Türkiye’nin ‘Güvenli Bölge’ kuracağı iddiasıyla ele geçirdiği bölgelerde ne güven var ne de güvenlik. ‘Güvenli Bölge’ iddiasıyla yeniden saldırı sinyali verilen Kuzey-Doğu Suriye ise Suriye’nin en güvenli ve huzurlu bölgeleri
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kuzey-Doğu Suriye’ye ‘güvenli bölge’ kurma iddiasıyla yeni saldırı sinyali verirken, daha önce Türkiye ve ona bağlı paramiliter grupların ‘güvenli bölge’ iddiasıyla ele geçirdiği bölgelerde ne ‘güven’ var ne de ‘güvenlik.’ Türkiye ve paramiliter güçler ele geçirmeden önce Suriye’nin en güvenli ve kendi kendini yöneten kentlerinden olan Efrîn, ele geçirildikten sonra yağma, talan, işkence, kadın cinayeti, insan kaçırma, demografik değişimle gündeme gelirken, önceki gün kente yerleştirilen yerleşimciler bile yaşananlara karşı ayaklandı. Geniş çaplı protestolarda, sonradan oluşturulmuş kurumlar yakıldı, Türkiye’nin Suriye’den çıkması istendi, yolsuzluk ve elektrik kesintisi ile zamlar protesto edildi. Protestolar Bab, Ezaz bölgelerine de sıçradı. Öte yandan Türkiye’nin “Güvenli Bölge” iddiasıyla ele geçirdiği Efrîn, Ezaz, Cerablus, Grê Spî, Serêkaniyê dünyanın en güvensiz bölgeleri arasına girerken, Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre hırsızlık, yağma, talan, işkence, insan kaçırma, paramiliter gruplar arasında haraç çatışması, yerli halkın göçertilmesi, yerine yağmacı grupların ailelerini yerleştirme vb. birçok ihlal yaşanıyor. Türkiye’nin 30 km’lik “Güvenli Bölge” iddiasıyla yeniden hedef aldığı Kuzey-Doğu Suriye’nin Kobanê, Minbic, Til Rifat ve diğer bölgeleri ise Suriye’nin en güvenli ve huzurlu bölgeleri olurken, tüm halkların katılımıyla kendi özyönetimlerini oluşturulmuş durumda.
Suriye’den çık!
Kitlesel gösteriler, ele geçirilen Efrîn kentinin Kawa kavşağında başladı. Gösteri, elektrik şirketinin (STE) zam yapmasına karşı başladı. Türkiye’ye ait özel kuvvetleri, gösteriyi sona erdirmek için biber gazı kullanarak halkın üzerine ateş açtı. Göstericiler devlete bağlı meclislerin merkezini basarak binayı ateşe verdi. Eylemciler elektrik şirketinin tüm ekipmanlarını tahrip ederek yaktı. İdlib’de de halk Türkiye’ye karşı ayaklanarak Türk ordusunun Suriye’den çekilmesi çağrısında bulundu. Eylemlere katılan halk, “Sayın Erdoğan, ulusal güvenliğiniz Suriye halkının yararına değil, demografik değişime hayır, göçmenlerin geri dönüşüne evet” pankartını açtı.
Mari halkı da Türkiye ve paramilter gruplara karşı ayaklandı ve yerel meclis merkezini ve elektrik şirketinin binasını bastı. Halk “Suriye özgürdür, Türkiye Suriye’den çık” sloganları attı.
Bab kentinde ise halk, Türk elektrik şirketi ve Türkiye’ye bağlı kurumların merkezlerini basarak ateşe verdi.
Efrîn’in Cindirês ilçesinde ise TSK ve ona bağlı paramilter güçler onlarca göstericiyi yaraladı ve bir kişinin öldüğü belirtiliyor.
ANHA, Türkiye’nin ele geçirdiği bölgelerde ulaştığı kaynakların anlatımlarına yer verdi. Buna göre kaynaklar, “işgale karşı gösteri” çağrısında bulunduklarını, Türk ordusun seferber olduğunu ve kuvvetlerini bölgelere dağıtarak yolları kestiğini, geliş-gidişleri engellediğini bildirdi.
İdlib’de gösteri
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise 24 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Türk ordusunun kontrol noktalarına bir kilometre uzaklıktaki İdlib’in Sermin kentinde gösteriler gerçekleştiğini kaydetti. Türk devleti ile Rusya arasındaki anlaşmalarla doğu ve güney İdlib’den göç eden halk gösteriye katıldı. SOHR’a göre, göçmenler Erdoğan aleyhine sloganlar attı. SOHR, göstericilerin Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tehditlerini kınadığını da bildirdi.
