Ezgi Koman
“Politika genel olarak, toplumun tümünü ilgilendiren ve toplumu oluşturan birimler arasındaki ilişkileri düzenleyen, düşünce sistemleri ve eylemler bütünü. Çocuk açısından politika ise, toplumun önemli kesimini oluşturan ve birer birey olarak ‘hak ve özgürlük sahibi’ olan çocuğun, devlet ve siyasal süreç içerisinde çocuklarla ilgili ‘olanlar’ ve ‘olması gerekenlerin’ irdelenmesi ve buna bağlı bir sistemin olması gerekenlere yönelik güçlendirilmesini kapsar”.
Bu paragraf Gündem Çocuk Derneği’nin 2009 yılında yayımladığı Ülke Çocuk Politikası Çalıştayı kitabında yer alıyor. Kitapta “Neden bir çocuk politikası gerekli?” sorusuna yanıt verirken, çocuklar açısından politikanın tarifi de yapılıyor.
Türkiye’de çok açık ki her alanda çocukların hak ve özgürlüklerini odağa alan, çocuğun yüksek yararını önde tutan bir anlayış ve bu anlayışı temel alacak bir çocuk politikası ihtiyacı söz konusu. Bu ihtiyacı giderecek adres ise tariften de anlaşıldığı gibi aslında siyaset kurumu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu da 11-12 Haziran tarihlerinde “Çocukluk Algısı ve Çocuk Politikalarında Yeni Arayışlar” konulu bir sempozyum gerçekleştirdi. HDP Çocuk Komisyonu aslında yeni bir komisyon. 19 Kasım 2021’de kurulmuş ve bu sırada çocuk politikası çalışmalarına başladığını duyurmuştu. Komisyon çocuklarla birlikte bir politika üretmek, çocukların özgürleşmesine katkıda bulunmak için böyle bir komisyona talip olduklarını söylemiş, geleneksel ve modern anlayışa itiraz ederek bir çocuk politikası oluşturacağız, demişti. Bu sempozyum tam da bunu yapmaya çalıştı…
Açılış konuşmasını yapan Komisyon Eş Sözcülerinden Nuray Türkmen’in dediği gibi, sempozyum merak ve politik bir sorumluluktu, evet, ama aynı zamanda bu sempozyum bir “mecburiyetti”. Çünkü HDP politik- toplumsal yaşamda Üçüncü Yol’u gerçekten sorguluyorsa çocukluk alanında da bu yolu sorgulamak durumundaydı…
İki günlük sempozyum bu sorgulama için değerli bir olanak oldu. Üstelik bu olanak sadece parti açısından değil, aslında çocuk hakları hareketi için de önemliydi.
Uzun yıllardır çocuk alanında çalışan kişi ve kurumları bir araya getiren sempozyumun yarattığı ortak heyecan; katılımcıların geç saatlere kadar süren oturumlara devam etmelerinden, verdikleri katkılarından, yapılan tartışmalardan anlaşılıyordu. Sanırım bu heyecan, çocuklar için Üçüncü Yol’un mümkünlüğüne ilişkin bir umut demekti…
İki gün boyunca çocuk düşmanlığından, Ermeni çocuklarının 1915’te yaşadıklarına, eğitimde ve müzik eğitiminde anadilinin öneminden, çocukluğun kime ait olduğuna, geleceğin yurttaşlarının inşasından feminist bir perspektifle aile içindeki çocuk algısına, Roman çocukların deneyimlerinden çocuklara duyarlı bütçeye, mülteci çocuklardan bağımlılık meselesine, siyasetin çocuk algısından yoksulluğa, çocuk işçiliğine, çocukların öldürülmesine kadar pek çok konu dile getirildi, tartışıldı.
“Şiddet İstismar ve İhmal”, “Adalet Sistemi ve Çocuk”, “Eğitim Sistemi ve Çocuk”, “Medya ve Çocuk”, “Çocukların Katılım Hakkı”, “Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Çocuk” başlıklarında atölyeler yapıldı, sonuçlar üretildi. Ayrıca hem çocuklar için hem de çocuklarla birlikte şarkılar söylendi – ki bu bölüm sempozyumun heyecanının en çok arttığı bölümdü.
Evet, Halkların Demokratik Partisi seçimler yaklaşırken, kendi programını çocuklar açısından da ele almak için çalışmalarını devam ettirecek. Ankara’da yapılan bu sempozyum Diyarbakır’da ve diğer illerde de yürütülecek. Sempozyumda konuşulanlar kitap haline getirilecek ve yaygınlaştırılacak. Tartışmalar, birlikte düşünmeler devam edecek. Bu sürecin yansımasını eminim – en azından ve ilk aşamada- seçim kitapçıklarında, meydanlarda kurulacak cümlelerde, mecliste verilecek önergelerde, yerelde izlemesi yapılacak sorunlara yaklaşımda görebileceğiz. Bu hepimiz için oldukça umut verici… Darısı – acil olarak- diğer partilere diyelim…