Tütün üreticileri tütünde kota yasasına dikkat çekerek, ‘Amerika’dan, Brezilya’dan gelen tütün kaçak değil de neden buranın tütünü kaçak sayılıyor’ diye sordu.
Tütün ve tütün mamullerinin 2002 yılında özelleştirilip, yetiştiriciliğine kota getirilmesi, Adıyaman’da 1-2 dönümlük arsalarda yetiştiricilik yapan tütüncüler için zorun başlangıcı oldu.
Son olarak tütün üreticilerinin kendi ektiklerini satmasının önüne geçen 2017 yılında 5607 sayılı “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda” yapılan düzenleme ile Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan “yetki belgesi” alma şartı getirildi.
Yetki belgesini alamayan üreticilerin tütün ticareti yapması tamamen yasaklanırken, yetki belgelilerin ise ancak kuracakları kooperatif aracılığıyla satış yapabilecekleri kanuna eklendi. Tepkiler üzerine Haziran 2020’ye kadar ertelenen yasa, 2020’de yürürlüğe gireceği dönemde tepkilerin devam etmesinin ardından 1 yıl daha ertelendi. Yasanın 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe girmesine karşı Malatya ve Adıyaman’da binlerce tütün üreticisi yolları kapatarak protesto eylemleri düzenledi.
Protestolardan sonra 6 ay daha ertelenen yasa, Ocak 2022’de yürürlüğe girdi.
Yasayla birlikte tütün ticaretine hapis cezası öngören yasal düzenleme, tütün satan birçok esnafın da kepenk kapatmasına neden oldu. Şimdi tütünün tek geçim kaynağı olduğu Adıyaman’daki üreticiler kara kara düşünüyor.
MA’dan Ceylan Şahinli’ye konuşan üreticiler ‘Amerikan tütünü, serbest Adıyaman tütünü yasak’ dedi
Satmamıza izin verilmiyor
Tütün fidelerini toprağa verdiklerini ancak gübre ve mazota gelen zamlar nedeniyle maddi olarak zorlandıklarını dile getiren Resul Çıtrık, “Ne doğru düzgün ekebildik ne doğru düzgün biçebileceğiz. Devlet topladığımızı da satmamıza izin vermiyor. Diğer ülkelerden tütün getiriyor, bize de yasak diyorlar” ifadelerini kullandı. “Tütünü bize yasakladılar” diyerek dert yanan Çıtrık, “Bize kooperatif kuracaklarını söylediler, halktan tütünü toplayıp götürüp olan düzeni de bozdular. Onların paralarını da vermediler. Tütün de gitti, kooperatif de” dedi. 7 kişilik bir aile olduklarını söyleyen Çıtrık, tek geçim kaynaklarının tütün olduğunu ekledi.
Öğretmendi tütüncü oldu
Uzun yıllar öğretmenlik yapan ailenin fertlerinden Erdal Çıtrık, 2016’da çıkan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile mesleğinden ihraç edildikten sonra merkeze bağlı Mestan köyünde aile mesleği olan tütün yetiştiriciliğine başladı.
Erdal Çıtrık, ihraçtan sonra tütün yetiştiriciliğine evrilen yaşantısını şöyle özetledi: “İhraç olduktan sonra birçok arkadaşımız büyük şehirlere, bazıları da Avrupa’ya gitmek zorunda kaldılar. Ben kendi köyümde, kendi yurdumda ailem ve köylülerim ile kalmak istedim. Böyle bir karar aldım ve 6 yıldır bu köyde tütün üreticisiyim. Bahar ve yaz aylarında tütünleri yetiştirip kışın da satmaya çalışıyorum.”
Adıyaman’ın coğrafyası sebebiyle geçim kaynağı olarak sadece tütün ekebildiklerini belirten Çıtrık, “Arpa ya da buğday da ekilebilir ama birkaç dönüm tarlada ekeceğimiz buğday bize ne kadar yetebilir ki? Kendi masrafımızı çıkaramayız. Küçük çocuklarımız var. Kendimizi geçindirmemiz lazım. Bu krizde de iyice çaresiz kaldık” dedi. Geçmişten bu yana tütün üretiminin meşru görülmediğini ve sürekli olarak baskı altında tutulduklarını belirten Çıtrık, son yıllarda tütünün “kaçak” damgası yemesiyle birlikte baskıların giderek arttığını ekledi. Şehir içinde ya da dışında satışa hazır tütünle yakalanmaları sebebiyle kendilerine 100-200 bin TL’ye kadar para cezası kesilebildiğini ifade eden Çıtrık, “Geçtiğimiz aylarda kanun da çıktı. Bununla birlikte işlerimiz gittikçe zorlaşmaya başladı. Zaten zar zor kazanıyorduk, gittikçe zorlaştı. Bir de üzerine kriz vurdu. Gübre pahalı, mazot pahalı, her masrafımız 2-3 katı oldu” diye konuştu.
Eylemler
Geçtiğimiz yıl tütün yasasına karşı yapılan protestolara değinen Çıtrık, “Devlete, işimizi elimizden almaları takdirinde aç kalacağımızı belirtmek için sesimizi duyurmaya çalıştık. Eylemler gayet insani ve demokratikti. Sonra vali ve milletvekilleri geldi. Bize eylemlerimizin illegal olduklarını söylediler. Biz de eylemimizin ekmek paramız olan tütün için olduğunu ısrarla söyledik. Onlar da bize saldırdı. Gençleri, yaşlıları gözaltına aldılar. Bazılarını ise tutukladılar. Çok demokratik talepler vardı. Ancak büyük bir tahammülsüzlükle karşılaştık” dedi.
Alevi Kürt coğrafyasını insansızlaştırmak
Yapılanların bir nedeninin de Alevi Kürt coğrafyasını insansızlaştırmak olduğunu ifade eden Çıtrık, son olarak şunları söyledi: “Burada uygulanan politikalar sadece ekonomi üzerine değil, siyasi-politiktir de. Buranın insanları hem kimlikleri ile hem inanışları ile hem de fikirleri ile farklı insanlar. Farklılık derken devlet ve hükümetin kendi görüşü ve kimliğinden farklılar. Bu sebeple kabul etmiyorlar. Ekmeklerimizi elimizden alarak bizi dağıtarak büyük şehirlerde asimile etmeye zorluyorlar. Ya da Avrupa’ya göçmemizi istiyorlar. Buralarda erimemizi istiyorlar. Bir de ekonomik politikalar ile bizi açlıkla terbiye etmek istiyorlar. Bu şekilde itaat politikası yürütüyorlar. Biz tütün ile büyüdük, onun parası ile okuduk, yetiştik. Onun parası ile evimizi yaptık. Biz burada yemeğimizi suyumuzu bulduk. Bu coğrafya tütün dışında hiçbir şey kabul etmiyor. Amerika’dan, Brezilya’dan gelen tütün kaçak değil de neden buranın tütünü kaçak sayılıyor?”