Raporlara göre son dönemde cezaevlerinde 17 tutuklunun hayatını kaybettiğine dikkat çeken Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, ATK’nin verdiği kararların evrensel hekimlik değerleriyle bağdaşmadığını vurguladı
Adli Tıp Kurumu (ATK) ve cezaevi idarelerinin, haklarında “cezaevinde kalabilir” ya da “iyi halli değil” raporları verdiği hasta tutuklular bir bir yaşamlarını yitiriyor.
İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre şu an cezaevinde 651’i ağır olmak üzere en az bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) raporlarına göre, 2022 yılının Ocak ayında 3, Şubat’ta 4, Mart’ta 5, Nisan’da 3 ve Mayıs’ta 2 olmak üzere toplamda 17 tutuklu hayatını kaybetti. Cezaevinde en son hayatını kaybeden hasta tutuklu da Abdullah Ece oldu. Birçok hastalığı bulunan Ece, infazı ertelendikten sonra, 14 Mayıs’ta hayatını kaybetti.
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, Abdullah Ece’nin ölümüyle birlikte bir kez daha gündeme gelen hasta tutukluların durumunu ve haklarında verilen kararları değerlendirdi.
Sağlık hakkı yaşam hakkının bir parçası
Tutukluların mektup ya da aile ve avukat görüşmeleriyle durumlarına ilişkin kendilerine başvuruda bulunduğunu aktaran Dr. Turan, başvurularda en çok sağlığa erişim hakkı noktasında sorunlara değinildiğini ifade etti. Turan, ülkedeki antidemokratik uygulamaların arttıkça cezaevlerindeki ihlallerin de arttığına işaret ederek, “Bir ülkedeki cezaevlerinin durumu ülke demokrasisiyle ilişkilidir” dedi.
Sağlık hakkının yaşam hakkının bir parçası ve her insan için temel bir hak olduğunun altını çizen Turan, “Tutuklular ve hükümlüler için bir hapis edilme var. Tutuklular da sağlık hakkı açısından dışarıdaki insanlarla aynı haklara sahiptir. Bununla ilgili uluslararası sözleşmeler de var. Sözleşme gereği, cezaevinde olan bir kişiye insan onuruna yaraşır bir şekilde davranmak gerekiyor. Örneğin içme suyunun sağlıklı ve yeterli olması, yine yemeğe erişim olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
ATK kararları
ATK’nin hasta tutuklulara dair verdiği “cezaevinde kalabilir” raporlarına da değinen Turan, Kocaeli Tıp Fakültesi’nin Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk hakkında verdiği “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen ATK’nin aksi yönde karar verdiğini hatırlattı. Ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın da bu tutuklardan biri olduğuna dikkati çeken Dr. Turan, “Özkan gibi bir kişi, uzman doktorlar tarafından durumu değerlendirilmiş ve cezaevinde kalamaz yönünde rapor verilmiş. ama buna rağmen ATK’nin verdiği aksi yönde karar var. Özkan, yürümekte dahi zorlanan ve tek başına temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda olan bir kişidir. Böylesi bir kişi, hem hastalığı hem de yaşı gereği cezaevinde kalmamalıdır. Bu durumda olan onlarca tutuklu var. Bu nedenle ATK’nin bu kararları evrensel hekimlik değerleriyle bağdaşmıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Turan, cezaevleri koşullarına işaret ederek, kapasiteden fazla tutuklu olmasının sağlığa erişim hakkını ortadan kaldırdığını ifade etti. Turan, “Yeteri kadar sağlığa erişim olmadığı gibi yeteri kadar hijyen de değil. Bu da beraberinde bulaşıcı hastalıkları getiriyor. Bu hastalıkların önüne geçmek için sağlık hizmeti erişiminin olması gerekmektedir. Tabi en önce de ağır hasta tutukluların tahliye edilmesi gerekiyor” diye belirtti.
DİYARBAKIR