Kürtlerin halk oyunlarının sergilendiği Mîhrîcana Govend’in 33.’sünün hazırlıkları bitmek üzere. Bu yıl Fransa, İsviçre, Hollanda ve Almanya’nın birçok bölgesinden 15 ekibin katılacağı mîhrîcanda, üç çocuk grubu da sahne alacak
Govend Europa tarafından organize edilen 33. Mîhrîcana Govend hakkında ANF’ye bilgi veren Tertip Komitesi, ‘govend’ kelimesinin de başlı başına dans, müzik, ritim ve sahne sanatı olduğunu hatırlatarak, “Bu öze uygun ve özellikle otantikliğini bozmadan yıllardır bu çalışmalar yürütülerek, binlerce genç kendi öz kültürü ile buluşturulmuştur” dedi.
Özellikle kapitalist modernitenin yarattığı ve dayattığı tüm ölçüsüzlüklere ve değersizleştirmeye karşı uzun yıllardır govend gruplarının mücadele ettiğini belirten Komite, bu sayede en değerli olan mirasın biriktiğini ve son iki yıldır ağırlıkta kendini yeniden yapılanma üzerinde yoğunlaştırdığını kaydetti.
4 Haziran’da Duisburg
Salgın sürecinde kültür sanat çalışmaları içerisinde en çok etkilenenin govend alanı olduğunu anımsatan Komite, şöyle devam etti: “Bu atalet durumunu aşmakla birlikte yeni oluşan grupları bir araya getirmek, aynı zamanda tüm alanlarda yeniden bir canlanma yaratmak amacıyla bu yılki Mîhrîcana Govend’i gerçekleştiriyoruz. Fransa, İsviçre, Hollanda ve Almanya’nın birçok bölgesinden ortalama 15 ekip katılacak. Bu yıl farklı olarak üç çocuk grubu da performanslarını sergileyecek.
Duisburg Hbf önünden 4 Haziran günü saat 12.00’de geleneksel yürüyüşle başlayacak, aynı gün gruplar prova çalışması yürüterek hazırlıklarını tamamlayacak. 5 Haziran günü ise açılış konuşmaları ve mesajlarla birlikte müzik dinletileri olacak.
Müzik programında, Serhado, Titalê Feyzo, Rêber Serhat, Koma Xezex ve Medî grubu yer alıyor. Öğleden sonra ise govend grupları performanslarını sergileyecek.
Aynı zamanda cevaptır
Komite son olarak şöyle dedi: “Özellikle son bir aydır Kürt halkına ve onun savunma güçlerine karşı başlatılan soykırım çabasını görüyoruz. Bir yandan savaşı ilkesizce derinleştirirken, diğer yandan Kürt diline ve kültürüne karşı yasaklama girişimleri, artık ayyuka çıkmıştır. Şunu biliyoruz; bu egemen güçler hayatı dönüştürebilecek, güzelleştirip daha yaşanılır kılacak her şeyi suç sayıyor. Böylece bu soykırımı en derin kültürümüz üzerinden yürütüyor. Kültür ve sanatımızı suç, bunu icra eden sanatçıları da suçluya dönüştürüyor. Mîhrîcanımız, aynı zamanda bu inkara cevaptır. Asla kültür ve sanatımızdan vazgeçmeyeceğiz. Tüm sanat severleri ve soykırıma karşı olan tüm dostları ve halkımızı bekliyoruz.”
BERLİN