İzmir’in ‘Kanal İstanbul’u olarak değerlendirilen Çeşme Turizm Projesi’nin aslında bir yıkım projesi olduğunu belirten çevre savunucuları, 16 milyon metrekare alandaki bütün kamusal alanların rant için satışına karşı çıkıyor
Melike Aydın / İzmir – JINNEWS
Dünya genelinde derinleşen ekonomik kriz ile paralel bir şekilde yaşanan ekolojik kriz de canlı yaşamını hedef almaya devam ediyor. Doğa kıyımı ile rantın en fazla derinleştiği kentlerden biri olan İzmir’de, Çeşme Turizm Projesi, Aliağa’da gemi söküm tesisleri, termik santraller, Gaziemir’de nükleer atık sorunu, su kirliliği ve Kültürpark’ın kamusal alandan koparılması gibi birçok doğayı tehdit eden sorun söz konusu. Kentte bulunan Mimarlar Odası İzmir Şubesi, Kent Konseyi, Ege Çevre Platformu (EGEÇEP), İzmir Yaşam Alanları’nın da aralarında olduğu çok sayıda sivil toplum örgütü, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Mimarlar Odası İzmir Şube binası önünden Alsancak Vapur İskelesi’ne kadar yürüyüş düzenliyor.
Yaklaşık 2 buçuk yıldır İzmir’in Kanal İstanbul’u olarak nitelendirilen Çeşme Turizm Projesi’ ile bölgeye birçok açıdan zarar vereceğini söyleyen İzmir Yaşam Alanları ve Konak Kent Konseyi’nden yaşam savunucusu Yasemin Sağlam, “16 milyon metrekare alanda deniz kenarları, denizin içi, ormanlık makilik alanlar dahil bütün kamusal alanlar rant için, iktidarın ihtiyacı olan girdinin sağlanması için satışından bahsediyoruz” diyerek olası tehlikeye işaret etti.
‘Savunmaya devam ediyoruz’
Projeye karşı açılan davada bilirkişi raporunda kamusal bir yararın olmadığı, canlı yaşamını yok edeceği uyarısını hatırlatan Yasemin, “Beklenti, Danıştay’ın yürütmeyi durdurması yönünde. Ama hukukun ne kadar uzun sürede işlediğini biliyoruz. Yürütmenin durdurulup durdurulmayışı konusunda çok iyi niyetli değiliz. Hem İzmirliler hem odalar hem de ekoloji örgütleri ve kent konseyleri, bir savunma içinde ve savunmaya devam ediyoruz” dedi.
Çeşme Turizm Projesi nedir?
Çeşme Turizm Projesi’ne Cumhurbaşkanlığının çıkardığı “Çeşme Turizmini Koruma ve Geliştirme Kararı”nın iptali için açılan davaya dair 28 Mart’ta bilirkişi raporunda, kamu yararı olmadığı gibi birçok endemik bitki ve hayvan türleri, doğal ve tarihi SİT alanlarının, tarım arazilerinin zarar gireceği ve aşırı nüfus artışı, alt yapı yetersizliği gibi nedenlerle su kaynaklarının yetersiz kalacağı belirtilmişti. Söz konusu proje ile 20 golf sahası, termal turizm tesisleri, kongre, fuar ve etkinlik merkezi, kültür ve sanat merkezleri, doğa turizmi alanları, yat marinaları ile su kanallarının yer alacağı 16 bin hektarlık alan halkın kullanımına tamamen kapalı olması öngörülüyor.