HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Meclis’te yaptığı toplantıda İmralı’da verilen 3 aylık disiplin cezasınına ilişkin ‘Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun?’ diye sordu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. AKP’nin dış politikasına yönelik eleştirilerde bulunan Beştaş, “Biliyorsunuz daha önce AKP hükümeti ihvancılarla iş tuttu. Trablus hükümeti vardı, şimdi onun yerine geçici birlik hükümeti yerini almış durumda. Bu tezkerenin görüşüldüğü dönemde AKP iktidarının bölgesel barışa ve istikrara dair hiçbir şey yapmadığını gördük. Diğer taraftan İsviçre-Finlandiya meselesi gündemdeki yerini koruyor. Türkiye uluslararası standartlara uymak yerine, kendi ülkesinde ‘terör algısını’, ‘terör yaklaşımını’ dış dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. Şu anki hedefi NATO meselesinde şunu söylüyor: İsveç ve Finlandiya’ya demokrasinizi hak ve hukuka yaklaşımınızı adalet anlayışınızı kırpın kesin bunların yerine bizim algımızı kabul edin diyorlar. Tabii ki İsveç ve Finlandiya’nın ya da AB ülkesinin bunu kabul etmesi mümkün değil. Bu yaklaşım Türkiye’yi NATO içinde de yalnızlaştırmaya devam ediyor” dedi.
Siyanür borusu patladı
24 Haziran’dan beri çok önemli bir gündem var, hak ettiği şekilde tartışılmıyor. Yerli ve milli bir ikinci Çernobil vakasıyla karşı karşıyayız. Erzincan İliç’te Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold Altın Madeni’nde kullanılan siyanürü taşıyan boru patladı. 21 Haziran gecesinde bu patlama yaşandı, gece boyunca yaklaşık 20 ton siyanürlü suyun sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal madde Fırat Nehri üzerinde bulunan İliç Barajına karışmış vaziyette. Fırat Nehri, Keban, Atatürk ve Karakaya Barajı’nı besleyen bir nehir. Uzun süredir maden şirketlerinin çalışmaları tartışılıyordu. Çevre aktivistleri bu konuda suç duyurularında bulundular. Çevre komisyonundan ilgililerden bir açıklama duymadık. Başsavcılığın soruşturma açtığı söyleniyor ama ilerleme var mı bilmiyoruz. Altın madenin siyanür borularından birinin kırılması ve bu siyanür çevreye yayılması jandarma tutanağına kadar yansımış durumda.
Açlık sınırı 6 bin
Ekonomik gündem tabi ki bitmez. Çünkü Türkiye sarsıntı halinde, sağanak yağmur halinde zamlar gelmeye devam ediyor. Enflasyon yüzde 200 seviyelerinde devam ediyor. Asgari ücretin hala Temmuz 2022’de belirleneceğine dair kesin bir söz verilmiş değil. Mutlaka gelecek ay içinde asgari ücret yeniden belirlenmek durumdadır. Açlık sınırı 6 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 20 bin TL’ye dayanmışken, 4253 TL ile milyonlarca emekçinin geçinmesini beklemek, müdahale etmemek büyük bir ekonomik suçtur. İnsanları açlıkla baş başa bırakmak suçların en büyüğüdür. Kendiniz yiyip içerken, sefalet içinde olanları görmeden, büyük bir şatafatla yaşarsanız, bu suçun boyutları da artıyor. Yani şu anda şöyle bir hesaplamayı biz de yapalım. 3 artı 1 evin kirası, Adana’da Bursa’da yaşadığını farz edelim, 4 kişinin yaşayacağı kira bedeli 3 bin TL asgari, elektrik, su, doğalgaz, internet ve telefonu da eklersek, bin TL’den geriye vatandaşın cebinde 253 TL kalıyor. Bununla ne yapacak? Ekmek mi alacak, su mu alacak, peynir mi alacak, et mi alacak? Hiçbir şey yapamayacak durumda. Bu koşullarda insanları yaşamaya zorlamak büyük bir suçtur bu suça göz yummayacağız.
