Şam yönetimi AKP-MHP yönetiminin mültecileri ‘güvenli bölge’ adıyla oluşturulan alanlara taşıma gibi uygulamalarının hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu, hatta savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olarak nitelenmesine kadar vardığını kaydetti.
Şam yönetimi, AKP-MHP yönetiminin “güvenli bölge” adı altında Suriye içinde “patlayıcı bir bölge oluşturmaya, silahlı teröristleri desteklemeye, silahlandırmaya ve çalıştırmaya devam ettiğini”, “koloniler kurmaya” çalıştığını kaydederek bunun “saldırgan bir sömürge eylemi olduğunu” vurguladı.
Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve BM Güvenlik Konseyi Başkanı’na mektup göndererek Türkiye’yi şikayet etti. Suriye resmi ajansı SANA mektubu yayınladı.
Ajansın haberine göre mektupta Tayyip Erdoğan yönetiminin Suriye toprakları içinde “koloniler kurmaya” çalıştığını, bunun tehlikeli ve yasadışı olduğu kaydedildi. Mekrupta “Saldırı, işgal ve demografik temizliğin” olduğu belirtildi.
Dışişleri Bakanlığı mektubunda, Suriye’nin Türk rejiminin gerçekleştirdiği saldırganlık, işgal ve etnik temizlik uygulamalarına son vermek için tüzük ve uluslararası hukukta öngörülen tüm önlemleri alma hakkını saklı tuttuğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanlığı, “Türk rejiminin Suriye topraklarında sözde ‘güvenli bölge’ kurmak için yaptığı şey bir saldırganlık eylemidir. Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Suriye içinde patlayıcı bir bölge oluşturmaya çalıştığı bir sömürge faaliyetidir” dedi.
Mektupta “Türk rejiminin aşırılıkçı gündeminin bölgesel ve uluslararası barış ve güvenlik için büyük ve ciddi bir tehlike haline geldiği”, “Suriye halkına karşı kullanılacak silahlı terör örgütlerini desteklemeye, silahlandırmaya” devam ettiği belirtildi.
‘Saldırganlık, işgal, etnik ve sosyal temizlik uygulamaları’
Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye hükümetinin, başta işgal altındaki Suriye topraklarında etnik temizlik politikası uygulamak olmak üzere, Suriye topraklarında uyguladığı veya uyguladığı her türlü tedbir veya faaliyetin hukuka aykırı ve geçersiz olduğunu” vurguladı. Bakanlık “Saldırganlık, işgal, etnik ve sosyal temizlik uygulamaları, yerli halkların evlerinden ve bölgelerinden sürülmesi ve yerlerinden edilmesi, mülklerine, evlerine ve topraklarına el konulması, hayatlarını ve geleceklerini tehdit etmesinin, yasal veya gerçekçi etki ve hatta onları savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olarak tanımlamaya varmaktadır” dedi.
Destekleyen ülkelere
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye projesine katılan ülkeleri, bireyleri, sivil toplum ve uluslararası kuruluşları “hukuki sonuçlar” konusunda uyardı, programlara finansman sağlamaması gerektiğini kaydetti. Mektubun sonunda Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler’i ve üye devletleri tehlikeli meseleyi tüm ciddiyetiyle takip etmeye çağırdı.
ŞAM