ABD Başkanı Joe Biden: Türkiye’ye F-16 uçaklarını satmalıyız ve aynı zamanda uçakları modernize etmeliyiz. Bunu yapabilmek için ihtiyacım olan şey Kongre onayı. Bu onayı alacağımızı düşünüyorum
ABD Başkanı Joseph (Joe) Biden Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarını satmaları gerektiğini, bunun için ABD Kongresi’nden onay alabileceklerini söyledi
Biden, İspanya’nın başkenti Madrid’deki NATO Zirvesi’nin bitiminde 30 Haziran’da basın toplantısı düzenledi.
Ukrayna-Rusya savaşına değinen ABD Başkanı, “Putin NATO’yu parçalayabileceğini, bizi zayıflatabileceğini düşündü ama tam olarak istemediği şeyle karşılaştı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği ile beklemediği şeyle karşılaştı” ifadelerini kullandı.
Biden, “Ukrayna’nın yenilmesine müsaade etmeyeceğiz, Rusya’nın kazanmasına izin vermeyeceğiz” diye konuştu.,
ABD Başkanı açıklamasında, petrol fiyatlarının artmasının, gıda krizinin nedeninin Rusya olduğunu söyledi.
Biden, “Rusya mantıksız davranmayı bırakırsa savaş yarın bile sona erebilir” ifadelerini kullandı.
F-16 satışı
Türkiye’ye F-16 uçaklarının satışıyla ilgili AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a söz verip vermediği sorulan Biden, şunları kaydetti:
“Kendisine söylediğim aralık ayında söylediğimle aynı. (Türkiye’ye) F-16 uçaklarını satmalıyız ve aynı zamanda uçakları modernize etmeliyiz. Bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil. Aralıktan beri tutumumu değiştirmediğimi kendilerine ifade ettim. Bir karşılık da olmadığını ve sadece satmamız gerektiğini söyledim. Bunu yapabilmek için ihtiyacım olan şey Kongre onayı. Bu onayı alacağımızı düşünüyorum.”
Erdoğan: Ukrayna’ya destek tam
Erdoğan da NATO Zirvesi’nin bitiminde 30 Haziran akşamı IFEMA Kongre Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, “İttifakımızın Ukrayna’ya desteği tamdır. Fakat bunu, barış vizyonuyla ortaya koymalı, insani dramın bir an önce durdurulması için çaba göstermeliyiz” dedi.
Erdoğan şunları söyledi: “NATO Madrid Zirvesi’nin biraz önce sona eren oturumlar birlikte tamamladık. NATO tarihinin en önemli zirvelerinden birini tamamlamış durumdayız. Ukrayna’daki savaşın başlamasının ardından biri video telekonferans, biri de Brüksel’de düzenlenen toplantı olmak üzere liderler düzeyinde bu yıl üçüncü kez bir araya geldik. Madrid Zirvesi, gelinen noktayı tahlil etmemiz ve geleceğe yönelik bir vizyon oluşturmamız için önemli bir fırsat oluşturdu. İttifakımızın Ukrayna’ya desteği tamdır. Fakat bu desteğimizi bir barış vizyonuyla birlikte ortaya koymalı, insani dramın, yıkımın ve gözyaşının bir an önce durdurulması için çaba göstermeliyiz. Kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına dönük diplomatik girişimlerimizi yoğunlaştırmalıyız. Zirvenin dün gerçekleştirdiğimiz ilk oturumunda Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelensky bizlere video mesajla hitap etti. Sürecin başından itibaren kendisiyle yakın diyaloğumu sürdürüyorum. Aynı zamanda, bildiğiniz üzere, Rusya Devlet Başkanı Putin’le de düzenli olarak temas halindeyiz. Tüm bu çabalarımız kalıcı barışın yolunu açacak adımların atılması içindir. İstanbul Süreci’yle yeşeren umutları daha da güçlendirmemiz gerekiyor. Türkiye’nin sorumluluk üstlenen, tüm taraflarla konuşabilen, elini taşın altına koyan bir müttefik olarak oynadığı rolün NATO içinde de takdirle karşılandığını bir kez daha memnuniyetle gördüm. Buradaki temaslarımızda savaşın başından bu yana önceliklerimiz arasında yer alan krizin insani etkilerinin en aza indirilmesi, ateşkesin ivedilikle temini yönündeki girişimlerimiz hakkında bilgi verdim. Ukrayna’nın tahıl stoklarının Karadeniz’deki limanlardan ihraç edilmesine yönelik planına ilişkin katkılarımızı paylaştım”
