AKP ve MHP milletvekilleri tarafından getirilen internet medyası ve sanal medyaya yönelik yeni yaptırımları da içeren (Dezenformasyon Yasası) kanun teklifi Dijital Mecralar Komisyonu’nda ele alındı. Muhalefet ‘düşünceyi açıklama hürriyetine açıkça aykırı. Sansür torba yasası’ olarak tanımlanabilir’ dedi
Dezenformasyon yasasında yeni bir suç tipi üretildiğini dile getiren HDP’li Abdullah Koç, “Bu, aynı zamanda ‘sansür torba yasası’ olarak da değerlendirilebilir veya tanımlanabilir” dedi. CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, iktidara geldikleri taktirde Basın İlan Kurumu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı kapatacaklarını söyledi ve basın kartlarının sendikalar tarafından verilmesi gerektiğini vurguladı.
AKP ve MHP milletvekilleri tarafından getirilen internet medyası ve sanal medyaya yönelik yeni yaptırımları da içeren (dezenformasyon yasası) kanun tasarısı Dijital Mecralar Komisyonu’nda 1 Haziran’da görüşüldü. Görüşmeler 2 Haziran sabahına kadar sürdü.
Anayasa’ya aykırılık üzerinden söz alan HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, “Anayasa’nın 26’ncı maddesini düzenleyen düşünceyi açıklama hürriyetine açıkça aykırı olan bir tekliftir. Özellikle 29’uncu maddede yer alan hususlara, çok ciddi bir şekilde bu anlamda kısıtlama getirebilecek olan bir teklif” dedi.
Kanun tasarısının yürürlüğe girmesi halinde basın hürriyetinin askıya alınacağını, haber alma hakkının yok edileceğini vurgulayan Koç, kanun teklifinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı olduğunu belirtti. Koç, tasarının iade edilmesini istedi.
Prof İbrahim Kaboğlu alt komisyon istedi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili ve Anayasa Profesörü İbrahim Özden Kaboğlu da teklifte yer alan 29’uncu maddeye dikkat çekti. Maddenin öznel değerlendirmeleri beraberinde getireceğini de dile getiren Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi’nin 5651 sayılı yasanın 9’uncu maddesine yönelik pilot kararını ve düzenleme yapılması yönünde tek tek açıklamalarını da hatırlattı. Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılık ve AYM’nin pilot kararı doğrultusunda 5 kişilik alt komisyon kurulması önerisinde bulundu.
CHP ve HDP’nin önergelerine ret
CHP ve HDP’nin Anayasa’ya aykırılık önergeleri AKP ve MHP’li komisyon üyelerinin sayısal çoğunluğu ile reddedildi.
MHP’li vekilin zihniyeti
MHP’li Feti Yıldız’ın 29’uncu madde savunmasına HDP’li Abdullah Koç, “Feti Bey, yaptığımız her açıklamadan dolayı bize bir fezleke geliyor; bir de bu var yani” dedi. MHP’li Yıldız, “Devletin ülkenin, iç ve dış güvenliği ilgili olmazsa bir terör örgütü progandası olmazsa size fezleke gelmez” sözlerine ise Koç, HDP’li birçok vekilin maruz kaldığı “basın açıklamasında sadece bulunma” nedeniyle hakkında hazırlanan fezlekeye dikkat çekti.
MHP’li Yıldız ise “Yani ‘Yanında bulunuyordun, müdahale etmedin’ Öyle suç oluşmaz, söyleyeyim, orada başka bir şey vardır” dedi.
‘Sansür torba yasası’
Kanun teklifinin geneli üzerine söz alan HDP’li Abdullah Koç, komisyonda birçok toplantı yapmalarına rağmen muhalefetin görüşleri alınmadan bir torba kanun hazırlanmasını eleştirdi. Koç, “Kanunla birlikte toplumun, demokratik toplumun ve meslek kuruluşlarının, basının, üzerinde gerçek anlamda tahakküm oluşturabileceği bir yasalar bütünü olarak görüyoruz. Türk Ceza Kanunu’nda yeni bir suç tanımıyla karşı karşıya kalıyoruz. Suç tipiyle birlikte sosyal medya kuruluşlarıyla internet haberciliği yapan sitelere yeni müeyyideler, engellemeler ve gerek kullanıcı ve gerekse sosyal medya ağ sağlayıcılarına kısıtlamaları da beraberinde getirecek olan yeni bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Bu, aynı zamanda ‘sansür torba yasası’ olarak da değerlendirilebilir veya tanımlanabilir” diye konuştu.
