Gazeteci Rojbin Denîz: ‘KDP halkın onu istemediğini biliyor. Bundan kaynaklı Türkiye sopasıyla Êzidîleri, Kürtleri vurmaya çalışıyor. Korkutarak sindirme planına başvuruyor’
Bağdat ile Hewlêr arasında imzalanan 9 Ekim 2020 tarihli “Şengal Anlaşması”nın ardından Êzidîlere yönelik başlayan sistematik saldırılar sürüyor. Türkiye sürekli hava saldırıları yaparken, Irak ordusu da kenti kuşatıyor. Yine KDP de sık sık kenti hedef gösteriyor. En son 15 Haziran’da Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı ile Şengal’de bulunan Sinunê Halk Meclisi binasının bombalandı ve 12 yaşındaki Selah Xidir Naso yaşamını yitirdi.
Şengal’e yönelik saldırıları, Ankara, Hewlêr ve Bağdat’ın amaç ve hedeflerini, bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Rojbin Deniz değerlendirdi.
Şengal’e yönelik her saldırıda KDP işbirliğinin olduğunu belirten gazeteci Deniz şunları söyledi: “Êzidîlerin kader ipini elinde tutan Osmanlılar ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti, Şengal’e kadar Êzidîleri takip etti. Soykırım yolculuğunda, KDP, Osmanlıları hiç yalnız bırakmadı. Soykırımın yaratıcıları, kilit rolünü üstlenen Türkiye ve KDP, ellerine geçen her fırsatta Êzidî toplumuna, inancına dönük soykırım gerçekleştirdi. Her soykırım Êzidî toplumu için derin bir yalnızlık ve ötekileştirilmenin sancılarıyla geçti. 2014 yılında yaşadığı soykırımı, kapsamı ve ağırlığıyla diğer fermanların toplamı kadardı. Êzidî toplumu diğer fermanlarda yaşadığı yalnızlığı, bu fermanda aştı. Êzdalığın kökü olarak bilinen Şengal, 74 fermanla bitirilmek istendi. Hedef buydu, fakat Êzidîleri bitiremediler. Soykırıma uğrayan, soykırımla yüz yüze kalan Êzidî toplumu yaşadığı tekerrürü zamanın akışı içerisinde tecrübeye dönüştürdü.”
KDP ve Irak devletine muhtaç olmadan…
Şengal Demokratik Özerk Yönetimi’nin kuruluşuyla Êzidîlerin özgürce yaşadığını ifade eden Deniz şöyle devam etti: “Şengal, fermandan sonra hızlı bir biçimde toparlandı. Halk meclisleri, Êzîdxan asayişi halkın ihtiyaçları üzerinden inşa edildi. Irak’ta Êzidî toplumu için yasa ve kanunlar her zaman yok hükmündeydi. Hiçbir Êzidî’nin yaşam ve savunma hakkı yoktu. Irak nezdinde kendini savunmasız ve toplumsal sorunlarına çözüm arayacağı bir merci göremeyen Êzidî toplumu, kendini savunmak ve halkın sorunlarına çözüm üreteceği alanlar oluşturdu. Êzidî toplumu, tarihi ihanetlerle dolu geçen KDP ve yine halkını sahiplenemeyecek kadar güçsüz olan Irak devletine bel bağlamanın büyük bir yanılgı olacağını biliyorlardı. Şengal’de kurulan halk meclisleri ve Êzidî asayişi, ortak bir anlayışla halkın yanında oldu. Fermandan sonra 8 yıldır Êzidîler kendi kendisini yönetti. KDP ve Irak devletine muhtaç olmadan, Êzdaca yaşayacaklarını herkese gösterdiler.”
