Bir dönem İzlanda’da İçişleri ve Adalet Bakanlığı koltuğunda olan Ögmundur Jonasson Avrupa Konseyi’ndeki oturumda konuştu: ‘İmralı’da insan haklarına ve AB yasalarına aykırı bir durum yaşanıyor. İmralı’daki sistemin kabul edilmemesi gerekiyor’
İmralı’daki ağır tecridin kaldırılması talebiyle AK’de yapılan oturumda konuşan Jonasson, Türkiye’de kalıcı bir barışın sağlanması için İmralı kapılarının açılmasını ve Abdullah Öcalan ile yeniden görüşülmesi gerektiğini söyledi.
Avrupa Konseyi’nde 21 Haziran’da Ögmundur Jonasson, HDP eski Urfa Milletvekili Dilek Öcalan ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Raziye Öztürk’ün konuşmacı olarak katıldığı bir oturum düzenlendi. Oturumlarda Öcalan üzerindeki ağır tecride dair konuşmalar yapıldı. Oturumda konuşan Ögmundur Jonasson, “İmralı’da insan haklarına ve AB yasalarına aykırı bir durum yaşanıyor. İmralı’daki sistemin kabul edilmemesi gerekiyor” dedi.
Jonasson, Öcalan’ın özgürlüğü ile Kürdistan’daki barışın sağlanmasının birbirinden bağımsız olmadığına dikkat çekerek, “İmralı kapıları açık olduğu zaman, yürütülen barış süreci ve yürütülen tartışmalar olumluydu. Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz’unda verdiği mesaj da çok umut vericiydi. Sonra kapılar kapandı” dedi.
İmralı’da müzakerelere son verilmesinin ardından Türkiye’nin Kürt kentlerine yönelerek savaş suçu işlediğine dikkat çeken Jonasson, şunları söyledi: “2014’ten itibaren Kürdistan’da işlenen savaş suçlarını Sur, Nusaybin, Cizre ve 2011’de Roboskî’de katledilen Kürdistanlılara bakıp görebilirsiniz. Bunlar Kürdistan’da savaş suçu işlendiğinin kanıtıdır. Biz diyoruz, o kapıların açılması için bize yardım edin ki Türkiye’de kalıcı bir barış sağlansın.”
Raziye Öztürk: İşkence sistemi
Öcalan’ın avukatı Raziye Öztürk ise Türkiye’nin AK’ye üye ülkelerden biri olduğunu ve bu çerçevede imzaladığı uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğini vurgulayarak, “Buna rağmen İmralı Cezaevi’ndeki işkence sistemi 23 yıldır varlığını korumakta. Bu AİHM kararı ve CPT raporları ile de tespit edilmiş bir olgudur” dedi.
Öcalan’ın ve İmralı Cezaevi’nde tutulan diğer tutukluların yasal haklarından mahrum kaldığının altını çizen Öztürk, İmralı’daki hak ihlallerine dair ise şu bilgileri paylaştı: “İmralı’da 2011’den bu yana sadece 2019 yılında 5 kez avukat görüşü yapıldı. Tutsaklar aile görüş hakkından ise son 8 yılda sadece 5 kez yararlanabildi. 23 yıl boyunca sadece 2 kez telefon hakkını kullanabildiler. İmralı’ya 2015 yılında getirilen ve ayrı hücrelerde tutulan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın avukat görüş hakkı ise gasp edildi. Bu tutsaklar sadece 3 kez aile görüş hakkını kullanabildiler.”
Müvekkilleri Abdullah Öcalan’dan olağanüstü koşullarda 25 Mart 2021 yılında ailesi ile yaptığı 3-4 dakikalık telefon konuşmasından sonra hiçbir şekilde haber alınamadıklarını hatırlatan Öztürk, “Abdullah Öcalan’ın dış dünyayla tüm bağlantısı sistematik olarak 14 aydır koparıldı. Abdullah Öcalan ile diğer siyasi tutsakların sağlıkları, cezaevindeki şartları ve hukuki durumları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz. Müvekkillerimizin İmralı’da maruz bırakıldıkları disiplin cezası süreçleri bizden gizli tutuluyor” diyerek bu konuda hukuki işlem yapmalarının da engellendiğini söyledi.
Türkiye’nin bu ihlalleri sürdürmesinde Avrupa Konseyi’nin sessizliğinin rolü olduğunu vurgulayan Öztürk, “İmralı’da tecride ilişkin 2011’de başvurduğumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ancak 8 yıl sonra Türkiye’den savunma istedi. Ancak yapılan başvuruya dair henüz bir karar çıkmış değil” diye konuştu. AK’nin de denetleme görevini yapmadığına dikkat çeken Öztürk, “AK’den bir karar çıkmadığı için bu uygulama işkenceye sistemine dönüştü” dedi.
AK ve tüm parlamenterlere çağrı
Son olarak CPT’nin 2019 yılında gerçekleştirdiği ziyarete değinen Öztürk, “Bu ziyaretin raporunu 2020 yılında yayınladı. Raporda, ağırlaştırılmış infaz rejimi değişikliğine gidilmesi gerektiği belirtildi. Aile ve avukat görüşlerinin belirli periyotlarla yapılması tavsiyesinde bulundu. Ancak bu rapordan sonra İmralı’da daha ağır bir süreç işledi. AK ve tüm parlamenterlerin Türkiye’nin AİHM kararlarını ve CPT raporlarını yerine getirmesi için göreve çağırıyoruz” diye konuştu.
HDP eski Urfa Milletvekili Dilek Öcalan da “Biz artık Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Kürt halkı ve Önderi ‘terörist’ değil, asıl terörist bu halka işkence yapan zindana atan, öldürenlerdir” diyerek, Avrupa devletlerinin Türkiye’ye karşı sessiz kalarak bu suça ortak olduğunu söyledi.
Oturum ardından Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nin İmralı’daki tecride dair hazırladığı bir dosya Avrupa Konseyi parlamenterlerine teslim edildi.
STRASBOURG