‘Çıkan sonuçları sosyal medyada paylaşım yapanları yargılayacaksınız’
HDP’li Koç’un muhalefetin sesinin kısıldığını, kanun teklifiyle bunun daha da tahkim altına alınacağını, teklifin geri çekilmesini söylediği sıralarda AKP’li vekillerden tepki geldi. HDP’li Koç, “Niye rahatsız oluyorsun sayın vekilim” diye karşılık verirken, HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir de, “Yarın benzine zam gelecek, bundan dolayı insanları yargılayacaksınız. Seçimlerde çıkan sonuçları sosyal medyada paylaşım yapanları yargılayacaksınız. Bunlar hep seçim hesapları” sözleriyle AKP’lilere tepki gösterdi.
‘Sıra CHP’ye, İYİ Parti’ye geldi’
AKP’li Zafer Işık’ın “Ben rahatsız oluyorum” sözlerine ise Koç, “Sınır çizdiğiniz bir şekilde mi biz konuşacağız?” dedi. HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit de “Daha burada sesimizi kısıyorsunuz, yasa çıksa ne yapacaksınız” dedi. HDP’li Erdal Aydemir de “Muhalefeti HDP’yle, Kürtlerle susturdunuz. Yavaş yavaş sıra CHP’ye geldi. Yarın öbür gün İYİ Parti’ye gelecek” diye konuştu.
Kobanê Davası’nda yaşanan hukuksuzluklara da değinen Koç, “Niye demokratik bir ortamda, tarafsız ve bağımsız bir ortamda bir yargılama; madem dava açtınız, niye bunu sağlamıyorsunuz? Bunun kusurlusu biz miyiz? Çözüm sürecini sadece biz mi yaptık? Sadece HDP milletvekilleri mi yaptı? Sayın Başkan, siz de vardınız. Yok muydunuz?” sorularını yöneltti.
HDP’li Erdal Aydemir de, “Demirtaş’ı tek tek bütün mitinglerini takip eden sizdiniz. Bingöl’ü hatırlayın. Geldiniz, bende görüş aldınız. Baro Başkanıydım. Karşındayım. Siz tek tek Demirtaş’ı takip ettiniz” dedi.
Komisyon başkanı AKP’li Hüseyin Yayman, “Ben çözüm sürecinde vardım. Akil İnsanlar heyetindeydim. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne bugünde inanıyorum, dünde” diyerek, kabul etti. Ancak konuşmasının devamında ise Ceylanpınar’da şüpheli öldürülen ve AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından buzdolabına kaldırılan Çözüm sürecinin bitirilmesinde ise HDP’li sorumlu tuttu.
Konuşmasını sürdüren Koç, tasarıya dair şu önerilerde bulundu: “Tüm siyasal dinamiklerin ve aktörlerin katılımı olmalı, toplumu oluşturan farklı aidiyetlerin görüş ve talepleri alınmalı, bütün gelişmeleri karşılayacak bir yasal düzenleme olmalıdır. Bütün toplumun rızasının alındığı bir teklif olmalıdır. Liyakatin, zekânın, dijital birikimin hâkim olduğu bir kurallar dizisi olmalıdır. Güvence mekanizmalarının sağlandığı ve denge denetlemenin sağlandığı, erkler ayrımının hâkim olduğu kriterler içermelidir yani yasama, yürütme, yargının birbirlerinden ayrıldığı bir sistem. Uluslararası kriterler esas alınmalıdır, evrensel kriterler esas alınmalıdır. İstisnai olarak çekince konulan ve evrensel insan haklarını içeren tüm yasalar dijital kanunda ve ya yasada çekince siz bir şekilde yer almalıdır. Millî, manevi değerler -beka gibi- ötekiyi yok sayan kriterler içermemelidir” diye konuştu.