Protestolara destek
Suriye Gelecek Partisi Kadın Meclisi ve İdlib Yeşil Meclisi ve Rakkalı yüzlerce kadın Türkiye’nin Türkleştirme ve demografik yapıyı değiştirme politikaları ile Kuzey ve Doğu Suriye’deki saldırılarına karşı “Örgütlen, diren ve özgürlüğü sağla” şiarıyla Rakka’da bir proteste yürüyüşü düzenledi. Katılımcılar, demografik değişim planına tepki gösterirken, Türkiye’nin Suriye topraklarından çıkarılmasını istedi. Efrîn bölgesindeki aşiretlerin kanaat önderleri de, Türkleştirme ve demografik yapıyı değiştirme politikalarına karşı Türkiye’nin ele geçridiği bölgelerdeki tüm aşiretlere ve onurlu şahsiyetlere mücadelelerini büyütmeleri çağrısında bulundu. Efrîn bölgesindeki Kürt ve Arap aşiretlerinin kanaat önderleri ve şeyhleri, Şehba Kantonu’nun Fafîn ilçesindeki merkezi önünde bir araya geldi. Açıklamada, Türk devletinin Suriye’de sürdürdüğü Türkleştirme ve demografik yapının değiştirilmesi politikalarına karşı herkese Efrîn’deki aşiretleri destekleme çağrısı yapıldı.
Kurd: Tek yol direnmek
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Eşbaşkan Yardımcısı Bedran Çiya Kurd, Türkiye’nin saldırı tehditlerine ilişkin MA’ya konuştu. Türkiye’nin olası saldırılarının IŞİD’in güçlenmesine neden olacağını belirten Bedran Çiya Kurd, IŞİD’in uzun yıllar Türkiye ile sınır komşusu olduğunu hatırlatarak “Neden DAİŞ uzun yıllar Türkiye ile sınır komşusu olduğunda güvenlik sorunu doğmadı” diye sordu. Kurd, Türkiye’nin Kuzey Doğu Suriye’yi hedef alma amacını, “Demokratik proje Türkiye’nin yüz yıldır oluşturduğu tekçi projelere karşı bir alternatif. Demokratik proje onların bütün hesaplarını alt üst ediyor. Türkiye demokratik projeyi boğmak için 10 yıldır fırsat kolluyor” şeklinde açıkladı. Güvenli bölge iddiasıyla girilen yerlerdeki duruma işaret eden Kurd, “Türkiye ve desteklediği çetelerin denetiminde olan yerlerde kentlerin kültürü, kimliği sistematik olarak değiştiriliyor. Tarih, kültür, sanat değiştiriliyor, ekolojik yıkım gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde çeteler her gün ganimet savaşı veriyor. Halklar bunu bildiği için var güçleriyle olası bir saldırıya karşı direnecekler. Halklar bütün varlıklarıyla karşı direnişe hazırlanıyor” dedi. Kurd, “Önümüzde sadece bir yol var; Bu yol özgürlük ve onurlu yaşamın yolu olan direnmektir” vurgusu yaptı.
‘Garip bir hediye’
Suriye muhalefeti ve Suriye Devrimci Sol Hareketi’nin koordinatörü Dr. Xiyas Neîsa, patlak veren protestolara dair ANHA’ya konuştu. Gösterilerin, Erdoğan’ın bu bölgelere bir milyon mültecinin yerleştirileceğini duyurmasının ardından gerçekleştiğini belirten Xiyas Neîsa, “Son dönemde Efrîn ve diğer işgal altındaki kentlerde yaşananlar çok önemli noktaları beraberinde getiriyor. Bunlardan birincisi bunca felaketlere rağmen Suriye halkının içindeki devrimci ve ulusal varlık kendini göstermiştir. Diğeri ise bu ayaklanmalarla Suriye halkı işgal ve faşizmden kurtuluş çağrısı yapıyor. Tüm bölgelerdeki mücadeleleri birbirine bağlamalıyız. Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ve Özerk Yönetim halk direnişinin merkezi olmalı, işgal altındaki bölgelerdeki halklarımızı her şekilde desteklemeliyiz. Kurtarılmış alanlardaki halk, Efrîn, Bab, Soran, Mari, Cindirês ve diğer tüm bölgelerdeki halka destek için alanlara çıkmalıdır” dedi. Türk ordusunun Suriye’den çıkarılması çağrılarının halkın bilinçlenmesi anlamına geldiğini belirten Neîsa, “MSD, direnişin organize ve birliğinin merkezi olmalı, direniş seviyesini yükseltmeli ve örgütlemelidir” ifadelerini kullandı. Neîsa, “Türk işgali ve çeteleri, halka yönelik kaçırma, öldürme ve tüm acımasız eylemleri gerçekleştiriyor. Bu eylemler, Erdoğan’ın söylemleri ve uygulama planından sonra arttı. Gösteriler, Erdoğan’ın yeni saldırı ve tehditlerine yanıt niteliğindedir. Erdoğan, saldırılara sadece Demokratik Suriye Güçleri’nin yanıt vermediğini, halkın direnişini görmüş oldu. İşgal altındaki bölgelerde de direniş olacak. Çünkü işgal altındaki bölgelerin sakinleri Erdoğan’ın kontrolü altında” dedi
Bombardıman sürüyor
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik bombardımanları sürüyor. Türkiye ve ona bağlı paramilter gruplar, Şehba bölgesindeki Bêlûniyê köyünü bombaladı. Türkiye’ye ait keşif uçakları Efrîn ve Şehba kantonlarında dolaştı. YPJ Genel Komutanlığı ise, YPJ’li Mizgîn Botan’ın 30 Mayıs’ta Türkiye’nin Qamişlo’daki SİHA saldırısında yaşamını yitirdiğini duyurdu. Mizgîn Botan ile sivil yurttaş Kesra Melek yaşamını yitirirken, Dicle Cûdî ve Hêvîdar Dirbesiyê de yaralandı.
HABER MERKEZİ