AKP iktidarı sürdürülemez hale gelen ekonomideki krize dair hayaller üretmeye devam ederken, cari açık yine zirve yaptı. Diğer yandan ekonomistler Türkiye’nin sonbaharda iflas edeceği öngörüsünde
Türkiye’de halklar en kötü yoksulluk koşullarında yaşama tutunmaya çalışırken, iktidar ise hayal satmaya devam ediyor. AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ekonomiye ilişkin yaptığı açıklamada, “Aralık ve Ocak gerçekleşmeleriyle enflasyonun sırtımıza bindirdiği kamburdan kurtulacağımız 2023 Şubat ve Mart aylarından itibaren önemli ölçüde geride bırakmış olacağız” vaadinde bulundu. Diğer yandan Maliye Bakanı Nebati ise enflasyondaki yükseliş sürecini kıracaklarını öne sürerek, “El ele vererek, yüreğimizle halledeceğiz” dedi. Bakan Nebati’in, “2022 yılında enflasyonla mücadele kapsamında 239 milyar lira vergi gelirinden vazgeçiyoruz” ifadelerinin karşılığının sermaye kesimlerine yapacakları destekleri içerdiği ise şu sözlerinden anlaşılıyordu: “Dar gelirli hariç; üretici, ihracatçılar kâr ediyor, çarklar dönüyor.”
Cari açık yine zirve yaptı
Cari işlemler dengesi, nisan ayında 2,74 milyar dolar açık verirken, 12 aylık cari işlemler açığı da 25 milyar 710 milyon dolara yükselerek, 9 ayın zirvesine yerleşti. Cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre 1 milyar 222 milyon dolar artarak 2 milyar 737 milyon dolara çıktı. Ocak-Nisan döneminde cari açık 21 milyar 73 milyon dolar oldu. Geçen yılın ilk 4 ayında 9 milyar 59 milyon dolar açık verilmişti. Nisan itibariyle 12 aylık cari işlemler açığı da 25 milyar 710 milyon dolara yükseldi. Böylece 2021 Temmuz döneminden bu yana en yüksek yıllıklandırılmış açık gerçekleşmiş oldu.
Kaynağı belirsiz milyarlar
Merkez Bankası değerlendirmelerine göre; söz konusu tabloda, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığının 2 milyar 692 milyon dolar artarak 4 milyar 433 milyon dolara yükseldi. Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak bankalar 606 milyon dolar, diğer sektörler 26 milyon dolar net geri ödeme yapmışken, iktidar ise 305 milyon dolar tutarında yeni tahvil ihracı ile borçlanmayı sürdürdü. MB diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 1 milyar 458 milyon dolar net azalış gösterdi. Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak; bankalar 280 milyon dolar, hükümet 34 milyon dolar, diğer sektörler ise 248 milyon dolar net kullanım gerçekleştirdi. Yılın ilk 4 aylık döneminde ise 11 milyar 751 milyon dolar kaynağı belirsiz para yapılmış olması ise dikkat çekti.
Büyük nakit krizi sonbaharda
Türkiye’nin 870’e tırmanan kredi risk primi’ (CDS) oranlarının dış borçlarda yüzde 35 iflas olasılığına işaret ettiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Kara, eğer iflas durumunda hiç ödeme olmayacağını varsayarsak mevcut CDS oranlarının dış borçlarda yüzde 35 iflas olasılığına işaret ettiğini belirterek, “Eğer borcun bir kısmının kurtarılacağını varsayarsak iflas olasılığı daha da yukarı gidiyor” dedi. HalkTV.com’dan Nuray Tarhan’ın haberine göre Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, mevcut stratejinin sürdürülebilmesi açısından en kritik değişkenin döviz likiditesi olduğuna dikkat çekerek, “Bu bakımdan yakından izlenmesi gereken bir gösterge dış borç çevirme oranları, CDS bu seviyelerde kaldıkça düşecektir” diye konuştu. Türkiye’de kredi ve kredili mevduat hesaplarında (KMH) borçluluk oranının çok yüksek olduğunu vurgulayan InvestAZ Araştırma Direktörü ve Nişantaşı Üniversitesi Ekonomi ve Finans Dr. Öğr. Üyesi Dr. Tuğberk Çitilci, “Hane halkının harcanabilir geliri eksi tarafta. En iyi akrabamız kredi kartı ve KMH oldu. Bu nedenle alınan kararlarla hane halkının kredi çekip dövize yatırması istenmiyor. Hane halkının harcama kalemlerini kısıtlayıcı önlemler alınarak sonbaharda olası artışların törpülenmesi hedefleniyor. Ama bu önlemler sonbaharda zorlamaya başlayacak insanları. Sonbahar veya 2023 Ocak’ta nakit ihtiyacının zirveye ulaşacağını göreceğiz. Önce nakit krizinin önlenmesi için ücretlerin enflasyonun üzerinde artırılması gerekiyor” dedi.
Hayaller ve gerçekler
Açıklanan ekonomi kararlarını da değerlendiren Çitilci, gelire endeksli senet (GES) enstrümanının yıllık yüzde 23’lük bileşik faiz seviyesiyle kur koruma mevduata (KKM) alternatif olamayacağını söyleyerek, “Hayaller süper bono, gerçekler GES. Yani hayaller süper bono, gerçekler enflasyon. Yıllık bileşik faiz yüzde 23 seviyesinde. Gerçekten KKM’nin cazibesini geçecek bir enstrüman mı? Kesinlikle değil. Bu, yüksek enflasyonun bir yıl boyunca kalıcı olacağının resmi açıklamasıdır. Süper bono gibi bir şey beklememek gerekiyor. Merkez Bankası politikası olmadan enflasyonla nasıl mücadele edeceksiniz? Edemezsiniz. Faiz artışı olmadan ekonomi nasıl soğutulur? Şu anda uygulanan motto bu” diye belirtti.
EKONOMİ SERVİSİ