KDP ve Türkiye’nin ambargo uygulayarak Maxmûr’u boşaltılmak istediğini belirten İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Çiçek Cengiz, ‘BM rolünü ve misyonunu yerine getirseydi, şu anda kampta ambargo olmazdı’ dedi
Devlet saldırıları nedeniyle 1990’lı yıllarda Şırnak ve Hakkari’den göç ederek, Irak’ın Musul vilayetine 100 kilometre uzaklıkta bulunan Maxmûr ilçesinin yanında kurdukları Maxmûr Kampı’nda yaşamaya başlayan yaklaşık 12 bin kişi, 3 yıldır abluka altında tutuluyor. Federe Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Hewlêr’de Türkiye Başkonsolosluğu’nda görevli diplomat Osman Köse’nin silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdiği 17 Temmuz 2019’da abluka altına alınan Maxmur Kampı, sistematik olarak Türkiye’nin hava saldırılarının hedefi oluyor. Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde olmasına rağmen söz konusu abluka ve saldırılara karşı uluslararası sessizlik hali ise sürüyor.
Maxmur’da 3 yıldır süren ambargo ve Türkiye’nin saldırılarını değerlendiren İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Çiçek Cengiz, KDP ve AKP’nin temel amacının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla kurulan demokratik sistemini yıkmak olduğunu söyledi.
KDP’nin kampa yönelik baskılarının yıllardır sürdürüldüğünü, daha önce birçok kez kampın boşaltılmak istendiğini hatırlatan Çiçek, “Türkiye, KDP eliyle saldırılarını sürdürerek, kampı insansızlaştırmayı hedefliyor. Özellikle Hewlêr hattında bütün yollar asayiş tarafından tutulmuş ve işleri gereği giden Maxmûrluları tutukluyor. Aslında bu ambargo da baskılar da saldırılar da Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecritle bağlantılıdır. Tecrit arttıkça, saldırılar da artıyor” diye belirtti.
‘Halk ambargoyu boşa çıkarmak için alternatifler üretti’
Kamp halkının ambargoyu boşa çıkarttığını ifade eden Çiçek Cengiz, “Yolların kapatılması, ekonomi, sağlık ve yaşam noktasında bizi olumsuz etkiledi. Ancak halk ambargoyu boşa çıkarmak için alternatifler üretmeye başladı. Ambargo adı altında kampa yapılan saldırılar da boşa çıkarıldı. Kamp halkı KDP’ye muhtaç olmamak için ellerinden geleni yaparak, yeni yeni alternatifler üretiyor. Kurulan komiteler kampın sağlık ve ekonomik ihtiyaçları karşılıyor. Bu her ne kadar yeterli olmasa da halk ambargoyu bu şekilde boşa çıkarmaya gayret ediyor” diye konuştu.
‘Halk saldırılar ve ambargoyu boşa çıkardı’
Ambargo ve saldırıların temel amacının Maxmûr’da yönetim sistemini yıkmak olduğunu belirten Cengiz, “Küresel güçler Sayın Öcalan’ın inşa ettiği Demokratik Ulus ve Demokratik Konfederalizm sistemini her türlü komplo, plan ve projelerle yıkmak istiyor. Kampta yaşayanlar, bu sistem hakkında yüksek bilgiye sahiptir. Egemenler, bu sistemi yıkmak ve yenmek için saldırıyor. Aynı zamanda mevcut fikrin başarısız olması ve Sayın Öcalan’ın fikirlerinden uzaklaştırmayı hedefliyorlar. Bu nedenle kamp halkı saldırılar ve ambargoyu boşa çıkardı, Sayın Öcalan’ın fikirlerini savunmakta ısrar ediyor. Halk bir adım bile geri atmamıştır” dedi.
BM’ye eleştiri: Rolünü yerine getirmiyor
Kampın BM’nin himayesi altında olduğunu anımsatan Cengiz, sözlerini şöyle sürdürdü: “BM görevlerini yerine getirmiyor. Saldırı ve ambargoya karşı bir açıklama dahi yapamadı. BM, ambargoyu uygulayan güçlerin etkisinde kalmıştır. Eğer BM rolünü ve misyonunu yerine getirseydi, şu anda kampta ambargo olmazdı. Halkımız da bu güçlerin saldırı ve zulümlerinden kurtulurdu. Her ne kadar sağlık alanında önemli adımlar atılmışsa da hala birçok alanda eksiklikler yaşanıyor. Özellikle kronik hastalıkları olan yurttaşlarımız zorluk yaşıyor. Çünkü bazı ilaçlar kampta bulunmuyor. Kamp içerisinde 2000’den beri BM’ye bağlı bir hastane bulunuyor. Ancak bu hastanenin eksiklikleri dahi giderilmiyor. Şimdiye kadar birçok hamile kadın KDP’nin kontrol noktalarında bekletildiği için çocuklarını kaybetmiştir.”
‘Irak hükümeti de üzerine düşeni yapmıyor’
Kampta devam eden ambargonun en fazla kadın ve çocukları etkilediğini ifade eden Cengiz, “Kampta Türkiye tarafından yapılan hava saldırılarında çocuk ve kadınlar hedef alınıyor. O yüzden hem fizikken hem de psikolojik olarak saldırılardan en çok çocuklar etkileniyor. Bu saldırıların durması için BM veya diğer güçler seslerin çıkartmıyor. Halk bu duruma karşı tepkilidir. İlerleyen süreçlerde kampa dönük saldırılar artabilir. Ancak Maxmûrlular var olan saldırıları direnişleriyle ortadan kaldıracaktır. Irak hükümeti de üzerine düşeni yapmıyor. Kamp Irak hükümetine bağlıdır. Kamp sakinleri sesini yetkililere duyurmak için sürekli eylem içindedir. Kamp halkının bu direnişi ve mücadelesi bütün baskı ve saldırıları boşa çıkaracaktır” şeklinde konuştu.