Zirvede uluslararası kamuoyunun en çok ilgisini çeken belgenin, 29 Haziran’da kabul edilen Yeni Stratejik Konsept olduğunu aktaran Erdoğan, “2010 Lizbon Zirvesi’nde kabul edilen Stratejik Konsept’in yerini alacak olan bu yeni belge, NATO’nun temelini oluşturan birlik ve dayanışma ilkelerinin önemini bir kez daha teyit etmiştir. İttifakın gelecekteki güvenlik ortamına kendini adapte etmesine yönelik bir vizyon ortaya koymuştur. NATO içinde oynadığı etkin rol ve verdiği kapsamlı katkılarla müttefiklik ruhuna her zaman uygun hareket eden Türkiye, şüphesiz bu gelecek vizyonunda da söz sahibi olan başlıca müttefikler arasında yer alacaktır. Stratejik Konsept’te terörizmin en ciddi asimetrik tehdit olarak tanınması ve NATO’nun, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele yönündeki kararlılığının ortaya konulması elbette önemlidir. Ancak bu kararlılık kağıt üzerinde kalmamalıdır” diye konuştu.
73 kişinin iadesini istedi
NATO zirvesinde liderler buluşmadan birkaç saat önce 28 Haziran’da İsveç ve Finlandiya ile imzalanan anlaşma için Erdoğan, daha anlaşmayı TBMM’den geçirme süreci olduğunu kaydederek şunları söyledi: “NATO’nun, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele kararlılığının ortaya konulması önemlidir. Ancak bu kararlılık kağıt üzerinde kalmamalıdır. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvuruları bağlamında yaşananlar, Türkiye’nin terör konusundaki kırmızı çizgilerini ortaya koymuştur. İsveç ve Finlandiya ile imzalanan muhtıra, Türkiye ve milletimiz açısından zorlu müzakere sürecinden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir. Muhtırada kayıtlı hususların uygulamasını titizlikle takip edecek, adımlarımızı buna göre atacağız. İsveç’in verilmiş olan sözü şudur, 73 teröristin Türkiye’ye iadesi. Biz parlamentomuzdan bunu geçirmedikten sonra zaten bu iş yürümez. İsveç ve Finlandiya’nın üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazım.
Üçlü Muhtıra’yla Türkiye’nin terör örgütü PKK ve uzantılarıyla mücadelede tam iş birliği, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede dayanışma, PYD/YPG ve FETÖ’ye destek sağlamama taahhüdü, savunma sanayii alanında ambargo ve kısıtlamalara gidilmemesi ile iş birliğinin artırılması, İsveç ve Finlandiya’nın terörizmle mücadele ve savunma sanayii konularındaki ulusal mevzuatlarını ve uygulamalarını tadil etme sözü, terör suçlularının iadesi konusunda somut adımlar atılması ve ikili düzeyde hukuki düzenlemeler yapılması, PKK ve uzantılarının para toplama ile eleman devşirme faaliyetlerinin yasaklanması ve bunların soruşturulması, Türkiye’ye yönelik terör propagandasının engellenmesi hususlarında net, somut ve sağlam garantiler almıştır. Bu adımların uygulanmasını denetlemek üzere adalet, istihbarat ve güvenlik kurumlarının katılımıyla Daimi Ortak Mekanizma kurulması kararlaştırılmıştır.”
