Nisan başında 2.1 trilyon doları aşan kripto para piyasasının toplam değeri 1.2 trilyon dolar seviyelerine gerilerken, 1 trilyon doların buhar olması yeni bir soygun biçimine işaret ediyor
Kripto piyasaları olarak adlandırılan piyasa da kayıplar sürerken, son 7 haftada Bitcoin’in fiyatı yüzde 40, Ethereum’un fiyatı ise yüzde 45 oranında eridi. Geçen yılın kasım ayında başlayan düşüş devam ederken, Terra (LUNA) adlı blok zincirinde son yaşananlar nedeniyle güvenilirliğin sorgulandığı piyasada Bitcoin ve Ethereum üst üste 7. haftayı da kayıpla tamamladı. Ortaya çıktığı günden bu yana birçok kez sert iniş ve çıkışın yaşandığı kripto para piyasası, enflasyondaki artış ve bu paralelde oluşan yüksek faiz ortamı ile kasım ayından bu yana ağır darbe aldı.
Terra LUNA sıfırlandı
Terra platformu tarafından bir dolara eşit olmak üzere tasarlanan kripto para UST’nin fiyatını dengelemek amacıyla çıkarılan stabil coin LUNA değerinin neredeyse yüzde 99’unu kaybetti. Kriptonun en yüksek değerine göre kaybı ise yüzde 99.8 oldu. LUNA’da yaşananların ardından güvenin sorgulanması çöküşü hızlandırdı. İlk 10’da gösterilen ve çok sayıda yatırımcısı bulunan LUNA’nın değerinin sıfırlanması ve Binance’den listeden çıkarılması, sabit coinlerdeki istikrarsızlığın piyasanın geneline sıçramasıyla sonuçlandı.
Bitcoin’de kayıp yüzde 65
Analiz şirketi Coinmarketcap’in verilerine göre, nisan başında 2.1 trilyon doları aşan kripto para piyasasının toplam değeri 1.2 trilyon dolar seviyelerine geriledi. Bitcoin 558.6 milyar dolarla en yüksek piyasa değerine sahip kripto varlık olurken, ikinci sırada 237.6 milyar dolarla Ethereum geliyor. Blok zincirin en büyüğü olan kripto para birimi Bitcoin’in fiyatı yüzde 64.5 düştü. Kripto paralar arasında en yüksek ikinci piyasa değerine sahip Ethereum’un fiyatı da geçen yılın kasım ayında 4 bin 870 dolarla zirveyi görürken, bugün 1.925 dolara kadar geriledi. EKONOMİ SERVİSİ
Kapitalizmin soygun halkası: Bitcoin
Kapitalizm, pandeminin de etkisiyle insanlığı sanal bir yaşama alıştırırken, kripto para gibi hayali paraları var ederek, yeni bir kölelik düzeni inşasını sürdürüyor. Marx, sermayenin en temel çevrimini para-meta-para olarak açıklamıştır. Kapitalist üretimin işleyişini, meta satın almak için para harcamak ve sonrasında daha büyük miktarda para karşılığında metaları tekrar satmak olarak tarif edilebilir. Bu süreç kesintisiz olarak devam ederken, elde biriken para, değer birikimi olarak sürekli büyür. İşletmeler çıkardıkları hisse senetleriyle veya bankalardan aldıkları krediler yoluyla elde ettikleri parayla makine, ham madde ve emek gücü satın alınıp kullanıldığında bu durum üretken sermaye olarak tanımlanmaktadır.
Saadet zinciri
Üretken olmayan sermaye ise finans sisteminde kendini gösterir. Bu sermayenin işleyişi üretken olmadığından bir artık-değer direkt olarak ortaya çıkmaz. Ancak hayali para sahibi kapitalist, üretken sermayenin işçi sınıfı üzerinden elde ettiği artık-değere ortak olarak bu döngüde yerini alır. Marx, “Spekülasyon yapan toptancı tüccarın riske attığı şey, kendi mülkiyeti değil toplumsal mülkiyettir” diye belirtir. Benzer süreçler kapitalizmin hakimiyet kurduğu son 300 yıldır sürekli olarak gelişip büyürken, neoliberal dönemle birlikte finans sermayesi yani hayali sermaye daha da büyümüş ve toplumsal mülkiyeti yok ederek sermayeye bağlanmasını sağlamıştır. Bir saadet zinciri mekanizmasından başkaca bir şey olmayan Bitcoinler ise kripto paraların değerlenmesini ‘kullanan sayısının artması’ üzerinden sağlamaktadır.
Hayali para
Saadet zincirine benzer bir sürecin işletildiği kripto paralarda, sisteme ilk girenlerin para kazandığı bilinmektedir. Saadet zincirinde ilk iki kademede yer aldığınız koşullarda yeni gelen üyelerin akıttığı paralar üzerinden kazanılan para aslında bir dolandırıcılıktan başkaca bir şey değildir. Bitcoinlerin aynı biçimde yayılması da saadet zincirleriyle benzerlik taşımaktadır. Bitcoinlerde büyük miktarlarda kripto para alımları yapanlar, paraları satmaya başlayınca kripto paranın değeri bir anda çöküşe geçer. Bu durumda tek kazanan büyük alım yapanlar olurken, borsalarda yaşanan iniş çıkışlarla ortaya çıkan soygunla bir paralellik ortaya çıkar.
Para büyüyor, üretim yok
2020 yılı dünya borsalarının ortalama büyüklüğü 89.5 trilyon dolar. Bu değerin 78.8’ini 10 borsa oluştururken, bu 10 borsanın lk sıralarında ise ABD borsaları yer tutmaktadır. ABD merkez bankası FED’in yayınladığı verilerde borsaya yatırılan her 100 doların 99 dolarının ‘spekülatif’ yatırımları içerdiği bilgisi paylaşılmıştır. 2008 yılında yaşanan krizde borsalarda kağıtları alıp satan ve buradan nemalanmaya çalışan küçük oyuncular büyük bir kayba uğrarken, bu kayıp büyüklerin cebine taşınıyordu. Prof Dr. Mustafa Durmuş, dünya üzerinde menkul kıymetlerin ticaretinin yapıldığı piyasaların değerinin pandemi sürecinde 607 trilyon dolara ulaştığını, ancak dünyada her yıl üretilen mal ve hizmetler piyasasının toplam değerinin ise 88 trilyon dolarda kaldığını belirterek, üretken olmayan sermayenin boyutuna işaret etmişti.
Balonlar patladı
1929 yılı ve 2008 yılı krizlerini aşan bir sürecin içinde bulunduğumuz bu dönemde, sanal paralarla yapılan Bitcoinlerin kripto parasıyla yeni bir piyasa oluşturulmaya başlandı. Ancak hayali para üreten coinlerin balonu da büyük bir kayıpla patladı. Bu balonun patlamasıyla birlikte yine küçük boyutlu yatırımcı olarak nitelenenler büyük kayıplar verirken, buna karşılık perde arkasında bu süreçleri yürütenlerin bu kayıpları kendi hanelerine taşıdıkları muhakkak. İstanbul’da Bitcoin üzerinden ‘saadet zinciri’ kuran bir şebekenin 328 kişiyi 24 milyon lira dolandırdığı ise halen hafızalarımızda yer tutuyor.
EKONOMİ SERVİSİ