Yeşil Sol Parti İzmir İl Örgütü’nün düzenlediği demokrasi panelinde konuşan HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye’nin saldırılarına tepki göstererek, “Bu işgale hep birlikte ses çıkarabiliriz” dedi
Yeşil ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İzmir İl Örgütü, demokrasi İttifakını tartıştığı “Birlikte Değiştireceğiz” buluşmaları kapsamında Tepekule Kongre Merkezi’nde panel düzenledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, akademisyen Nilgün Toker Kılınç ve Yeşil Sol Parti Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Asena’nın konuşmacı olduğu panele yüzlerce kişi katıldı. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik olarak içinde bulunduğu krizlerin konuşulduğu panelde, çözüm konusunda Demokrasi İttifakı’nın önemi vurgulandı
‘Birarada olmanın yollarını aramalıyız’
Panelin açılış konuşmasını yapan Yeşil Sol Parti İzmir Eşsözcüsü Hüseyin Çağlar, AKP MHP iktidarının uyguladığı politikalar sonucunda ekonomik ve siyasi krizin derinleştiğini vurguladı. Krizlerin derinleşmesiyle iktidarın da şiddet ve baskıya başvurduğunu aktaran Çağlar, “Şiddetin ilk ayağını başta Kürtler olmak üzere kadınlar, gençler son dönemde de konser yasaklarıyla sanatçılar görmekte. Son dönemdeki en büyük tehlike ise Erdoğan’ın Rojava’ya yönelik verdiği operasyon sinyali. Bugün bu dönemde ne yapacağız sorusuna yanıt arıyoruz. Bu karanlığa karşı birlikte mi mücadele edeceğiz. Yoksa hepimiz ayrı yerlerde mi olacak. Farklılıklarımızla bir arada olabilmenin yollarını aramalıyız” dedi.
Adalet krizi
Panelde ilk olarak konuşan Barış Akademisyeni Nilgün Toker Kılınç, dünyanın kötüye gittiğini söyledi. Kılınç, dünya kötüye gidiyorsa Türkiye’nin her zaman daha kötüye gittiğine dikkat çekti. Dünyada ağır bir adalet krizi yaşandığını belirten Kılınç, “Türkiye’de hiçbir tanımın kalmadığı sadece tanımlayan bir iradenin kaldığı bir rejimle karşı karşıyayız. Bu rejimde devlet ve iktidar özdeştir. Geçmişte darbeyle yapılan düzenin normalleşmesinden bahsediyoruz. Yeni düzende dünyanın her yerinde devleti sadece sağın yönetebileceği bir durum yaratıldı. Dünyanın her yerinde sağ iktidara yoksullara dayanarak geliyor. Yoksulluk tarihsel sınıfsal bir sorun. Yoksulluğun işaret ettiği mesele ekonomik kriz değil adalet olmalıdır” diye belirtti.
Yeni yurttaşlık
“Tüm farklılıkları tanıyan yeni bir yurttaşlık iddiası peşindeyiz” diyen Kılınç, “Adalet krizi sadece insanlık için değil insanlığın kendi yıkıcılığının sonucu olarak doğada yaratılan yıkımı da içine alıyor. Bunun için en geniş hak alanının talep alanına açılması ve ortaklaşması gerekiyor. Bunu herkesle konuşabilir olmak lazım. Yeniden herkesi yurttaş yapacak bir konuşma diline sahip olmak gerek” diye konuştu.
‘Rejim değişmeli’
Yeşil Sol Parti MYK üyesi Ahmet Asena, Demokrasi İttifakı’nın hedefleri arasında iktidarı, rejimi ve son olarak sistemi değiştirmenin olduğunu belirtti. Bu değişim için toplumu örgütlemenin sağlanması gerektiğine işaret eden Asena, “Seçimde mutlaka muhalefetin en geniş anlamıyla sandığa gitmesini sağlamamamız lazım. Bunu bütün sistem mağdurlarını bir araya getirerek yapabiliriz. Bütün mahalle ve is yerlerinde bu çalışmaları yapmalıyız. Daha sonrada sandık ve mecliste bizlerin en meşru taleplerini önlerine dikerek ve kavgasını vermeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘Herkese gideceğiz’
Bu seçimlerin en kritik yanının da AKP’den memnun olmayan fakat geçmişte AKP’ye oy veren insanları ikna etmekten geçtiğini dile getiren Asena, “O kesimleri en azından tarafsızlığa getirmemiz lazım. Bu süreçte kendimiz gibi olamayanları örgütlenmekle görevliyiz. Bu çalışmayı yaparsak iktidarın gidişi mümkün olacak. Yoksa ‘geliyor gelmekte olan’ lafı üzerinden dünyanın hiç bir yerinde böylesi rejimler kendiliğinden gitmedi. Bu seçimlerde bunların gitme ihtimali var. Bunun aracı da Demokrasi İttifakı” dedi.
Kürt sorunu
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal, siyasal ve sosyal bir kriz içinde olduğunu vurguladı. Bu krizleri ayrıcalıklı bir kesim dışında herkesin hissettiğini belirten Beştaş, “Kürt düşmanlığı üzerinden savaşın tırmandırıldığı bir durum yaşanıyor. Bu savaş öyle bir aşamaya geldi ki içeride yaratılan kutuplaşmayı küresel hale getirmeye çalışıyorlar. Dış ve iç politika Kürt karşıtlığı üzerinden kuruluyor. Finlandiya ve İsveç’in NATO süreci bunu gösteriyor. Burada asıl mesele Finlandiya ve İsveç’in bunu görüşmeye mecbur kılınmasıdır” diye aktardı.
‘Kendi mahallemizden çıkalım’
“AKP-MHP belasını hiç bir parti tek başına gönderemiyor” diyen Beştaş sözlerine şöyle devam etti: “Bunun için ittifak kurmak zorundayız. Fakat Gezi Davası’nı konuşanlar Kobanê Davası’nı da aynı düzeyde konuşursa bu ittifak amacına ulaşmış olacak. Kobanê Davası’nı İstanbul görmüyor. İşte asıl sorun bu. Yüzlerce arkadaşımız bir paylaşımdan kaynaklı müebbet ile yargılanıyor. Gezi bizim için Kobanê ile aynıdır. Bu ikisine birlikte karşı çıkmazsak Gezi Davası da Kobanê Davası’nı da onaylayacaklar. Kendi mahallemizin sorunları ile ilgilenmekten çıkmalıyız. Gerçekten bir demokrasi mücadelesi etrafında birleşebilirsek bu sistemi değiştirebiliriz. Çünkü biz ezici çoğunluğuz ve iktidara karşı büyük öfke ve tepkinin olduğu bir dönemdeyiz.”
Savaş vurgusu
Türkiye’nin en temel probleminin savaş meselesi olduğunu söyleyen Beştaş, “Türkiye Güney Kürdistan’da operasyon yapıyor. Çünkü seçime giderken bu hamasete ihtiyacı var. Belirli muhalefetin dışında buna ses çıkaran yok. Kürt ve Türk gençleri ölüyor. Bu işgale hep birlikte ses çıkarabiliriz, ‘bu sadece Kürt halkının sorunu değil’ diyebilirsek başarabiliriz. Başka sesler çıkmayınca bu konu küçük bir mahallede kalıyor. ‘Ekmek paramı neden savaşa harcıyorsun’ diyebilmeliyiz. Her gün 5-6 asker cenazesi neden gelsin” diye tepki gösterdi.
İZMİR