NATO bağlılığı vurgusu
NATO bağlılığı vurgusu yapan Erdoğan “Zirveyle Türkiye’nin 70 yıldır NATO üyesi olan, İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip, harekat ve misyonlara en fazla katkı veren beşinci ülkesi olarak NATO’nun dününde ve bugününde olduğu gibi geleceğinde de söz sahibi olacağı bir kez daha açıkça görülmüştür. Biz kendi bağımsız dış politikamızı izlerken, müttefiklik ruhu içinde NATO’ya gerekli katkıları vermeye devam edeceğiz. Müttefiklerimizden de aynı samimi dayanışmayı görmek istiyoruz. Madrid Zirvesi’nin bu noktada yeni bir dönemin kapılarını aralamasını temenni ediyoruz. Bu düşüncelerle zirvemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
Erdoğan zirve sırasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile dörtlü zirve gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, ABD Başkanı Joe Biden, Avusturya Federal Şansölyesi Karl Nehammer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Almanya Federal Şansölyesi Olaf Scholz, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Werner Iohannis, Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol ile görüştüğünü de söyledi.
NATO Sonuç bildirgesinde “İsveç ve Finlandiya’yı ittifaka davet etme kararı aldık. Rusya ile kötüleşen ilişkileri yansıtan yeni bir Stratejik Konsepti kabul ettik. Savunma ve caydırıcılığımızı büyük ölçüde güçlendireceğiz” denmişti.
NATO Stratejik Konseptindeki maddeler
NATO Madrid Zirvesi’nde NATO Stratejik Konsept belgesi kabul edildi. Stratejik Konsept belgesinde Çin ilk defa tehdit unsuru olarak zikredildi. Soğuk savaş sonrası NATO’nun “stratejik ortak” saydığı Rusya ise bu kez bir NATO belgesinde “en önemli ve doğrudan tehdit” olarak sınıflandırıldı.
Belgede ittifakın üç temel görevinin “caydırıcılık ve savunma, kriz önleme ve yönetimi ile iş birlikçi güvenlik” olduğunun altı çizilen belgede “Birbirimizi savunmaya yönelik 5. Madde taahhüdümüzün bel kemiği olarak caydırıcılık ve savunmamızı önemli ölçüde güçlendirme ihtiyacının altını çiziyoruz” ifadesi kullanıldı.
“Rusya, müttefiklerin güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdittir. Zorlama, yıkma, saldırganlık ve ilhak yoluyla etki ve doğrudan kontrol alanları oluşturmaya çalışıyor” değerlendirmesine yer verilen belgede Rusya’nın bu amaçlarına ulaşmak için NATO müttefiklerine ve ortaklarına karşı geleneksel yöntemlerin yanı sıra siber ve hibrit araçlar kullandığı bilgisi yer aldı. Belgede “NATO çatışma istemiyor ve Rusya için hiçbir tehdit oluşturmuyor. Rusya’nın tehditlerine ve düşmanca eylemlerine birleşik ve sorumlu bir şekilde yanıt vermeye devam edeceğiz. Ancak, riskleri yönetmek ve azaltmak için Moskova ile iletişim kanallarını açık tutmaya istekliyiz” denildi.
Çin ilk kez
Yeni Stratejik Konsept belgesinde Çin’e ilk kez yer verildi. “Çin’in hırsları ve zorlayıcı politikaları, çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyor. Çin küresel ayak izini ve proje gücünü artırmak için geniş bir yelpazede siyasi, ekonomik ve askeri araçlar kullanırken, stratejisi, niyetleri ve askeri birikimi hakkında belirsizliğini koruyor.” Çin’in kötü niyetli hibrit ve siber operasyonları, çatışmacı söylemi, dezenformasyonuyla müttefikleri hedef aldığının belirtildiği belgede, böylece NATO’nun güvenliğine zarar verdiği vurgulandı.
