Tevgera Azadî Partisi Üyesi Hûsên Kerkûkî, Türkiye’nin Bağdat ile Hewlêr arasında çelişkiler yarattığını kaydetti: ‘Türkiye petrol anlaşmaları bölge ekonomisini tamamen kontrolü altına almaya çalışıyor. Türkmenler arasına askeri güçler yetiştiriyor ve bunu ırkçı duygularla yapıyor’
AKP’nin “Yeni Osmanlıcılık” hayalleriyle Federe Kürdistan Bölgesi topraklarına yönelik Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) işbirliğinde başlattığı saldırılar sürüyor. Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik saldırılarını kimyasal silahlarla sürdüren Türkiye, diğer yandan KDP’nin kontrolünde bulunan bölgelerde üs kurmaya devam ediyor. Saldırılarda istediği sonucu alamayan AKP, KDP’ye bağlı özel güçlerin doğrudan savaşa katma girişimleriyle Kerkük ve Musul’da kontrolü sağlayarak, petrol kaynaklarını ele geçirmeyi amaçlıyor.
Türkiye’nin bölgeye yönelik planlarını değerlendiren Tevgera Azadî Üyesi Hûsên Kerkûkî, saldırılarla Musul ve Kerkük’de siyasi ve askeri değişimlerin olduğunu söyledi. Hûsên Kerkûkî, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Musul ve Kerkük ile ilgili açıklamalarını hatırlatarak, “Irak hükümeti ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bu bölgelere yönelik bir plan ve programları yok. Her iki hükümet arasında da çelişkiler devam ediyor. Kerkük petrol zengini ve bu nedenle Türk devleti Türkmen cephesine siyasi ve askeri yardımda bulunmak istiyor. Bölgede gerginliği tırmandırıyor. Türkmenler arasına askeri güçler yetiştiriyor ve bunu ırkçı duygularla yapıyor. Kerkük’e rahat ulaşabilmek için ilk olarak bu krizleri çıkartıyor. Amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için bölgedeki krizleri derinleştiriyor” dedi.
Türkiye ile KDP arasında yapılan 50 yıllık gizli petrol anlaşması olduğunu dile getiren Hûsen Kerkûkî, “Bu anlaşma sonucunda Kürdistan’ın petrolü Türkiye’ye satılacak. Siyasi partiler ve petrol uzmanları ile birçok parlamenter bu anlaşmanın sadece ekonomik olmadığını belirtiyor. Bu anlaşma aynı zamanda askeri, güvenlik ve istihbarat noktalarını da içerebilir. Bu nedenle KDP ve Türkiye, Kerkük’ün petrol zenginliğini kontrol etmeyi ve burada askeri üsler kurmayı amaçlıyor. Başika ve Kürdistan Bölgesi’nin diğer bölgelerinde yaptıklarının aynısını, burada da yapmak istiyorlar. Irak’ta askeri veya siyasi bir yenilgi olursa Kerkük’ü tamamıyla kontrolüne alacaktır. Hızlı bir şekilde işgal edebilmek için siyasi ve güvenlik değişikliklere neden olacak ve bunun bölge üzerinde önemli bir etkisi olacak” şeklinde konuştu.
‘Türkmenler arasına askeri güçler yetiştiriyor’
KDP’nin de Türkiye’nin planlarına ortak olduğuna işaret eden Kerkûkî, şunları söyledi: “Türkiye’nin Kerkük planlarına bazı muhalefet partileri, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları kuruluşlarından güçlü tepkiler var. Çünkü Kerkük ekonomik, sosyal, ulusal ve mezhepler bakımından zengin bir yerdir. Türk devleti, Bağdat ve Hewlêr arasındaki çelişkileri Sünni partilerine ve KDP’ye verdiği desteğini kaos yaratmak için kullanıyor. Türkiye’nin bu işgal planı BM’nin gözü önünde gerçekleşiyor. IŞİD, Şengal ve Mahmur saldırılarında Türkiye’nin kendileriyle işbirliği yaptığını itiraf etti. Tüm delillere rağmen siyasi ve toplumsal tepkilere rağmen BM gerekeni yapmadı. O dönemde durdurulmayan ve cezalandırılmayan Türkiye, Kerkük, Musul ve Kürdistan Bölgesi’nde de durmayacaktır. Ancak Güney Kürdistan ve Irak’taki şeyhler ve aşiretler de Türkiye’nin planının Irak için bir tehdit olduğu konusunda hemfikirler.”
‘KDP Türkiye’nin bölgedeki sözcüsü haline geldi’
Türkiye’nin temel amaçlarından birinin bölgenin ekonomisini kontrol altına almak olduğunun altını çizen Kerkûkî, “Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ne yönelik tekrar saldırıya geçmesi bir tehdittir. Türkiye, saldırıların Bağdat ve Hewlêr ile işbirliği içinde gerçekleştirildiğini söylüyor. Üstelik bu işbirliğini ABD’den habersiz de yapmıyor. Türk devleti her zaman bu saldırılarla sınırlarını koruduğunu söylüyor. Ama asıl amaç ve plan Kürdistan bölgesini işgal etmek, Kürt halkının kazanımlarını elde etmek, gerilimi ortadan kaldırmak, Kerkük ve Musul petrol kuyularını kontrol altına almaktır. Erdoğan her seferinde ikinci Körfez Savaşı’ndan sonra Kürdistan Bölgesi’ni kabul ederek hata yaptığını söylüyor. Aslında Kerkük ve Musul ile başlayarak ülke ekonomisini kontrolü altına almak istiyor. Bunu bir kenara bırakın, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Türkiye’de halen bir temsilciliği yok. KDP ise Türk devletine yardım ediyor ve Türkiye’nin bölgedeki sözcüsü haline geldi. IŞİD’e yardım edenin ise Türk devleti olduğunu herkes biliyor. Türkiye’nin bölge hükümetiyle petrol anlaşmaları ve petrol hırsızlığı Kürdistan Bölgesi ekonomisinin tamamen kontrolü altına alınması anlamına geliyor. Kürdistan Bölgesi’ni kontrol etmesi, Kürdistan’ın diğer parçalarında zemin kazanmak için bir başlangıç noktası olacak” diye belirtti.
Türkiye’nin saldırılarının Zap, Metîna ve Avaşîn ile sınırlı kalmayacağını ifade ederek, “Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik bu saldırılar elbette Kürdistan Bölgesi’nin tüm bölgelerini etkileyecektir. Sadece Kerkük ve Musul değil, Türk devletinin amacı ve planı bundan daha kapsamlı ve geniş olduğunu, PKK olmazsa o planın uygulanmasının kolay olduğunu biliyorlar. Bu yüzden büyük bir öfke ile saldırıyor. PKK ve bazı partiler, siyasi şahsiyetler, sivil toplum ve insan hakları örgütleri ile Kürdistan Bölgesi’ndeki kitleler, Türk işgal planı karşısında durdu. Bu halk IŞİD çetelerini eğiten ve yetiştiren işgalcileri bu topraklara girmesine izin vermeyecektir” diye konuştu.
Kaynak: MA