Avukatlarıyla görüşmelerin engellendiği ancak adına açıklamaların yapıldığı PKK Lideri Öcalan, heyet görüşmelerinde duruma şu sözlerle tepki göstermişti: ‘Doğrulardan taviz vermem. Bütün haklarımızı gasp ediyorlar, ara sıra görüştürerek bunu örtbas etmeye çalışıyorlar. Biz kimsenin oyununa gelmeyeceğiz’
PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası komployla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılarak 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, 24 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Öcalan ile 27 Temmuz 2011’de “hava muhalefeti” veya “koster bozuk” gerekçeleriyle başlayan avukat görüş engellemeleri, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile yasal kılıfa büründürülerek sürdürülüyor. İlk olarak 4 kez 6’şar aylık yasaklarla başlayan bu engellemeler, 13 Mart 2019’da Bursa 1’inci İnfaz Hakimliği kararıyla 6 ay daha uzatıldı.
MA’dan Özgür Paksoy’un haberine göre yasak sürerken Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018’de İmralı tecridine karşı açlık grevi başlatıldı. Eylemin devam ettiği 20 Mart 2019’da, avukatlar görüş yasağına karşı itirazda bulundu. Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin itirazı kabul ederek karara bağlamasının ardından avukatlar 2 ve 22 Mayıs, 12 ve 18 Haziran ile 7 Ağustos 2019’da müvekkilleri Öcalan ile 5 ayrı görüşme gerçekleştirdi. Bu tarihten sonra avukatların yaptığı görüş başvuruları ya yanıtsız bırakıldı ya da reddedildi.
Avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde yaptığı değerlendirmeler nedeniyle Öcalan’a verilen disiplin cezaları, bu kez aile ve avukat görüş yasağı gerekçesi yapıldı. Öcalan ile ilk avukat görüş yasağı, 2009 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderdiği savunmasına ek olarak hazırladığı “Yol Haritası” gerekçesiyle 23 Eylül 2020’de getirildi. Verilen bu ceza 23 Mart 2021’de dolmasına rağmen avukat görüşlerine yönelik engellemeler sürdürüldü. Avukatların “derhal görüşme” talebiyle 22 Kasım 2021’de Bursa İnfaz Hakimliği’ne yaptığı başvuruyla, Öcalan hakkında 12 Ekim’de 6 ay görüş yasağı kararı verildiği ortaya çıktı. Verilen kararların gerekçeleri ise avukatlara tebliğ edilmedi.
12 Ekim’de verilen avukat görüş yasağının süresi 22 Nisan tarihinde dolması nedeniyle avukatlar bir kez daha Bursa İnfaz Hakimliği’ne 29 Nisan 2022 tarihinde avukat görüşünün sağlanması için başvurdu. Ancak hakimlik, yasak süresi dolmamasına rağmen 13 Nisan’da 6 aylık yeni bir avukat görüş yasağının olduğunu belirterek, başvuruyu reddetti. Yasak gerekçesini ise belirtmedi.
Aile görüşlerine yasak
Öcalan’ın ailesiyle görüşmelerine de benzer şekilde engellemeler getirildi. Yıllarca engellenen avukat görüş yasakları, kamuoyunda kaygılara neden oldu. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından kaygıların artması üzerine 50 Kürt siyasetçi 5 Eylül 2016’da Öcalan’la görüşme talebiyle açlık grevi eylemi başlattı. Eylemin devam ettiği 11 Eylül 2016’da kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı Adası’na giderek ağabeyiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Ancak bu görüşmeden sonra yapılan aile ve vasi görüşmeleri, ya yanıtsız bırakıldı ya da gerekçe gösterilmeden reddedildi.
Öcalan, 3 yıl aradan sonra DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in başlattığı açlık grevinin sürdüğü 12 Ocak 2019’da, kardeşi Mehmet Öcalan ile yarım saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Öcalan, 5 Haziran ve 12 Ağustos 2019 tarihlerinde de bayram dolayısıyla kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşme sağladı. Görüşmelere yönelik engellemelerin sürdüğü 27 Şubat 2020’de İmralı Adası’nda çıkan bir yangın, kamuoyunda kaygılara neden oldu. Artan tepkiler üzerine Mehmet Öcalan, 3 Mart 2020’de İmralı Adası’nda bir görüşme gerçekleştirdi.
