka gerçekleştireceğiz. Kongremiz bütün ülkeye ve dünyaya güzellikler için vesile olsun. Mutlaka kazanacağız. Çareserî em in, serkeftin ya me ye. Riya me vekiribe. Bimînin di xêr û xweşiyê de.”
Kaynak: MA