İdlib konusunda değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Erdoğan’ın Rusya’da yürüttüğü görüşmelerin Türkiye’nin Selefi grupları koruması amaçlı olduğunu söyledi. Hatimoğlulları, “Türkiye’nin değişken tutumuna ve bir zemin kollayarak Suriye’de kalıcılaşma arzusuna karşın Rusya, hem yanında tutan hem de inisiyatifini kısıtlayan yöntemi bir kez daha işletti. Bu anlaşmada Suriye’nin asgari düzeyde isteyebileceği İdlib’in radikal gruplardan temizlenmesi ve ticaret/ ulaşım bakımından stratejik öneme sahip olan M4 ve M5 karayollarının açılması maddeleriydi. Bunların yanı sıra Soçi Anlaşması’nın altı çizilmesi gereken maddelerden biri Rusya’nın Suriye’deki üssüne saldırı gerçekleşmemesi. Bu da demektir ki Türkiye radikal grupları ikna edemez ve onlar anlaşmaya uyum sağlamazsa, anlaşmaya rağmen gerilim hızla başlayabilir” diye konuştu.
Ankara daha aktif kullanılacak
Ortadoğu uzmanı Mustafa Peköz, Ankara’nın kazanımı değil; Suriye politikasının iflasının bir göstergesi olduğunu belirtti. Zirvede alınan “tampon bölge” kararının, Rusya’nın İdlib planından vazgeçmeyeceğini bir kez daha gösterdiğine işaret eden Peköz, bu kararların Rusya’nın Ankara’yı çok daha aktif kullanacağı anlamına geldiğini söyledi. Türkiye’nin bir anda kendisini savaşın merkezinde bulabileceğine dikkat çeken Peköz, askeri çözüm yeniden gündeme geldiği takdirde ise Ankara’nın dost gördüğü, uzun yıllar desteklediği ve öne sürüldüğünün aksine, hiçbiri ılımlı olmayan İslamcı örgütlerle çatışmasının kaçınılmaz olacağını kaydetti. Erdoğan’ın Soçi’de cihatçıları değil de Kürtleri tehlike olarak göstermesini de değerlendiren Peköz, bu açıklamanın arka planında İdlib’in aşamalı olarak Esad rejimine teslim edilmesi ve buna karşılık Rojava’da Kürtlere politik bir statü verilmemesini sağlamak olduğunu belirtti. Peköz, “Ankara daha önce krizi yönetmeye çalışırken, Soçi’den çıkan kararlardan sonra krizin merkezine oturdu” dedi.