Türkiye’nin Kuzey ve Doğru Suriye’ye yönelik tehditlerinin IŞİD’i yeniden canlandıracağını kaydeden YPG Sözcüsü Nûrî Mehmûd: ‘Eğitilip belirli planlar çerçevesinde uyuyan hücreye dönüştürülüyor’
Kuzey ve Doğu Suriye Halk Savunma Birlikleri (YPG) Sözcüsü Nûrî Mehmûd, Türkiye’nin bölgeye yönelik saldırıları ve bulunla bağlantılı olarak IŞİD’in hareketlenmesine dair Hawar Haber Ajansı’na (ANHA) değerlendirmelerde bulunu.
IŞİD’lilerin Türkiye’nin attığı adımlara göre hareket ettiğini kaydeden Nûrî Mehmûd, “Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye’yi tehdit ederken, DAİŞ çeteleri de bölgeye yönelik saldırılarını artırıyor. Bu da her iki tarafın da aynı zihniyette hareket ettiğini ancak isimlerinin sadece isimlerinin farklılığı söz konusudur” dedi.
Türkiye’nin denetiminde olan bölgelerde Ebu Bekir El-Bağdadi, Ebu İbrahim El-Kureyşi gibi IŞİD’lilerin öldürüldüğünü ve birçok kişinin tutuklandığını belirten Nûrî Mehmûd, “İşgal altındaki bölgelerde DAİŞ çeteleri için farklı stratejiler uygulanıyor. Burada çeteler eğitilip belirli planlar çerçevesinde uyuyan hücreye dönüştürülüyor. Hesekê’deki Sinaa hapishanesine yapılan saldırı da bunun en gözle görülen örneğidir. Çeteler buralardan bölgelerimiz hakkında bilgileri toplayıp değerlendiriyorlar. Komuta merkezleri Dilok, Riha ve Ankara’dır. Erdoğan, aynı zamanda, işgal altındaki bölgelerde DAİŞ çete komutanlarını da barındırıyor. Son zamanlarda, işgal altındaki bölgelerde Türk yetkililere karşı, Xûta sakinlerinin evlerine dönmelerini talep eden gösterilerin nasıl gerçekleştiğini gördük” diye konuştu.
IŞİD’in bitmediğini ve hareketinin devam ettiğini belirten Nûrî Mehmûd, “Hapishanelerimizde 12 bin DAİŞ çetesi var. Hol Kampı’nda da binlerce DAİŞ ailesi yaşıyor. Çocukları da dünyanın ve uluslararası toplumun gözünde aynı bilinçle büyüyor. DAİŞ’i sahada yok ettik diyebiliyoruz ama zihniyetlerini ve örgütlenmelerini henüz bitirmedik. DAİŞ halen faaliyetlerine devam ediyor. Türkiye’nin planladığı Sinaa cezaevindeki olay gibi bölgelerimizde benzer olaylar yaşatmaları muhtemeldir” diye belirtti.
Türkiye’nin bölgeye dönük tehditlerinin DAİŞ’e karşı mücadeleyi engellediğinin altını çizen Nûrî Mehmûd, “Tehditler, DAİŞ çetelerine faaliyetlerini artırmaları için moral veriyor. Dêrazor, Reqa ve Minbic’ten bölgenin dört bir yanındaki Kuzey ve Doğu Suriye halkları güçlerimizle iş birliği yapıyor. Halkımızla güçlerimiz arasında güçlü bir koordinasyon birliği bulunuyor. Ancak Türkiye’nin son tehditleri, DAİŞ hücrelerine karşı savaşımızın, işgal tehditlerinin DAİŞ’ten daha önemli olmasından kaynaklı DAİŞ’i arka planda tutuyor. Bundan kaynaklı güçlerimiz bu tehditlere karşılık vermeye hazırlanıyor” şeklinde konuştu.
‘Bölge ülkeleri bu tehditleri görmeli’
Uluslararası toplumun IŞİD’e karşı görevlerini yerine getirmediğini kaydeden Nûrî Mehmûd, şöyle devam etti: “Dünya genel olarak Türk devleti ile DAİŞ arasındaki işbirliğini görmeli ve önlem almalıdır. Bu noktada iki tehlikeli cephe var. Bunlardan ilki işgalci Türk devleti ancak uluslararası toplum teröre karşı tarihi görevlerini yerine getirmiyor. Diğeri ise Dêrazor, Tedmur, Siweyda ve Deraa arasında Rus, İran ve Şam hükümet güçlerinin bulunduğu alanlardaki DAİŞ’in varlığını nasıl kabul edebiliyorlar. Bölge ülkeleri bu tehditleri görmeli, DAİŞ o bölgelerden bizim bölgelerimize geçiyor, işgal altındaki bölgelerden lojistik ve teknik destek alıyor.”
‘Uluslararası mahkemeler kurulmalı’
IŞİD’lilerin yargılanması konusunda Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan mahkemelerin yeterli olmadığını belirten Nûrî Mehmûd, “Uluslararası mahkemeler kurulmalı, çünkü DAİŞ davası sadece Kuzey ve Doğu Suriye ile ilgili değil. DAİŞ ve hücreleriyle ilişkileri nedeniyle Türkiye ve Avrupa’da da soruşturmalar açılmalı yargılamalar yapılmalıdır. DAİŞ çeteleri uluslararası mahkemelerden yoksun olma ve hareketlerini artırma fırsatını değerlendiriyor ve bu burum da her yönüyle huzursuzluk yaratıyor” dedi.