Ezgi Koman
Politika yapıcıların toplum için en iyisini istemeleri önemlidir. Ancak bunu yaparken toplumu oluşturan tüm özneleri dinlemeleri, bu yüzden de bu öznelerin kendi adlarına konuşabilecekleri olanakları, mekanizmaları yaratmaları gerekir.
Çocuklar için bu tür olanaklar çok daha fazla önemlidir. Çünkü çocukların sesleri çoğunlukla duyulmazdır ve bu durum kendileri dahil toplumun neredeyse tamamı için olağanlaşmış bir haldir. Oy kullanmadıkları için politika yapıcılar tarafından çok da dikkate alınmazlar. Bu yüzden de çoğunlukla çocukların “konuşmadıkları”, aslında “konuşturulmadıkları” ve kimsenin onları “dinlemedikleri” fark edilmez bile… Oysa -bir kere daha söyleyelim- çocuklar bu yaşamın eşit ortakları, hak ve özgürlük sahibi özneleridir. Onların konuşmalarını kısıtlamak, onları “dinlememek” yetişkinlerin kurguladığı ve aslında hepimizi; salgınlar, yoksulluk, ırkçılık, iklim krizi vb. ile birlikte büyük çıkmaza sokan yapının devamı anlamına gelir. İşte bu yüzden konuşturulmayanları, bir şekilde konuşma özgürlükleri kısıtlananları “dinlemek”, bunun için mekanizmalar yaratmak oldukça politik bir konu.
Seçimler yaklaşırken Cumhuriyet Halk Partisi’nden geçtiğimiz hafta sevindirici bir haber geldi. CHP çocuk politikası çalışmalarına hız vermiş ve bu çalışmaları yaparken çocukları da “dinlemiş”.
Evet “dinlemiş”. Onları etkin birer özne olarak görmüş, sormuş, yanıtlarını dikkate almış. Yani onlara kulak vermiş. Tüm dinlediklerini de raporlaştırmış.
CHP çocukları İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından gerçekleştirilen, 45 Belediyenin Çocuk Meclisleri ve Kent Konseyleri’nden 80 çocuğun katıldığı çevrimiçi bir toplantı yoluyla “dinlemiş”. Çocuklar bu toplantıda yaşadığımız günlere ilişkin tespitlerini, taleplerini, hayallerini ve beklentilerini dile getirmiş. Raporlaştırılan tüm bu görüşler de parti yönetimine sunulmuş. Zaten ilgili Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca bu çalışmanın amacını “çocuklar için çocuklarla birlikte politikalar geliştirmek” olduğunu söylemiş.
Raporda çocukların yoksulluk, barınma, eğitim, sağlık, çevre, sosyal haklar konularında yaşadıkları sorunlar yer alıyor. Çocukların haklarının ve özgürlüklerinin yok sayılması öne çıkan başlıklar arasında. Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma, eğitim sistemine, ekonomik krize, gelecek kaygısına, genç işsizliğine, yoksulluğa dair tespitler de raporda bulunuyor. Raporda elbette çocukların önerileri de var.
Çocukların yaptıkları tespitlerden bazıları şöyle: “Çocukların hakları olduğu kabul edilmiyor, kararlara katılım hakkı sağlanmıyor, haklarına saygı duyulmuyor, çocuğun üstün yararı gözetilmiyor”, “Ebeveynler onlarla vakit geçirmemizi istiyorlar, bilgisayarla tabletle dışardaki dünyanın tehlikelerinden bizi koruduklarını düşünüyorlar ama bu sadece onların kolayına gidiyor”, “Eğitim sisteminin sürekli değişmesinden çok rahatsızım”, “Çocuklar arasında ayrımcılık yapılıyor”, “İnsanlar ekonomik sebeplerden dolayı ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar”, “Ulaşım konusunda çok zorlanıyorum, köylere dolmuş gelmiyor ve benim taksi tutmam gerekiyor. Köyüme dolmuş gelmesini istiyorum”, “Çarşı pazarda çocuklara hiç dikkat edilmiyor. Çocukların ayaklarına basılıyor, omuzlarına çarpılıyor ve özür dilemeden geçip gidiyorlar. Çocuklara saygı duyulmasını istiyorum”, “Bazı çocuklar çalışmak zorunda kalıyor”, “Puan, karne, sınav, ödev bunlar çok fazla zorluyor bizi ve kendimize zaman ayıramıyoruz. Kendi zamanımızı özgürce yaşama hakkımız elimizden alınıyor”.
Çocukların önerilerinden bazıları ise şöyle: “Akran zorbalığı ve şiddet engellenmeli”, “Seçmeli dersler dayatılmamalı, öğrenciler kendileri ders seçebilmeli”, “Oyun hakkı kısıtlanmamalı”, “Mülteci karşıtlığı yapılmamalı”, “Başarı, ırk, cinsiyet ayrımı sona ermeli”, “Sağlık hakkı ve ücretsiz temiz suya erişim hakkı sağlanmalı”, “Yaşam alanları, şehirler ‘güvenli’ hale getirilmeli”.
Çocukların dile getirdiği bir başka öneri de seçme yaşının 15’e indirilmesi. Bu öneri, bir kere daha, 2017 yılında Norveç’te yapılan çalışmayı akla getiriyor. Çalışma kapsamında 5 bin çocuğa ulaşarak seçimlere ilişkin görüşleri alınmak hedeflenirken, 60 bin çocuk çalışmaya katılmış ve görüş bildirmiş. Bu durum çocukların siyasete olan ilgisinin bir kanıtı sayılabilir.
Siyasetin -yeniden- gizli ses ve görüntü kayıtları üzerinden şekillenmesini, böylece gerçek öznelerin müdahilliğinin azalmasını isteyenlere bakmayın siz! Çocukların hiç konuşmadığını sananlara da! Çocukların da bir parçası olduğu yaşamın gerçek özneleri ne diyor, ne talep ediyor? Dinlemek ve birlikte söz üretmek vakti…