Belgede şunlar kaydedildi: “Çin, kilit teknolojik ve endüstriyel sektörleri, kritik altyapıyı ve stratejik malzemeleri ve tedarik zincirlerini kontrol etmeye çalışıyor. Ekonomik gücünü stratejik bağımlılıklar yaratmak ve etkisini artırmak için kullanıyor. Uzay, siber ve denizcilik alanları da dahil olmak üzere, kurallara dayalı uluslararası düzeni yıkmaya çalışıyor. Çin ile Rusya arasında derinleşen stratejik ortaklık ve kurallara dayalı uluslararası düzenin altını oymak için karşılıklı olarak güçlendirici girişimleri, değerlerimize ve çıkarlarımıza aykırıdır. İttifak’ın güvenlik çıkarlarını korumak amacıyla karşılıklı şeffaflık oluşturmak da dahil olmak üzere, Çin ile yapıcı ilişkilere açığız”
İran ve Kuzey Kore
Belgede İran ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze programlarını geliştirmeye devam ettiği, Suriye’deki Beşar Esad yönetiminin, Kuzey Kore ve Rusya’nın devlet dışı aktörlerin yanı sıra kimyasal silah kullandığına değinildi. Çin’in de nükleer cephaneliğini hızla genişlettiği ve şeffaflıktan uzak tutum içinde olduğu kaydedildi.
Stratejik Konsept belgesinde ayrıca şunları kaydedildi: “Terör örgütleri müttefiklere saldırmaya veya saldırıları teşvik etmeye çalışıyor. Ağlarını genişlettiler, yeteneklerini geliştirdiler ve erişimlerini ve ölümcüllüklerini artırmak için yeni teknolojilere yatırım da yaptılar. Uluslarötesi terör ağları ve devlet destekli aktörler de dahil olmak üzere devlet dışı silahlı gruplar, saflarına katmak, harekete geçirmek ve etki alanlarını genişletmek için çatışma ve zayıf yönetişimden yararlanmaya devam ediyor.”
Afrika ve Ortadoğu
Afrika ve Ortadoğu’daki çatışma, kırılganlık ve istikrarsızlığın NATO’nun ve ortaklarının güvenliğini doğrudan etkilediği ifade edildi. “NATO’nun güney komşusu, özellikle Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahel bölgeleri, birbirine bağlı güvenlik, demografik, ekonomik ve siyasi zorluklarla karşı karşıya. Bunlar, iklim değişikliğinin, kırılgan kurumların, sağlıkla ilgili acil durumların ve gıda güvensizliğinin etkisiyle ağırlaşıyor. Bu durum, terör örgütleri de dahil olmak üzere devlet dışı silahlı grupların yayılması için verimli bir zemin sağlıyor.”
Siber saldırılar ve NATO’nun 5. Maddesi
Belgede, NATO’nun, uzayda ve siber uzayda etkin şekilde çalışma yeteneğini geliştireceğinin altı çizilerek, “Tek veya kümülatif bir dizi kötü amaçlı siber etkinlik veya uzaya yönelik düşmanca operasyonlar, silahlı saldırı düzeyine ulaşabilir ve NATO’yu Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. Maddesini uygulamaya sevk edebilir.” denildi.
Enerji güvenliğinin artırılacağına işaret edilen belgede, istikrarlı ve güvenilir enerji arzına, tedarikçilere ve kaynaklara yatırım yapılacağının altı çizildi.
Müttefiklere yönelik hibrit operasyonların silahlı saldırı düzeyine ulaşabileceği ve NATO’nun Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. Maddesi’ni gündeme getirmesine yol açabileceğine işaret edilen belgede, “Ortaklarımızı hibrit zorluklara karşı koymaları için desteklemeye devam edeceğiz ve AB gibi diğer ilgili aktörlerle sinerjileri en üst düzeye çıkarmaya çalışacağız.” ifadesine yer verildi.
Nükleer silahlar
Belgede, NATO’nun nükleer kapasitesinin temel amacının barışı korumak ve saldırganlığı caydırmak olduğu iddia edilerek şunlar kaydedildi: “Nükleer silahlar benzersizdir. NATO’nun nükleer silah kullanmak zorunda kalabileceği koşullar son derece uzak. NATO’ya karşı herhangi bir nükleer silah kullanılması, bir çatışmanın doğasını temelden değiştirecektir. İttifak, bir düşmana kabul edilemez ve herhangi bir düşmanın elde etmeyi umabileceği faydalardan çok daha ağır basan maliyetler getirme yeteneğine ve kararlılığına sahiptir.”