İlk kez telefon görüşmesi
Koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle kamuoyunda bir kez daha artan kaygılar üzerine Öcalan, 21 yıl boyunca tutulduğu İmralı’da ilk kez telefon görüş hakkını kullanabildi. 27 Nisan 2020’de kardeşi Mehmet Öcalan’la telefon görüşmesi gerçekleştiren Öcalan, ikinci kez sağlık ve güvenlik koşullarıyla ilgili iddialar üzerine 25 Mart’ta bir kez daha kardeşi Mehmet Öcalan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ancak Mehmet Öcalan, bu görüşmenin 4 buçuk dakika sürdüğünü ve yarıda kesildiğini duyurdu.
Öcalan’ın ailesiyle görüşmesi, 30 Eylül 2020 tarihinde Disiplin Kurulu tarafından verilen disiplin cezası gerekçesiyle 3 ay süreyle yasaklandı. Bu ceza sonrası 2021 yılının Ocak ayında, 3 aylık görüşmeyi yasaklayan yeni bir disiplin cezasının verildiği öğrenildi. Görüşler engellenirken, Öcalan’ın Eylül 2018’de “spor faaliyeti” sırasında “volta attığı” gerekçesiyle 3 ay aile görüşünün engellendiği de ortaya çıktı.
22 Kasım 2021 yılında yalpan başvuruda, Öcalan’a 12 Ekim’de verilen avukat görüş yasağının yanı sıra 18 Ağustos’ta 3 ay aile görüş yasağı verildiği ortaya çıktı. Aile, vasi ve avukat görüşleri engellenen Öcalan’dan 15 aydır haber alınamıyor.
Öcalan hakkında verilen 3 aylık aile görüş yasağının 18 Kasım itibariyle bitmesine rağmen aile ve vasisinin yaptığı görüşme başvurularına herhangi bir yanıt verilmedi. Avukatları bunun üzerine 24 Aralık 2021 tarihinde sorumlu savcı ve hakimleri “görevi kötüye kullanmak suretiyle yasaya aykırı olarak hak kullanımını engellediği” gerekçesiyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) şikayet etti.
Başvuruların reddedilmesi üzerine Öcalan’ın avukatları 28 Mart 2022 tarihinde bir kez daha Bursa İnfaz Hakimliği’ne başvuruda aile görüşünün sağlanmasını talep etti. Bir gün sonra başvuruya yanıt veren mahkeme, 3 Şubat 2022 tarihinde verilen ve 21 Şubat tarihinde kesinleşen 3 aylık yeni bir disiplin “cezasının” olduğunu ileri sürerek, başvuruyu reddetti.
3 Şubat tarihinde verilen aile görüş yasak süresinin dolmasından sonra avukatlar Bursa İnfaz Hakimliği’ne 7 Haziran tarihinde yeni bir başvuruda bulundu. Aile görüşünün önündeki engellerin kaldırılması için yapılan başvuru, mahkeme tarafından 8 Haziran’da reddedildi. Ret kararında ise “disiplin cezalarının halen sürdüğü” belirtildi.
Dört yılda 12 disiplin cezası
Avukatlar bunun üzerine 15 Haziran’da Bursa 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Yapılan itiraza 23 Haziran’da cevap veren mahkeme, Öcalan’a 31 Mayıs’ta 3 aylık yeni bir disiplin cezasının verildiğini gerekçe göstererek, itirazı reddetti. Başvurunun reddedilmesiyle birlikte 2018 yılından bu yana aile görüşlerinin önüne engel olarak sunulan 12’nci disiplin cezası oldu.
Öcalan’la aile ve avukat görüş yasağı sürerken, 12 Ocak 2022 tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, grup toplantısında HDP’yi hedef alan konuşmasında, Öcalan’ı işaret ederek “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” dedi.
Erdoğan, 26 Ocak’ta da katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin sorularına verdiği yanıtta, “Onu aslında Abdullah Öcalan’a sormak lazım” ifadesinde bulundu.
Basındaki yorumlar
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, 17 Haziran 2022 tarihli köşesinde “kulis” olarak verdiği yazıda, Öcalan’ın bir yakınıyla görüştürüleceğini belirtti. Selvi, “Bu isim kardeşi Mehmet Öcalan da olabilir, halen HDP Şanlıurfa Milletvekili olan Ömer Öcalan da İmralı’ya gidebilir” iddiasında bulundu.
T24 yazarı Murat Sabuncu ise 24 Haziran’da yazdığı yazıda İmralı’ya sivil bir heyetin gideceğini belirtti. Yazıda, “Önemli bir kaynak, iktidarın İmralı’ya sadece aile üyelerini değil sivil bir heyet göndermeyi düşündüğünü de söyledi. Ve onlardan bir ismi de telaffuz etti: Eşber Yağmurdereli.”
PKK Lideri Öcalan, İmralı Adası’nda aile, avukatları ve heyetlerle yaptığı görüşmelerde sık sık “Apo adına hiç kimse konuşmasın” uyarısında bulunmasına rağmen, görüşmeleri engelleyen iktidar Öcalan adına açıklamalarda bulunuyor.
