12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın annesi Ayşe Kazanhan: ‘Çok acı çektim. Tek bir bayramda dahi bayramlık elbisesi almadım. Çocuktu ve günahı yoktu. Vicdanınız kabul ediyor mu?’ Anne ve baba Kazanhan AYM’nin yeniden yargılama kararıyla birlikte polis ile arkasındaki güçlerin gerekli cezayı almalarını istedi
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015 tarihinde özel hareket polislerinin hedef aldığı 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, başından silahla vurularak katledildi. Kazanhan’ın katledilmesinin ardından dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “Herhangi bir şekilde emniyet görevlilerimizin kurşunlarıyla öldürülmesi söz konusu değil” açıklamasıyla, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ise, polisin orada silah kullanmadığı iddiasıyla olayı kapatmaya çalıştı. Ancak olaydan sonra ortaya çıkan görüntüler, Kazanhan’ın silahla başından vurulduğunu ortaya koydu. Görüntülerde, polisin eylemci gruba gaz bombası atarken, çocukların taşla karşılık verdiği, bu sırada Nihat Kazanhan’ın silah sesiyle birlikte yere düştüğü görüldü.
Görüntüler üzerine açılan soruşturmada, özel harekât polisi Mehmet Nurbaki Göçmez tutuklandı. Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, 2016 yılında sanık polise önce müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimleri uygulayarak Göçmez’in cezasını 13 yıl 4 aya indirdi. Mahkeme gerekçeli kararında ise, Kazanhan’ın polise taş atması ve sanığın “bölge şartlarının da getirdiği haksız tahrik altında eylemini gerçekleştirmesi”ni indirim gerekçesi olarak gösterdi.
Aynı davada üç polis de “suçu bildirmeme” gerekçesiyle 5’er ay hapis cezası aldı, bir polisin cezası az bulundu. Avukatların yaptığı itiraz ise Yargıtay tarafından reddedilerek, cezalar onandı.
Aile avukatlarının yaptığı başvuruyu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, davada verilen cezada indirim yapılması ve olayın faili olan diğer kolluk görevlilerinin cezasız bırakılmasını, “yaşam hakkı ihlali” olduğuna hükmetti. Mahkeme, ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ve kararın sanıklara daha yüksek ceza verilmesi için Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. AYM; Kazanhan ailesine 90 bin TL manevi tazminat verilmesine de hükmetti. Kararla birlikte yeniden yargılama başlayacak.
Mehmet Emin Kazanhan: Devlet önce yaptığını inkar etti
Kararı duyan Kazanhan ailesi, polisin ve faillerin gerekli cezayı almasını istedi. Aile, Nihat’ın katledilmesinin sadece polisle sınırlı olmadığını, arkasındaki güçlerin de araştırılarak cezalandırılması gerektiğini vurguladı. Baba Mehmet Emin Kazanhan, olayın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen aynı acıyı yaşadıklarını söyledi. Baba Kazanhan, yapılan yargılamada fail polise 13 yıl ceza verilmesinin “ödül” olduğunu ifade ederek, “Bugün birine bir taş atsan, neredeyse 20 yıl ceza alırsın. Devlet önce yaptığını inkar etti, ancak görüntüler ortaya çıktı. Nihat çocuktu, kimseye bir şey yapmamıştı” dedi.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun olay ardından yaptığı açıklamaları hatırlatan Kazanhan, “Olay açığa çıktıktan sonra Ahmet Davutoğlu neden gelip başsağlığı dilemedi? Kürt olduğu için mi gelmiyor? Ancak bir oy için boynuna kefi sarabiliyor” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘Yıllardır bu kahrı çekiyoruz’
Fail polise verilen cezanın yetersiz olduğunu, yeniden yargılama kararının toplumsal destek ve dayanışmayla sağlandığını ifade eden Mehmet Emin Kazanhan, “Sonuna kadar da davamıza sahip çıkacağız. Sebepsiz yere bunu bize yaptılar. Yıllardır bu kahrı çekiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Yüzlerce çocuğunun faili ortaya çıkarılmadı’
AYM’nin verdiği karara değinen baba Mehmet Emin Kazanhan, “Verilen karar bir yandan iyi, bir yandan kötü. İyi yanı belki fail daha büyük bir ceza alır. En azından biraz da olsa rahatlayacağız. Diğer yandan artık Nihat geri gelmeyecek. Nihat gibi katledilen bu halkın yüzlerce çocuğunun faili ortaya çıkarılmadı. Belki bu kararla o çocukların failleri de tekrar yargılanır. Bu açıdan iyi haberdir. Fail polise daha büyük bir ceza verilmesini umuyoruz” şeklinde konuştu.
Kolluk gücünün fail olduğu dosyalarda gerekli cezaların verilmemesi, katliamların önünü açtığını söyleyen baba Kazanhan, “Polisler de işledikleri bu suçlar karşısında ceza almadığında ‘bu olay oldu ama bana bir şey olmadı’ deyip, yeni bir olaya karışır. Eğer polislere az cezalar verilirse, bu çocuk ölümleri de sürecektir” dedi.
Ayşe Kazanhan: Nihat’ım çocuktu
Oğlu katledildiğinden bugüne yas içinde olan anne Ayşe Kazanhan, “7’nci yıl geride kaldı, 8’inci yıla giriyoruz. Tek bir bayramda dahi bayramlık elbisesi almadım. Bundan sonra da almam ve giymem. Bunu bize yapmaya ve yaşatmaya hakkı yoktu. Nihat’ım suçsuzdu. Çocuktu ve günahı yoktu. Madem hatası vardı, kolundan tutup savcılığa götürseydiniz. Savcı ve hakimler de düşünsünler. Gidip onların yüreklerini bu şekilde yaksam, bana ne yapacaklar? Ama fail polise 13 yıl ceza verdiler. Vicdanınız kabul ediyor mu?” diye sordu.