CHP: Basın kartlarını sendikalar versin
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, tasarının ihtiyaçları karşılamadığını belirterek, iktidara geldikleri taktirde Basın İlan Kurumu ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı kapatacaklarını söyledi. Özkan, basın kartlarının sendikalar tarafından verilmesi gerektiğini vurguladı.
Özkan, Türk Ceza Kanunu’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun eklenmesini öngören 29’uncu maddeyi eleştirerek şunları söyledi: “Ben, PKK’yı yöneten 16 Ergenekoncudan biriyim. Şimdi, bu nasıl olunur? Fetullahçı yargıçlar, ‘savunma yap’ dediler. ‘Ben savunma yapmam, PKK buna çok güler’, kendime kendime dedim. Abdullah Öcalan yakalanmış. Bir kitabım var. Kitapta; nasıl yakalandığına dair yazı istiyorum, kitaba koyuyorum. MİT’ten bilgi aldım. Devletin bütün kadroları yalanladı. Cezaevindeyim. Mehmet Ali Birand, belgesel yayınlıyor, MİT Müsteşarı belgeyi gösterdi. Ne oldu şimdi? Dezenformasyonun kaynağı kim? Ben gazeteciyim, doğruya ulaşmaya çalışıyorum. ‘Ey gazeteci, bu haberi kimden aldın?’ Kimden aldığını açıklamazsan sana altı yıl, açıklarsan üç yıl vereceğim. Basın Kanunu’nda madde var, kaynağımı açıklayamam.
Kaynağımı açıklamak üzereyim; kaynağım, Atatürk Havalimanı’ndaki gazete satan çocuk. Gazeteciyi casusluğa veya başka tuhaf durumlara sokmaya ne ihtiyaç var? Burada dezenformasyon kaynağı kim? PKK’yı yöneten 16 kişiden biri haline getiren şey, avukatla benim görüşmem. MİT müsteşarı, Birand’a gösterdi. Bütün bunları toplarsak dezenformasyon nedir? Nevzat Ceylan, size karşı çok büyük bir dezenformasyon yapmış. ‘Ormanlar çok yanıyor, ağaçları çok kesiyoruz’ diyor. Bunu ben söylesem, yandı gülüm keten helva. Dezenformasyonu ben nasıl yapacağım? Ben gazeteciyim. Gazeteci yalan haber yayınlayamaz. 40 yılda belki bir tane olur. ‘Sen yalancısın.’ Neye göre yalancıyım? Söylediğim şey çok net. Bu ülke çok acılar çekti. Sivas katliamı, Maraş katliamı… İnternet mi vardı? Dedikodu mekanizması nasıl işledi? Ben, ‘cumhuriyet mitingleri yoluyla darbeye zemin oluşturma’ suçundan ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası aldım. Ben bu mitingi yaptım 2007; ceza aldım 2012’de. ‘Bu süre zarfında bir cam kırılmadı, neresi sorun’ diyorum? ‘Düşüncende’ diyor. Şimdi, bir sabah evimden alındım. Örgüte üyelikti. İçeride terfi ettim. Örgütte yönetici oldum. Bunu yazan savcı değil miydi Gazeteci yalan haber yapmaz, yalanı bir devlet görevlisi veya siyasetçi söyler. Devlet görevlisi veya siyasetçi söylemezse o, yalan haber yapmaz. Fetullahçı örgütlenmenin devlet içinde nasıl çöreklendiğini anlatabilirim size. Hatta burada bazı arkadaşlar beni eleştirirken ben karşı durdum. Bunun suçunu, günahını gazeteciye; yönlendirme çalışmasının suçunu gazeteciye yükleyemezsiniz. Devletin her kurumunu teslim etmişsiniz.”
Dersim Dağ: Tarihin en ağır sansür ve otosansürüne yol açacak
Söz alan HDP Milletvekili Dersim Dağ da, tasarının tarihin en ağır sansür ve otosansür mekanizmalarından birine yol açacağını söyledi. Dağ, gazetecilik meslek örgütlerinin, gençlerin dahil olacağı tartışmalar ardından muhalefet ile kanun teklifi hazırlanması gerektiğini belirtti. Komisyonda dinlenen gazetecilik sendikaları, tasarının geri çekilmesini istedi.
ANKARA