Türkiye coğrafyasının dört bir yanı maden istilasında. En büyük maden tehditlerinden biri ise İliç’te 60 milyon ton siyanür havuzuyla bölgeyi ve Fırat Nehri ile tüm havzayı yok etmeye hazırlanan altın madeni. Büyük felaketin habercisi ise yüksek deprem olasılığı
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Erzincan’a bağlı İliç’in Çöpler mevkiinde 13 yıldır doğal yaşam alt üst edilip yağmalanırken, dünyanın en büyükleri içinde yer alan siyanür havuzu Fırat Nehri’nin hemen üstünde yer alıyor. 66 milyon tonluk bu siyanür havuzunun dolmasını önlemek adına 10 adet evaporatörle sık sık püskürtme yapılarak siyanür ve diğer ağır metaller atmosfere salınarak bölge tamamen zehirlenirken, şirket siyanür havuzunu genişletmeye çalışıyor. Evaporatörlerle atmosfere püskürtülen ve hava akımları ile Kemaliye’ye kadar ulaşan siyanür, Munzur Dağları’na kadar tüm coğrafyayı zehirliyor.
Siyanür havuzu fay hattında
Devasa büyüklükteki siyanür havuzu olası bir sorunda yıkılması halinde Suriye coğrafyası dahil tüm Fırat havzası zehirlenecek. Erzincan il coğrafyası ve İliç aktif fay hatlarının üzerinde yer alması ve Türkiye’de en büyük depremlerin yaşandığı bir bölge olması açısından siyanür havuzu büyük ve yakın bir tehdidi barındırıyor. İliç altın madeni siyanür havuzlarına karşı yıllardır mücadele yürütmesiyle tanınan Erzincanlı Sedat Cezayirlioğlu, İliç’te aktif deprem fayı üzerinde bulunan altın madeninin kapatılması için Erzincan Valiliği’ne başvurduğunu duyuruldu. Cezayirlioğlu’nun avukatı İsmail Hakkı Atal, bu fay hattında 7 şiddetinde deprem olabileceği uyarısında bulunduklarını belirterek, olası bir depremde madenin siyanür havuzundaki zehirli kimyasalların Fırat Nehri’ne karışacağı ve büyük bir felakete yol açacağı belirtildi.
66 milyon ton atık Fırat’a
Cezayirlioğlu ile avukatı Atal tarafından Valiliğe verilen ve madenin aktif olan Yedisu fayı üzerinde olduğu kaydedilen dilekçede, “27 Mayıs 2022 tarihinde meydana gelen 4.2 şiddetinde deprem sonrası 7.0 şiddetinden büyük bir deprem beklendiğinden fay hattının üzerinde bulunan altın madeni işletmesinin faaliyetlerinin ivediyetle durdurulmasına, altın madeninin kapatılması ve siyanürlü -sülfürik asitli atık havuzu içindeki 66 milyon ton zehirli atığın Fırat Nehri’ne karışması kuvvetle muhtemel olduğundan tahliye giderlerinin şirket tarafından karşılanmak suretiyle zehirli atıkların bölgeden uzaklaştırılmasına karar verilmesini ve gereğinin ifasını vekaleten ve asaleten talep ederiz” denildi.
Siyanür havuzu 3 kat büyütülecek
Madenin sülfürik asit havuzunun olduğu bölgeye de giderek ANKA’ya açıklama yapan avukat Atal, Prof. Dr. Naci Görür’ün İliç altın madeninin de bulunduğu fay zonunda 7 büyüklüğünde bir deprem olabileceği uyarısında bulunduğuna dikkat çekerek, “Bilimsel raporlarla bunu belirtti. Yedi şiddetinden daha büyük bir depremin beklendiği Yedisu fay zonunun üzerindeki Amerikalı ve Kanadalılar İliç, Çöpler altın madeninin üzerindeki atık havuzunu büyütmek istiyorlar. Biraz ilerisinde Fırat Nehri var. 197 futbol sahası büyüklüğündeki bu atık havuzu, 600 futbol sahası büyüklüğüne çıkarılmak isteniyor” diye belirtti.
