HDP ve HDK, Çerkes katliamının 158’inci yıldönümüne ilişkin açıklama yaptı: Çerkeslerin haklı taleplerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çerkeslere yönelik soykırım ve sürgünün yıl dönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Halklar ve İnançlar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları’nın imzasıyla yapılan açıklamada, “158’inci yılında Çerkes sürgün ve soykırımını unutmuyoruz” denildi.
Çerkeslerin binlerce yıldır yaşadıkları anayurtları Kafkasya’da 101 yıl süren savaşlarda ağır bedeller ödeyen bir halk olduğu belirtilen açıklamada, “Tarih, 21 Mayıs 1864’teki son savaşta Çerkeslerin büyük bir katliama uğramasına ve yaşadıkları topraktan koparılışlarına tanıklık etti. Çerkeslerin “sürgün ve soykırım” diye adlandırdıkları bu trajedi unutulamaz. Çerkes nüfusunun yüzde doksanı anayurtlarından koparıldı, dünyanın dört bir tarafına dağıtıldı, sürgün yollarında 500 binden fazla Çerkes hayatını kaybetti. Çerkesler sürgün edildikleri her yerde yoğun asimilasyona tabi tutuldular” ifadeleri yer aldı.
Takipçisi olacağız
Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin de tekçi zihniyetin ürünü olarak asimilasyona maruz kaldığı vurgusu yapılan açıklamanın devamında şunlar yer aldı: “Bütün baskılara ve asimilasyon politikalarına rağmen Çerkesler, 21 Mayıs’ı var olma, direniş, başkaldırı ve diriliş günü olarak görüyorlar. Anayurtlarında ve diasporada varlıklarını ve kimliklerini kesintisiz sürdürüyorlar. HDP olarak Çerkeslerin kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşayabilmek ve yaşatabilmek için talep ettikleri demokratik hak ve özgürlüklerinin kabul edilmesi çağırısı yapıyoruz. Çerkeslerin haklı taleplerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Sürgün ve soykırımın 158. yılında bu büyük trajediyi unutmuyoruz. Çerkes kardeşlerimizin acılarını yürekten paylaşıyoruz.”
HDK: Soykırım tekrar yaşatılıyor
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Meclisi, Çerkes Soykırımı’nın 158’inci yılına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. “21 Mayıs ortak acımız” başlığı ile yapılan açıklamada, Çarlık Rusya’sının “ya itaat ya ölüm” hedefiyle on yıllarca sürdürdüğü savaşın, 21 Mayıs 1864’te Kafkasya’nın kadim halkı Çerkeslerin anavatanları Çerkesya’dan sökülüp atılmasıyla son bulduğu belirtildi.
Tarihte kara bir leke
İnsanlık tarihine kara bir leke olarak yazılan bu sürgün ve soykırımın üzerinden 158 yıl geçtiğinin belirtildiği açıklamada, “Çarlık Rusyası dünya imparatorluğu olma yolunda Hindistan ve İstanbul’a yakın olmak için gerekeni yapıyordu. Kolonyalist İngiltere, Hindistan’daki işgalini sürdürebilmek; diğer güç Osmanlı İmparatorluğu da Kafkasya ve Balkan sınırlarının güvenliği için Çerkesleri bariyer olarak görüyordu. Sahte işbirliği vaatleri ve İngiltere için Marx’ın söylediği gibi ikiyüzlü politikalarıyla soykırıma dönüşen savaşta hepsi izleyiciydi. İnsanlık olan bitene sessiz kalmasaydı dünyanın geri kalanındaki kırımlara kalkışmak bu kadar kolay olmayacak ve yaklaşık 2 milyon Çerkes kadim topraklarından dünyanın çeşitli noktalarına kum taneleri gibi dağılmayacaktı. Halkın iç dinamikleriyle gelişimi engellenmeyecek; özgürce yaşama, kültürünü geleceğe taşıma ve insanlığın ortak kültürüne katkıda bulunma hakkı elinden alınmayacaktı” denildi.
Ahlaki açıdan gerçeği saklamak iki tarafı aşağılar
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Tarihin acı olaylarını yeniden karıştırmamak ilkesi belki de başlıca argüman olacaktır. Ne var ki biz bu görüşe katılmıyoruz ve söz konusu Çarlık Rusya’nın işgali konusunda şu ilkeyi tercih ediyoruz; tarihi geçmişin gerçeklerini çarpıtmak, önyargılı yorumlarla değerlendirme yapmak, günlük çıkarlar uğruna tarihteki feci, olumsuz ve hassas konuları yumuşatmak ve görmezden gelmek er veya geç felakete yol açmaktadır. Ahlak açısından gerçeği saklamak her iki tarafı aşağılar, özellikle de gerçekten korkanı küçük düşürür, öte yandan bu şekilde gerçeği gizlemek gücün değil, güçsüzlüğün göstergesidir.”
Demokratik yaşam mücadelesi
Türkiye ve Rusya devletlerinin, bu gerçekliğe saygı göstermesinin önemine vurgu yapılan açılamada, “Yahudi soykırımı ‘Holocaust’, Ermeni soykırımı ‘Meds Yeghern’, Süryani soykırımı ‘Seyfo’, Dersim soykırımı ‘Tertele’ kelimeleri ile anılagelmektedir. Çerkesler 1864’te uğradıkları soykırımı, yok olan Ubıh dilinde bir kelimeyle ‘Tsitsekun’ ile anmaktadırlar. Günümüzde de Ortadoğu coğrafyasında ve dünyanın çeşitli yerlerinde süren savaşlar ve kıyımlar, kadim topraklarından sürülen Çerkeslerle birlikte Kürt, Arap, Türkmen, Süryani, Ezidi, Hıristiyan ve diğer farklı halklar ve inanç gruplarına sürgün ve soykırımları tekrar tekrar yaşatmaktadır. 158. yılında Çerkes soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyor; Çerkeslerin nezdinde soykırım ve sürgüne uğrayan tüm halkları anıyor; anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesinde omuz omuza olduğumuzu bilmelerini istiyoruz” denildi.