‘Türkiye sopasıyla Êzidîleri, Kürtleri vurmaya çalışıyor’
Irak ve KDP’nin Şengal’de inşa edilen demokratik sisteme tahammül edemediğini ve bu nedenle planlı saldırıları devreye koyduklarını dile getiren Deniz şunları kaydetti: “Êzidî toplumunun irade olma durumu, varlık bulmasına karşı Türkiye ve KDP devreye girdi. Son yıllarda Êzidî toplumun öncüleri ve çocuklarının hedeflenmesi bundan kaynaklı gelişti. Mervan Bedel hedeflenirken, çocukları da yanındaydı ve son saldırıda bilerek ve programlı bir biçimde Sinunê merkezde olan Halk Meclisi ve pazar alanı hedeflendi. Bu saldırıda 12 yaşındaki Saleh ve Halk Meclisi çalışanları, bir gazetecinin de içinde yer aldığı 7 kişi yaralandı. Halk Meclisi’nin hedeflenmesini sağlayan KDP’dir. KDP Şengal’in ferman öncesine dönmesini istiyor. Êzidî toplumu, fermanda yaşananları unutmak istiyor. Êzidî toplumu, özelliklede kadınları, Barzani’ye bağlı pêşmergeleri istemiyor ve bunu açıkça dinlendiriyor. KDP halkın onu istemediğini biliyor. Bundan kaynaklı Türkiye sopasıyla Êzidîleri, Kürtleri vurmaya çalışıyor. Korkutarak sindirme planına başvuruyor.”
Haydar Şeşo üzerinden
KDP’nin Şengal’de Haydar Şeşo üzerinden provokasyon yapma girişimlerinde bulunduğunu ancak bu durumun halk tarafından boşa çıkarıldığını söyleyen Deniz, “MİT ve ayakçısı tarafından planlan saldırılar, bir tek Şengal değil, Rojava’yı da kapsıyor. Halk iradesinin oluştuğu alanlara ve iradeyi güçlendiren özgürlük mücadelesi direk hedefleniyor. 15 Haziran’da Sinunê merkeze yapılan saldırı, KDP-Türkiye’nin Êzidî düşmanlığının fotoğrafıydı. Saleh’ın yanmış küçük bedeni, babasının kollarında yaşama tutunmaya çalışıyordu. Yine kırtasiyede yanmış defter, kalem, kitap, silgi ve çocukların tüm okul ihtiyaçları bir tek renk almıştı, objektiflerimize bir tek siyah ve acı, öfke karışımı bakışlar yansıyordu. Çocukların okuma hayalleri arkadaşları Saleh ile birlikte yara almıştı. Soruyorlardı ‘biz bundan sonra defterlerimizi ve kalemlerimizi nereden alacağız?’ KDP ve Türkiye, Êzidî-Kürt düşmanlığının yanı sıra çocuk düşmanı olarak tarihteki yerini almıştır” diye konuştu.
Şengal hava sahası ve Misak-ı Milli
KDP ile birlikte Irak’ın da hava sahasını açarak saldırılara ortak olduğunun altını çizen Deniz, şunları ekledi: “Fermanda ve sonrasında 8 yıldır Şengal hava sahası Türkiye’nin her saldırısına açık. Türkiye’nin, Êzidîlerin öncülerini ve geleceği olan çocuklarını hedefleyen her saldırısına karşı dış güçlerin tutumu, kınamayı geçmiyor. Yapılan kınamalar Türkiye’ye ‘yarım bıraktığın işi tamamla’ dercesine kifayetsiz kalıyor. Dünya 2014’deki sessizliğini koruyor. Irak, bölge ve uluslararası güçlerin sessiz kalması sadece Êzidîlere soykırım kapısını açık bırakmıyor, aynı zamanda Irak’ın parçalanmasını ön gören bir durum yaratır. Türkiye’nin Êzidî-Kürt düşmanlığı sadece Kürtlere ve Êzidîlere kaybettirmez, aynı zamanda Irak-Suriye ve İran’a da kaybettirir. Türkiye’nin Kürt-Êzidî düşmanlığının bir ucu Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırları için kurduğu hayalden geçiyor. Bu sınır Suriye’yi, Irak’ı parçalar ve İran’ın sınırlarını tehdit eder. Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırları KDP ve YNK’yi de içine alır. Barzani ailesi Türkiye faşizminin işgali altında olan bir Kürdistan’la neyi hayat ettiği muamma. KDP’nin ve uluslararası güçlerin hayali bir tarafa, Türkiye’nin hedefine ulaşması durumunda ilk atacağı adım, KDP’yi tarihin çöp sepetine atmak olacaktır. Halk nezdinde itibar kaybetmiş KDP’nin hayalleri çöp kutusunun dibinde sona erecek. Dünyada bunun yüzlerce örneği var. Êzidî toplumunun vicdanı ve hakikati bu örneklere bir yenisini ekleyecektir.”
Kaynak: MA