Altın tekelleri ve Lidya Madencilik
2009 yılnda AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’ın CEO’luğunu yaptığı Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik’le Anatolia Minerals’ın sahibi olduğu Alacer Gold ortaklığında Anagold şirketi kuruldu. 2010 yılında Erzincan İliç’te çalışmaya başlayan Anagold’un yüzde 80’i Alacer Gold’a, yüzde 20’si ise Lidya madenciliğe ait. ABD ve Kanada ortaklı SSR Madencilik ile Çalık Holding’e bağlı Lidya Madencilik’in ortaklığında bölgeyi yerle bir edip zehirleyen Anagold şirketinde, Çalık Holding’in ortaklığı genellikle görmezden geliniyor olması dikkat çekiyor. SSR Madencilk İliç’e adım atarken iktidara yakınlığı ile bilinen Çalık Holding’le ortaklık kurarak yağmanın başlatılması ve halen sürdürülmesinde kilit rol görülmek zorundadır
Yağmayı genişletiyorlar
Munzur Dağları’na doğru genişleme hedefinde olan altın madeni ile bölge tamamen Çalık Holding ve AKP eliyle ABD merkezli şirketin hizmetine sunulmuş durumda. Şirket, Çöpler Altın Madeni’ne yakın birçok lisanslarla, zengin altın ve bakır sahalarını barındırdığını ve en önemlilerinin ise Çakmaktepe ve Ovacık ilçesine bağlı Cevizlidere köyü, Sin köyü ve Mamlis üçgeninde bulunan 80 bin hektarlık alanda siyanürlü madencilik girişimleri ‘Mavi Altın Kuşağı’ adını verdikleri sahalar olduğunu belirtmektedir. Tunç Pınar Madencilik A.Ş eliyle yürütülen bu yağma da yine Alacer ve Lidya ortaklığıyla sürmektedir. Munzur Dağları’nın önemli bir bölümünü içine alarak genişlemeye çalışan madenin yeni hedefi Çakmaktepe’de doğa yağmasını büyütmektir.
Aynı ortaklık Balıkesir’de
Alacer Gold’un (SSR Madencilik) Türkiye dışında, ABD Nevada’daki Battle Mountain-Eureka dağları boyunca uzanan Marigold maden, Kanada’da, Saskatchewan’daki Trans-Hudson Koridoru’nda yer alan Seabee madeni ve Arjantin’deki Bolivya gümüş kuşağı boyunca uzanan Puna madenleri olarak nitelenen sahaları sahiptir. Şirket Erzincan ve Dersim coğrafyası dışında 11 yıl süreceğini açıkladığı Balıkesir Gediktepe madeni ile altın başta olmak üzere gümüş ve bakır cevherlerini kazanmak istiyor. 2013 yılında Lidya Madencilik’in lisansını aldığı Gediktepe’de Lidya yüzde 50, Alacer yüzde 50 oranında ortaklık kurarak çalışmalara başlamış durumda.
Cengiz’den sonra Lidya
AKP’nin gözbebeği olan Çalık Grubu’na bağlı Lidya Madencilik Artvin il merkezi içinde yer alan Hod köyü coğrafyasında altın madeni lisansını alarak girişimlerde bulunmaktadır. Türkiye’nin ‘Kuşki Doğu Pontid Metalojenik’ içinde yer aldığı beliritilen bölgede altın ve bakır cevherleşmesinin zengin olduğu iddiası şirket tarafından yapılmaktadır. 2014 yılında, lisans alarak bölgeyi yağmalamak için kullanım hakkını satıl alan Lidya Madencilik uluslararası altın tekellerinden biri olan Sandstormgold’la ortaklık kurmuştur. Yüzde 70’i Lidya, yüzde 30’u ise Sandstormgold ile ortak oldukları ‘Artmin Madencilik’ şirketi ile 11 yıl boyunca bölgeyi yerle bir edip siyanürle buluşturma çalışmaları sürdürülmektedir.