Diyarbakır’da 21 gazetecinin gözaltına alınmasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Gözaltındaki gazetecilerin meslektaşları Fehim Işık, Murat Sabuncu, Candan Yıldız, ve Ali Ergin Demirhan ‘Bize düşen görev onlara destek olmaktır’ dedi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen ev baskınlarında aralarında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, JINNEWS haber müdürü Safiye Alagaş ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç’un da bulunduğu 21 gazeteci gözaltına alındı.
Bu gözaltı operasyonlarına ise tepkiler gelmeye devam ediyor. MA’dan Mehmet Aslan’a konuşan gazeteciler Fehim Işık, Candan Yıldız, Murat Sabuncu ve Ali Demirhan “İktidarın baskıyı tırmandırabileceğini öngörüyoruz. Basın örgütlerine, gazetecilere ve kamuoyuna düşen ise bunlara asla sessiz kalmamaktır.” ifadelerini kullandı.
Işık: Özgür basın pes etmedi
90’lı yıllara işaret eden gazeteci Işık, o dönem devlet içerisindeki JİTEM gibi yapılar tarafından onlarca Kürt gazetecinin katledildiğini anımsattı. Şimdilerde ise her gün meslektaşlarının gözaltına alma haberiyle uyandıklarını belirten Işık, Kürt gazetecilere yönelik saldırın sürekli yaşandığını söyledi. Işık, “O günlerden itibaren özgür basın, çalışmalarını aksatmadan yoluna devam etti. Bedeli ne olursa olsun, bu çalışmalarda, kendisine düşen tüm görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirdi” dedi.
Hedef salt Kürt basını değil
Yeni gözaltı operasyonuyla ilgili bir hususun dikkatini çektiğini ifade eden Işık, “Kürt basınına dönük saldırıyı normal göstermeye dönük bir çaba var. Kendisini duyarlı gazeteci olarak gören, hatta muhalif kesim içinde yer alan bazı gazeteci ve kesimler bile ‘eğer Kürde ve basınına saldırı varsa bu normaldir’ gibi bir anlayışın içinde olabiliyor. Tepkisiz kalabiliyor. Zaman zaman iktidarın barbar uygulamalarının destekçi de olabiliyor. İktidarın hedefi tüm medyayı kontrol altına alma, insanları sadece iktidar yanlısı medya üzerinden yalanlarla manipüle etmeyi hedefliyorlar” diye belirtti.
İktidarın Kürt basınını kriminalize etmeye çalıştığını ve bu gerçeğin görülmesi gerektiğinin altını çizen Işık, “Geçmişte her sessiz kaldıklarında iktidarlar daha çok güçlendiler. Faşist uygulamalarına daha da hız verdiler ve giderek birçok kesime saldırmaya başladılar. Artık hedefte sadece Kürt basını veya Kürt gazeteciler yok. Artık Türkiye’de faşizmin önünde duran ya da ‘bana dokunmaz’ deyip sessiz olmayı tercih edenler, iktidar onlarında evine gidecektir. Kürt basını katliamlara rağmen geri adım atmadı, bu gün de atmayacaktır. Biz meslektaşlarına düşen ise, onlara güçlü bir ses ve destek olmaktır. Bunu yapmadığımız sürece suça ortak olmuş olacağız” ifadelerini kullandı.
Yıldız: Bu saldırılar fiili sansür
Operasyona tepki gösteren bir diğer DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu üyesi gazeteci Candan Yıldız, Türkiye’de gazetecilere dönük baskıların her dönem süreklilik arz ettiğini, Kürt gazetecilerin ise “ilk hedef” olanlar arasında yer aldığını söyledi. Bu durumun dünden bugüne değişmediğine işaret eden Yıldız, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal’de (OHAL) çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle Dicle Haber Ajansı, JINHA ve Özgür Gündem Gazetesi gibi birçok ajans ve gazetenin kapatıldığını hatırlattı. Bu yayın organlarının çizgisini sürdüren yayın kuruluşlarının da aynı baskıya maruz kaldığını dile getiren Yıldız, “Kürtlere yönelik insan hakları ihlallerinin yanı sıra öldürülen Kemal Kurkut, Ceylan Önkol’u haberleştirdiler. Öte taraftan köy boşaltmaları, faili meçhul cinayetler ve kayyumları ile yolsuzluklarını haberleştirdiler” dedi.
Kürtlerin kontrolünde bulunan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son günlerdeki tehditlerini anımsatan Yıldız, saldırı planına işaret etti ederek, ekledi: “Bütün bu gözaltılar, fiili sansür olarak ele alınmalıdır. Öte taraftan gazeteciliğin kriminalize edilmeye çabası var. Kamuoyunun neler olup bittiğini bilmesini istemiyorlar. Gazetecileri korkutmak, fiili olarak mesleklerinden koparmak istiyorlar.”
Sabuncu: Dayanışmamızı eksik etmeyeceğiz
T24 yazarı ve gazeteci Murat Sabuncu da, baskı ve gözaltının salt bir dönem ile sınırlı olmadığını, bunun Türkiye’de süreklilik arz ettiğini söyledi. Sabuncu, “İster Kürt ister Türk olsun genel olarak gazetecilere yönelik bir baskı durumu söz konusu. Ayrıca iktidar bu durumu süreklilik haline getirdi. Bu durumu dönemsel olarak okumuyorum. Özellikle seçime doğru giderken gazeteciler üzerindeki baskının daha da artacağını düşünüyorum. Bugün de var, dün de vardı. Özgür Gündem zamanında da vardı. Bu nedenle dayanışmamızı eksik etmeyeceğiz” diyerek, tepkisini dile getirdi.
Demirhan: Asla sessiz kalınmamalı
DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu Üyesi ve Sendika.org editörü Ali Ergin Demirhan ise, iktidarın içinde bulunduğu siyasi kriz nedeniyle demokratik kitle örgütleri ve gazetecilere saldırarak, olağan bir süreç yaratma cabasında olduğunu belirtti. Baskı ve gözaltının da bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Demirhan, aynı zamanda savaş politikalarının devrede olduğunu, bu nedenle Kürt gazetecilere yönelik gözaltının şaşırtıcı olmadığını söyledi. Demirhan, “İktidarın baskıyı tırmandırabileceğini öngörüyoruz. Basın örgütlerine, gazetecilere ve kamuoyuna düşen ise bunlara asla sessiz kalmamaktır. Kesinlikle her biçimde, hiç küçümsemeden dayanışma göstermek gerekir” ifadelerini kullandı.
Avrupa Gazeteciler Federasyonu’na anlatılacak
Avrupa Gazeteciler Federasyonu’nun İzmir’de iki hafta boyunca gerçekleştireceği yıllık değerlendirme konferansına katılacağını ve Kürt basınına yönelik saldırının boyutunu göstermek için önerge şeklinde bilgilendirmede bulunacaklarını belirten Demirhan, iktidarın gazetecilere yönelik baskısını teşhir edeceklerini söyledi. Demirhan, son olarak ise bir kez daha dayanışmanın önemine vurgu yaptı.