TJA öncülüğünde “Mahpusta Kadın Olmak” konulu çalıştayında, kadın tutukluların cezaevlerinde yaşadıkları ve buna karşı ortaya koyduğu direniş üzerinde durulurken, tecrit politikalarına karşı birleşik mücadele edilmesi vurgusu yapıldı
Özgür Kadın Hareketi (TJA), Taksim’de bulunan bir otelde “Mahpusta Kadın Olmak” konulu çalıştay gerçekleştirdi. Gün boyu tartışmalar ile süren çalıştayın yapıldığı salona “Mahpusta kadın olmak” yazılı dev pankart asıldı. Çalıştaya, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisleri ile HDP milletvekilleri, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütleri temsilcileri, feminist aktivistler, gazeteci, hak savunucuları, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri ve Adalet Nöbeti eylemini sürdüren tutukluların yakınları katıldı.
Çalıştayın birinci oturumunda, “70’lerde, 80’lerde, 90’larda Mahpus Kadın Olmak” konu başlığında sunumlar gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü yazar Neşe Erdilek’in yaptığı oturumda, Şenal Saruhan, Nevin Berktaş, Zeliha Şalcı ve Remziye Rüzgar söz alarak, 1980 ve 1990’lı yıllarda cezaevlerinde yaşadıkları hakkında sunum yaptı. Cezaevlerinde kadınlara dönük cinsel işkencelerin anlatıldığı oturumda, kadınların ortaya koyduğu direnişe dikkat çekildi.
Kadınlara yönelik ihlaller
İkinci oturumda, “Dünden Bugüne Mahpushaneler” konu başlığı üzerine sunum yapıldı. Moderatörlüğünü Barış Akademisyeni Meral Camcı yaptığı oturumda, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Raziye Öztürk, avukat Gülizar Tuncer, Ruken Gülağacı ve gazeteci Ayşe Düzkan söz aldı. Kadınların cezaevlerinde çocukları ile yaşadıkları sorunlar, cezaevlerinde kadınlara dönük cinsiyetçi ve ayrımcı yaklaşımlar, erkek tipi cezaevlerinde kadınların yaşadıkları hak ihlalleri, erkek ve kadın gardiyanların kadın tutuklulara dönük eril ve tacize varan yaklaşımları anlatılarak, cezaevlerinin hem fiziksel hem de çalışanlar yönünden eril tahakkümün yaşatıldığı alanlar olduğu tespiti yapıldı.
İmralı tecridi
Öcalan’ın avukatı Raziye Öztürk, İmralı’da 23 yıldır sürdürülen tecrit sisteminin kronolojisini anlattı. Öztürk, İmralı’daki hukuksuzluklara dikkat çekerek, tecridin diğer cezaevlerine yandığını söyledi. Öztürk, İmralı tecridinin kaldırılması için mücadelenin önemine vurgu yaptı.
Mücadele çağrısı
Üçüncü oturumda da “Mahpushanelerde Hak İhlalleri” konusu ele alındı. Moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri’nin yaptığı oturumda, konuşmacı olarak İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, Adalet Nöbeti’ne katılan annelerden Fince Akman, siyasetçi Burcu Çelik ve 14 yıllık tutukluluğun ardından 4 ay önce tahliye olan Nesrin Akgül yer aldı. Adalet Nöbeti eylemcisi Fince Akman, eylemleri boyunca yaşadıkları polis işkencesini anlatarak, tüm baskı ve saldırılara rağmen 12 haftadır ısrarla ve kararlılıkla eylemlerini sürdürdüklerini belirtti. Akman, nöbet eylemlerini büyütme ve tutukluların sahiplenilmesi çağrısı yaptı.
Cezaevlerinde kadın direnişi
Burcu Çelik, cezaevlerinde kadın ve çocukların yaşadığı ihlalleri sıraladı. Nesrin Akgül de tutukluların hak ihlallerine karşı ortaya koyduğu direniş üzerinde durdu. Cezaevlerinde son dönemde yaşanan katliamların sıradanlaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Akgül, buna karşı çıkmak gerektiğini söyledi. Akgül, kadınların cezaevlerinde yaşadığı en önemli deneyimin mekana karşı koymak olduğu tespitinde bulunarak, kendi yaşam alanlarını oluşturarak bir direniş alanı geliştirdiklerini söyledi. Tecrit alanında tutukluların kurdukları iletişim şekillerini anlatan Akgül, iletişim kurmanın özgürlüğe dönüştüğünü ifade etti. Kadınların cezaevinde direnişi asla bırakmadıklarını vurgulayan Akgül, cezaevlerinin bir “hafıza merkezi” haline dönüştürüldüğünü dile getirdi.
Çözüm önerileri
Son oturumda da “Ne Yapmalı ve Çözüm Arayışları” başlıklarında forum yapıldı. Forumun moderatörlüğünü TJA aktivisti Hacer Özdemir yaptı. Forum boyunca söz alan kadınlar, çözüm önerileri sundu. Önerilerde, cezaevleri için ortak mücadelenin örgütlenmesi, birleşik mücadelenin önemi, toplumsal bir karşı koyuş ve bunun için sorumluluk bilincinin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı. Dijital medyada kampanyalarının yürütülmesi ve bu alanın güçlü kullanılması önerisi de sunuldu.
Forumda, her alanın direniş alanına dönüştürülmesi ve mücadele hattının örülmesi, bunun için de acil bir inisiyatif veya koordinasyon kurulması önerisi ön plana çıktı. Toplumsal bir insan hakları yapısının oluşturulması, cezaevlerindekilere görüşçü olunabileceği ve somut adımların atılması gerektiği de öneriler arasında yer aldı.
S ve Y tipi cezaevleri
Cezaevleri ile maddi dayanışmanın örülmesi önerisi üzerinde de durulan forumda, kadınlar özellikle S ve Y Tipi cezaevlerinde ağır tecrit koşullarına dikkat çekildi. Buna karşı kampanyalar yürütülmesi önerisi sunulurken, cezaevlerine dönük çalışmaların sadece bu alanda çalışma yürüten dernek ve kurumlarla sınırlı tutulmaması, söz konusu durumun toplumsallaşması gerektiği kaydedildi.
Aysel Tuğluk’tan mesaj
Forumda, Aysel Tuğluk için de kampanyaların büyütülmesi gerektiğinin üzerinde duruldu. Oturumda söz alan avukat ve siyasetçi Burcu Çelik, ağır hasta tutuklu Aysel Tuğluk’un mesajını ileterek, dayanışma çağrısı yaptı.
İSTANBUL