‘Doğrulardan taviz vermem’
Öcalan, 12 Ekim 2011’de ailesiyle yaptığı görüşmede, aile ve avukat görüş engellerinin taviz koparmaya yönelik olduğunu belirterek, “Sizi ve avukatları getirmiyorlar. Bu şekilde benden taviz koparacaklarını sanıyorlar! Burada on yılda tek başıma kalsam, bu şekilde benden taviz koparamazlar. Doğrulardan taviz vermem. Bütün haklarımızı gasp ediyorlar, ara sıra görüştürerek bunu örtbas etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Yaptığınız tam bir rehine durumu değil midir dedim’
Öcalan, görüş engellerinin sürdürüldüğü 7 Haziran 2013’te İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmede, görüş yasaklarına dair şunları söyledi: “Geçenlerde Bursa Başsavcısı geldi. Ona dedim ki, kardeşim Mehmet bile gelmiyor; ailemdir, onu bile getirmiyorsunuz. Zaten süreç nedeniyle üç yıl avukatlarımın gelmemesini mesele etmedim, sabrettim. Ama şimdi yaptığınız tam bir rehine durumu değil midir dedim. Demek ki beni rehine gibi tutuyorlar. 3 Ocak’ta Mehmet geldiğinde ona şu uyarıyı yaptım: Birkaç hafta sonra hava muhalefeti falan olmazsa, seni getirmezlerse, kör bir bıçak al, direniş konumuna geç; seni getirmezlerse demek ki bir sıkıntı var dedim. Bunu örnek olarak söylüyorum.”
PKK Lideri, devletin yaklaşımını eleştirdiği 15 Eylül 2013 tarihli İmralı Heyeti ile görüşmesinde, “Öcalan öyle kullanılacak bir adam değildir. Hafız Esad akıllı adamdı. Yıllarca benim kullandığım aracın bir kez bile önünü kesmedi. Araçta silah falan olduğunu bildikleri halde, bir kez bile durdurmadılar. Siyaset böyle yapılır. Ama bunlar çok ciddiyetsiz. Ben kendim için bir şey istemiyorum. Ben üslup ve yaklaşımda ciddiyet istiyorum” diye konuştu.
“Apo adına hiç kimse konuşmasın” uyarısında bulunan Öcalan, 26 Haziran 2014’te yapılan görüşmede, “Biz her şeyi yazılı yapalım. Hatta gerekirse devlet imzalamaz, ben imzalarım. Benim burada ne söylediğim belli olsun. Bu zorunlu bir ihtiyaçtır. Aksi durum su olmayan havuzda yüzmeye benzer. Benim adıma milyonlarca yalan söyleniyor. Bütün bunların önüne geçeriz. Biz kimsenin oyununa gelmeyeceğiz. Bizi kullanmaya çalışmak kimsenin hakkı değildir. Herkes ciddi olacak. Sandığınızdan yüz kat daha ciddi bir hareketiz” dedi.
‘El sıkışmayı önce devlet başlattı’
PKK Lideri Öcalan, Kürt sorununun çözümsüzlüğüne dair değerlendirmelerde bulunduğu 15 Ağustos 2014 tarihli görüşmede, şu değerlendirmelerde bulundu: “Benim için ciddiyet önemlidir. Devlet ciddiyet gerektirir. Devlet bana ciddi yaklaşmazsa, doğru sonuç alamaz. Kürt meselesini ne hale getirdiklerini biliyoruz. Bu el sıkışma meselesi var. El sıkışmayı önce devlet başlattı. Yani ilk önce onlar el uzattı. Şimdi Başbakan konuşmalarında, ‘Biz teröristlerle el sıkışmadık, el sıkışmayız’ diyor. Dedikleri doğru değil. Haftalarca neden böyle düşünüyorlar, konuşuyorlar diye düşünüp taşındım. İnsan biraz ciddi olur, saygılı olur. Biz bu yaklaşımı asla kabul edemeyiz.”
Öcalan, ailesiyle 25 Mart 2021’de gerçekleştirdiği “kesintili” telefon görüşmesinde, görüş engellerine dair şunları söyledi: “Bu yapılanlar için hem sen hem de devlet yanlış yapıyor. Nedeni şudur; bir yıldır hiçbir şekilde görüşme yok. Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa, hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşme yaptırmak olmaz. Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir. Neden buraya gelmiyorlar? Şayet bir görüşme olacaksa, bu avukatlarla olmalıdır. Çünkü bu durum hem siyasi hem de hukukidir.”
Kaynak: MA