Belgede, NATO’nun, nükleer caydırıcı misyonun güvenilirliğini, etkinliğini ve güvenliğini sağlamak için gerekli tüm adımları atacağı bildirilerek, “NATO, güvenilir caydırıcılığını sürdürmeye, stratejik iletişimini güçlendirmeye, tatbikatlarının etkinliğini artırmaya ve stratejik riskleri azaltmaya devam edecektir.” ifadesine yer verildi.
NATO’nun, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı savunmasına yatırım yapmayı sürdüreceği belirtilen belgede, ittifakın amacının, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nın hedefleriyle tutarlı, nükleer silahların olmadığı bir dünya için güvenlik ortamı yaratmak olduğu bilgisi paylaşıldı.
İttifakın, “krizleri ve çatışmaları öngörmek ve önlemek için çabalarını artıracağı” ifadesine yer verilen belgede, önlemenin, istikrara ve müttefik güvenliğine katkıda bulunmanın sürdürülebilir bir yolu olduğu vurgulandı.
NATO’nun genişlemesi
Belgede, NATO’nun genişlemesinin tarihi bir başarı olduğuna dikkat çekilerek, bu durumun, ittifakı güçlendirdiği, milyonlarca Avrupa vatandaşının güvenliğini sağladığı ve Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrara katkıda bulunduğu hatırlatıldı.
NATO’nun açık kapı politikasına atıfta bulunulan belgede, şu ifadeler yer aldı: “Avrupa-Atlantik barışı ve istikrarına yönelik temel değerlerimizin ve stratejik çıkarımızın bir ifadesi olarak, Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 10. Maddesiyle uyumlu açık kapı politikamızı yeniden teyit ediyoruz. İttifakımızın değerlerini paylaşan, üyeliğin sorumluluklarını ve yükümlülüklerini üstlenmeye istekli ve muktedir olan, ittifakımızın değerlerini paylaşan, üyelik ortak güvenliğimize katkıda bulunacak tüm Avrupa demokrasilerine kapımız açıktır. Üyelik kararları, NATO müttefikleri tarafından alınır ve bu süreçte hiçbir üçüncü tarafın söz hakkı yoktur. İttifaka üye olmak isteyen ülkelerin güvenliği bizimkilerle iç içedir. Bağımsızlıklarını, egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini kuvvetle destekliyoruz.”
Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgesi
Belgede, “AB’nin NATO için benzersiz ve temel bir ortak” olduğu vurgulanarak, uzun süredir devam eden iş birliğine dayanarak, NATO-AB stratejik ortaklığının geliştirileceği, siyasi istişarelerin güçlendirileceği ve askeri hareketlilik, dayanıklılık, iklimin etkisi gibi ortak çıkar konularında iş birliğinin artırılacağı bilgisi verildi.
Batı Balkanlar ve Karadeniz bölgesinin NATO için stratejik öneme sahip olduğuna işaret edilen belgede, ittifakın, bu bölgelerdeki ilgili ülkelerin karşılaştıkları tehditleri ve zorlukları ele alma yeteneklerini güçlendirme ve kötü niyetli üçüncü tarafların müdahalelerine karşı dayanıklılıklarını artırmak için çabalayacağı vurgulandı.
Kuzey Afrika ve Sahel
İttifakın, Ortadoğu ve Kuzey Afrika dahil ittifakın stratejik çıkarlarına sahip bölgelerin yanı sıra Sahel bölgelerinin ortak güvenlik tehditlerini ve zorluklarını ele almak için ortaklarla birlikte çalışacağına değinilen belgede, şu ifadeler kullanıldı:
“Hint-Pasifik, bu bölgedeki gelişmelerin Avrupa Atlantik güvenliğini doğrudan etkileyebileceği düşünüldüğünde NATO için önemlidir. Yeni ve mevcut kuruluşlarla, bölgeler arası zorluklar ve ortak güvenlik çıkarlarıyla mücadele etmek için Hint-Pasifik’teki ortaklarla diyalog ve iş birliğini güçlendireceğiz.”
HABER MERKEZİ