‘Adalet varsa polis müebbet hapis alacaktır’
Binlerce Kürt’ün suçsuz yere tutuklandığına dikkat çeken anne Ayşe Kazanhan, “Birinin elinde yeşil, sarı, kırmızı bir şal gördüklerinde alıp tutuklayabiliyorlar. Bu haksızlıktır. Evimizdeyiz, toprağımızdayız ve sadece hakkımızı istiyoruz. Çocuğumun hakkını istiyorum. Polise müebbet verilsin. Eğer müebbet hapis cezası verilmezse, hakkımı asla helal etmem. Çok acı çektim… Ahmet Davutoğlu, ‘Nihat’ı polislerim öldürmedi’ demişti. İnşallah gördüğüm bütün acıları o da çeker. Eğer savcı ve hakimlerin vicdanı varsa, polise gereken cezayı verirler. Adalet varsa polis müebbet hapis alacaktır” diye konuştu.
Av. Rojhat Dilsiz: Vurulma görüntüleri ortaya çıkmasaydı…
Soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmediğini belirten dava avukatı ve Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz, yargılama boyunca gerçek faillerin açığa çıkarılmadığını, bu yönde bir direnç olduğunu gözlemlediklerini kaydetti. Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalarla soruşturma mercilerinin etki altına alındığını dile getiren Rojhat Dilsiz, “Eğer Kazanhan’ın vurulma görüntüleri ortaya çıkmasaydı, bu dosya da diğer dosyalarda olduğu gibi cezasızlıkla sonuçlanacaktı ve failler açığa çıkarılamayacaktı. Buna rağmen her ne kadar fail ceza almışsa da bu ceza bizi o dönem tatmin etmedi” dedi.
Yargılama esnasında faile müebbet hapis cezasının verildiğini, ancak “haksız tahrik” gerekçesiyle bu cezasının 13 yıla kadar indirildiğini hatırlatan Av. Rojhat Dilsiz, şunları kaydetti: “Yani burada nasıl bir haksız tahrik olabilir. 12 yaşında ki bir çocuk velev ki taş atsın, ancak zaten görüntülerde taş attığına dair delil de yok. Olsa da bu karşı tarafta nasıl bir haksız tahrik oluşturabilir. Haksız tahrik koşullarının oluşmadığını dile getirdik. Yerel mahkeme bu itirazlarımızı değerlendirmedi ve bu kararı istinafa gönderdik orada da onandı, Yargıtay’a gönderdik, aynı şekilde onandı. Tüm bu hususları değerlendirip dosyayı AYM’ye götürdük. Kapsamlı bir çalışmayla başvuruyu yaptık. AYM de gerekçelerimizi haklı bularak yaşam hakkının ihlal edildiğini ve bu dosyada haksız tahrik hususunun uygulanamayacağına hükmetti ve dosyayı yerel mahkemeye yeniden değerlendirmesi için göndermesine karar verdi.”
Hak ihlalleri dosyalarına emsal olması açısından verilen kararı önemli olduğunun altını çizen Dilsiz, “Çünkü son zamanlarda özellikle faili kolluk olan dosyalarda cezasızlık zırhının nasıl bu şekilde ortaya çıktığını ve bu kişilerin cezasızlık zırhından nasıl yararlandığını takip ettiğimiz onlarca dosyadan çok iyi biliyoruz. En azından bu karar emsal olur. Bir daha benzer durumlar söz konusu olduğu zaman, en azından failler arkalarında böyle güçlü bir yapı, güçlü bir mekanizma görmeyecekleri anlamış olurlar” şeklinde konuştu.
‘Söylemler kolluğa cesaret veriyor’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun polislere hitaben, “Bacaklarını kırın” şeklinde açıklamalarına atıfta bulunan Rojhat Dilsiz, “Bu söylemler kolluğa cesaret veriyor” dedi. Kazanhan olayından sonra yetkililer tarafından “olayın üstünü nasıl kapatabiliriz?” çalışması yürütüldüğünü belirten Dilsiz, “Eğer bu dosya üzerinde yeteri kadar durmasaydık, bu da diğer dosyalar gibi kapatılacaktı. Ancak bu verilen karar mutluluk vericidir” diye belirtti.
Kolluk gücünün işlediği suçlarda yetkililerin koruma içgüdüsüyle hareket ettiğine dikkat çeken Dilsiz, “AYM olmasaydı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaktık. Bu tür dosyalarda gerçeğin açığa çıkması ve hakkaniyetli bir kararın çıkması için fail veya faillerin açığa çıkarılması için mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz. Umarım bu husus bundan sonra emsal olur ve böyle vakalar, benzer hak ihlalleri yaşanmaz ve karşılaşmayız” dedi.
AYM’nin gerekçeli kararının henüz tebliğ edilmediğini aktaran Dilsiz, gerekçeli karardan sonra dosyanın yerel mahkemeye gönderileceğini ve yerel mahkemede duruşmaların yeniden görüleceğini ifade etti. AİHM ve AYM kararlarının yerel mahkemeler tarafından uygulanma zorunluluğu olduğunu vurgulayan Dilsiz, devamla şunları söyledi: “Ancak yargı camiası öyle bir hal aldı ki, AYM ve AİHM kararlarına dahi uyulmuyor. Yasal hükümlere rağmen verilen kararlar sorgulanıyor. Mahkemenin AYM’ye göre karar vereceğini ve uyacağını düşünüyorum.”
ŞIRNAK-MA