İliç’te siyanür skandalını gündeme getiren Sedat Cezayirlioğlu, oradaki arayışın altından çok stratejik madenler olduğunu söyledi: ‘Proje durdurulmazsa kanser patlaması yaşanacak’
Erzincan’ın İliç İlçesi Çöpler Köyü’ndeki Çöpler Altın Madeni 2001 yılında sondaj çalışmalarına başlayarak İliç’te maden aramasına koyuldu. 2011’den beri Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Şirketi çalışmaların sonucu olarak, siyanür ve sülfürik asit yayan maddeler, bölgede ekolojik yıkıma neden oldu.
Bölgedeki tahribata karşı hak savunucularının yıllardır sürdürdüğü mücadele dikkate alınmazken, siyanürün suya karışmasıyla tepkiler dillendirilmeye başlandı. Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararının verildiği çalışmalar, en son gelen tepkiler üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, şirketin çalışmalarını geçici olarak durdurdu.
39 çeşit kimyasal
Çöpler köyünde ikamet eden ve yıllardır söz konusu maden arama çalışmalarına karşı mücadele yürüten aynı zamanda MA’nın Müjdat Can’ın haberine göre İliç’teki siyanürün Fırat Nehri’ne karışmasını gündeme getiren Sedat Cezayirlioğlu, yabancı şirketlerin hedefinin stratejik madenler olduğunu ifade etti
Amerikalı ve Kanadalı şirketler
Anagold Şirketi’nin Çöpler Köyü’nde 2001 yılında sondaja 2011 yılında ise üretime başladığı bilgisini veren Cezayirlioğlu, “Burada çalışma yürütenlerin yüzde 80’i Amerikalı ve Kanadalı şirketler, yüzde 20’si Çalık Grubu’na ait. 2021 yılında yeni kapasite artırımına gittikleri için, burası Avrupa’nın birinci dünyanın üçüncü büyük madeni oldu. Kullanılan kimyasal açısından ise dünyada eşi benzeri yok. Siyanür ve sülfürik asit başta olmak üzere 39 çeşit kimyasal kullanılıyor. Resmi rakamlara göre burada yıllık 122 ton sülfürik çıkıyor” dedi.
Nükleerden daha tehlikeli
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Türk Tabipler Birliği (TTB) ile Türk Toraks Derneği tarafından daha önce konuya dair raporlar hazırlandığını hatırlatan Cezayirlioğlu, Toraks’ın hazırladığı bilimsel rapora göre dünyada bunun ikinci bir örneğinin olmadığı ortaya çıktı. Raporlarda atıkların kapalı tanklarda ve yerin yüzlerce metre altında olması gerektiğinin belirtildiğini ifade eden Cezayirlioğlu, “Bilimsel raporlara göre; bu proje kaçak nükleer tesisten daha tehlikelidir. O bilimsel raporlar şunu da söylüyor; ‘Eğer bu proje durdurulmasa Türkiye’nin tamamında kanser patlaması yaşanacak. Doğan çocuklar uzuv eksikliğiyle doğacak” diye konuştu.
Altın değil selenyum
Cezayiroğlu asit barajının da fay hattı üzerine kurulduğunu, olası bir depremde Türkiye tarımının tamamen sonlanacağını söyledi. Cezayirlioğlu, “Çalık Grubu, Berat Albayrak’ın eski ortağı olduğu CEO’sunun şirketi. Asıl mesele altın, gümüş, bakır değil, asıl mesele stratejik madenler olan toryum, titanyum, osmiyum, selenyum. Mesela selenyumun 1 gramı, 10 bin 500 dolar civarında. Bu madenler savaş uçaklarının jet motorlarında, nükleer santrallerde, kanser ilaçlarında kullanılıyor. 1 gramı 10 bin 500 dolardan bahsediyorum. Asıl soygun burada yapılıyor” diye belirtti.
Fırat’a çok yakın
Maden arama sahasının Fırat Nehri’ne 350 metre uzaklıkta olduğunu vurgulayan Cezayirlioğlu, “Küçük atık havuzları yaptılar. Bu atık havuzlardan sızanlar Fırat Nehri ve Barajına kavuşuyor. Şirketin kapasite artırımına gitmesi ile birlikte maden arama sahası, Dersim’in iki ilçesi, Erzincan’ın Kemaliye, Sivas’ın Divriği ilçesine kadar uzanacak” diye konuştu.
Dava açılabilir
Cezayiroğlu, suya siyanür karıştığına dair yaptığı suç duyurusu sonrası savcılığın soruşturma başlattığını ve jandarmanın olay yerine geldiğini aktararak, “Jandarmanın resmi tutanağına göre 32 ton suya siyanür karışmış. Aşağıda 60 metre altında Sabırlı Köyü deresi var. O dere ise 350 metre köyün aşağısında Fırat Nehri’ne karışıyor. Eğer böyle devam ederse, Türkiye uluslararası suç işleyecek. Çünkü Fırat Nehri Keban, Karakaya, Atatürk, Bilecik ve Karkamış barajlarını besliyor. Harran Ovası’nı besliyor. Oradan da Suriye’ye ve Irak’a gidiyor. Dicle ile birleşip Basra Körfezi’ne dökülüyor. Yarın öbür gün Suriye ve Irak bile buraya dava açacak, buna emin olun” ifadelerinde bulundu.
Tepkileri kesmek için
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın gelen tepkiler üzerine şirketinin çalışmasını durdurmaya dönük verdiği karara ilişkin de konuşan Cezayirlioğlu, söz konusu kararın göz boyamadan ibaret olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Tepkileri dindirmek için, 16 Milyon 400 bin TL para cezası kestiler. Değil 16 milyon 16 katrilyon dolar ceza verseler dahi yaşanan felaketi karşılayamaz. Bunun etkisi, Fırat’a karışmasının ne kadar etki yarattığını ileriki günlerde göreceğiz. Buranın acilen ve temelli kapatılması gerekiyor. Bütün Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir proje. İnsanlar ‘durduruldu’ rehavetine kapılmasınlar. Zaten geçici olarak durdurdular.”
10 yaşındaki çocuk bile bilir
Bölgenin Çernobil’e çevrildiğini sözlerine ekleyen Cevayirlioğlu, yetkili kurumların konuya dair bağımsız karar veremediklerini belirtti. “Bu işin arkasında büyük güçler var” diyen Cezayirlioğlu, şunları söyledi: “Mesela Çevre Şehircilik Bakanının önceki gün yaptığı açıklamada, ‘Mevsimsel ve kuru bir değerdir’ diye bir ifade kullandı. Ben bu durum üzerine CHP İl Başkanı’nın yanın gittim ve derenin aktif olduğunu, 350 metre aşağıda Fırat Nehri ve barajına karıştığını belgelerimle, videolarımla kanıtladım. Bakanlık suç işliyor. Delilleri karartıyor. Bakanlık bile bunu yaparsa; biz kime, neye güveneceğiz. Yine valiliğin yaptığı açıklama hakeza öyle. Devletin valisi devletinin yanında olacak, devletinin topraklarını, kurumlarını, insanları yanında olacak. Ben buradan kalkıp size siyanürün, sülfürik asidin tehlikeli olduğunu anlatacak değilim. 10 yaşındaki çocuk bile siyanürün ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor.”
Cezayirlioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu proje durdurulmadığı takdirde; Türkiye’de kanser patlaması yaşanacak. Burası koçbaşı. Burası durdurulursa bütün ülkedeki madenler durdurulacaktır.”