Akaryakıtta ÖTV
Ulaşım sektöründe tam bir vehamet var. Hiç kimse bu yaz tatile gidemeyecek, bayramda ailesini ziyaret edemeyecek, bir yıl içinde akaryakıt fiyatları yüzde 300 artmış durumda motorin 30 TL oldu. İstanbul-Diyarbakır arası otobüs fiyatı 600 TL, 4 kişilik bir ailenin gidiş dönüş masrafı için 4800 TL para ödemesi gerekiyor. İstanbul-Diyarbakır arası uçak bileti fiyatları 1500 TL, dün uçakla geldim, sözde vekillere bir standart belirleniyor, her havaalanına gittiğimde uçak bilet fiyatları 100 TL artmış oluyor. En son 680’e uçmuştum, dün 800 TL’ye uçtum. Bu bize yapılan ayrıcalığı da yapmasınlar. Vatandaş 1500’e uçuşuyorsa, bizde uçalım. 200’den 800’e gelmişse vatandaş 300’den 1500 TL’ye gelmiş bir uçuş fiyatı var. Bu rakamları karşılayabilecek bir tek kesim var, o da AKP eliyle yaratılan yüzde 1’dir. Artık otobüs firmaları, nakliyeciler, taksi esnası okul servisleri kontak açmak bile istemiyor. Akaryakıtta ÖTV’nin kaldırılmasını istiyoruz, asgari ücretin mutlak suretle belirlenmesini istiyoruz.
Bir ek bütçe var, yarın Genel Kurula gelecek, hakikat ne desek az kalır! Aralık’ta görüştüğümüz temel bütçede 1 trilyon 750 milyar TL idi bütçe tutarı, ek bütçe 1 trilyon 83 milyar TL. Ne kadar fark, sapma var? Yüzde 73. Bütçeler hükümet düşüren kanundur. Halka hesap vermenin temel göstergesidir. Şimdi iktidar ilk 6 ayda yüzde 73 açık vermiş vaziyette halkın vergileriyle. 1 trilyon 83 milyar TL’ye dair ek bütçe yapıyor. Bunu yaparken içtüzük, Anayasa, yasa, siyasi etik dinlemiyor. 3 ayda gece gündüz kabul edilen bütçeyi 1 günde bir torba kanun olarak Plan ve Bütçe Komisyonu’n önüne getirdiler. Nasıl olabilir? Siz vatandaşın parasını vergisini nasıl bu kadar rahatlıkla hırsızlayabilirsiniz. Bu irade hırsızlığıdır. Milletvekilleri yok, bakanlar yok, sadece Nebati var Hazine ve Maliye Bakanı.
Hukuksuzluk
Ülkede hiç bitmeyen bir HDP saldırısı var. Kürtlere karşı hiç bitmeyen bir saldırdı var. Hukuksuzluk gözaltı ve işkence saldırısı var. Dün İstanbul’da yapılan Onur Yürüyüşü’ne yapılan saldırıda galiba 400’e yakın insan gözaltına alındı işkence ile. Bu sabah Adana’da İl Eş Başkanlarımız Helin Kaya ve Mehmet Karakış’ın da arasında bulunduğu 34 arkadaşımız ve kültür kurumu çalışanı gözaltına alındı. Diyarbakır’da Dicle Fırat Kültür Merkezi çalışanları gözaltına alındı. Geçen hafta Van Başkale’de biliyorsunuz, vahşet görüntüleri sergilendi yüzlerce asker 400 mermi sıktı köylüye. Ne demek ya. Bir kişiyi gözaltına alacaklar bu ancak Filistin gibi sömürge topraklarında görülen bir tablodur. Ama Van’da görülüyor. Şimdi de Hakkari Yüksekova’nın köylerinde yapılan operasyonda 20 köylünün darp edildiğini 13’ünün operasyon bölgesine götürüldüğünü öğrenmiş durumdayız. Yerel kaynaklar 7 köylüden haber almadıklarını söylüyorlar. Her gün iktidar hukuksuz, işkence, demokrasinin yokluğu konusunda ciddi adımlar atmaya devam ediyor.
İmralı’da neye ceza veriyorsunuz?
İmralı’da, açıklandı 3 aylık disiplin cezası daha verildi. Bütün bunların tamamı Kürt meselesinde savaş politikası, sorunu çözmeme iradesi. Savaşa dayalı iç ve politikada düşmanlaştırma kutuplaştırma politikası. Yapılamayan görüşmeye ne cezası veriyorsun? Hiç kimse ile görüşmüyor ki İmralı’da tutulan mahpuslar. Sayın Öcalan da diğer mahpuslarda görüşmüyor. Sayın Hayri Konar ve Öcalan’ın ailesi arıyor. Avukatları görüşemiyor. Siz hukuksuzluğu uyguluyorsunuz, sonra yandaş gazetecinize bir yazı yazdırıyorsunuz, sanki büyük bir lütufmuş gibi, Abdulkadir Selvi diyor ki; Öcalan ailesi ile görüşecek. Şaka mısınız? Ailesiyle görüşmesi temel haktır. Kötüye kullanıldığını iddia ediyor, kötüye kullanan sizsiniz. Faşizmin iktidarda olduğunu her gün tekrar tekrar hatırlatıyorsunuz. Mahpusların İmralı’da tutulanların Edirne’de Hakkari’de Diyarbakır’da tutuklananlardan ne farkı olduğunu tabii ki biz biliyoruz ama bu siyasi farklılıktır. Hukuki farklılık yoktur, hukuk herkese eşit yaklaşır. Hukuk karşısında kimsenin muafiyeti yoktur. Bu konuda tecritle birlikte hayatın her alanında savaş politikası devam ettiriliyor.
