Hüseyin Deniz
Ekonomideki kötü gidişat hız kesmiyor. Önceki yıllarda bunu aylık olarak fark ediyorduk. Şimdi günlük olarak cebimizden giderek artan düzeyde eksilen paradan biliyoruz. Sabit gelirliler, bırakın ay sonunu getirmeyi, bir sonraki maaşın da neredeyse üçte birini de (kredi kartları aracılığıyla) tüketmek zorunda kalıyor. Ama istatistiklere bakılırsa büyüyormuşuz! Türkiye’nin en etkili patron örgütü TÜSİAD Başkanı Orhan Turan: “Fakirleşerek büyüyoruz” diyerek özetlemiş.
Bize Nazım Hikmet’in ünlü şiirini hatırlatıyor. İnşaat emekçilerine atfen söylediği: “Elimde yükselen yapılarda bana yer yok.”
Güncellersek; “Sırtımızda büyüyen Türkiye’de emekçiye pay yok…” Asgari ücret ile emekli maaşına yapılan Ocak zammının daha ilk bir ayda erimesi gerçeği bunu gösteriyor.
İktidarın bir dönem kullanmayacağız diyerek tehdit savurduğu Dolar, Lirayı pula çevirmiş durumda. Bütün bunlar da iktidarın aldığı kararların sonucu. Buna son olarak Merkez Bankası’nın kararı eklendi: Yeni uygulama ile reeskont kredisi kullanmak için daha önce döviz gelirinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na satma zorunluluğu olan ihracatçılar, buna ek olarak döviz gelirinin yüzde 30’unu da bankalara satacak. Aynı zamanda satışı izleyen bir aylık dönemde de döviz almamayı taahhüt edecek. Merkez Bankası’nın piyasada tepkiyle karşılaşan bu kararı içerde döviz kurunda yeni bir artışa yol açacağı endişesi yarattı. Bu yüzden piyasa denilen kapitalist ekonomik işleyiş her geçen gün daha bir yavaşlamakta. Birçok işyeri dolardaki yükseliş ve yarına dair belirsizlikten dolayı, üretimde kısmi ara vermeye başladı. Önceki gece saat 21.00’daki FED’ın 75 puanlık faiz artırımı kararı sonrası Türkiye ekonomisinin krizli durumu nedeniyle TL’nin değer kaybı daha da artacak gibi.
İktidarın tek haneye indireceğiz deyip durduğu enflasyondaki artış hızlanacak. TÜSİAD’ın tespitiyle “Bu artış hızı daha önce görülmemiş düzeyde”.
Ekonominin kitabını yazanlar, piyasalara yaptıkları müdahalelerle ekonomiyi her gün yeni bir çıkmaza doğru sürüklüyor. İçerde hukuk ve adaletten her gün bir adım daha uzaklaşılıyor. Son gazeteci operasyonu ve yaptığı konuşma nedeniyle CHP İstanbul İl başkanın siyaseten men edildiği bir ülkede, doğrudan yatırımcı da kaçıp gider tabii ki… 2022 Ocak-Nisan döneminde Türkiye’den yurt dışına giden yatırım, gayrimenkul hariç gelen yatırımdan 674 milyon dolar daha fazla oldu.
Benzer bir kriz tarımda söz konusu. Tarım alanlarını yapılaşmaya açan mevut iktidar, bu günlerde Venezuella’da tarım alanları kiralamakla durumu kurtarmaya çalışıyor. Tahıl krizini azaltmak için ise Ukrayna ile Rusya arasında mekik dokunmakta. Venezuella yerine mazotun pahalılığından dolayı traktörünü çalıştırmayan çiftçiye çare bulunsa daha verimli sonuç alınırdı. Fahiş artışlardan dolayı çiftçilerin azımsanmayacak bir kesiminin gübre kullanımından vazgeçtiği göz önüne alınırsa rekoltede ciddi düşüşler kapıda. Tüm bunlar yaşanırken, Maliye ve Hazine Bakanı, Türkiye bütçesinin Mayıs ayında “fazla” verdiğini öne sürerek ekonominin iyiye gittiğini savunuyor. Oysa 15-16 Haziran büyük emekçi direnişinin 52. yıl dönümünde Türkiye ekonomisi ve emekçilerin durumu, 52 yıl öncesinden daha kötü olduğu gerçeği var. Küçük bir azınlık habire zenginleşirken, büyük çoğunluk fakirleşiyor. Pazarın da tadı kaçtı!