Parlamento üstüne yargı vesayeti
Elimde bir istatistik var. 2021 istatistiklerine göre; direnme suçunun ağırlıklı olarak yer aldığı kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar bölümünde (direnmeyi mukavemet olarak algılayın) 52 bin 325 kişiye dava açılmış, buna karşı işkence ve eziyet suçundan 866 dava açılmış, makas çok geniş. İşkence yapıyorlar, gözaltına alıyorlar, darp ediyorlar, tutanak tutuyorlar, ‘sen bana direndin’ diyorlar. İşkence yapana soruşturma yok ama Saliha Aydeniz gibi refleks olarak elini kaldırdığında, polise yumruk atmak oluyor, tutanak bunları gösteriyor. Bu hak ihlalleri öyle bir aşamaya geldi ki artık mızrak çuvala sığmıyor. Parlamentonun üstünde vesayet kuran yargı ve kolluk var. İktidarın talimatıyla hem de.
Aydeniz’in dokunulmazlığı
Meclis gündemlerinden bir ne fezlekeler dokunulmazlık görüşülecek. Savcılar fezleke yarışına girmiş. Kolluk vekiller hakkında tutanak tutma yarışına girmiş. Saliha Aydeniz’e ilişkin soruşturma dosyayı fezlekeye dönüştükten sonra kim tutar polisleri, kim tutabilir, kim görevini hatırlatabilir. Çünkü koca Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı, iktidar sözcüleri ‘polisimize yumruk atamazsınız’ diyor. Amenna peki, polis vatandaşa işkence yapabilir mi, vekile işkence yapabilir mi, polis vekili darp edebilir mi? Vatandaşa bunu yapabilir mi? ‘Yapabilirsin’ diyorlar. Bugün Meclis Başkanı Şentop açıklama yapmış, ‘Ben fezlekelerden rahatsızım’ demiş. E valla bir zahmet rahatsız olun yani. Yırtın o fezlekeleri, o fezlekelerin içinde hukuka aykırı işlenen bir fiil ve suç yok ki, iktidarın yaklaşımı sonucunda savcıların hazırladığı fezlekeler. Açıkça burada bir emniyet yetkilisi vekilimize ‘seni duvara çivilerim’ dedi, o polis hala görevde. Bu polis niye yargılanmıyor, bu soruyu sadece HDP mi sormalı? Allah aşkına polis bir vekile ‘seni çivilerim’ diyor, yargı idare kılını kıpırdatmıyor, Saliha Aydeniz’i yere atıyor, hakaret ve küfür ediyor, bir refleks ile elini kaldırıyor, diyorlar ki dokunulmazlığını kaldıracağız.
Gongreye doğru
Burada siyasete darbenin adım adım yürürlükte olduğunu ve devam ettiğini gösteriyor. Ama şunu söyleyelim vallahi bu halk da bu gelenekten gelen partiler sizin ağababalarınıza da diz çökmedi. Biz Ünal Erkanları, Çillerleri, Mehmet Ağarları gördük. Tek bir an halk haklarını aramaktan, direnmekten vazgeçmedik. Sizin 94’ten bu yana Kürt siyasetçilere ve HDP ile birlikte Türkiye muhalefetine yönelik bu darbeden sonuç alamayacaksınız. Açıkça sizin vekilleriniz arasında suç işleyenlerin tablosu ayyuka çıkmışken; ‘Ben vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırırım. HDP’yi zayıflatırım’ hayallerine kapılmayın. 3 Temmuz’da kongremiz var, gümbür gümbür geliyoruz, on binlerle Ankara’da ‘HDP Halktır’ sloganı ‘Çözüm biziz’ sloganları ile yeri göğü inletecek. Korkmaya devam edin. HDP iktidarınızı bitirecek.”
Kaynak: MA